Merhaba ☀️
Beni Instagram'dan takip etmek isterseniz hesabım;
~ onlycherrypie ~
🍒
Yazmak dışında fotoğraf çekmeyi de seviyorum, o yüzden hesabıma beklerim hepinizi 😌📸
Ve bir sorum olacak, Devran'ın yaşı sizce çok mu fazla? İsterseniz hikaye ilerlemeden otuz olarak değiştirebilirim. Bir kaç yorum gelmiş, bu da beni düşündürdü istemeden. (Not: otuz beşten, otuza değiştirilmiştir.)
ASİL 🌈
14. Bölüm:
Asil karışık rüyalar gördüğü uykusundan yavaşça koptuğunu, gerçekliğe çekildiğini hissediyordu. Devran'ı görmüştü, tam olarak nasıl gördüğünü hatırlamıyordu ama içini ferahlatan, kötü hissettirmeyen bir rüyaydı. Babasıyla ilgili sıkıntılı şeyler görmüştü bir de. Daha çok yaşadıkları o anların bir yansıması gibi olan, gelip geçen hızlı görüntülerdi gördükleri.
Gözlerini aralamaya çalışarak, zihni hala uykuya bulanıkken, ellerini bir şey arar gibi uzattı ve "Sevgilim..." diye mırıldandı farkında olmadan. Aradığı Devran'dı. Parmak uçları adamın büyük elini bulduğunda dudakları kıvrıldı Asil'in. Parmaklarını onun parmaklarına sarıp ele ele tutuşmalarını sağladı. Onun kollarında uyuduğunu anımsıyordu ancak kafasını tam toparlayamıyordu. Kaç saat olmuştu, neden koltukta değil yatakta uzanıyordu?
Gözlerini açıp farkettiği şeyi doğruladı. Yataktaydı. Devran'ın yatağında. Ve adam biraz ötesinde uzanıyordu, Asil'i izliyordu. Onun da uyuyup uyanmış olduğu hafif kızarmış ve şişmiş uykulu gözlerinden anlaşılıyordu.
"Günaydın." diye mırıldandı Asil Devran'la aralarında olan mesafeyi kapatmak için yatakta ona doğru kayarken. "Beni buraya taşımışsın." Gözlerini açmakta zorlanıyordu ama yine de adama bakıyordu. Uykulu hali çok güzel görünüyordu Devran'ın. Tabii Asil'in kendi güzelliğinden haberi yoktu. Üstelik adamı tek bir kelimesiyle mest etmişti.
"Ne güzel dedin öyle, sevgilim diye." Devran da çocuğa yanaştı biraz.
"Uyanırken seni hissedemeyince... Yani seninle uyudum ya, bir an varlığını hissedemedim ondan, sesimi duy diye..."
"Uyurken çok sıcakladın, ben de biraz uzak durayım dedim iyice terleme diye. Üstünü bile çıkardın bir ara uyku sersemi."
Asil üstündeki örtüyü kaldırıp baktı hızla. Sadece kazağını çıkarmış olduğunu görünce bir oh çekti. Devran birden öyle deyince, baya komple soyundu sanmıştı çocuk. Daha tam ayılamadığı kesindi. Altında pantolonu, üstünde atlet niyetine giydiği kalın askılı badisi duruyordu hala.
"Saat kaç oldu acaba?" Gözlerini pencereye çevirip hala aydınlık olan havaya baktı Asil.
"Akşam olmadı henüz. Dördü biraz geçiyor."
Devran'ın elini bırakıp kollarını açarak gerindi Asil. Eli elinden gidince Devran neredeyse dudak büzüp isyan edecekti. Zaten uyudukları uykunun son saatini çocuktan uzakta geçirdiği için keyifsizdi.
Yanındaydı ama ona sarılarak uyumanın tadını almıştı bir kere. O zehri tatmıştı. Çocuk kollarında oynaşıp uykusunda oflayıp puflayınca, gözlerini dahi açmadan kazağını çıkarıp atınca onu daha fazla sıkıp, bunalmasına neden olmamak için yatağın ucuna kaymıştı Devran. Sonrası biraz işkenceydi onun için, uykusu kaçmıştı Asil'in sıcaklığından, bedeninden ayrılınca. Onu izlemişti o da, arada gözleri kapanıyor farkında olmadan kolunu çocuğa atıyordu. Sonra kendine gelip yeniden yatağın ucuna çekiliyordu.
Tam çocuğu izlediği o anlardan birindeyken çocuk ona doğru uzanınca gülümsemişti tek olmadığını görüp. Çocuk da onu arıyordu uykusunda. Çok değil bir kaç saniye sonra sevgilim diye kedi gibi mırıldandığını işitince şok olmuştu, uykulu gözlerle bakakalmıştı bu haliye tam bir bebek gibi görünen çocuğa.
