ASİL bxb

By onlycherrypie

2.6M 147K 78.9K

-TAMAMLANDI- -YETİŞKİN İÇERİK- Asil, yalnız bir çocuktu. Sessiz ve ona yalnız hissettiren evinden uzaklaşmak... More

1. BÖLÜM: ''VANİLYA''
2. BÖLÜM: "ASİL"
3. BÖLÜM: "HUZUR"
4. BÖLÜM: "DEVRAN"
5. BÖLÜM: "GÜVENLİK ÖNEMLİ"
6. BÖLÜM: "DOLDURULAN BOŞLUKLAR"
7. BÖLÜM: "ŞAPŞAL"
8. BÖLÜM: "AKŞAM YEMEĞİ"
9. BÖLÜM: "DENEYELİM"
11. BÖLÜM: "DANS PİSTİ"
12. BÖLÜM: "BEKLENMEYEN MİSAFİR"
13. BÖLÜM: "ŞEFKATİN KOYNUNDA"
14. BÖLÜM: "YATAK KEYFİ"
15. BÖLÜM: "İYİLEŞTİREN BAZI ANLAR"
16. BÖLÜM: "BUĞULANAN CAMLAR"
17. BÖLÜM: "ÇOK DÜŞÜNMEK"
18. BÖLÜM: "MERCANKÖŞK"
19. BÖLÜM: "KÜTÜPHANE"
20. BÖLÜM: "MUTFAK"
21. BÖLÜM: "FOTOĞRAF"
22. BÖLÜM: "KABUL OLAN DUALAR"
23. BÖLÜM: "SIRLAR"
24. BÖLÜM: "TEHLİKELİ BİR ÇİFT"
25. BÖLÜM: "HAZIRLIKLAR"
26. BÖLÜM: "SORU İŞARETLERİ"
27. BÖLÜM: "FİNLANDİYA"
28. BÖLÜM: "SOĞUK ve SICAK"
29. BÖLÜM: "İNGİLTERE - BRIGHTON"
30. BÖLÜM: "YENİ YIL ARİFESİ"
31. BÖLÜM: "HEDİYE"
32. BÖLÜM: "HAVAİ FİŞEKLER"
33. BÖLÜM: "HAYALLER VE KARARLAR"
34. BÖLÜM: "İTALYA"
35. BÖLÜM: "ŞÖMİNE ATEŞİ"
36. BÖLÜM: "AİLE"
37. BÖLÜM: "00:00"
38. BÖLÜM: "SÜRPRİZ"
39. BÖLÜM: "DOĞUM GÜNÜ"
40. BÖLÜM: "YAKINLAŞMALAR"
41. BÖLÜM: "KULÜP"
42. BÖLÜM: "AKŞAMDAN KALMA"
43. BÖLÜM: "SON MANTI BÜKÜCÜLER"
44. BÖLÜM: "FRANSA - PARİS"
45. BÖLÜM: "RED"
46. BÖLÜM: "TAPMAK"
47. BÖLÜM: "ACİL DURUM"
48. BÖLÜM: "DEVİL"
49. BÖLÜM: "MANİPÜLE"
50. BÖLÜM: "KAN VE GÖZYAŞI"
51. BÖLÜM: "GÜNAH ÇIKARMA"
52. BÖLÜM: "NORMALE DÖNÜŞ"
53. BÖLÜM: "SENDEN ÖNCESİ YOK"
54. BÖLÜM: "TAVİZ"
55. BÖLÜM: "FİLM GECESİ"
56. BÖLÜM: "ÖN YARGI"
57. BÖLÜM: "OYUNBAZ"
58. BÖLÜM: "HİKAYE"
59. BÖLÜM: "TEN UYUMU"
60. BÖLÜM: "GÖLGE"
61. BÖLÜM: "KISKANÇLIK"
62. BÖLÜM: "MUM ALEVİ"
63. BÖLÜM: "KUTLAMA"
64. BÖLÜM: "BAZI GİDİŞLER"
65. BÖLÜM: "ŞİFAYI KAPMAK"
66. BÖLÜM: "İLGİ"
67. BÖLÜM: "HAYALPEREST"
68. BÖLÜM: "DİZ ÇÖKMEK"
69. BÖLÜM: "NORMAL SEVGİLİLER"
70. BÖLÜM: "YENİ YÜZLER / YENİ HİSLER"
71. BÖLÜM: "HOLDING"
72. BÖLÜM: "MAZİ"
73. BÖLÜM: "FELEKTEN BİR GECE"
74. BÖLÜM: "TATLILAR"
75. BÖLÜM: "BAŞ KÖŞE"
76. BÖLÜM: "KAÇIRILAN UYKU"
77. BÖLÜM: "FİDANLAR AĞACA"
78. BÖLÜM: "PLANLAR"
79. BÖLÜM: "KONUŞMADAN ANLAŞMAK"
80. BÖLÜM: "TÜYOLAR"
81. BÖLÜM: "DEPREM"
82. Bölüm: "KONUŞA KONUŞA"
83. BÖLÜM: "KALP ÇARPINTISI"
84. BÖLÜM: "MİMİ"
85. Bölüm: "RÜYA VE ARDINDAN GELEN"
86. BÖLÜM: "GEÇMİŞTEN GELEN"
87. BÖLÜM: "GİZEM PERDESİ"
88. BÖLÜM: "KAFA DAĞITMAK"
89. BÖLÜM: "AŞK"
90. BÖLÜM: "BAHAR"
91. BÖLÜM: "GERÇEK"
92. BÖLÜM: "SARHOŞ"
93. BÖLÜM: "KÜP CAKE"
94. BÖLÜM: "UYUM"
95. BÖLÜM: "KUBİLAY..."
96. BÖLÜM: "KAPI ÖNÜ"
97. BÖLÜM: "CESARET PELERİNİ"
98. BÖLÜM: "SINAV"
99. BÖLÜM: "DOKUZ NUMARALI..."
100. BÖLÜM: "YAZ BAŞLARKEN" (FİNAL tadında... 😉)
101. BÖLÜM: "KARİKATÜR"
102. BÖLÜM: "MASUM"
103. BÖLÜM: "OLMAYACAK SENARYOLAR"
104. BÖLÜM: "FRANSIZ TURİST MESELESİ"
105. BÖLÜM: "BEKLENEN MİSAFİRLER"
106. BÖLÜM: "ÖZLEŞMEK"
107. BÖLÜM: "MİNNET?!"
108. BÖLÜM: "KALABALIK SOFRALAR"
109. BÖLÜM: "SAHİL"
110. BÖLÜM: "BABA-OĞUL"
111. BÖLÜM: "SUS PUS"
112. BÖLÜM: "MEVZU"
113. BÖLÜM: "BARBAR."
114. BÖLÜM: "AY IŞIĞI ALTINDA"
115. BÖLÜM: "KUŞ TRİBİ"
116. BÖLÜM: "DENİZE DÜŞEN YILANA SARILIR..."
117. BÖLÜM: "KAPIŞMA"
118. BÖLÜM: "UZANMIŞIZ KUMSALA..."
119. BÖLÜM: "STİL İKONU..."
120. BÖLÜM: "MEZUNİYET"
121. BÖLÜM: "HAYATIN AKIŞINDA..."
122. BÖLÜM: "YENİDEN DOĞMAK"
123. BÖLÜM: "SÜRÜŞ DERSİ..."

