ASİL bxb

By onlycherrypie

2.6M 147K 78.9K

-TAMAMLANDI- -YETİŞKİN İÇERİK- Asil, yalnız bir çocuktu. Sessiz ve ona yalnız hissettiren evinden uzaklaşmak... More

1. BÖLÜM: ''VANİLYA''
2. BÖLÜM: "ASİL"
3. BÖLÜM: "HUZUR"
4. BÖLÜM: "DEVRAN"
5. BÖLÜM: "GÜVENLİK ÖNEMLİ"
6. BÖLÜM: "DOLDURULAN BOŞLUKLAR"
7. BÖLÜM: "ŞAPŞAL"
8. BÖLÜM: "AKŞAM YEMEĞİ"
9. BÖLÜM: "DENEYELİM"
10. BÖLÜM: "KAFA KARIŞIKLIKLARI"
11. BÖLÜM: "DANS PİSTİ"
12. BÖLÜM: "BEKLENMEYEN MİSAFİR"
13. BÖLÜM: "ŞEFKATİN KOYNUNDA"
14. BÖLÜM: "YATAK KEYFİ"
16. BÖLÜM: "BUĞULANAN CAMLAR"
17. BÖLÜM: "ÇOK DÜŞÜNMEK"
18. BÖLÜM: "MERCANKÖŞK"
19. BÖLÜM: "KÜTÜPHANE"
20. BÖLÜM: "MUTFAK"
21. BÖLÜM: "FOTOĞRAF"
22. BÖLÜM: "KABUL OLAN DUALAR"
23. BÖLÜM: "SIRLAR"
24. BÖLÜM: "TEHLİKELİ BİR ÇİFT"
25. BÖLÜM: "HAZIRLIKLAR"
26. BÖLÜM: "SORU İŞARETLERİ"
27. BÖLÜM: "FİNLANDİYA"
28. BÖLÜM: "SOĞUK ve SICAK"
29. BÖLÜM: "İNGİLTERE - BRIGHTON"
30. BÖLÜM: "YENİ YIL ARİFESİ"
31. BÖLÜM: "HEDİYE"
32. BÖLÜM: "HAVAİ FİŞEKLER"
33. BÖLÜM: "HAYALLER VE KARARLAR"
34. BÖLÜM: "İTALYA"
35. BÖLÜM: "ŞÖMİNE ATEŞİ"
36. BÖLÜM: "AİLE"
37. BÖLÜM: "00:00"
38. BÖLÜM: "SÜRPRİZ"
39. BÖLÜM: "DOĞUM GÜNÜ"
40. BÖLÜM: "YAKINLAŞMALAR"
41. BÖLÜM: "KULÜP"
42. BÖLÜM: "AKŞAMDAN KALMA"
43. BÖLÜM: "SON MANTI BÜKÜCÜLER"
44. BÖLÜM: "FRANSA - PARİS"
45. BÖLÜM: "RED"
46. BÖLÜM: "TAPMAK"
47. BÖLÜM: "ACİL DURUM"
48. BÖLÜM: "DEVİL"
49. BÖLÜM: "MANİPÜLE"
50. BÖLÜM: "KAN VE GÖZYAŞI"
51. BÖLÜM: "GÜNAH ÇIKARMA"
52. BÖLÜM: "NORMALE DÖNÜŞ"
53. BÖLÜM: "SENDEN ÖNCESİ YOK"
54. BÖLÜM: "TAVİZ"
55. BÖLÜM: "FİLM GECESİ"
56. BÖLÜM: "ÖN YARGI"
57. BÖLÜM: "OYUNBAZ"
58. BÖLÜM: "HİKAYE"
59. BÖLÜM: "TEN UYUMU"
60. BÖLÜM: "GÖLGE"
61. BÖLÜM: "KISKANÇLIK"
62. BÖLÜM: "MUM ALEVİ"
63. BÖLÜM: "KUTLAMA"
64. BÖLÜM: "BAZI GİDİŞLER"
65. BÖLÜM: "ŞİFAYI KAPMAK"
66. BÖLÜM: "İLGİ"
67. BÖLÜM: "HAYALPEREST"
68. BÖLÜM: "DİZ ÇÖKMEK"
69. BÖLÜM: "NORMAL SEVGİLİLER"
70. BÖLÜM: "YENİ YÜZLER / YENİ HİSLER"
71. BÖLÜM: "HOLDING"
72. BÖLÜM: "MAZİ"
73. BÖLÜM: "FELEKTEN BİR GECE"
74. BÖLÜM: "TATLILAR"
75. BÖLÜM: "BAŞ KÖŞE"
76. BÖLÜM: "KAÇIRILAN UYKU"
77. BÖLÜM: "FİDANLAR AĞACA"
78. BÖLÜM: "PLANLAR"
79. BÖLÜM: "KONUŞMADAN ANLAŞMAK"
80. BÖLÜM: "TÜYOLAR"
81. BÖLÜM: "DEPREM"
82. Bölüm: "KONUŞA KONUŞA"
83. BÖLÜM: "KALP ÇARPINTISI"
84. BÖLÜM: "MİMİ"
85. Bölüm: "RÜYA VE ARDINDAN GELEN"
86. BÖLÜM: "GEÇMİŞTEN GELEN"
87. BÖLÜM: "GİZEM PERDESİ"
88. BÖLÜM: "KAFA DAĞITMAK"
89. BÖLÜM: "AŞK"
90. BÖLÜM: "BAHAR"
91. BÖLÜM: "GERÇEK"
92. BÖLÜM: "SARHOŞ"
93. BÖLÜM: "KÜP CAKE"
94. BÖLÜM: "UYUM"
95. BÖLÜM: "KUBİLAY..."
96. BÖLÜM: "KAPI ÖNÜ"
97. BÖLÜM: "CESARET PELERİNİ"
98. BÖLÜM: "SINAV"
99. BÖLÜM: "DOKUZ NUMARALI..."
100. BÖLÜM: "YAZ BAŞLARKEN" (FİNAL tadında... 😉)
101. BÖLÜM: "KARİKATÜR"
102. BÖLÜM: "MASUM"
103. BÖLÜM: "OLMAYACAK SENARYOLAR"
104. BÖLÜM: "FRANSIZ TURİST MESELESİ"
105. BÖLÜM: "BEKLENEN MİSAFİRLER"
106. BÖLÜM: "ÖZLEŞMEK"
107. BÖLÜM: "MİNNET?!"
108. BÖLÜM: "KALABALIK SOFRALAR"
109. BÖLÜM: "SAHİL"
110. BÖLÜM: "BABA-OĞUL"
111. BÖLÜM: "SUS PUS"
112. BÖLÜM: "MEVZU"
113. BÖLÜM: "BARBAR."
114. BÖLÜM: "AY IŞIĞI ALTINDA"
115. BÖLÜM: "KUŞ TRİBİ"
116. BÖLÜM: "DENİZE DÜŞEN YILANA SARILIR..."
117. BÖLÜM: "KAPIŞMA"
118. BÖLÜM: "UZANMIŞIZ KUMSALA..."
119. BÖLÜM: "STİL İKONU..."
120. BÖLÜM: "MEZUNİYET"
121. BÖLÜM: "HAYATIN AKIŞINDA..."
122. BÖLÜM: "YENİDEN DOĞMAK"
123. BÖLÜM: "SÜRÜŞ DERSİ..."