"Amma uyumuşuz"
"Hiç mi uyumadın dün gece?
"Biraz uyudum, çok az ama."
"Uyumaya devam edecek misin, kalkmak ister misin?"
"Biraz yatak keyfi yapsak?" diye sordu Asil tüm odağına Devran'ı alarak adama döndü.
"Yatak keyfi mi?"
"Sen hiç yatak keyfi yapmıyorsun kesin. Böyle söylediğine göre..."
"Uyandıktan sonra yatakta pek oyalanmam haklısın."
"Ben uyanırım, biraz yuvarlanırım iyice acıkıncaya kadar. Telefona bakarım, belki biraz kitap okurum... Tabii haftasonundan bahsediyorum. Okul sabahları böyle geniş geniş yayılmak mümkün olmuyor."
Devran onun bıcır bıcır konuşmasını keyifle dinledi. Uyuyup uyanınca enerjisi yerine gelmiş gibiydi çocuğun, Devran'ın da morali düzelmişti bu yüzden anında. "Ben geç yatsam da erken uyanırım. Uyanınca da yatakta duramam, kalkar sporumu yaparım, kahvaltımı eder işlerime bakarım."
"Yine de benimle bir beş dakika uzanırsın belki."
Asil, yataktan çıkmak istemiyordu ama adamın tüm gününü öldürmüştü resmen. Neredeyse akşam olmuştu, pazardı ama adamın işleri olabilirdi. Asil'le ilgilenmişti, kahvaltı hazırlamıştı, dinlenmesi için onunla beraber yatmıştı. Belki de artık kalkıp gitmek istiyordu.
Devran, çocuğun yüzünün düşer gibi olup düşüncelere daldığını görünce dirseğinin üzerinde doğrulup yüzüne doğru eğildi. Diğer elini kaldırıp karışmış alnına dağılmış saçları düzeltirken Asil'in kendisine hayran hayran bakan büyük gözlerine baktı. "Yatağımdasın ve bu öylesine uzanmaktan çok daha fazlasını arzulamama neden oluyor."
Asil yerinde kıpırdandı, pembeleşen yanaklarını gizleyebilmek isterdi ama adam o kadar yakınındaydı ki elini kaldırsa adamın iri gövdesine çarpacaktı. Adamın alnında dolaşan parmaklarını hissederken başını hafifçe çevirdi ve büyük avucunun içine minik bir öpücük bıraktı.
Derin bir nefes alan Devran, parmaklarının rotasını değiştirip bu sefer dudaklarına yöneldi ve dolgun pembe alt dudağının kenar çizgisinden kışkırtıcı bir yavaşlıkla geçirdi parmağını. Çocuğun dudakları anında aralanıp adamın dokunuşunu kabullendi, daha fazlası için hazır haldeydi.
Devran biraz daha ileri gitmek için yanıp tutuşarak, işaret parmağını dudağının biraz içine, daha ıslak kısmına doğru ilerletip oradaki nemi Asil'in pembe dolgunluğuna yaydı hafif bir baskıyla. Çocuk ilk defa biri tarafından böyle dokunuluyor olmanın verdiği o hisle ayak parmaklarını istemsizce içe doğru kıvırdı ve bacaklarını birbirine bastırdı. Devran bu hareketlenmeyi anında farketmişti ve çocuğun bu kadar kolay etkileniyor olması, onun da etkilenmesine sebep olmuştu.
"Uyanırken söylediğin şeyi bir daha söyle." dedi Devran emreder gibi sert bir tonla. Hayatın her alanında, her zaman baskın biri olmuştu, şimdi Asil böyle altında kuş gibi titrerken de onu bu yatağa hapsetmek, dilediği gibi sevip okşamak, inletmek, zevkten ağlayacak hale getirmek, günlerdir aklından çıkmayan bedenini keşfetmek istiyordu. Bu düşüncelerle hareketlenen aletini yatağa bastırıp öylece durdu, sakinleşmesi gerekiyordu.
"Sevgilim?" dedi Asil bulanan aklıyla sorar gibi. Devran'ın bakışlarındaki değişimi farketmişti o da. İkisinin pek farkı yoktu ki! Asil, sertleşmişti. Daha önce kendisini dokunarak rahatlattığı olmuştu elbette ama vücudunun başka bir dokunuşla böyle hızlı atağa geçebileceğini hiç tahmin etmezdi.
"Yatakta bana böyle seslenmeni istiyorum. Şimdi tekrar söyle." Bedenini kaldırıp bacağını Asil'in üstünden geçirdi ve ağırlığını vermeden dirseklerinden destek alıp uzandı. Asil şok ve heyecanla ellerini kaldırıp sırtına tutundu Devran'ın. Parmaklarını bastırdı ince bir kumaşın sardığı sırta.