10. BÖLÜM: "KAFA KARIŞIKLIKLARI"

30.9K 1.6K 594
By onlycherrypie

Hoşgeldinizzz
😻
Keyifli okumalar
🙏🏻

ASİL 💖🦄🌈

10. Bölüm:

Birleştirilmiş bir sürü tahta masa vardı ormanlık alanda. Bir kısmında Asil'in sınıfı oturuyordu. Asil bilerek en kıyıya oturmuş, eğlenen sınıf arkadaşlarından uzakta, sabah kahvaltı etmediği için aç olan karnını doyuruyordu.

Hava biraz serindi ama güneş tepede olduğundan pek sıkıntı çekmiyorlardı. Asil içinde baharat ve soğan olduğu için günün ilk öğünü olarak patates salatası yemek yerine, başka birinin getirdiği peynirli poğaçalardan ve kendi yaptığı kurabiyeden yiyordu. Kağıt bardağa da limonatasından almıştı. Yaptıklarının da beğenilerek yendiğini görüyordu, mutlu oluyordu.

Birden gelip karşısına oturan Ferdi'yle gözlerini devirirken ağzındaki lokmayı yuttu sakince.

"Kurabiyen harika olmuş." dedi Ferdi, elinde yarısı yenmiş bir kurabiye vardı ve birden hepsini ağzına atıp bir kaç saniye içinde yutmuştu.

"Afiyet olsun."

"Poğaça nasıl? Ben yaptım." Sırıtıyordu gevşek gevşek.

"Gerçekten mi? Lezzetli olmuş, eline sağlık." dedi Asil. İki tane yemişti beğendiği için.

Ferdi kendi kendine güldü. "Neyse yalan konuşmayayım şimdi, bizim valide yaptı. Ama malzemeleri ben aldım."

"Annenin ellerine sağlık o zaman Ferdi."

Asil, pikniğe gelmeye hevesliydi ancak piknik sonrasında Devran'la buluşacağı için şimdiden sabırsızlanıyordu. Daha doğrusu Devran onu mekana davet etmişti. Hafta sonu olduğundan, normale göre daha kalabalık olacak mekanda biraz da olsa durması gerekiyordu, Asil'in de ertesi gün erken kalkmayı dert etmeden eğlenebileceğini söylemişti ve bu fikir çocuğun da kafasına yatmıştı.

Asil, akşam için Devran'a olur demişti ama evde kendi kendine ettiği danslar dışında bir mekana gidip dans edip eğlenmişliği yoktu. Daha önce denemediği için de bir kalabalığın içinde dans etmenin nasıl hissettireceğini bilmiyordu. O genelde, o kalabalık onun arkasında dans ederken kitap okuyor olurdu. Alkolle de pek arası olduğu söylenemezdi. Birkaç çeşit içki denemişti. Sadece şarabı sevmişti ama canı çekip de içeyim demezdi, aklına bile gelmezdi. Belki akşam farklı tatlar denerdi.

