ASİL bxb

By onlycherrypie

2.6M 147K 79K

-TAMAMLANDI- -YETİŞKİN İÇERİK- Asil, yalnız bir çocuktu. Sessiz ve ona yalnız hissettiren evinden uzaklaşmak... More

1. BÖLÜM: ''VANİLYA''
2. BÖLÜM: "ASİL"
3. BÖLÜM: "HUZUR"
4. BÖLÜM: "DEVRAN"
5. BÖLÜM: "GÜVENLİK ÖNEMLİ"
6. BÖLÜM: "DOLDURULAN BOŞLUKLAR"
7. BÖLÜM: "ŞAPŞAL"
8. BÖLÜM: "AKŞAM YEMEĞİ"
9. BÖLÜM: "DENEYELİM"
10. BÖLÜM: "KAFA KARIŞIKLIKLARI"
11. BÖLÜM: "DANS PİSTİ"
12. BÖLÜM: "BEKLENMEYEN MİSAFİR"
13. BÖLÜM: "ŞEFKATİN KOYNUNDA"
14. BÖLÜM: "YATAK KEYFİ"
15. BÖLÜM: "İYİLEŞTİREN BAZI ANLAR"
16. BÖLÜM: "BUĞULANAN CAMLAR"
17. BÖLÜM: "ÇOK DÜŞÜNMEK"
18. BÖLÜM: "MERCANKÖŞK"
19. BÖLÜM: "KÜTÜPHANE"
20. BÖLÜM: "MUTFAK"
21. BÖLÜM: "FOTOĞRAF"
22. BÖLÜM: "KABUL OLAN DUALAR"
23. BÖLÜM: "SIRLAR"
24. BÖLÜM: "TEHLİKELİ BİR ÇİFT"
25. BÖLÜM: "HAZIRLIKLAR"
26. BÖLÜM: "SORU İŞARETLERİ"
28. BÖLÜM: "SOĞUK ve SICAK"
29. BÖLÜM: "İNGİLTERE - BRIGHTON"
30. BÖLÜM: "YENİ YIL ARİFESİ"
31. BÖLÜM: "HEDİYE"
32. BÖLÜM: "HAVAİ FİŞEKLER"
33. BÖLÜM: "HAYALLER VE KARARLAR"
34. BÖLÜM: "İTALYA"
35. BÖLÜM: "ŞÖMİNE ATEŞİ"
36. BÖLÜM: "AİLE"
37. BÖLÜM: "00:00"
38. BÖLÜM: "SÜRPRİZ"
39. BÖLÜM: "DOĞUM GÜNÜ"
40. BÖLÜM: "YAKINLAŞMALAR"
41. BÖLÜM: "KULÜP"
42. BÖLÜM: "AKŞAMDAN KALMA"
43. BÖLÜM: "SON MANTI BÜKÜCÜLER"
44. BÖLÜM: "FRANSA - PARİS"
45. BÖLÜM: "RED"
46. BÖLÜM: "TAPMAK"
47. BÖLÜM: "ACİL DURUM"
48. BÖLÜM: "DEVİL"
49. BÖLÜM: "MANİPÜLE"
50. BÖLÜM: "KAN VE GÖZYAŞI"
51. BÖLÜM: "GÜNAH ÇIKARMA"
52. BÖLÜM: "NORMALE DÖNÜŞ"
53. BÖLÜM: "SENDEN ÖNCESİ YOK"
54. BÖLÜM: "TAVİZ"
55. BÖLÜM: "FİLM GECESİ"
56. BÖLÜM: "ÖN YARGI"
57. BÖLÜM: "OYUNBAZ"
58. BÖLÜM: "HİKAYE"
59. BÖLÜM: "TEN UYUMU"
60. BÖLÜM: "GÖLGE"
61. BÖLÜM: "KISKANÇLIK"
62. BÖLÜM: "MUM ALEVİ"
63. BÖLÜM: "KUTLAMA"
64. BÖLÜM: "BAZI GİDİŞLER"
65. BÖLÜM: "ŞİFAYI KAPMAK"
66. BÖLÜM: "İLGİ"
67. BÖLÜM: "HAYALPEREST"
68. BÖLÜM: "DİZ ÇÖKMEK"
69. BÖLÜM: "NORMAL SEVGİLİLER"
70. BÖLÜM: "YENİ YÜZLER / YENİ HİSLER"
71. BÖLÜM: "HOLDING"
72. BÖLÜM: "MAZİ"
73. BÖLÜM: "FELEKTEN BİR GECE"
74. BÖLÜM: "TATLILAR"
75. BÖLÜM: "BAŞ KÖŞE"
76. BÖLÜM: "KAÇIRILAN UYKU"
77. BÖLÜM: "FİDANLAR AĞACA"
78. BÖLÜM: "PLANLAR"
79. BÖLÜM: "KONUŞMADAN ANLAŞMAK"
80. BÖLÜM: "TÜYOLAR"
81. BÖLÜM: "DEPREM"
82. Bölüm: "KONUŞA KONUŞA"
83. BÖLÜM: "KALP ÇARPINTISI"
84. BÖLÜM: "MİMİ"
85. Bölüm: "RÜYA VE ARDINDAN GELEN"
86. BÖLÜM: "GEÇMİŞTEN GELEN"
87. BÖLÜM: "GİZEM PERDESİ"
88. BÖLÜM: "KAFA DAĞITMAK"
89. BÖLÜM: "AŞK"
90. BÖLÜM: "BAHAR"
91. BÖLÜM: "GERÇEK"
92. BÖLÜM: "SARHOŞ"
93. BÖLÜM: "KÜP CAKE"
94. BÖLÜM: "UYUM"
95. BÖLÜM: "KUBİLAY..."
96. BÖLÜM: "KAPI ÖNÜ"
97. BÖLÜM: "CESARET PELERİNİ"
98. BÖLÜM: "SINAV"
99. BÖLÜM: "DOKUZ NUMARALI..."
100. BÖLÜM: "YAZ BAŞLARKEN" (FİNAL tadında... 😉)
101. BÖLÜM: "KARİKATÜR"
102. BÖLÜM: "MASUM"
103. BÖLÜM: "OLMAYACAK SENARYOLAR"
104. BÖLÜM: "FRANSIZ TURİST MESELESİ"
105. BÖLÜM: "BEKLENEN MİSAFİRLER"
106. BÖLÜM: "ÖZLEŞMEK"
107. BÖLÜM: "MİNNET?!"
108. BÖLÜM: "KALABALIK SOFRALAR"
109. BÖLÜM: "SAHİL"
110. BÖLÜM: "BABA-OĞUL"
111. BÖLÜM: "SUS PUS"
112. BÖLÜM: "MEVZU"
113. BÖLÜM: "BARBAR."
114. BÖLÜM: "AY IŞIĞI ALTINDA"
115. BÖLÜM: "KUŞ TRİBİ"
116. BÖLÜM: "DENİZE DÜŞEN YILANA SARILIR..."
117. BÖLÜM: "KAPIŞMA"
118. BÖLÜM: "UZANMIŞIZ KUMSALA..."
119. BÖLÜM: "STİL İKONU..."
120. BÖLÜM: "MEZUNİYET"
121. BÖLÜM: "HAYATIN AKIŞINDA..."
122. BÖLÜM: "YENİDEN DOĞMAK"
123. BÖLÜM: "SÜRÜŞ DERSİ..."

