EVİM

By kafayiyedimben

725K 36.7K 5.1K

Ne abi mi? Ben yasak bir aşkın meyvesiydim. Ya da kaldırılmış bir kadının son umudu. Annem, güzel annem. Bab... More

Tanıtım
Karakterler
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
#sevgieylemgerektirir
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37-part 2
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
06.02.2023 (4.17)

37

7K 465 135
By kafayiyedimben

Yazım hataları varsa affola arkadaşlar. Yazım hatası olan paragrafa küçük bir nokta koyarsanız sevinirim. Çünkü baksam bile gözümden kaçanlar olabiliyor hemen düzeltirim.

İyi okumalaaaaaaaaar...

*******
Çalan alarmı kapatırken derin bir nefes aldım. Bugün büyük gündü. Bugün 24 Nisan'dı. Benim için dönüm noktası. Çünkü bugün: Evleniyorum...

İçimde bir boşluk vardı. Yine de kendimi zorlayıp gülümsedim. Tavanla bakışırken mal mal gülüyordum. Alarmım tekrar çalınca hızla ayağa kalktım.

Geçen sene aldığım odamın bir kenarında duran ışıklı mikrofonu alıp pilini taktım. Gördüğüm saçma şeylere dünya kadar para harcadığım doğrudur.

Mikrofonun modunu ayarlayıp ses seviyesini sonuna kadar açtım.

"Ses deneme bir ki... Ses..."

Yankılı ve yüksek gelen sesle sırıtarak odamdan çıktım. Boğazımı temizleyip derin bir nefes aldım.

"AYVA ÇİÇEK AÇMIŞ YAZ MI GELECEK !GÖNÜL BU SEVDADAN VAZ MI GEÇECEK! GÖNÜL BU SEVDADAN VAZ MI GEÇECEK!"

Bağırarak pardon anırarak söylediklerim mikrofon sayesinde hem daha yüksek hemde yankılı çıkıyordu.

Saman saçma hareketler yaparak dans etmeye çalışıyordum. Uzaktan kesin çiftleşme mevsimi eşine kur yapan dinozorlar gibi görünüyordum.

Koridorda bağırarak giderken önümdeki kapı açılınca korkuyla yerimden sıçradım.

Aydın sinirle bir bana bir de elimdeki mikrofona bakınca sırıttım. Sinirden burnundan soluyordu. Şirince sırtıp elimdeki mikrofonu üstüne attım.

Aydın refleksle onu tutunca hızla aşağı koştum. 

''Gel lan buraya''

"Aynen bak geldim şu an!"

"Miraaa!!!"

Aydın bana böğürmeye devam ederken kendimi koltuğun arkasına atıp yastığı kendime siper aldım. 

"Ne var be!"

"Kızım sabahın köründe daha kargalar bokunu yemeden niye uyandırıyorsun beni"

"EVLENİYORUM!!"

Bağırmam ile Aydın yüzünü buruşturdu.

"Aynen kardeşim aç kapıyı aras kargo"

Aydının dedikleri ile göz devirdim. Ulan şeytan diyor ki git hepsinin inadına evlen ama işte... Ben imanlı bir kızım.

Aydın kendini koltuğa bırakınca elinden mikrofonu çektim. Aydın tek gözünü açıp bana bakmış sonra kafasını onaylamazca sağa sola sallayıp gözünü geri kapatmıştı. Galiba iflah olmaz bir mükemmellik abidesi olduğumu anlamıştı. Naparsın başa gelen çekiliyor işte.

Ses seviyesini iyice yükseltip şarkıma devam ettim.

"Güleyrum malına katıla katıla

Bir sözünü geçiremedin karına....."

Kendimi kaptırmış hem söyleyip hem de horon tepmeye çalışıyordum. Vay be küçükken GTA da dinlerdim bu şarkıyı. Bir de şey vardı Mustafa cecelinin 'onun arabası var' şarkısı. Her arabada da çalmıyordu namussuz. 