Ayrıca Devran'ın eğlence anlayışının ne olduğunu bilmiyordu. Adam mekan işletiyordu, eğlenmek konusunda epey şey biliyor olmalıydı ama Asil vaktinin çoğunu evinde geçiren biriydi ve üstelik on sekize yeni girdiği için mekanlarda takılacak bir fırsatı da olmamıştı. Ama uyum sağlamaya çalışırdı Devran'a. Ayak uydururdu en azından.

Onun hayatını, nelerden hoşlandığını, işlerini nasıl yürüttüğünü, kendisinden başkalarına nasıl biri olduğunu merak ediyordu deli gibi.

İki hafta kadar önce kapısından bir daha geçmem diye saydırdığı mekanın sahibi ile şu an içinde bulunduğu duruma hala inanamıyordu. Hayat çok garipti. Resmen bir ilişkiye başlamış sayılırlardı. Birlikte deneme kararı almışlardı ve şu an flört ediyormuş gibi değil de, sevgilisi varmış gibi hissediyordu Asil.

Belki de bu düşüncesi yanlıştı, sadece karşılıklı hislerini kabullenmişlerdi. Olan bundan ibaretti. Sevgili olmak bambaşka bir şeydi. Biraz okuyup araştırmalıyım sanırım, diye geçirdi içinden ve tam bu sırada gözleri karşısında oturmuş çocuğa takıldı. Sanki Asil'le sohbet edesi vardı ama karakterine yakışmayacak şekilde çekiniyordu. Ya da ne konuşacağını bilmiyordu.

Asil gibi bir çocukla ne konuşulurdu? Ferdi için Asil ilgi çekici biriydi ama genelde herkesle iyi anlaşan biri olmasına rağmen, bu soğuk duran çocukla ne konuşacağını bile çözemediğinden bir şey demiyor, dut yemiş bülbül gibi oturuyordu.

Asil, Ferdi'nin gitmeyeceğini anladığında hem sohbet olsun diye hem de merak ettiklerini sorma isteğiyle, "Ferdi," dedi. "Senin hoşlandığın biri var mı?"

Ferdi şok oldu, gözleri büyüdü. "Sen bir şey mi duydun yoksa?" dedi masaya eğilip sanki birinin duymasından korkuyormuş gibi.

"Ne? Bir şey duymadım. Anlamadım, neden bahsediyorsun?"

Ferdi biraz daha eğildi. "Bak doğru söyle, kızlar falan mı bir şey dedi? Git ağzını ara falan mı dediler?"

"Ferdi, ne kimse bana bir şey dedi ne de ben bir şey duydum. Öylesine sordum, put gibi oturmayalım, muhabbet olsun diye."

"Heee. Öyle desene oğlum ya. Ben de sandım ki... Neyse. Hoşlaştığım biri var, evet." Ardından ormana doğru bakıp derince iç çekmişti. Asil de, onun hülyalı hülyalı baktığı yöne baktı ve bir şey göremeyince kaşları çatıldı.

"Niye dertlendin?"

"Ben ondan hoşlaşıyorum da, gerçi o da bana boş değil." Sesini birinin duymasın endişe ediyor gibi alçak sesle konuşuyordu.

"Eee, sevgilisiniz yani."

"Yok be işte, ondan dertliyim."

"İkinizin de hisleri varsa neden sevgili değilsiniz?" diye sordu Asil merakla. Konunun bu kadar çabuk istediği yere gelmesi onu istemeden heyecanlandırmıştı. Demek birbirlerine karşı hisleri olan iki insan hemen sevgili olamayabiliyordu. "Birbirinize açılamadınız mı yoksa?"

"Yok ya o da biliyor benim duygularımı, ben de biliyorum onun içindekileri ama... Bak şimdi sana yalan borcum yok, bir şey yok." Onay vermesini bekler gibi baktı Asil'e.

"Dinliyorum." dedi Asil başını sallayarak masaya doğru eğildi hafiften.

"Ben herkesle iyi anlaşırım. Yapım bu be oğlum, n'apiyim? Kimseyle kötü olamıyorum."

"Ama okul çıkışlarında kavga ettiğini gördüm kaç defa." dedi Asil anlam veremeyerek.

"Oğlum, orospu çocukları hariç heralde. Bizim de bir raconumuz var."

Küfrü ve samimiyet içerin hitap şeklini görmezden geldi Asil. "Eee?"

"Neyse, ben kız erkek ayırmam, arkadaş arkadaştır. Ama benimki tripkolik canına yandığım. Uçan sinekten bile kıskanıyor, darlıyor. Yav diyorum, kızım bak ben namusum şerefim üzerine diyorum, yemin ederim diyorum... Başkasına yan gözle bakıyorsam gözüm çıksın. Diyor ki olmayan şey üstüne yemin edemezsin. Bende de asfalyalar atıyor tabii o an. Sonrası malum. Ara verdi eşek gözlü sevdiğim. Aklım başıma gelsinmiş. E yüreğim onda, o geri gelmiyor. Onu n'apacaz?"

"Kötü olmuş."

"Kötü ne kelime Asil kardeş... Bittim ben ya." Yüzünü sıvazlayıp yine uzaklara daldı.