27. BÖLÜM: "FİNLANDİYA"

27.2K 1.2K 494
By onlycherrypie

Merhabalarrr
💞
Hoşgeldinizzzzz
🌈🌈🌈

Bölüm sonu görüşürüz
💋💋💋💋💋💋

ASİL ❤️‍🔥

DEVRAN ❤️‍🔥

27. Bölüm:

Asil, karanlık gecede silik birer silüet gibi görünüp kaybolan, karlarla kaplı çam ağaçlarını izliyordu. Yüzünde çok güzel, huzurlu bir gülümseme vardı.

Devran ile beraber, tam anlamıyla canavar diye tabir edilebilecek, dev kar lastiklerine sahip, yüksek bir aracın arka koltuğunda dip dibe oturuyorlardı.

Çocuğun elleri Devran'ın avuçları arasındaydı ve o da kendisi gibi karlı yolu izliyor olsa da, arada bir ellerini dudaklarına doğru kaldırıp öpüyor, arabanın içi sıcak olmasına rağmen çocuğun üşüyor olabileceği ihtimalini düşünüp nefesiyle ellerini ısıtmaya çalışıyordu. Asil, üşümese de Devran'ın bu ilgili hallerinden hoşlandığı için, dört köşe olmuş bir şekilde yanında oturuyordu.

Asil'in üstünde, adamın buraya uygun olarak aldığı kabarık, sıcacık tutan bir mont vardı ve bu haliyle çok sevimli görünüyordu. Uçaktan inmeden önce Devran giymesine yardımcı olmuş, fermuarını boğazına kadar kendisi çekmişti. Başına bir bere geçirmiş, ellerine giymesi için de bir çift eldiven vermişti. Asil şimdi bere ve eldivenleri takmıyordu ama mont hala üstündeydi. Fermuarını biraz indirmişti.

Adamda da benzer kıyafetler vardı, ama onun üstünde komik değil aksine karizmatik duruyordu. Bu, çocuğun moralini biraz bozmuştu.

Asil burada, gecelerin gündüzden daha uzun sürdüğünü biliyordu. Güneşin batışıyla doğuşu arasında yalnızca üç beş saat vardı. Hatta ülkenin kuzeyinde haftalarca güneş doğmadığını bile okumuştu bir yerlerde. Ve hava sıcaklığı arabanın ışıklı panelinden gördüğü kadarıyla -10 derecenin altındaydı.