Elime nerden geçtiğini hatırlamadığım danteli sallarken adeta kendimden geçmiştim. Nefes nefese durduğumda ev halkının çoktan uyandığını gördüm. İkiz canlar beni alkışlarken Boran abi de onlara katılmıştı. Ama morali çok bozuk gözüküyordu. Şaşkın bir şekilde ona bakınca tebessüm edip Aydın'ın yanına oturdu. Tanıştığımızdan beri onu ilk defa böyle görüyordum.

Annemgil beni tınlamadan mutfağa geçmişti tabi onlar da alışmıştı. Baran abi kapıda dikilmiş içimi görmek ister gibi bana bakarken Arslan abi koltuğun bir ucuna oturmuş halıyı izliyordu.

Noluyo lan bunlara! 

"Hayırdır kim öldü. Rahmetliyi çok severdiniz herhalde."

Hepsi bön bön suratıma bakınca kollarımı birleştirdim.

"Diyorum ki ne bu tavrınız. Sanki cenazeye katılmışsınız gibi. Birazcık neşeli olun. Evleniyorum ayol bugün."

Arslan abi homurdanırken diğerlerinin yüzü daha çok düşmüştü. Baran abi tam karşıma oturup kaşlarını çatarak bana baktı.

"Evlenmeni istemiyoruz da ondan. "

"Oysa gitmemi çok istiyordunuz. Gidiyorum işte. Yüksek yüksek tepelere hemde."

Evet arkadaşlar bugün de lafımızı soktuk elhamdülillah. Baran abi susarken etrafıma baktım. O değil de benim hain kekim neredeydi. İki gündür gözükmüyordu ihanetine kurban olduğum.

Derin bir nefes alırken mikrafonu bir kenara bırakmıştım. Kabul etmek istemesem de abimleri affetmeye başlamıştım. Onlar da haklıydı yıllar sonra yuvalarını yıkan kardeşleri onları kandırıyor ve evlerinde duruyordu. Verdikleri tepki normaldi bir nebze. Düşününce ben olsam büyük ihtimal ben de aynı tepkileri verirdim.

Ama benim asıl zoruma giden bana bağırıp çağırmaları değildi. Türkiye şartları ortadayken tam anlamıyla iyileşmemiş ayağıma rağmen beni kovmalarıydı. Otele gidene kadar hatta otelde kaldığım gece korkudan ölmüştüm. En ufak bir adım sesinde elim ayağıma dolaşmıştı. 

Ama Çınar...

Onu nasıl affedeceğimi bilmiyordum. Olanları her düşündüğümde kalbim sızlıyordu. Galiba en iyisi zamana bırakmaktı. Çünkü düşündükçe kalbime bir ağırlık çöküyordu ve nefes almam bile işkence haline geliyordu.

Çalan zili duyunca düşen modum anında yükselmişti. Sevinçle küçük bir çığlık atıp kapıya koşturdum. Kapıda bana bakan ekibi görünce keyifim yerine gelmişti.

"Ay hoş geldiniz geçin içeri başlayalım hemen"

Salona geçince dertli tayfa bizi fark etmemişti bile. Hey yavrum hey evi alıp götürseler ruhları duymayacak. 

Annem elini havluya silerek mutfaktan çıkmıştı. Bizi gözrünce duraksadı.

"Bunlar kim kızım?"

Annemin sesi ile odak noktası biz olmuştuk. Gülümseyerek elimle gelenleri gösterdim.

"Arkadaşlar organizasyon şirketinden geldiler anne. Malum öğlene kadar yetişmesi gerekiyor işlerin."

Organizasyondan sorumlu kadına döndüm.

"Ben size istediğimi detaylı bir şekilde anlatayım. Buyrun bahçeye çıkalım."

Onlar bahçeye geçerken anneme döndüm.

"Anacuğum bir saat sonra gelinliğim, kuaför falan gelecek o zamana kadar siz de hazırlanın lütfen."

Üzgün ve şaşkın gözleri umursamadan bahçeye çıktım. Bir saat sonra kuaför gelecekti. Yetişmem gereken bir düğün vardı.

*****************

Her şeyi en ince detayına kadar anlatmıştım. Gelenler işe başlamıştı bile. Ben de saçımın ve makyajımın yapılması için kendimi kuförün kollarına bırakmıştım. Annemgilin de aynı anda hazırlanması için iki kuaför gelmişti. 