"Sevgilim..." diye fısıldadı, gülümsemek için kıvrılan dudağını ısırdı sonra utanarak. Devran'ın bedeninin sıcaklığını baştan aşağıya kendi bedeninde hissediyordu. Minik bir kıpırtısında sertlikleri birbirine değecek gibiydi ve öyle de oldu. Asil bilinçsizce bacaklarını kasıp hareketlenince kalçası yataktan biraz havalandı ve adamın kasıklarına sürtündü. İlk inleyen, Asil oldu. "Bilerek yapmadım." dedi aralık ağzıyla öylece tahrik olmuş şekilde Devran'a bakarken.
"Bilerek yap, tekrar." Devran böyle bir durumda ne kadar sakin olabilirse o kadar sakindi ama baskın tarafını gizleyemiyordu. Çocuğun onun isteklerine nasıl karşılıklar vereceğini görmek istiyordu. Ne kadar ileri gidebilirdi? Devran'ın şimdilik onu fazla zorlamak gibi bir niyeti yoktu elbette, görmek istiyordu yalnızca...
Asil zaten istediği bu olduğundan kalçasını tekrar havalandırıp bu sefer öncekinden daha sert bir biçimde Devran'ın kasıklarına çarptı. Ağzı minik bir o şeklini almıştı. Gözleri Devran'dan ayrılmıyordu. "Sevgilimsin benim." dedi adamın kasılmış çenesini öpmek için yaptığı hamle Devran tarafından yarı yolda karşılandı.
Öyle sert bir şekilde buluştu ki dudakları, Asil'in başı yastığa düştü ve orada şeklini çıkaracak kadar içine gömüldü. Adam vücudunu Asil'in üstüne bırakarak çocuğun dolgun dudaklarını kavradı ve hırsla öpmeye başladı onu. Bir alt dudağını öpüyordu, bir üst dudağını... Alt dudağını, dudakları arasına alıp uzunca emdikten sonra dilini boydan boya gezdirip, yaladı. Orada epey oyalanıp, üst dudağa da aynı özeni gösterdi. Öpüyor, emiyor, yalıyor arada dişlerini sürtüp ufaktan vahşileşiyordu. Zaten öpüşme hiç kibar başlamamıştı...
Asil kendinden geçmişti resmen, adamın onu öpüşü bedenine öyle şeyler yapmıştı ki, kendine gelip adamın dudaklarında kurduğu hakimiyete karşılık verebilmesi biraz uzun sürmüştü. İlk hamlesi minik dilini çıkarıp Devran'ın dudaklarını yalamak olmuştu. Bu hareket Devran'ın kalbini tekletti.
Çocuk nasıl öpüşülür bilmiyordu ki!
Adam onu resmen lezzetli bir yemek yermiş gibi öpüyordu. Öpüşmelerinin ıslak sesleri odada yankılanıyordu. Asil nihayet dudaklarını oynatıp Devran'ın hareketlerinin bir yansıması gibi ona karşılık vermeye başladığında, adamın üst dudağını kavrayıp emdiğinde Devran'ın göğsünden yükselen hırıltılı hoşnut ses, Asil'in de göğsünde yankılandı.
Şimdi tam bir öpüşme olmuştu işte, Asil'in tecrübesiz hareketleri Devran'a kafayı yedirtecek cinstendi, yavaşlayıp çocuğa ayak uydurması için fırsat vermek istedi ama yapamadı. Dilini minik ağızdan içeriye soktu ve onun diliyle buluşturdu. Ürkek bir şekilde onunkine dolanan dili, dudakları arasına kıstırıp emdi, emdi, emdi. Böyle bir lezzet, böyle bir zevk olamazdı. Hayatında tatmamıştı Devran böyle bir şey.
Asil, yutkunma ve nefes alma isteğiyle kendisini biraz geri çekince Devran nihayet onun dilini serbest bıraktı. Gözleri kapalı şekilde nefes nefese uzanan çocuğu baktı, bir kaç nefeslik müsaadenin ardından yeniden yapıştı dudaklarına. Sırtına gömülen parmaklar, onu devamlı kendisine çeken bir Asil vardı altında. Bu sefer daha yavaş ama hala oldukça sert bir şekilde öpmeye devam etti çocuğu, onun vermeye çalıştığı karşılıkları kabul etti, ayak uydurdu çocuğa ama kendi ritmini de bozmuyordu.
Öyle bir öpüşüyorlardı ki Asil'in çenesi tamamen ıslanmıştı. Devran geri çekilip yarattığı bu manzaraya baktı. Eğilip çenesini yaladı Asil'in. Ardından dişlerini geçirdi yumuşak deriye.
Fazla sert ısırmış olacak ki, Asil kendisini tutamayıp yüksek sesle inledi. "Ah! Acıttın..."