Önde, şoför koltuğunda yabancı bir adam oturuyordu ve değişik bir aksanla İngilizce konuştuğunu, Devran'la valizleri araca yerleştirirken ettikleri sohbet sırasında duymuştu. Arabaya bindiklerinde bir kaç cümle bir şeyler daha konuşmuş olsalar da, adam şimdi onlara tamamen ilgisiz görünerek, radyodaki kısık sesli yabancı şarkıya parmaklarıyla ritim tutarak, sakince arabayı kullanıyordu.

"Nasıl hissediyorsun? Bir sıkıntı yok, değil mi?" diye kulağına yanaşarak sordu Devran. Uçak inişe geçtiğinde Asil'in biraz midesi bulanır gibi olmuştu, başı dönmüştü... Devran fazla evham yapmıştı.

"İyiyim hayatım. O an geldi ve geçti. Süperim şimdi." Gözleri adamın gözlerinden dudaklarına kaydı istemeden. Onu öpmek istiyordu ama kendini tuttu.

"Daha bir şey görmedik ama nasıl buldun burayı? Ben de ilk defa geliyorum." O Asil'in aksine çekinmeden çocuğun şakağına bir öpücük kondurmuş, dudaklarını oradan çekmeden konuşmuştu.

"Her yerin karla kaplı olması çok garip. Daha önce hafif atıştıran kara şahit oldum ama bizim şehirde hiç tam anlamıyla yağmıyor, biliyorsun. Burası ise bembeyaz... Rüya gibi."

"Sever misin kar?"

"Soğuğu severim aslında, sıcaktan iyidir. Ama karla ilgili düşüncelerimden emin değilim. Deneyimleyip sana fikrimi öyle söylerim." O da çekinmeyi bir kenara bırakarak başını biraz çevirdi ve dudaklarını Devran'ın çenesine bastırdı. Şoför koltuğunda oturan adam onlarla ilgilenmiyordu, varlıklarını bile unutmuş gibiydi.

"Her ne kadar üşümenden korksam da, kutuplar kombininin içinde çok tatlı görünüyordun o akşam." dedi Devran.

"Bana ellerinle mercanköşk hazırladığın akşamdan mı bahsediyorsun yoksa?" diye sordu Asil muzipçe. "O yüzden mi buradayız?" 

Devran başını salladı. "Seninle dünyanın her yerine gidesim var ama buradan başlayalım istedim."

"Romantik bir adamsın. Aşırı hoşuma gidiyorsun. Yalnız olsak seni çok fena öperdim sanırım." diye fısıldadı, öndeki adamın onları anlamayacağını bilse bile, bu konuşma onlara özel olmalıymış gibi düşünüyordu.

"Yalnız kalıp çok güzel değerlendireceğimiz bir sürü zamanımız olacak tatilimiz boyunca. Aceleye gerek yok, her anın keyfini ayrı ayrı çıkaracağız."

Gittikleri yol nihayet bittiğinde, gördükleri son yerleşim yerinden hemen hemen yirmi dakika kadar uzaktaydılar.

Asil yalnızca Finlandiya'da olduklarını biliyordu. Hala nerelere gidecekleri, ne yapacakları, nerede ve ne kadar kalacakları hakkında bir fikri yoktu ama endişe de etmiyordu çünkü adam her ayrıntıyı önceden ince ince planlamıştı nasıl olsa.

Montunun fermuarını çekip, beresini ve eldivenlerini geçirdi Asil araba durduğunda. Devran'ın onu uyarıp durmasını istemiyordu. Kendisine elbette o da dikkat edebilirdi, evinden bu kadar uzaktayken hasta olmaya niyeti yoktu.

Devran, şoförlüklerini yapan adamla birlikte arabadan inince Asil'de içinde telefonu, cüzdanı, pasaportu gibi önemli eşyalarının olduğu küçük sırt çantasını eline alarak araçtan indi.

Gerçekten çok soğuktu. İner inmez gözle görülür biçimde titremişti minik bedeni ama Devran bagaj tarafında olduğu için görmemişti. Bu iyiydi.

"Işıklar dokuzda kapatılıyor, o yüzden böyle karanlık." diye konuşan adamla, kaymamaya dikkat ederek onlara doğru ilerledi Asil. "Sizi resepsiyonun olduğu yere kadar götüreyim, onlar sizinle ilgilenecekler. Çok güzel bir günde geldiniz, gökyüzü oldukça temiz. Kuzey ışıklarını izlemek için harika bir gün."

"Öyle mi?" Devran akıcı ingilizcesiyle adamdan çok daha iyi konuşarak karşılık verdi. "Şanslıyız o zaman."

Elbette Devran işini şansa bırakan bir adam olmadığından günlerdir hava durumunu takip ettiğinden, en uygun zamanı seçmeye çalıştığından bahsetmedi kendisiyle ayaküstü sohbet etmeye çalışan adama.

Gözleri dikkatli adımlarla yanlarına yanaşan sevgilisine ve anında kızarmış olan burnuna kayınca içten bir şekilde gülümsedi. "Aç mısın? Açsan akşam yemeği servisleri devam ediyor mu öğrenelim."