"Mira hanım gözlerinizi kapatır mısınız?"

Gözlerimi kapatıp arkama yaslandım. Birazdan gelinliğimi giyecektim. Aldığım gelinliğe aşık olmuştum.  Sırf bu gelinlik için evlenebilirdim. Ama işte biliyorsunuz ben imanlı bir kızım.

Makyajım bitince odaya aldığımız perde gibi olan şeyin arkasına geçip gelinliğimi giydim. Kuaför gelinliğimi, saçımı ve makyajımı düzeltip gülümseyerek bana baktı.

"Çok güzel oldunuz Mira Hanım. Su gibisiniz maşallah."

(Bilin bakalım kim bulduğu gelinlik modellerini telefonu bozulduğu için kaybetmiştir döfmbjfgbjgbdkugdbjg)

Aşık aşık aynadaki yansımama bakarken gözlerim doldu.

Çok güzel olmuştum babasını satayım.

Kapım çalarken gözlerimdeki nemi silip gülümseyerek kapıya döndüm. Annem ve Nuray teyze içeri girerken kuaförde dışarı çıkmıştı. Kapanan kapıya bakarken duyduğum hıçkırık sesi ile kafamı anneme çevirdim.

Minnoşum Nuray teyzeye sarılmış ağlıyordu. Nuray teyze de ellerini anneme sarmış göz yaşı döküyordu. Benim de gözlerim dolarken gözlerime yelpaze yaparak yukarı baktım.

"Ya beni de ağlatacaksınız ağlamayın."

"Oy kuzum benim nasıl da güzel olmuşsun"

Annem bana sarılırken ben de sımsıkı sardım onu.

"Ağlarım bak susturamazsınız beni. Hem sen değil miydin evlen de çeneni biraz da kocan çeksin diyen."

"Anne ya!"

Koluma vuran annem ile hızla uzaklaştım.

"Eşek sopası seni. Ne zaman öyle dedim ben."

"Ya ben gelinim gelin niye vuruyorsun. Vallahi geline şiddet var diye bağırırım. Ayrıca eşek sıpası değil miydi o?"

Kafam karışmış bir şekilde anneme bakarken o yüzünü buruşturmuştu.

"Maalesef yavrum sen benim sıpamsın dolaylı yoldan kendime hakaret edemem."

Annem gözlerini silip sarı saçlarını tek eliyle arkaya attığında ağzım açık bakakaldım.

Nuray teyze tartışmamızı bölüp bana sarılınca gözlerim tekrar dolmuştu. O kadar iyi kalpli bir insandı ki. Babamın yaşattığı onca şeye rağmen hem benim hem de annemin yanından bir dakika ayrılmıyor desteğini her saniye hissettiriyordu.

"Ayh tamam bu kadar ağlama daha düğünüm var ayol."

Gülerek konuşurken içeri Aysun abla girmişti ah pardon biricik yengem girmişti.

"Dolunay burda mı Mira?"

Kafamı sağa sola salladım. Sabahtan beri ne Dolunay'ı ne de Belinay'ı görmüştüm. İkisi de ortalıkta gözükmüyordu.

"Yok abla görmedim."

"Ay vallahi çıldıracağım. Sabahtan beri bakmadığım yer kalmadı. Yoklar bulamıyorum."

"Üzülme kızım çıkarlar bir yerden."

Nuray teyzeyi onaylayıp aynadan son kez kendime baktım.
"Hadi aşağıya inelim."

Annemgil önden inerken ben de yavaş yavaş merdivenleri iniyordum. Kendimi bir an gençlik dizilerinde balo için süzülerek aşağı inen başrol kız gibi hissettirmiştim. Ayağım kayar gibi olunca hızla tırabzanlara tutundum. Şimdi hayal uğruna merdivenden düşüp kafamı gözümü yarabilirdim.

Merdivenlerden indiğimde karşımda jilet gibi takımları, çatık kaşları ve somurtan yüzleri ile bana bakan dörtlüyü gördüm. Arslan abi, Boran abi,Baran abi ve Aydın gözlerini bir saniye bile ayırmadan bana bakıyordu.