15. BÖLÜM: "İYİLEŞTİREN BAZI ANLAR"

30.1K 1.4K 490
By onlycherrypie

Devran'ın yaşını 30 yaptım. Zaten aklıma takılıyordu. Değiştirdim, iyi oldu 😂🙏🏻
Asil'i de başta ela gözlü hayal ettiğim için öyle yazmıştım ama modeli tam aklımdaki gibi ve mavi gözlü olduğu için mavi olarak değiştirdim. Gözümden kaçan kısım varsa affola 🖐🏻
Keyifli okumalar
💖

ASİL 🥰

DEVRAN 🤩

(siz Devran'ı istediğiniz gibi hayal edin bence, ben hoşuma giden Devran vibe'ı veren esmer erkekleri koyacağım, ama şimdilik bu bey tam hayalimdeki Devran 🖤 )

15. Bölüm:

Önündeki yıkıma baktı Asil. Ev bıraktığı halinden daha beterdi. Çalışma odası da dahil evin çoğu yeri dağınıktı. Kırılan dökülen bir sürü eşya vardı. Asil'in odası da babasının gazabından nasibini almıştı. Devran bir kaç adım arkasında duruyor olmasa yere oturup belki de saatlerce bu dağınıklığı izlerdi.

Saat ilerleyince Devran'dan kendisini eve bırakmasını istemişti ve geldiklerinde ışıklarının çoğu açık olan boş ev karşılamıştı onları. Evin kapısı kapalıydı ama bahçe kapısı ardına kadar açıktı. Devran eve tek başına girmesine izin vermemiş, Asil ile birlikte girmiş, evde kimse olmadığından emin olmuştu.