Asil başını iki yana sallayarak Devran'ın tam yanında durdu ve beş büyük valize üzülerek baktı. Abartmış olma ihtimalleri yüzde kaçtı? Ama onların bir suçu yoktu ki, kazaklar ve montlar oldukça fazla yer kapladığı için böyle olmuştu. Çok da ağır değillerdi.

"Hayır sevgilim, aç değilim şu an. Uçaktaki yemekler harikaydı, çok yedim zaten."

Yanlarına bir sürü atıştırmalık da almışlardı yolda durup. Acıkırlarsa onlarla karınlarını doyurabilirlerdi. Asil'in şu an tek istediği uzanmak ve biraz dinlenmekti. Dün gece epey uyumuş da olsa, kısacık yolculuk bile yormuştu sanki onu. Adamın kucağında, sıcaklığıyla mayışıp uyuyacağı kıvama geldiği sırada uçak inişe geçmeye hazırlandığı için, o da koltuğuna geçip uykusunu açmak zorunda kalmıştı...

Kalacakları yer ağaçların arasına kurulmuş bir tatil merkeziydi. Birbirinin aynısı olan ondan fazla minik beyaz kulübe aralarında mesafe olacak şekilde karla kaplı araziye yerleştirilmişlerdi. Bir kısmı camdan oluşan bu beyaz yapılar etrafla güzel bir uyum yakalamıştı.

Kendi kalacakları kulübeye vardıklarında, onlara bir kadın rehberlik ediyordu. Valizleri onlar giriş işlemlerini hallederken çoktan odaya taşınmıştı.

Minik evin içi sıcaktı. Girer girmez dışarıdan gelindiğinde ıslak eşyalarını asmaları, ayakkabılarını çıkarmaları için ayrılmış bir alan karşılamıştı onları. Asil de Devran gibi üstündeki fazlalıkları orada bıraktı.

Orayı geçip içeriye girince ilk önce mutfak olarak kullanılan alanda ahşap bir tezgah, yuvarlak bir masa görünüyordu. Sol tarafta da banyo kapısı vardı. Sağda, hemen yuvarlak masanın ilerisinde, cam tavanın altında, beyaz örtülerle örtülmüş geniş bir yatak bulunuyordu.Yatağın olduğu taraftaki duvarlar da, dışarıyı rahatça izleyip, manzaranın keyfini çıkarabilmeleri için camdandı.

Devran'a tavandaki camın ısıtmalı olduğuyla ilgili bir şeyler anlatan orta yaşlı kadını dinlemek yerine oldukça küçük olan alanı gözleriyle keşfe çıkmıştı Asil.

Mutfak tezgahı olarak ayrılmış küçük alanın üstünde, kahve makinesi, su ısıtıcısı gibi bazı aletler, altında da mini bir buzdolabı vardı. Temiz görünen banyoya da göz atmıştı hızlıca.

Devran her ne kadar kadınla konuşuyor gibi görünse de gözleri devamlı Asil'i buluyordu. Onunla yalnız kalmak, fikirlerini öğrenmek istiyordu. Güzel suratından hiçbir şey belli olmuyordu çocuğun, sakince etrafı süzüyordu yalnızca.

Beğenmişti, hem de çok beğenmişti Asil.

Sakince durmasının nedeni hem yorgun olması hem de bir an önce yalnız kalmalarını istiyor olmasıydı.

Kadın gerekli tüm bilgileri vermiş olacak ki iyi geceler dileyip çıktığında Asil bir oh dedi içinden.

"Bir an hiç susmayacak sandım." diye söylendi Devran'ın yanına giderken.

"İşini yapıyordu yavrum, ne yapsın?" Çocuğun bu sabırsız hali güldürdü Devran'ı.

"Ya biliyorum ama sanki günlerdir uyumamışım gibi hissediyorum, bu normal mi?" Dudaklarını büzüp adama sarıldı ve başını göğsüne yasladı.

"Sebebinin yolculuk olduğunu sanmıyorum, saat farkı da çok değil. Bence seni başka bir şey yordu."

"Ama o kadar çok uyudum ki... enerjimi toplamamış olmam çok garip."

"Hiç garip değil. Dün yaşadığın normal bir boşalma değildi, güzelim. Fazla şiddetliydi, tüketti seni."

"Şey..." dedi Asil çenesini Devran'ın göğsüne bastırıp başını biraz geriye eğdi ve gözlerine baktı. "Utandım yine biraz."

"Utanman bile ayrı güzel, kurban olurum sana. Çok uykun var değil mi?"

Aklına çocuğa uçakta verdiği söz gelmişti ama çocuk öyle mayışmış bakıyordu ki gözlerine, kıyamıyordu. Onu yine zevkten inlete inlete ağlatsa ne güzel olurdu. Çok hoşuna gitmişti Devran'ın çocuğu o halde görmek, onu o hale kendisinin getirdiğini bilmek...

"Var ama beni biraz sevsen?"