"Yaranı deşmiş gibi oldum ben de, kusura bakma. Yani sen şimdi diyorsun ki, karışılıklı hisleriniz var tamam ama, sevgili olmak için bu yetmiyor?"

"Öyle valla, hep bir sorun hep bir dert. Bir kere de hoca beni Ahmet'le grup yapmış, niye itiraz edip ben manitamla grup olacam dememişim. Kızım diyorum Hasan hoca, benim lafımı dinler mi? Sen beni sevmiyorsun, sevsen Hasan hocayı bile karşına alırsın diyor. Ya havlee..."

"Seninki cidden fazla tavırlıymış, sıkılmıyor musun bundan?"

"Ulan keşke sıkılsam, şeytan tüyü var mübarek. Ne yapsa hoşuma kaçıyor. Nazlı yarim benim ya, seviyor beni ondan böyle."

"Garipmiş." dedi Asil. Hiçbir şey anlamamıştı bu işten. İkisi de birbirine boş değildi ama en ufak şeyden bile tartışma çıkarabiliyorlardı. Kavga edip, küsmek, ara vermek, ayrılmak... Bunlar bu kadar basit şeyler miydi? Asil'in bu zamana kadar küsüp kavga ettiği tek bir kişi bile yoktu. Ama şimdi Devran vardı ve Ferdi, Asil'in tüm devrelerini yakmıştı. Oysa sadece bazı sorularına cevap aramaktı amacı. Derin bir iç çekip ofladı.

"Senin de var bir derdin de, hadi hayırlısı." dedi Ferdi kendi derdinden az biraz uzaklaşıp Asil'in sıkkın yüzüne baktı.

"Benim de var." dedi sıkılarak. Birine kendini açmak, daha önce yapmadığından zor gelmişti. Hem de hiç tanımadığı birine... Ama Ferdi de Asil'i tanımıyordu yine de kendini açarken pek zorlanıyormuş gibi görünmemişti.

"Ben de onu diyorum işte, var bir sıkıntın."

"Hoşlandığım biri var anlamında yani."

"Hoşgeldin kardeşşş... Hoşgeldin aramıza o zaman. Bu devirde aşık olmak adamı dert babası eder sana yemin ediyorum."

"Ferdi, bunun devirle ne alakası var? Ayrıca, neden aşk demek dert demek olsun? Siz ilişkinizde problemler yaşıyorsunuz diye, tüm aşık olanlar, ilişki yaşayanlar aynı problemi mi yaşıyor demek bu?"

"Asil kardeş bak, bir kişilik değil iki kişilik yaşıyorsun aşık olunca. Onu düşünüyorsun ama onun ne düşündüğünü düşünemediğinden mutlaka bir yerde işin içine sıçtığın oluyor."

"Her şeyi konuşursanız, düşüncelerinizi paylaşırsanız böyle kötü şeyler olmadan tatlıya bağlarsınız bence."

"E benim düşündüğümü o beğenmiyorsa onun aklındaki bana tersoysa?"

"Neyse ya, kafamı daha fazla karıştırma."

"Kafan karışsın diye değil yav. Seninki nerden bizim okulda mı?"

Başını hayır anlamında salladı Asil. "Boşver, ben kendim hallederim."

Ferdi de onun daha fazla konuşmak istemediğini, yeniden içine kapandığını anlayınca üstelemedi. Çocuğun onunla bu kadar konuşması bile büyük olaydı. "Hadi bana eyvallah. Buralardayım." diyerek her zaman takıldığı arkadaş grubunun yanına doğru uzaklaştı.

Asil sıkılan canıyla bir süre öylece oturdu. Sonra telefonunu çıkardı ve sosyal medya uygulamalarından en sık kullandığına girip, arama kısmına 'Devran' yazdı ama adamın soyadını bile bilmediğini farkedince öylece kaldı. İçi daha da sıkıldı ama böyle boş yere kendini yemesine gerek yoktu, biliyordu.

O uygulamadan çıkıp mesaj uygulamasına girdi. Devran ile yaptığı konuşma en üstteydi. Dudakları kıvrıldı. Konuşmaya tıkladı. Sohbetleri açılır açılmaz adamın çevrimiçi olduğunu gördü ve dudaklarını büzüp öylece baktı.

Onunla konuşmak istiyordu. Belli bir konu üzerine de değil. Sadece onunla iletişim halinde olmak gibi bir isteği vardı. Adamın konuşma şekli, kendisine seslendiği kelimeler, bakışları... Çok hoşuna gidiyordu Asil'in. Onunla mesajlaşmayı da sevmişti.

ASİL:
Günün nasıl geçiyor? yazıp gönderdi makul bir mesaj olduğunu düşünerek.

Devran, telefonu açmış öylece çocuğun profil fotoğrafını izlerken gelen mesajla kalakaldı yine. Canı sıkılmıştı bir kaç işe, kalktığından beri bir ton şeyle uğraşıyordu. Aklındaki onca şeye rağmen Asil her an bir yer edinip diğer şeyleri kenara iterek kendini hatırlatıyordu. Yine o anlardan birindeydi Devran, mesajları açmış bakınıyordu derken Asil'den mesaj gelmişti.