"Şu hale bak." dedi Asil. Sesi oldukça normaldi, hayret bile edemeyecek kadar durgundu sanki.

"Halledilemeyecek bir şey değil." Devran dokunmuyordu ama sesi sanki Asil'in omuzlarını sıvazlıyor, ona güç veriyordu.

"Dağınıklık toplanır, biliyorum. Ama böyle bir şeye ne gerek vardı ki? Ben yalnızken hiç korkmamıştım. O uzaktayken daha iyiymiş, bunu anladım."

"Şimdi de korkmana gerek yok. Ben varım."

"Ama korktum Devran. Ben mi abartıyorum acaba? Belki babalar ve çocuklar arasında böyle şeyler oluyordur. Bilmiyorum."

"Abarttığın falan yok. Yeterince tepki vermiyorsun bile bence, içine atıyorsun. Seni korkutmasının, ağlatmasının, yaşadığın yeri bu hale getirmesinin neresi normal olabilir?"

Asil, Devran'a doğru döndü. "İçime atmıyorum. Yalnızca kötü şeylerin beni etkilemesine uzun süre izin verirsem eğer bir daha toparlanamazmışım gibi hissediyorum. O yüzden boşveriyorum."

"Babanın karın ağrısını öğreneceğim."

"Aradığı şeyin ne olduğunu ben de merak ediyorum. Seni buna bulaştırmak istiyor muyum emin değilim. Ona kendim sorarım, olmaz mı?"

"Olmaz. Baban ne iş yapıyor bilmiyorum ama bu olayın arkasında işle alakalı bir şeyler olduğundan şüpheleniyorum. Aradığı şeyin maddi bir değeri olmalı onun için, yoksa manevi değeri olan şeylere böyle kolay zarar veremezdi."

Asil şaşırdı. Devran bunları düşünmüştü demek ki... Asil'in aklına ne kadar düşünse de babasının ne arıyor olabileceği gelmemişti.

"Evde para veya mücevher yok ki... Hem babamın paraya ihtiyacı yok bir kere."

"Emin olmadan konuşmak istemiyorum. Ayrıca mücevher veya para aradığını da sanmıyorum yavrum. Çok masum düşünüyorsun. Babanı tanımadığın için onu neyin bu hale getireceğini bilemezsin. Benim niyetim onun hayatını avucumun içi gibi öğrenmek, neyi neden yaptığının sebeplerini çözmek, yapacaklarının önüne geçmek."

"Ne kadar ayrıntılı düşünmüşsün böyle? Şaşkınım şu an."

"Bu kadar ayrıntılı düşünmeme borçluyum hayatımı. Düşünebilmek benim en güçlü silahım."

"Yine de... Off... Her şey çok saçma geliyor şu an." Asil odasının içine ilerleyip yatağının ucuna oturdu. Dolabında olması gerekirken yere saçılmış olan eşyalarına baktı. "Sen baya mafya rolüne büründün ve bu işin arkasında esrarengiz bir olay varmış gibi fikirler yürütüyorsun. Komik geliyor. Belki de babam sadece delirmiştir. Görüşmediğimiz yıllar boyunca ne yaptığını bilmiyorum ki, belki cidden kafayı yemiştir."

"Öyleyse de bunu öğrenmiş olacağız. Artık benim hayatımdasın. Benimlesin. Sana dokunmayı bırak, yan gözle bakacak birinin bile on kere düşünmesi lazım yapacağı eylemi. O, seni ağlattı. Ben bunun arkasındakileri öğrenmeden başımı yastığa rahat koymayacağım." dedi her kelimesini özenle seçmeye çalışarak.

Ben öğrendikten sonra baban başını yastığa rahat koyar mı, işte onu bilemem, diye tamamladı içinden söyleyeceklerini.

"Böyle konuştuğunda hoşuma gitmesi sinir bozucu. Sahiplenilmek dozunda olursa eğer güzel bir şey sanırım. Yine de fazlası can sıkabilir gibi."

"Canın biraz sıkılacak öyleyse." dedi Devran, eğilip yere devrilmiş kitaplığı tek hamlede kaldırdı hiç zorlanmadan. Ardından kitapları üst üste dizmeye başladı.

Asil oturduğu yerden önce Devran'ın büyük bir dikkatle topladığı kitapları sonra da yere atılmış rengarenk eşya yığınını süzdü. Ardından farkettiği şeyle ağzından bir, "Hihh!" sesi yükseldi. Hala omzunda duran çantasını yatağa fırlatıp yerdeki kıyafetleri kucakladığı gibi dolabına tepti ve dolabın kapağını hızla örterken kendisine şaşkınlıkla bakan Devran'a döndü.