Isırdığı yere özür diler gibi bir sürü öpücük kondurdu Devran, oradan bembeyaz boynuna kaydı öpmeye ara vermeden. Asil, minik minik inliyordu istemeden. Devran, tam şah damarının üstüne sesli bir öpücük kondurduğunda ve kendisini Asil'in sertliğine bastırıp ne halde olduğunu ona göstermek istediğinde göz göze geldiler.
"Yatak keyfi ha?" dedi Devran alayla. "Al sana yatak keyfi... İkimiz de tamamen uyandık bak." Tekrar sürttü semsert olmuş aletini Asil'inkine.
"Nefesimi kestin." diye söylendi Asil. Gözleri Devran'ın dudaklarına kayınca yutkundu. Artık ona her baktığında bu anları hatırlayacaktı.
"Tadına bakmayı daha fazla erteleyemedim."
"Nasılmış tadım?" Asil öyle utanıyordu ama aynı zamanda öyle cüretkardı ki...
"Bir daha almazsam, ölecekmişim gibi hissettiren bir tadın var. Yani benden kurtuluşun yok, az önce kendin attın imzayı."
Asil güldü ve başını çevirip yüzünü yastığa bastırdı. "Senden kurtulmak isteyen kim?" diye sordu. "Asıl sen başına büyük bir bela aldın bence."
"Miniciksin, başa çıkabilirim."
"Ha bela olduğum doğru yani..."
"Başıma geldiği için dua edeceğim bir belasın. Daha ne duymak istiyorsun? Nasıl gösterebilirim sana? Az önceki halimize geri dönmek mi istiyorsun yoksa? Ben hala sönmüş sayılmam."
Gözleri irileşti Asil'in başını salladı dudağını ısırarak. Minik kalbi için bugünlük bu kadarı yeter diye düşünüyordu. Çünkü devam etseler bu sefer sonu gelir gibi hissediyordu. Devran'a teslim olmak sandığından daha kolaydı ve çok hoşuna gitmişti. Tekrar o şekilde bir yakınlığa girerlerse tereddüt etmeden Devran'la birlikte olurdu, biliyordu bunu.
Devran onu anladı. Hem de çok iyi anladı. Bu toyluğu, öpüşürken tecrübesizce kıpraşan dudakları, içgüdüsel olarak kendisini devamlı Devran'a itişi... Bunlar artık Devran'ın zihnindeydi. Kaset gibi saracaktı, ellerinin altında nasıl dağılabileceğinin fragmanını görmüştü artık.
"Sen de zor durumdasın. Duşa ilk sen girmek istersen sana bu kıyağı yapabilirim."
"Yok." dedi Asil hafif telaşla. "Sen gir. Ben sakinleşirim birazdan."
Devran dişlerini göstererek güldü onun bu haline. "Ben giriyorum o zaman. Keyfine devam edecek misin?"
"Seni salonda beklerim." deyince Devran çenesini öptü tekrar. Sakalları sürttüğü için hafifçe kızarmıştı teni, dudakları şişmiş, renkleri koyulaşmıştı. Tüm bu ayrıntılarda, yüzünü süsleyen çillerde, burnunda, gözlerinde oyalandı gözleri. Derin bir nefes alıp geri çekildi ve yataktan çıkıp tam ucunda ayakta dikildi. Yatakta sere serpe uzanmış çocuğa yukarıdan baktı. Derin bir nefes doldurdu ciğerlerine. Kalkmış aleti, altına geçirdiği eşofmandan oldukça belli oluyordu. Ya duşa girecekti bu durumu çözmek için ya da olması gereken şekilde çözecekti... Ama ikinci yol o an için mümkün değildi.
Asil adamın ne kadar zor durumda olduğunu görünce yutkundu. Fazla iri duruyordu, kumaşa rağmen kendini belli ediyordu. Üstündeyken hissetmişti ama altında kot pantolon vardı Asil'in, bu yüzden tam olarak algılayamamıştı.
"Gözlerini dikip öyle bakarsan ona... Yarın okula gidemezsin." dedi Devran çekinmeden. Ve dişlerini sıkarak, kendisiyle büyük bir savaş vererek odasındaki banyoya girip kapıyı kapattı, kendini soğuk suyun altına attı.
🖤🤍🖤🖤🤍🖤🖤🤍🖤🖤🤍🖤🖤🤍🖤🖤🤍🖤
🎊🎊🎊
Veeee ilk öpücükkk...
Devran beyimizin sabrı daha ne kadar sınanacak bakalım? 😂
Bölüm başında da sordum, belki görmeyen vardır. Sizce Devran'ın yaşı çok mu fazla?
Fikirlerinizi bekliyorum
🙏🏻😌
Bölüm bir tık kısa, ama 'yatak keyfi' yaptıkları bir bölüm olsun diye devamını sonraki bölüme yazacağım.
Gelecek bölümde görüşürüz 😽