"Severim, sen iste yeter..."

Asil adama alttan alttan baktı içi giderek. Dönüp dışarıdaki manzaraya bir kez bile bakmamışlardı resmen.

"Teşekkür ederim, her şey için..."

Devran kaşlarını çattı bu teşekkür karşısında. "Bana güvenip, başka bir ülkeye tereddüt etmeden benimle birlikte gelen sensin. Ben sana teşekkür ederim Asil. Hayatımı güzelleştiriyorsun varlığınla."

Asil utangaç bir gülümsemeyle parmak uçlarında yükselip Devran'ın dudaklarına minik bir öpücük kondurarak geri çekildi. "Sıcak bir şeyler içelim mi? Şurada sıcak çikolata ve bir sürü kahve çeşidi var."

Adam başını sallayıp onayladı onu. Asil onayı alınca zaten küçük olan kulübenin içinde beş altı adımda tezgaha vardı ve oraya onlar için bırakılmış su şişelerinden birini alıp ısıtıcıya biraz boşalttı.

"Ben sıcak çikolata içeceğim Devran, sen sade kahve mi içersin her zamanki gibi?" diye sordu. Suyun ısınmasını beklerken biraz eğilip dirseklerini tezgaha dayamış, küçük bir sepetin içine dizilmiş olan toz içecek paketlerini inceliyordu. "Kahve içersen uykun kaçar ama sıcak çikolata da içmezsin sen. Bitki çayı?" diye konuşmaya devam ederken beline dolanıp onu kendisine yaslayan bedenle susmak zorunda kaldı. Doğrulup adamın kasıklarına apaçık bir şekilde yaslanan kalçalarını hafifçe çekmişti. Hala temas ediyorlardı ancak en azından eğilmiş bir pozisyonda değildi artık.

Devran, başını çocuğun boynuna sokarak orada soluklanırken, "Kahve iyidir." dedi. "Zaten içsem de içmesem de rahat bir uyku çekemeyeceğim."

"O nedenmiş?" diye sordu Asil ellerini, adamın karnını saran elleri üzerine koyup okşarken.

"Evden uzakta uyuyamıyorum. Yatağımı arıyorum."

"Aa hatırladım şimdi. Söylemiştin... Ama sevgilim burada kaç gün kalacağız, hiç mi uyuyamayacaksın? Yazık değil mi sana?"

"Burada yalnızca iki gün kalacağız." dedi Devran. "Daha sonra gideceğimiz iki yer daha var."

"Tam olarak kaç günlük bir tatil planladın?" diye sordu Asil endişeyle. Adam uykusuz mu kalacaktı günlerce?

"Ocağın onuna kadar seni kendime rezerve etmiş olabilirim." Asil'in boynunu öptü, kokusunu içine çektikçe aklına olur olmadık şeyler geliyordu. Uçakta saatlerce kucağında oturması, onu ikiletmeyip aletini ısıtmayı kabul etmesi, dün en mahrem yerini kendisine hevesle açmış olması...

"Devran çok uzun bir süre bu!" dedi Asil, kollarının arasında dönüp yüz yüze geldi sevdiği adamla.

"Okulun sıkıntı olmayacağını söylemiştin." dedi Devran tamamen yanlış anlayarak.

"Sorun okul değil, şapşal sevgilim. Uykusuz geçireceğin günleri diyorum ben. Yılbaşına daha beş gün var ve sen ocağın onundan bahsediyorsun."

"Birkaç saatlik uykuyla da dayanırım ben. Aklın buna takılmasın, su kaynadı bak. İçeceklerimizi içelim, ben seni seveyim güzelce."

Asil, onun kollarından çıkıp içecekleri hazırlamak istedi ama Devran onu bırakmayınca arkasından sarılan adamla birlikte hazırlamak zorunda kalmıştı içecekleri.

                                   🤍🖤🤍🖤🤍

Gözlerini tavandaki camın ardındaki gökte oynaşan yeşil ışığa dikmişti Asil. Hep internette televizyonda falan görürdü ama canlı canlı kendi gözleriyle görmek bambaşka bir duyguydu. Hayran olmuştu bu doğal güzelliğe, muhteşem bir şeydi.

"Aşık oldum sanırım." dedi hayranlıkla. Başının altındaki göğüs titredi.

"Evet, bana bakar gibi bakıyorsun."

"Sana da aşığım, yalan yok." dedi Asil. Adamın gözlerine bakmadığından rahatça konuşabiliyordu.

Devran bir elini, onun eşofmanıyla takım olan krem rengi sweatshirtünün içine sokup karnını okşadı önce. Atlet giymeyişine söylenecek gibi olsa da doğrudan tenine temas etmenin verdiği hazla kendini tuttu. Göbeğindeki metal orada değildi, ona dokunmak için aranan parmakları bu duruma biraz üzülmüş gibiydi.

"Havaalanında sıkıntı olmasın diye çıkarmıştım." dedi Asil adamın parmakları göbek deliğinde fazla oyalanınca.