Hoşuna giden, üzerinde nasıl durur acaba diye merak edip aldığı bazı kıyafetlerin öylece meydanda durduğunu yeni farketmişti. Bir kaç tane epey seksi iç çamaşırı vardı içlerinde, bir kaçı da oldukça açık kıyafetlerdi, hatta kısa, kalçalarını zor örtebilecek bir etek de o kıyafet yumağına dahildi.

Asil bunları dağıtanın babası olduğunu bilmesine rağmen, onun görüp ne düşündüğü bir an bile zihnini kurcalamamıştı. Ama Devran'ın görecek olması onu feci utandırmıştı. Bir kaç saat önce deli gibi öpüşmüştü bu adamla, dudaklarının sızısı hala tazeydi ama bir iki çift dantelli iç çamaşırını görmesi için henüz erkendi Asil için.

"Ne oldu?" dedi Devran çocuğun kendisine kıpkırmızı olmuş bir suratla baktığını görünce.

"Kıyafetlerimden ne istedi ki?" diye söylendi Asil beceriksizce ve Devran'ın yanına çöküp topladığı kitaplardan birazını kucakladı. Raflara yerleştirmeye başladı.

Devran bakışlarını Asil'in az önce kapattığı dolap kapağına çevirip gülümsedi. "Ne kadar renkli bir gardrobun var..." dedi imadan uzak bir şekilde. Ne iç çamaşırlarını ne de kıyafetleri görmüştü. Sadece renkli bir dağcık gibi görünmüştü ona, o kadar. İncelememişti çok fazla.

İyi ki de incelememişti, çünkü zaten soğuk duşa rağmen uzunca süre inmeyen aletiyle dikilmişti banyosunda. Kendine dokunmak istemese de, kendi kendine inmeyeceğini de anlamıştı. Ve Asil'i düşünerek kendisini çekmiş, banyo fayanslarına öyle şiddetli bir şekilde boşalmıştı ki, dizlerinin bağı çözülmüştü, koca bedenini zor ayakta tutmuştu. Boşaldıktan sonra bile hala sertliğinin birazını koruyan aletine küfürler ederek suyun altında biraz daha vakit geçirmişti.

Şimdi o çamaşırları görse onun için hiç de iyi olmazdı yani. Üstelik tam o anda Asil'in o çamaşırlardan birini giyiyor olduğunu bilse kendisini dizginlemeye çalışır mıydı, çalışsa da başarılı olur muydu, Allah bilirdi...

"Seviyorum renkli şeyleri." dedi Asil. Rafa dizdiği kitaplara bakıp ceketini çıkardı. İçinde sadece badisi vardı, kazağı Devran'ın evinde kalmıştı. "Seni siyah dışında bir renkle görmedim hiç."

Devran çocuğun açığa çıkan tenini şöyle bir süzüp, dişlerini sıktı, elindeki kitaplara odaklandı yeniden. "Seni de siyahla görmedik pek."

"Senin sweatshirt'ünü giymiştim ya." Sonra raftaki kitapları gösterdi. "Normalde bunları en sevdiklerime göre sıralarım ama şu an bir önemi yok, rastgele dizelim."

"Doğru, giymiştin." dedi Devran da. Asil'in dediğini dikkate alarak, düzgünce ama kriter gözetmeksizin sıralamaya başladı kitapları. "Siyah güzel duruyor, tenin beyaz ya..."

"Sizi de farklı renklerle görmek isterdik Devran Bey." dedi gülümseyerek, omzuyla hafifçe Devran'ın omzuna temas edip geri çekildi.

"Beyaz da giyiyorum, koyu lacivert, gri falan..."

"Az önce dolabımı gördün. Sence bu saydıkların benim renk skalama giriyor mudur?"

"Pembe mi giyeyim yavrum? Sana yakıştığı gibi yakışmaz bana, hem-"

"Hem ne?"

"Sen beni pembenin içinde bir hayal et. Etrafımdakilere emirler yağdırdığımı, millete gözdağı verdiğimi... Hiç uyuyor mu karizmama?"

"Yaa, böyle söyleyince haklısın tamam ama, kime ne?" Onu pembe peluş ceketinin içinde hayal edince gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdı Asil. "Pembeyle de gayet karizma olunur ayrıca. Yine de haklısın, pembe senlik bir renk değil. Yeşil ve bordo çok yakışır senin ten rengine. Çok güzel ve sıcak bir ten rengin var."