Aniden bana sarılan Boran abi ile dengemi kaybedip bir iki adım geri gitmiştim. Ani sarılmasından dolayı havada kalan kollarımı hızla sırtına doladım.

"Mira çok güzel olmuşsun. Melek gibisin kardeşim."

Boran abinin ağlayan sesini duyunca benim de gözlerim doldu. Ulan şimdi şuraya oturup hüngür hüngür ağlayacağım.

"Lütfen yapma bunu kendine. Sana söz veriyorum bizi görmezsin sesimizi bile duymazsın ama yeter ki bu kötülüğü yapma kendine. Lütfen sevmediğin bir adamla hayatını karartma."

Boran abinin ağlayarak kulağıma fısıldadıkları ile dondum kaldım. Gözlerimden akan bir damla yaş ile öylece kalakaldım. Kalbimden bir şeyler kopmuştu sanki.

Boran abiye daha sıkı sarıldım. Kalbini kıracaktım. Ama bunu yapmam lazımdı. Babamın hatasını anlaması için. Annem için kendim için. Derin bir nefes alıp kollarımı geri çektim. Boran abi gözlerinde yaşlarla bana bakarken kafamı çevirdim.

"Merak etme abi başımı yakacağıma dünyayı yakarım daha iyi."

Gülmekle ağlamak arasında fısıldayarak söylediklerim ile Boran abinin kaşları havaya kalktı. Bir şeylerden şüpheleniyordu ama üzüntüsünden ne olduğunu tam anlayamıyordu. Son kez ona bakıp Aydın'a sarıldım.

Gözlerimden yaşlar bir bir damlarken kafamı iyice omzuna gömdüm. Aydın benim için başkaydı. Abimdi, kankamdı, babamdı bazen annemdi. Kısacası o benim her şeyimdi.

Zar zor Aydın'dan ayrılıp diğerlerine baktım. Gözlerim etrafta dolaşırken köşeye saklanmış Dolunay ile göz göze geldim. Tam ona doğru gidecekken çalan zil ile tekrardan durmuştum. Düğün için gelen çalışanlardan biri koşarak kapıyı açtı.

Müstakil ev konumunda olan müsait ay aman müstakbel kocam bey gelmişti. Adamı öldürecek gibi bakan ev ahalisini umursamadan adama doğru bir adım attım. Aydın homurdanarak kolumu tutarken müstakbel kocacığım da ağzı açık bana bakıyordu.

Ne diyebilirim ki mükemmel olmuştum.

Arkadan gelen babam ile gözlerim tekrardan dolmuştu. Sinirle gözlerimi silip kaşlarımı çattım. Onu görmek bile istemiyorum. Yüzüme bakarken gözlerimi devirip müstakbel kocacığıma döndüm.

Sonunda kendisine gelmiş olacak ki sırıtmaya başlamıştı. O sırıtan ağzını... Neyse terbiyemi bozmayacaktım. 

Hala sırıtırken ben de güldüm. Gülüşümden cesaret almış olacak ki bana doğru bir adım attı. Adım atması ile önüme ağzı üstü düşmesi bir olmuştu.

Noluyo lan!

Ağzım şaşkınlıkla açılırken gülmemek için elimle ağzımı kapattım. Ortamdaki herkes şok olmuştu.

Ortamı kısık sesli gülme sesleri doldurunca köşede kafa kafaya vermiş kikirdeyen ikizcanları gördüm. Dolunay onlara baktığımı anlayınca hızla içeri kaçtı.

Gülme isteğim iyice artarken boğazımı temizleyip yerde olan adamın yanına çöktüm.

"Hiii Hamdi Beyciğim iyi misiniz?"

"İyi... İyiyim."

Adam yerden kalkarken gülerek kendimi gösterdim.

"Tabi siz de haklısınız bu güzelliği kim görse yerlere yatar."

Allah'ım şimdi kusacağım. Yemin ediyorum şu iki haftada kendimden tiksinmiştim. Bit artık nalet olasıca düğün.