Devran'ın eli bu sefer daha yukarıya, sweatshirtü daha da yukarıya sıyırarak deldirdiği göğüs ucuna çıktı. "Bu duruyor." dedi derince yutkunduktan sonra. "Ellerimi az önce lavabodayken yıkadım ama tekrar yıkamam gerekiyor mu? Dokunmaya devam edeceğim çünkü." diye sordu.

"Sıkıntı olmaz, sorunsuz iyileşti. Bundan sonra bir şey olacağını sanmam. Ve onu çıkarmayı unutmuşum..." diye açıkladı.

Devran oradaki metal halkayı tutup nazikçe deliğin içinde oynatınca, Asil nefesini tutup bu dokunuşu kabullenmeye çalıştı. Kendisi de dokunmuştu o metalde ama hiç böyle farklı hissettirmemişti. Şimdi Devran dokunuyordu ve ayak parmaklarına kadar kasılmış hissediyordu.

"Dokunabilirim yani sana özgürce. Bir taneyi daha kaldırabilir misin merak ediyorum. Ya da arka arkaya kaç taneyi kaldırabilirsin?"

"Dokunuşların kadar iyi hissettiren çok az şey var." dedi Asil dürüstçe. Bir an içini büyük bir heyecan kaplamıştı ve uykusu kaçmıştı anında. Adam ona yeniden aynı şeyi yapar mıydı?

"Ödülünü vermek istiyorum sana. Uslu durduğun, sözümden çıkmadığın için."

Devran yattığı yerde biraz doğrulunca , Asil de başını kaldırıp ona baktı heyecanla. Adam yataktan çıkıp, cam duvarların perdelerini çekti, mutfağın orada soluk bir şekilde yanan ışık ile gökyüzünde oynaşan ışıklar aydınlatıyordu kulübenin içini.

Yeniden yatağa çıkıp, Asil'in sweatshirtüne uzandı ve acele etmeden çıkardı onu Devran. Bakmaya bile kıyamıyordu ama onu dokunmak için yanıyordu aynı zamanda.

Çocuğu hafifçe yatağa itip dudaklarına yapıştığında, Asil zaten bunu bekliyormuş gibi anında karşılık vermeye başlamıştı adama.

Önce yavaşça öptü sevdi tadına doyamadığı dudakları. Ağzıyla ezip işkence ettiği bu dudaklar öpüşmeyi ondan öğrenmişti, Devran bunu düşündükçe hırslandı. Bir dirseğiyle yataktan destek alıp diğer eliyle ince beli okşarken daha derin bir şekilde öpmeye başladı. Dili asla geri durmuyor kendisi için aralanan minik ağzın içine girip çıkıyor, çocuğun diline dolanıyordu. Bazen öyle hızlı hareket ediyordu ki Asil'in ona yetişmesi mümkün olmuyordu.

Asil, sonunda adamın dilini yakalamayı başardığında hafifçe inleyip emmeye başlamıştı ki Devran oyuncu bir tavırla dilini geri çekip üstten üstten baktı mızmızlanan çocuğa.

"Ayıp konuşuyorsun dedin ya uçaktayken, hoşuna gidiyor mu gitmiyor mu bilmem lazım."

Asil çekinse de gerçeği söyledi. "Çok hoşuma gidiyor."

"Çok mu hoşuna gidiyor?" diyerek az önce öperek şişirdiği dudakları yaladı. "Seni bu yatakta becermemek için kendimi zor tuttuğumu söyleyebilirim o zaman." Çocuğun gözleri hafifçe irileşince devam etti, onun da bundan zevk aldığını biliyordu artık. "Ya da uçaktayken eşofmanını sıyırıp küçük deliğini genişletmenin hayalini kurduğumu..."

"Söyleyebilirsin." diye fısıldadı Asil. Aleti saniye saniye sertleşiyordu adamın boğuk sesiyle söylediklerinin ardından.

"Ama bugün girmeyeceğim içine, çok zevkli daha başka şeyler yapacağız." dedi Devran. Asil'in dudaklarına asılıp İki dudağını ağzına alarak yer gibi, çocuğu titretecek şekilde öptü. Geri çekilip kendi kazağını aceleyle çıkardı.

Asil adamı ilk defa böyle görüyordu. Göğsü, karnı, omuzları... Spora düşkün olduğu her halinden belliydi adamın, kıyafetler içindeyken de her zaman mükemmel olan vücudu, çıplakken daha da harikaydı. Asil'in kendisini keşfederken fotoğraflarına baktığı erkek modellerden bin kat daha güzel ve seksiydi Devran. Esmer teni, güneş gibiydi.

Adam üstüne yeniden eğilip bu sefer dudaklarına değil boynuna yönelince inledi yine kendini tutamadan Asil. Adamın elleri rahat durmuyor belinde, karnında geziyor oradan kalçasına inip hafifçe avuçluyordu.