Çocuk kitaplarla ilgileniyordu, Devran durup onu izlemişti  bu sırada. İltifatı yüzünü güldürmüştü.

Telefon sesi işlerini bölene kadar bir süre kitaplığı ve ders çalıştığı masasını toparladılar. İkisi de sessizdi o süre boyunca, anın iyileştiriciliğine bırakmışlardı kendilerini farkında olmadan. Sadece babasının dağıttığı kitaplığı değil darmadığın olan bir çok şeyi topluyor gibiydiler aslında. Asil için çok önemliydi bu, yanında biri olduğunu hissetmek, birlikte, yolunda olmayan şeyleri yoluna koymaya çalışmak... Terapi gibi bir andı, ruhunda uzun zamandır varolan görünmez yaralara merhem sürülüyordu sanki.

Bazen böyle anlar olurdu insanın hayatında. Devran, o kağıda kendi ismini, numarasını yazdığında da aynısı olmuştu Asil için, şimdi de olmaya devam ediyordu.

Babası dağıttıklarını toparlayacak birisini göndereceğini söylemişti. Hani babası neredeydi ki gönderdiği kişi burada olsun? Asil'in yanında sadece Devran vardı, bunun kıymeti ölçülemezdi.

Devran da bilirdi buraya bir araba adam yığıp bir saat bile olmadan tüm evi, sanki hiç dağılmamış gibi eski haline getirmeyi ama o, yere oturmuş Asil'in renkli kalemlerini kalemliğine dolduruyordu.

Bazen böyle anlar olurdu, asla unutamazdınız.

Son kalemi de yerleştirip öyle açtı Devran telefonunu. Bu süre boyunca biraz çalmıştı telefon. "Efendim Kerim." dedi etrafa bakınıp gözden kaçırdığı başka kalem var mı diye aranırken.

Telefondaki adam her ne dediyse kaşları çatıldı. "Mail atabilirsin?" dedi sertleşen sesiyle. Ses tonu Asil'in dikkatini çekince zaten telefon çaldığından beri merakla dolduğu için, gözlerini Devran'a çevirdi.

"Evet önemli bir işim var." dedi Devran yine ciddi bir şekilde. "Mail at. Geldiğimde ayrıntısını konuşacağız zaten."

Konu Asil'in babasıydı. Araştırma yapılmış bazı bilgilere ulaşılmıştı. Devran konuşmayı daha fazla uzatmadan telefonu kapatırken Asil'in ona baktığını görünce çehresi gevşedi. Ona şimdi bir şey diyip germek istemiyordu.

O yüzden Asil, "İşle ilgili mi?" diye sordunca başını sallamakla yetindi.

"Burada pek bir şey kalmadı aslında, gidebilirsin. Gerisini ben hallederim." dedi anlayışla çocuk. Yatağında oturmuş çamaşır katlıyordu yarım saattir sessizce. İçinde Devran'ın görmesinden çekineceği tarzda şeyler olmayan günlük kıyafetlerinin olduğu bir yığındı katladıkları.

"Sadece odanı halledebildik daha, çalışma odasıyla annenin odası ne olacak güzelim?"

"Annemin odasını ben tek başıma toplasam daha iyi olur. Çalışma odası da inan umrumda değil, bir kez bile girmedim yıllardır. Kapısını çekerim, durur öylece."

"Emin misin?" diye sordu Devran oturduğu yerden ayaklanıp, yatağa Asil'in yanına oturdu. Yatak çift kişilikti ama Devran'ın evindekilere kıyasla oldukça küçüktü. Adamın iki evindeki yataklar da adama uygun olacak şekilde normalden oldukça büyüktü elbette.

"Hallederim, merak etme." Başını çocuk gibi sallayınca gülümsedi Devran. Elini çocuğun ensesine yerleştirdi ve sakince kendisine çekerek dudağını öpüp onu şaşırttı. Geri çekilmeden önce alt dudağını emdiği için Asil'in alt dudağı Devran'ın dudakları arasında öne doğru uzadı ve birbirlerinden sesli bir şekilde ayrıldılar.

Asil gözleri kapalı, devamını bekler gibi duruyordu ve Devran yine güldü. Ne çok gülüyordu Asil'leyken? Tekrar öptü onu, bu sefer daha uzun daha ıslaktı... Ensesindeki eli çenesine kaymıştı ve koluna tutunup mırlayan Asil'le kendisini toparlayıp dişlerini geçirdiği dudağı çekiştirip bıraktı. Asil kendi dudağını yalamak için minik dilini yuvasından çıkardı ama dudakları hala temas halinde olduğundan Devran'ınkini de yalamıştı. Adamın kasıldığını farkedince, bu sefer bilinçli şekilde yaladı dudağını arka arkaya attığı aceleci dil darbeleriyle. Yalıyor ve öpüyordu minik minik, durmak gibi bir niyetiyse yok gibiydi.