"Neyse neyse içeri geçelim lütfen. Şimdi nikah memuru da gelir. "

Herkes salona geçerken tekrar ikizlerin olduğu yere baktım ama ikisi de çoktan toz olmuştu bile. O iki küçük afacan yine bir şeyler karıştırıyordu. Hayır kime çektilerse hep bir kaos hep bir olay.

Neyse çıkardı yakında kokusu.

"Hamdiciğim!"

Müstakbel kocacığımı salonun ortasına konulmuş masaya çekip oturmasını sağladım.

"Sen otur dinlen biraz ben de son kontrolleri yapayım."

"Senin yapmana gerek yok adamlara söylerim hallederler."

Yapmacık bir şekilde gülüp elimle omzuna vurdum. Biraz sert vurmuş olmalıyım ki yüzünü buruşturmuştu. Geber it he... Yani şey çok yaşa canım kocam.

"Ay Hamdiciğim ben gelinim. Bilirsin biz kadınlar kontrolü elimizde tutmak isteriz."

Cevap vermesini beklemeden yanından ayrıldım. Etrafı kontrol ederken bir yandan da Çınar'a bakınıyordum. Nerdeydi bu çocuk sabahtan beri ortalıklarda gözükmüyordu.

Etrafta deli danalar gibi Çınar'ı araken bana doğru koşan Belinay'ı gördüm. Ama o, o kadar telaşlıydı ki beni fark etmemişti bile.

Yanımdan koşarak geçmeye çalışan Belinay'ı belinden yakalayıp sımsıkı sarıldım.

"Eyvah!"

Kısık sesli isyanı ile gözlerimi kıstım. Ne karıştırıyordu bu iki yerden bitme. Elimi silah şekline getirip Belinay'ın kafasına dayadım.

"Şimdi şöyle bakalım küçük afacan Dolunay nerde? Ve siz iki minik ne haltlar karıştırıyorsunuz?"

Belinay gözlerime bakarken ağırca yutkundu ve bir anda gülerek yanağımı öptü. Saniyelik afallamamdan yaralanıp kollarımın arasından fırladı. Onu tutmaya çalışırken gülerek kollarımdan sıyrılmıştı.

"Sonra görüşürüz halacığım."

Derin bir nefes alıp ellerimi belime koydum. Bu ikiliyle sonra uğraşacaktım. Şimdi daha önemli işlerim vardı.

Tekrardan çalan zil ile sevinçle ellerimi çırptım. Görevlilerden biri kapıyı açarken elinde defteri ve cüppesi ile nikah memuru göründü. Gülerek yanına gittim.

"Hoş geldiniz nikah memuru Beyciğim. Buyrun geçin lütfen."

Adam sevincime karşı ufak bir baş selamı verip elimle gösterdiğim tarafa yöneldi. Yanlız nikah memuru da memurdu vallahi. Taş gibiydi. Dergi kapaklarından fırlamışcasına karşımda duruyordu. Bu kadar genç memur mu olurdu canım.

"Acaba nikah memuru olduğundan emin miyiz. Manken gibi adam maşallah."

"Ah hayır maalesef manken değilim. Yaşım sizi şaşırtmış gibi duruyor."

Adamın bir anda konuşması ile yerimden sıçradım. Has.. dışımdan mı konuşmuştum. Rezil olduk yine ya.

Neyse Mira bozuntuya verme sen Mira Demircisin kendine gel.

"Yani biraz şaşırdım. Genelde nikah memurlarını yaşlı suratsız insanlar olduğunu sanıyordum. 'Neden evlenip bana iş çıkartıyorsunuz nalet olasıcalar' dermiş gibi bakışlarını unutmamak gerek tabiki."

Nikah memuru kahkaha atarken gözlerimi yumdum. Ya hayır ya. Nasıl daha da batırıyorum oynat bakalım.

"Biraz haklı gibisiniz Mira Hanım."

Tam adımı nerden bildiğini soracakken defterde yazdığı aklıma gelip sustum. Daha fazla rezil olmaya gerek yoktu.
Nikah memuru içeri girerken ben de hemen arkasından girdim. Salonun kapısında durmuş çatık kaşları ile düğün değil de cenazeye katılmış gibi davranan erkeklere bakıyordu.