DEVRAN:
Beni hissediyor musun sen acaba?

ASİL:
Ne demek o?

DEVRAN:
Ne zaman aklıma düşsen senden bir mesaj geliyor.

ASİL:
Ben de seni düşündüğüm için olabilir mi?

Devran can sıkıntısına rağmen gülümsedi. Dün görmüştü çocuğu, akşam da görecekti ama sanki çok uzun zamandır görmemiş gibi o an yanında olsun istedi.

DEVRAN:
Dürüstsün ya böyle, hiç kıvırmadan çekinmeden, içim gidiyor.

Asil'in yanakları pembeleşti ve masadan kalkarak biraz uzaklaştı. Ormanda bir yürüyüş iyi gelirdi, hem de Devran'la konuşurdu o sırada.

ASİL:
Sen de dürüstsün işte bak, için gidiyormuş...

DEVRAN:
Engel olamıyorum ki, ilk defa böyleyim. Belki inanmazsın ama doğru söylüyorum.

ASİL:
Akşama daha çok var ve ben piknikte birazcık sıkılmaya başladım.

DEVRAN:
Biraz daha işim var, istersen biter bitmez gelip alayım seni?

O da mı Asil'i görmek istiyordu Asil'in onu görmek istediği kadar?

ASİL:
Aslında süper olurdu ama sen işlerini hallet. Akşam geleceğim yanına zaten. Sabredebilirim o zamana kadar.

DEVRAN:
Asil, gelip alayım sıkılma boşu boşuna
Hem tadını kaçıracak bir şey mi oldu yoksa? O çocuk mu bulaştı yine?

ASİL:
Hayır hayır, bir şey olmadı. Ferdi de iyi çocuk, sohbet ettik biraz önce. Arkadaş canlısı benim aksime ve çok konuşuyor ama yapacak bir şey yok.

DEVRAN:
Yanımda olsan keşke şu an \\
Gelip alacağım seni, olmayacak böyle \\
İtiraz etme, beni bekle seni almaya geleceğim \\   

Hiçbirini göndermedi Devran.

ASİL:
Yine başladın yazıp silmeye Devran
Benim için de yeni bir durum bu ama kendimi kasıp engellemiyorum senin gibi

DEVRAN:
Biliyorum senin için yeni olduğunu, ondan böyleyim zaten. Daha başlamadan ürkme, gitme diye.

ASİL:
Böyle yaparsan o zaman ben de kendimi geri çekerim.
Bak ben seninle konuşmak hoşuma gidiyor diye yazdım sana. Yanlış mı yaptım?

DEVRAN:
Ne yanlışı güzelim benim. Yaz sen, hep yaz... Bakma bana, moralini bozmak istemezdim ama batırdım değil mi?
Özür dilerim.

ASİL:
Akşam görüşürüz

DEVRAN:
Akşam gelip alayım bari seni.

ASİL:
Kendim geleceğim

Kendini tokatlamak istiyordu Devran. Çocuk içinden gelerek yazmıştı ona ne güzel. Ama kendi yaptığına ne demeliydi? İçinden geldiği gibi davransa sorun olmayacağını söylüyordu çocuk. İyiydi, güzeldi de, ya olduğu adamı beğenmezse ne olurdu?

🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍

Devran, tüm mekanı gören locasında oturmuş içkisini yudumlarken aklı Asil ile mesajlaşmalarındaydı hala. Çoktan akşam olmuştu, mekan Cumartesi gecesi yoğunluğunu yaşıyordu. O ise köşesinde bir yırtıcı gibi duruyor keskin gözlerini insanların üstünde dolaştırıyordu ama bir şey gördüğü söylenemezdi.

Bakışları sık sık kapıya kayıyordu. Onu beklerken iki kadeh içki içmiş ve bazı kararlar almıştı.

Neyse, o olacaktı!

Tamam ona karşı yumuşaktı, bunu engelleyemiyordu. Ama ağzına geleni tutmayacaktı mesela. Nasıl bir ilişki adamı olacağını merak ediyordu. O da kendisini Asil'le keşfedecekti. Gözleri yine kapı tarafına kaydığında nihayet mekana giriş yapan çocukla göz göze geldiler.

Oturduğu yerden ağır ağır kalktı Devran. Neden bilmiyordu ama meydan okuyan bakışlarını dikti Asil'in boncuk gözlerine. Bütün karizmasıyla ona doğru yürümeye başladığında, elini kaldırıp ona hafifçe içten bir şekilde gülümseyen çocukla ifadesi titreyecek gibi oldu.

Çocuğun ona tavırlı olacağını düşünmüştü ama bu haliyle oldukça normal duruyordu Asil. Oldukça normal, güzel ve tapılası... Yine kendisine bir kaç beden büyük bir ceket giymişti. Böyle giyinmekten keyif aldığını keşfetmişti Devran. Salaş ama hoş bir stili vardı çocuğun. Güzel parçalar giyiyordu ama onları birbirine uydurmak veya güzel görünmek için çabalamadığı barizdi. Yine de güzeldi işte...