"Şşş... Sakin ol bakalım." dedi Devran. Sızlanmasına aldırmadan Asil'i kendinden uzaklaştırdı. "Kedi misin sen?"

Gözlerini öyle bir dikmişti ki Devran'ın dudaklarına... Mayışmış şekilde yarıya inmiş göz kapaklarıyla bakıyordu. Adamın tadını sevmişti. Çok sevmişti. Bugün onu tekrar öpmez sanıyordu ama işte buradaydılar ve aç bir kedi gibi adamın dudaklarını yalamıştı. Hala da yalamak istiyordu.

"Kendimi mi dizginleyeceğim, seni mi yavrum? Yardımcı ol bana gözünü seveyim. Bakışa bak, tövbe estağfurullah... Bu bakıştan sonra ben kendimi hala tutabiliyorsam sebebi sensin." Senin masumluğun... Gerçi çocuk dudaklarını yalamıştı ulan! Arsız ve masum bir kediydi aynı anda.

"Devran, git dedim ama... Kalsan mı acaba?" Gözlerini zar zor adamın dudaklarından ayırıp iyice kararmış gözlerine dikti.

"Kalırsam, bu yatak da, sen de sağlam çıkmazsınız yarına."

"Abartma, sadece öpüşüp uyurduk." dedi kızgın suratıyla ne kadar tatlı göründüğünü bilmeden. Öpüşür uyurduk diyordu bir de...

"Ölürüm sana şu an. Ağzını yerim senin." Hırlayacaktı neredeyse Devran, aç ve azgın bir kurt gibi.

"Zaten yedin ki." dedi Asil gözlerini süzüp kirpiklerinin altından Devran'a güzel güzel baktı.

"Yedim yedim de... Sen benim şu cüsseme bir bak, ben o kadarcıkla doyar mıyım?"

"Ya Devran!" diye geri kaçıp çamaşırları katlama işine geri döndü. Katladığı tişörtü bozup yeniden katladı.

"Allah'ına kurban ya... Çok nazlısın sen, o göz süzmeler ne öyle güzelim?"

"Göz falan süzmedim ben."

"Tamam süzmedin. Yaladın ama ağzımı kedi gibi?"

"Sen de beni yaladın. Isırdın hatta çenemi, hala sızlıyor." Dudaklarını büzüp konuşuyordu. Devran için çanlar çalmaya başlamıştı bile çoktan.

"Sızlıyor mu?" Yutkunup baktı Asil'in yüzüne. "Çok mu sızlıyor? Öpsem geçer mi?"

"Hı hı."

Çenesinde ısırdığı yeri öptü Devran koklaya koklaya. "Oh, mis." dedi kokusunu soluyunca.

Harlanan alevlerini söndürmek için biraz uzaklaştılar sonunda birbirlerinden o öpücüğün ardından. Devran, Asil'i alarm konusunda defalarca tembihleyip, aradığı, mesaj attığı her an saniyesinde ulaşmak istediğiyle ilgili sözler aldı Asil'den ve istemeyerek de olsa çocuğun yanından ayrıldı.

       🖤🤍🖤

Babası gelmemişti.

Devran gittikten sonra Asil, odasını tamamen toparlamış, annesinin odasıyla da ilgilenmişti. Cam kırıklarını toplayıp odayı süpürmüştü. Yatağı düzeltmiş, dolaptaki eşyaları yerleştirmişti. Üstüne bir de tamamen aklından çıkan matematik ödevini yetiştirip Devran'ın iyi geceler mesajına gözleri kapalı cevap yazıp resmen sızmıştı.

Şimdiyse okul kantininde Ferdi'yle birlikte oturmuş karton bardaklardaki sıcak kahvelerini içiyorlardı. Tadı berbattı ama  öğlen olmasına rağmen uykusu bir türlü açılmamıştı. Esneyip durduğu için de Ferdi'nin kahve içme teklifini reddetmeyip kabul etmişti.

Ferdi, Asil'in telefonunun kamerasının güzel olduğuyla ilgili bir şeyler söyleyip telefonunu eline almıştı fotoğraf çekilip çekilip kendine atıyordu. "Oğlum ben bu kadar yakışıklı mıyım sahiden? Kamerada mı keramet?"