Devran göğsüne sıraladığı öpücüklerden sonra, piercing olmayan göğüs ucunu birden ağzına aldığında, Asil, "Ahhh!" diye bağırdı ve bir elini kaldırıp adamın başına yerleştirdi. Onu durdurmaktı amacı ama birden öyle bir haz dalgasına tutulmuştu ki, adamı göğsüne bastırırken buldu kendini.

Devran emiyordu, arada dişlerini sürtüp altındaki minik bedeni titretiyordu. Sonra yeniden yumuluyordu, vakumlayarak ağzının içine çekiyor, minik tepeciğinde dilini gezdirip, orayı diliyle döverek çocukla oynuyordu. Hele dilinin ucuyla titretir gibi arka arkaya hızla vurarak yaptığı hareketler Asil'i sadece bu şekilde bile boşalacak kıvama getiriyordu.

Devran bunu anlayınca durup zevke gelmiş çocuğa baktı büyük bir açlıkla. "Siktir, çok güzelsin."

"Devran, lütfen..."

"Lütfen ne bebeğim? Söyle bana istediğini, emir olur benim için."

"Neden durdun?" diye sızlandı Asil. Gözleri dolu dolu olmuştu. Devran'ın ona verdiği zevk onu her zaman ağlatacak gibi hissediyordu.

"Seni ne hale getirdiğime bakma istedim."

"Devam et lütfen, çok az kalmıştı..."

Eşofmanın içinde boşalmak üzereydi minik aleti, seyriyordu. Dün boşalan, boşalırken kendinden geçen o değil gibi yeniden o hissi tatmak istiyordu.

"Sadece göğüs ucundan aldığın zevke bir bak, bir de beni içinde hayal et. O zaman neler hissedeceğini düşün..."

"Devam etmeyecek misin?" diye sordu Asil. Devran onu böyle bırakmazdı değil mi? Ödül vereceğim demişti, ceza değil. Eğer onu böyle bırakırsa Asil ona kızıp küsecekmiş gibi hissediyordu. Ama Devran birden geri çekilip çocuğun eşofmanına ve iç çamaşırına taktığı elleriyle onları acele etmeden sıyırdığında karnına doğru yükselmiş kendi minik uzunluğuna baktı Asil yukardan baygın gözlerle.

"Minik kuşun tahmin ettiğim kadar minik değilmiş." dedi Devran daha küçük olduğunu düşündüğü penise bakarken. Dün avuçlamış olsa da şimdi ilk defa görüyordu. Hala minikti ama hayalindekinden biraz daha büyüktü. "Sızdırmışsın yine, tadına bakacağım."

Eğilip birden çocuğu ağzına aldığında, Asil'in kalçaları yataktan öyle bir havalandı ki Devran onu zor zaptetti. Saçını sıkıca tutup çeken elleri umursamadan, ağzındaki aletin başında dilini döndürüp yutkundu.

"Ağğhh....." diye can çekişiyormuş gibi bir ses çıktı Asil'in boğazından. "Aşkımm..."

Devran ağzındaki aleti çıkarıp eliyle kavradı ve çekmeye başladı. "Aşkım mı? Siktir... Bir daha söyle!" dedi ve tekrar ağzına aldı, bu sefer tamamen almıştı hepsini.

"Aşkım..." diye inledi Asil.

Adamın ağzındaydı!

Sıcacıktı ağzı, dili uslu durmuyordu hiç. Her şey çok fazlaydı Asil için.

Sanki etrafı karlarla kaplı bir yerde değildi, kavruluyordu. Kıvranıyordu... Bacakları adam tarafından böyle sıkıca tutulmasa kalçalarını onun ağzına itecekti durmadan ama zaten tamamı adamın ağzındaydı.

Adamın onu emişinin sesini duydukça daha fena oluyordu. Çok ıslak, çok tahrik ediciydi her şey. Sesler... Devran'ın ağzı... Ah, Devran'ın ağzının içindeydi ve bu bir rüya olmalıydı.

Devran onu emmeyi bırakıp yeniden bir eliyle kavradı ve çekmeye devam ederken diliyle deliğini yokladı bu sefer. Orayı güzelce ıslatıp, dilinin ucunu sokup çıkardı zorlansa da. Genişletmesi lazımdı onu böyle yavaş yavaş. Hazırlaması lazımdı, bir süre bu şekilde ilerlemeleri lazımdı.

"Kendini kasma, bir şey deneyeceğim." dedi ama çocuk onu duymuyordu artık. Öyle çok inliyordu ki yine...

Devran iki parmağını ağzına sokarak ıslattı ama Asil bunu görmedi. İyice ıslandıklarından emin olduktan sonra işaret parmağını deliğin çevresinde gezdirip bir işaret vermeden ilk boğumunu içine soktu. Asil'den gelen tepki güzeldi, zorlanmıştı ama canı yanmamıştı. İnlemeri şaşkınlığı yüzünden yavaşlarken ağzından bir ıhh sesi çıkmıştı.

"Çok sıkısın çok!" diye kükredi Devran. "Parmağımı yutmak istiyor resmen deliğin, hepsini istiyor."