İnsanlara değmemeye çalışarak Devran'a doğru yürüyen Asil, gündüz ki konuşmalarından sonra morali biraz bozulsa da kendini hızlı toparlamıştı. Piknik sonrasında eve geçmiş, yoga yapmış, bir şeyler yiyip hazırlanmıştı ve şimdi de mekandaydı.

Ona doğru yürüyen Devran'a ulaştı ve gözlerini ondan bir saniye bile ayırmayan adamın karşısına dikildi. Müzik sesinden yerler titriyordu. İnsanlar yanıbaşlarında kendilerini müziğe kaptırmış eğleniyorlardı.

Devran, iri iri açtığı gözleriyle kalabalığı süzen Asil'i belinden tutup kendisine çekti. İki kere düşünmemişti. Mekana girdiği andan beri çocuğa dokunmak için yanıp tutuşuyordu. Şimdi yanındaydı ve daha da yakınında olsun istemiş, kendisine düşünüp vazgeçme fırsatı vermeden ayağa kalkmış, yanına varmış, onun o ince vücudunu kendisine doğru çekmişti. Çocuğun şaşkınlığını hissetti ama bundan delice bir keyif aldı.

"Hoşgeldin yavrum." dedi erkeksi sesiyle, Asil'in kulağına doğru. Nefesi, bebek gibi cildi yalayıp geçiyordu.

"Hoşbuldum." Asil kalın ceketine rağmen hissettiği sıcak elle afallasa da Devran'ın yakınlığının keyfini çıkardı ve alkolle karışmış vanilya kokusunu içine çekti. İşte... Bu kadar basitti. Birazcık bile tripli olacağı varsa onu da yapamazdı artık Asil. Devran etkisi diye bir şey vardı.

"Seni beklemeden içmeye başladım. Biraz geciktin."

Asil dudaklarını büzdü. O da Devran'ın kulağına doğru konuştu, adam zaten başını eğmiş olduğundan bunu yaparken zorlanmadı. "Hazırlanmam uzun sürdü. Duşa girdim, o yüzden-" Birden saçlarının arasında hissettiği sıcaklıkla sustu. Adam derin bir nefes çekiyordu içine.

"Harika kokmuşsun. Mis gibi..." dedi Devran dişlerini birbirine bastırarak. Yüzü uzun süre Asil'in saçlarının arasından ayrılmadı. Belindeki elinin tutuşu sertleşti istemeden, farkında değildi. Kalabalığın kıyısında durdular öylece, sanki ne insanlar vardı ne de müzik.

"Oturarak mı devam etsek?" diye mırıldandı Asil. Adam onu sıkı sıkı tutmuş kokusunu içine çekiyordu ve pistin kenarında hiçbir şey umurlarında değilmiş, bambaşka bir alemdelermiş gibi dikiliyorlardı. Çocuk etkilenmişti bu kadarcık yakınlaşmadan bile. Kalbi küt küt atmaya başlamıştı.

Devran kendine gelir gibi oldu, yavaşça biraz geri çekildi ve mayışmış gözleriyle Asil'e baktı, başını salladı belli belirsiz. Tutuşunu biraz gevşeterek Asil'e yolu gösterdi ve beraber locaya doğru ilerlediler, bir kaç basamak merdiveni çıkarlarken Asil'in önden gitmesine izin verdi Devran. Çocuğun giydiği kot pantolon, ince ve şekilli bacaklarını iyice ortaya çıkarmıştı.

Oturması için onu koltuğa doğru yönlendirdi ve arkasını dönüp bara doğru bir işaret yaparak birini göndermelerini istedi o sırada. Yeniden Asil'e döndüğünde gördüğü şeyle kalakaldı.

Asil, göbeğini açıkta bırakan bir tişörtleydi, ceketini koltuğun kenarına bırakmak için eğilmişti ve tişörtü iyice sıyrılmış pürüzsüz beli ile sırtının büyük bir kısmını açıkta bırakmıştı.

Devran az önce ceketin üstünden de olsa o beli kavradığını düşünüp kendine birkaç saniye işkence etti. Ardından Asil'in oturduğunu görünce o da yanındaki yerine oturdu kaskatı bir halde. Dakika bir gol bir, diye geçirdi içinden. Tahrik edecek kadar güzel koktuğu yetmezmiş gibi, bir de ince, kısa bir tişörtün içindeydi. El kadar bir kumaş parçasıydı, dikkatli baksa içini bile görebilirdi Devran değişip duran renkli ışıkların altında.

"Kıyafetini sevmedim." dedi pat diye. Kolunu oturdukları koltuğun sırtına atmıştı ve Asil'in üzerine eğilmişti.

"Beğenerek giydiğim parçalar aslında." dedi Asil Devran'ın neyi sevmediğini anlamayarak.

"Gizlediği bir şeyin yok. Güzel ve ince belin olduğu gibi ortada, göbeğindeki piercingden bahsetmiyorum bile..." Neredeyse hırlayarak burnunu Asil'in yumuşak yanağına sürttü ve sakinleşmeye çalıştı. Bu yakınlık onu öldürecek gibiydi. Çocuk da rahatsız olup geri çekilmedikçe kan akışı hızlanıyordu Devran'ın.