Asil onu öylesine süzüp, "Fena değilsin." dedi. Eli yüzü düzgündü Ferdi'nin alıcı gözüyle bakınca.

"Eyvallah cano. Senin de maşallahın var mübarek."

"Sağ ol." dedi gülmesini bastıramayarak. Ferdi'yle öyle ya da böyle anlaşıyor gibiydi.

"Asil kardeş ben sana bir şey diyecektim ya. Senin tanıdığın bildiğin bir dövmeci falan var mı?"

"Hayırdır, dövme mi yaptıracaksın?" dedi Asil heyecanlanarak. Kendisi de böyle şeylere ilgiliydi. Dövme olsun, piercing olsun... Dövme yaptırmaya bir türlü cesaret edemiyordu ama taktırmak istediği bir kaç piercing daha vardı. Göbeğindeki çok hoşuna gidiyordu, bir iki yere daha yaptırsa fena olmazdı.

"He ya... Yaptırasım var da, bizim mahalle dövmecisine gitsem kuduz, tetanoz, aids ne varsa olurum Allah korusun. Ama sen biliyorsundur belki cebime uygun, temiz, güvenilir bir yer. Az biraz para biriktirdim. Zaten çok da büyük, dana gibi bir şey istemiyorum."

"Minimal bir şeyler istiyorsan, uygun fiyata yapacak güvenilir bir yer biliyorum." dedi Asil. Karnındaki piercing'i deldirdiği yerde dövme de yapılıyordu. Pahalı bir yer de değildi üstelik.

"Lan biliyordum işte, kralsın. Ne yapsak okul çıkışı gitsek mi? Bugün yaptırmam ama bir fiyat öğrenirim, çeşitlere bakarım. İçime sinen olursa başka gün gider yaptırırım."

"Olur." dedi Asil de. O da heveslenmişti nedense, yanında biriyle gidince belki cesaret gelirdi ona da.

Hala Ferdi'nin elinde duran telefon sessizde olduğu için ses çıkmadı ama Ferdi titreşimi hissedince ekrana baktı. "Devran diye birinden mesaj geldi sana kardeş, al." Telefonu Asil'e uzattı.

Asil de hemen kaptı telefonu.

DEVRAN:
Sesin soluğun çıkmıyor hiç
Beni merakta bırakma yavrum

ASİL:
Ferdi'yle kahve içiyoruz, öğle arasındayız

DEVRAN:
Biliyorum arada olduğunu.
Bekledim yazarsın diye, yazmayınca ben yazayım dedim.

ASİL:
Sohbet ediyorduk da dalmışım
Telefonum da Ferdi'deydi zaten

DEVRAN:
Sebep?

ASİL:
Fotoğraf çekiyordu, kamerası onunkinden iyiymiş

DEVRAN:
Ya özelin var yavrum senin, ne diye alıyor telefonunu?
Siz ne ara böyle samimi oldunuz?

ASİL:
İyi çocuk Ferdi, sanırım biriyle arkadaş olma fikrine sıcak bakmaya başladım.

DEVRAN:
Hoşuma gitmiyor sana yaptığından sonra şimdi dibinden ayrılmaması.

ASİL:
Özür diledi ya, iyiyiz şimdi. Birlikte plan bile yaptık, çıkışta takılacağız

DEVRAN:
Takılacaksınız?

ASİL:
Evettt
Sen neler yapıyorsun? Günün nasıl geçiyor ☺️

DEVRAN:
Haftasonum senle geçtiğinden, bugünüm boş geçiyor gibi geliyor.
İş güç, klasik.

Devran bir restoranda öğle yemeğindeydi. Beraber iş yaptığı bir kaç kişi de kendisine eşlik ediyordu. Kısa kısa sohbet etseler de aralarında iş dışında pek bir konuşma geçmediğinden onlar kendi aralarında konuşurken telefonunu çıkarmış ve asıl konuşmak istediği kişiye yazmıştı.

Öğreniyordu ki, Ferdi denen lavukla arkadaş olmuştu bebeği, birlikte planlar yapıyorlardı takılmak için. Oysa Devran'ın da okul çıkışı Asil'i alıp onunla vakit geçirmek gibi planları vardı ama çocuk çoktan başka planla yapmıştı.

Kıskandı Devran.

Onun başkasıyla geçirdiği, geçireceği her anı kıskandı.

Onu öptükten sonra iyice gözü kararmış gibi hissediyordu. Deneme faslı falan yalan olmuştu, onundu artık. Basbaya sevgililerdi. Sevgilim demek istiyordu çocuk ona... Devran'ın canına minnetti.