"İst- istiyorum mmh..." dedi Asil ve Devran birden parmağının tamamını sokarak onu susturdu. Alışması için bir kaç saniye bekledi ama daha fazla dayanamadan ileri geri hareket ettirmeye başladı parmağını.

"Duvarların sıcacık... benimkini nasıl saracak sıkı sıkı kim bilir. Harikasın Asil, her şeyine tapıyorum. Ufacık, daracık deliğine ölüyorum."

Asil daha fazla dayanamazdı. Dakikalardır durmadan aletini sıvazlayan bir el ve şimdi de içinde hızla hareket edip onu sona taşıyan bir parmak vardı.

"Acaba?" dedi Devran o anda ve ikinci parmağı da yolladı zorlanarak. Bu canını yakmıştı Asil'in ama tam o sırada karnına ve Devran'ın eline doğru attırmaya başladığı için acıdan çok hazza odaklanmıştı.

Yine tir tir titreyerek, içine girip çıkan iki parmak yüzünden oldukça uzun süren bir boşalma yaşadı. Devran durmuyordu, onu parmaklamaya devam ediyordu. Gözlerini eline dikmiş, giriş çıkışını izliyordu büyülenmiş gibi. Durmadı, durmadı... Öyle hızlandı ki, Asil sızlanarak ağlamaya başladı, çok geçmeden yine boşalmak üzereydi. Bu mümkün müydü? Bilmiyordu ama bedeni içine girip çıkan parmaklar yüzünden ileri geri feci şekilde sanki içine sahiden de bir alet girip çıkıyormuş gibi sallanıyordu ve az öncekinden daha şiddetli bir boşalma yaşamak üzereydi.

Yeniden boşaldı çığlık çığlığa ve Devran'ın hareketleri nihayet yavaşlayarak son buldu.

Devran devam etmek istiyordu, kaç defa daha onu böyle arka arkaya boşaltabileceğini merak ediyordu ama miniği daha fazlasını kaldıramayacak halde, dünki halinden daha dağılmış bir şekilde sere serpe uzanıyordu beyaz çarşafın üzerinde.

İç çekişleri yavaşlayıp, bacaklarının titremesi son bulana kadar dizlerinin üstünde durup onu izledi Devran. Bu çocuk ona aitti.

Her şeyiyle onundu. Kalbine sahipti, bedenine dokunuyordu özgürce, onu zevk deryasında yüzdürüyordu.

Kendisini bile düşünmüyordu, tek istediği çocuğa zevk vermek, onu mutlu etmekti. Onu tatmin etmekten tatmin oluyordu.

Kenardaki örtüyü üstlerine çekip, temizlenmek için acele etmeden çocuğun yanına uzandı ve terleyip alnına yapışmış olan saçlarını düzeltip alnını öptü, gözlerini, en son duraklarını öptü.

"Devran..." diye fısıldadı Asil.

"Söyle ruhum." dedi Devran onun melek sesini duyar duymaz. Yine uyuduğunu sanmıştı ama çocuk kendindeydi demek ki... Uykunun kıyısındaydı, düşmek üzereydi.

"Beni bırakma." Elini kaldırıp kapalı gözlerini aralayamadığı için o şekilde adamın yüzünü buldu ve yanağını okşadı. "Çok aşığım sana."

Son sözleri bu oldu ve uykunun karanlığına yuvarlandı.

Devran gülümseyerek gözlerini yumdu, huzuru kollarındayken asla tahmin etmeyeceği bir şey oldu ve zorlanmadan uykuya daldı...

🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍

Oldu yine bir şeyler, tutamadım.
🙈
Aklıma bir şey geliyor gün içinde, diyorum ki yok olmaz bu, sonra bir bakıyorum yazmışım 😉😂

Sevdiğinizi tahmin ediyorum, teşekkür ediyorum.

Biliyorum smut bekleyenleriniz var ama o elbette olacak, ilk önce biraz birbirlerini, bedenlerini keşfetsinler istiyorum.

Smuta da az kaldı ama meraklanmayın!
Tatil planımıza dahil diyeyim de linç gelmesin...
😂🙈🌈

Burası da kaldıkları yer.
Finlandiya'da gerçekten böyle bir yer var. 🤍

Continue Reading

You'll Also Like

1.1M 118K 42
[TAMAMLANDI] "Yıldızlar...onlar seni gerçek aşkına götürecek."
3M 152K 64
Hayatı boyunca kimseyi sevmemiş, tek derdi vatan, bayrak ve ülkesi olan asker ile hiç sevildiğini hissetmemiş, kalabalık içinde yalnızlığı hisseden b...
604K 51.4K 51
Tamamlandı Fantastik- MPREG hikayesidir. Hikaye interseks bir birey ve Panter adam adasında geçmektedir. Hikayenin fantastik ögesi erkek hamileliği d...
1.2M 64.8K 45
Asi bir lise son sınıf öğrencisi, Onu takıntı haline getiren bir iş adamı. {TAMAMLANDI}