"Oysa ben her zaman kendime yakışan şeyler giymeyi iyi beceririm. Ve şu an giydiklerimden de epey memnunum. Gizlemek istediğim kadarını gizlerim, göstermek istediğim kadarını gösteririm."

Devran geri çekilip baktı çocuğun pembeleşmiş güzel yüzüne. "Cesur bir ağza sahipsin." Sesi boğuktu, belki karşısında Asil değil, tecrübeli biri olsaydı Devran'ın ne derece tahrik olduğunu anlardı. Zor durumdaydı.

"Daha önce de zehirli olduğunu söylemiştin."

"Hem cesur hem zehirli... Tadına doyamayacağım cinsten."

Asil utanarak başını kucağındaki ellerine indirdi. Belli ki adam filtrelerini kaldırmıştı ve ne düşünüyorsa dilindeydi artık. Bu Asil'in aşırı hoşuna gitmişti. Arsız bir çocuk gibi adama sırnaşmak istedi ama kendini tuttu. Zaten dip dibelerdi. Vücutları birbirine değiyordu, alev almak üzereydi Asil.

"Şey... Sen ne içiyordun? Çok güzel kokuyorsun, üstüne sinmiş kokusu. Ben de ondan istiyorum."

"Viski sana ağır gelir bebeğim benim. Başka bir şey içmeni tercih ederim."

Asil duyduğu şeyle bakışlarını sehpadaki kadehten yeniden Devran'a çevirdi. Bu gece kalbi daha ne kadar hızlanabilirdi merak ediyordu. Adam yine rahat bir şekilde hitap etmişti ona, bebeğim demişti. Asil, yavruma ve güzelime alışmıştı bir kaç günde ama bebeğimi duyunca bir garip hissetmişti.

"İçmek istiyorum, lütfen. Yarın okul yok, sorun olmaz." Gözleriyle, Devran'ın kara gözlerine baktı masum masum. "Yanımda sen varsın zaten. Sarhoş olsam da problem değil. Hem eğleniriz demiştin dün. Sen içeceksin ben bakacak mıyım?"

"Büzme dudaklarını."

"Devraan..." dedi omuzlarını düşürüp dudaklarını büzmeye devam ederek. "Çocuk değilim ben, biliyorsun değil mi?"

"Yavrum öyle bakma bana, daha ne kadar yumuşatacaksın benim gibi bir adamı?"

"Yanımda sen varsın diyorum, ağır gelse ne olacak?"

"Tamam." diyerek pes etti Devran. Çok çabuk bir pes ediş olmuştu bu. Devran etkisi diye bir şey varsa, Asil etkisi diye bir gerçek de vardı. İkisi de birbiriyle yarışırdı...

Biraz sonra yanlarına gelen garsona içmek istediği şeyi söylemişti Asil ve önüne çok geçmeden amber rengi sıvıyla dolu bir kadeh bırakılmıştı. Devran'ın da kadehi tazelenmişti.

Asil uzandı, kristal kadehi sehpadan aldı ve içmeden önce, keskin kokulu içkiyi kokladı, Devran'ın üzerindeki gibi kokmuyordu ama yine de merak ederek küçük bir yudum aldı. Suratı buruştu anında, genzini yakarak kayıp giden sıvıyı zorla yuttu. Bakışlarını Devran'ın eğlenen suratına çevirdiğinde kendi de bu duruma güldü.

"Gerçekten fenaymış."

"Söylemiştim ama inat edeceğin tuttu."

Asil yerine iyice yerleşerek sırtını koltuğa dayadı ve kalabalığı izlemeye başladı. Kadehi elinden bırakmamış, kot pantolonunun sımsıkı sardığı bacaklarından birinin üstüne koymuştu. Arada minik yudumlar alıyor, tadına alışmaya çalışıyordu.

"Daha önce kalabalıkta hiç dans etmedim. Biraz cesaret toplarım belki bu sayede." Kadehini gösterip bu sefer az öncekilerden daha büyük bir yudum alıp ağzında fazla bekletmeden yuttu.

"Yavrum, minik minik az önceki gibi iç. Birden çarpmasın, ayık halinle konuşmaktan keyif alıyorum."

"Ben de seninle konuşmaktan çok keyif alıyorum Devran. Bu akşam daha açık sözlüsün bir de, bu halin daha tatlı."

Devran şaşırdı. Kendisine edilen bir çok iltifat duymuştu. İlk defa biri ona tatlı olduğunu söylüyordu ve bu kişi Devran'ın hayatı boyunca gördüğü en tatlı insandı. "Ben mi tatlıyım? Asil bana bir bak, nerem tatlı?" dedi şaşkınlığını gizlemeyerek.

"Elbette görüntünü tatlı olarak tabir etmek biraz yanlış olur. Onun için başka kelimeler kullanmak gerek. Ama benimle konuşma şeklin fazla tatlı."

"Konuşma şeklim tatlı demek. Çok mu hoşuna gidiyor?"

Asil konuşmadı ama başını sallayarak onayladı Devran'ı. Bir süre sustular. Devran Asil'i, Asil mekanı dolduran insanları izliyordu bu sırada. Burada yaşanan o tatsız olayın hatıraları hala oradaydı ama Asil artık orada değil gibiydi. Bu mekan artık onun için başka şeyler ifade ediyordu.