ASİL:
Daha dün beraberdik ama özledim seni şimdiden

Beni özledin ama elin lavuğuyla takılmak için plan yapıyorsun, diye söylendi içinden Devran. Masadaki kimse umrunda değildi. Tüm odağı Asil'deydi o anda.

DEVRAN:
Çıkışta nereye gideceksiniz?

ASİL:
Dövmeciye

"Siktir!" dedi Devran hayretle. Elindeki bardağı sertçe masaya bırakmıştı. Ne dövmecisi lan?

Masadaki gözler anında ona dönmüştü. İçlerinden biri, "Bir sıkıntı mı Devran Bey?" diye sordu. Herkes şaşırmıştı.

"Yok, devam edebilirsiniz sohbetinize." dedi başını telefondan kaldırıp onlara bakmadı bile.

DEVRAN:
NE
ASİL, NE ALAKA?
Ne diye dövmeciye gideceksiniz?

ASİL:
Alemsin DEVRAN
dövmeciye neden gidilir ki sevgilim?

Zil çalınca telefonunu cebine sıkıştırıp biten kahvesinin bardağını buruşturup çöpe attı Asil. Devran'dan başka mesaj gelmemişti. Pazartesiydi ve yoğun olmalıydı işleri. Acaba tam olarak ne iş yapıyordu? Bir gece klübü sayesinde hayatını devam ettiriyor olamazdı. Aklında bir yere not etti görüştüklerinde sormak için.

Sınıfa geçip sıradına oturdu ve fazla dakik olan Coğrafya öğretmenleri çok geçmeden sınıfa girince kitabını çıkarıp o gün işleyecekleri konunun sayfasını açtı.

Diğer yandan Devran, sinirden dudaklarını kemirmekle meşguldü. Masadaki herkes onun bu öfkesini ister istemez üzerine alınıyordu. İşle ilgili bir şey olduğundan endişe ediyorlardı ama zaten her şeyin üstünden defalarca geçmişlerdi. Hiçbir sorun görünmüyordu. Yine de insanların içine kurt düşürmüştü hareketleriyle.

Birden masadan kalktığında, herkesin gözü ona döndü. "Sizlere afiyet olsun. Zaten her ayrıntının üzerinden tekrar tekrar geçtik. Planlanan şekilde, planlanan tarihte başlayacak proje. Aklınıza takılan bir şey olursa yeniden toplantı talebinde bulunursunuz."

Kimsenin bir şey demesine izin vermeden hesabı ödeyip çıktı mekandan. Neler yaptığını çözmesi gereken minik bir sevgilisi vardı ve Devran onun o güzelim beyaz tenine dövme yaptırmasına izin veremezdi.

Böyle şeylere takılan biri değildi asla, kendi vücudunda da bir kaç dövmesi vardı gençken yaptırdığı ama Asil'in vücudunda düşünemiyordu. Canı acırdı bir kere... Hem o pürüzsüz tene kendi bırakacağı izlerden başka leke sürülsün istemiyordu Devran, o kadar!

Asil'in okuldan çıkmasına daha saatler olduğunu bilmesine rağmen çocuğun okulunun olduğu semte doğru sürdü arabasını.

🤍✨🤍🤍✨🤍🤍✨🤍🤍✨🤍🤍✨🤍🤍✨🤍

Umarım beğenmişsinizdirrr
😏

Geçenlerde fikirlerinizi sormuştum, onları nasıl görmek istersiniz diye, o fikirlerden birini yazacağım keyifle.
Teşekkürler 💖😉

Continue Reading

You'll Also Like

13.3K 951 31
"Sense benimle dalga dalga geçtin. Beni daha da yaraladın. Ben seni sevdiğimi söylerken altına yattığın adamları anlattın. Bir gün bana değerliymişim...
BEDEL | BXB By Lord

Teen Fiction

2.5M 199K 56
[Tamamlandı] Bu sadece bir berdel değildi, aynı zamanda başkalarının hayatı karşılığında hayatımı hiçe sayarak ödediğim bir bedeldi.
3M 151K 64
Hayatı boyunca kimseyi sevmemiş, tek derdi vatan, bayrak ve ülkesi olan asker ile hiç sevildiğini hissetmemiş, kalabalık içinde yalnızlığı hisseden b...
604K 51.4K 51
Tamamlandı Fantastik- MPREG hikayesidir. Hikaye interseks bir birey ve Panter adam adasında geçmektedir. Hikayenin fantastik ögesi erkek hamileliği d...