"Daha kalın giysiler giymen konusunda anlaşmamış mıydık?" Aklı hala o konuda kalan Devran, çocuğun dikkatini  ve gözlerini yeniden kendi üstüne çekmek için konuşmuştu. "Kışa girdik, farkındasın değil mi?"

Gözleri hep kendi üstünde olsun istiyordu. Bir an, ciddi ciddi herkesi gönderip mekanı boşaltmayı düşündü ama bunun aşırılığının doğuracağı sonuçları tahmin edemedi, vazgeçti. Yine de Asil'in böyle bir şeyden hoşlanmayacağının farkındaydı.

Asil, nihayet yeniden ona döndü. "Dans ederiz ve terleriz diye böyle giyindim aslında." Devran'ın gözlerine bakıp ekledi. "Sen de benimle dans edecek misin?"

"Dans etmekten anlamam. Seni izlemekten zevk alırım orası ayrı. Ama kalabalıkta dans etmen hoşuma gider mi bilemiyorum. Eminim esnek olduğunu bastıra bastıra söylediğin o vücudunla, yılan gibi kıvrılacak, bir çok kişinin dikkatini çekeceksin."

"Sadece evde, ayna karşısında kendi kendime dans ettim. Kalabalığa girmeye cesaretim var mı, ben de onu bilemiyorum. Ama denerim." Hevesliydi. Devran'ın söyledikleri acaip hoşuna gitmişti. Vücudunu beğeniyordu demek ki adam... Geldiğinden beri bunu gerek sözleriyle, gerek bakışlarıyla çekinmeden belli ediyordu.

Kadehinin dibinde kalan içkiyi bitirdi Asil. Boynundan yukarıya doğru bir ateş tırmanmaya başlamıştı alkol yüzünden. Sarhoş olacak kadar içmemişti elbette ama adamın onu beğenmesi cesaretlenmesini sağlamıştı. Onu daha da etkilemek istiyordu. Biri nasıl etkilenir pek fikri yoktu, daha önce kalabalıkta dans etmediği gibi birini etkilemek için de çabalamamıştı. Ama şimdi kalabalık içinde dans ederek birini etkilemek istiyordu ve bu kanının akış hızını arttırmıştı.

"Senin için dans edebilirim." dedi Devran'a sokularak kararlı bir şekilde. "Daha önce hep kendim için ediyordum. Ama şimdi senin için dans etmek istiyorum." Fısıldayarak konuşuyordu ama o kadar dibindeydi ki Devran'ın, Devran onu net bir şekilde duyuyor, kıpırdayan dudaklarını okuyabiliyordu.

"Siktir..." diye inledi neredeyse Devran. Bu gecenin masum, sohbet edip birbirlerini biraz daha tanıyarak geçirecekleri, sıradan bir gece olmasını umuyordu ama Asil öyle cesurdu ki, birden bire tüm havayı değiştirmeyi kolayca başarmıştı.

Kıkırdadı Asil. "Benden etkilenmen çok hoşuma gitti, Devran. Daha fazla etkilenmeni istiyorum."

"Asil, beni sınama."

"Dans edeceğim yalnızca, sen de ister izlersin ister bana katılırsın." Elini kaldırıp gözlerini Devran'nın yangınlar yanan gözlerinden çekmeden pisti gösterdi. "Orada olacağım."

Ve Devran'ın hala dolu olan kadehini alıp bir kaç yudumda içtikten sonra, basamakları seke seke indi, kendisini piste attı.

🤍🤍🤍🖤🤍🤍🤍🖤🤍🤍🤍🖤🤍🤍🤍🖤🤍🤍🤍

Asil sen neler yapıyorsun yavrum evladım?

Neyseee, MERHABALARR 😌🙏🏻

Asil'e bir deli cesareti geldi, ben de beklemiyordum ama alan memnun veren memnun bize de izlemek düşüyor, ne yapalım?
😂

Ferdi'yi sevdiniz mi bilmiyorum ama Asil'e bir arkadaş lazımdı ve Ferdi gibi birinin ona iyi geleceğini düşündüm. Tanışma hikayeleri keyifsiz olabilir ama Ferdi iyi çocuk cidden. Kızmayın ona. 🙏🏻😇

🌈Ve 1K olmuşuzzz 🌈
Bu kadar hızlı olmasını beklemiyordum, şaşkınım 🙊
Umarım keyif alarak okumaya devam edersiniz!!!
💖💖💖

Görüşmek üzere, seviliyorsunuz 🦄

Continue Reading

You'll Also Like

1.2M 64.8K 45
Asi bir lise son sınıf öğrencisi, Onu takıntı haline getiren bir iş adamı. {TAMAMLANDI}
121K 2.2K 35
Sıradan bir erkek sıradan bir aşk... NOT: Cinselik küfür vardır rahatsız olanlar okumasın.
2M 127K 32
|Tamamlandı.| Askeri ve eşcinsel bir kurgudur.
4.1M 354K 77
[TAMAMLANDI] Siirt'den kaçıp İstanbul'a sığınan bir Kürt ailesi, tamamı ülkücü olan mahalleye düşer.