Yanına yaklaşıp fısıldayarak konuştum.

"Onlar benim eski sevgililerim. Ayrıldığımızda 'Nikahına beni de çağır sevgilim' diye story atıyorlardı. Ben de çağırdım. Ama karar veremedim sizce nikah şahidim hangisi olsun."

Adam dehşete düşmüş bir şekilde bana bakınca güldüm. Yüz tipi o kadar komikti ki.

"Şaka yaptım canım o kadar şaşırmaya gerek yok. Nikah memuru Beyciğim iyi misiniz? Kalp krizi geçirecek gibi duruyorsunuz da."

Adamın beti benzi bembeyaz olmuştu.

"Kendileri abilerim olur. Bilirsiniz abiler kız kardeşlerini hiç paylaşamazlar. Bu yüzden böyleler."

Adam derin bir nefes alınca tekrar güldüm. Bir nikah memuruna yapılmayacak bir şakaydı galiba. Adam hayatının şokunu yaşamıştı.

Bir görevli gelip bizi masaya oturttu. Nikah memuru defteri açarken derin bir nefes aldım. Şimdi oyun zamanı. Göster bakalım marifetini Mira.

"DURUN! Bu nikah kıyılamaz!"

***********
Dan dan dan dhhdhdbdh

O neydi gız öyle?

Helooooo...

Herkese merhabalar. Uzun bir aradan sonra yeniden beraberiz. Heyecanlandım kız fuvfjfgdbg

Aslında sizlere küçük bir konuşma yapacağım iki dakikanızı ayırıp okursanız çok sevinirim.

Bugün okuduğum bir kitapta yazarı uzun zamandır bölüm atmıyormuş (ben yeni okumaya başladığımda için bilmiyordum) ve kendisine yapılan kötü yorumlardan bahsetti.

Aslında bu durum o yazara özel bir şey de değil Wattpad de çoğu yazar bu duruma maruz kalıyor. Bölüm atmadığı için hakaretlere küfürler falan filan. Sanki yazarların özel hayatları yokmuş da bir robotlarmış gibi davranılıyor. Sanki bölüm atmaya o kitabı tamamlamaya zorunluymuş gibi. Ve bu kitle o kadar fazla ki.

Sonra düşündüm dedim ki ulan benim okuyucularım bana asla böyle bir şey yapmadı. Nerdeyse beş aydır bölüm atmıyorum ama hiç biri ne beni zorladı ne de ille bölüm at dedi. Bölüm at diyenler sağolsunlar önce halimi hatrimi sordular. Beni anladığınız, bana tolerans gösterdiğiniz, bölüm atmayan bir yazar da olsam bölüm isterken beni sıkmadığınız için hepinize teşekkür ediyorum. Hepinizi çok seviyorum. En ufak yorumunuz bile beni o kadar mutlu ediyor ki. Küçük bir itiraf yapayım size arada bir önceki bölümleri açıp yorumlarınız okuyorum bdbdbdb Sanki sizinle yan yanayım gibi hissettiriyor. Hepsi beni çok mutlu ediyor.

Hepinizi çok seviyorum ulan. Bol bol koca koca öpücükler 😘😘😘😘 Gözlerim doldu lan. Ağlayacağım galiba. Hepinizi çok seviyorum cankuşlarım.

Yeter la bu kadar duygusallık. Duygusal ponciklerim silin hemen göz yaşlarınızı. Şimdi geldik klasik bölüm sonu sorularına. (Ellerini sinsice ovusturan pazarcı amca emojisi bdbdbd)

Bölüm nasıldı?

Mira?

Nuray teyze?

Efsun Hanım?

Boran?

Aydın?

Baran?

Arslan?

Dolunay?

Belinay?

Müstakil ev konumundaki müstakbel koca adayımız Hamdi?

Şere*siz?(siz anladınız kim o 😉)

Diğer bölüm olacaklar hakkında tahmin?

Hayırlı işler bol kazançlar gençler...

Continue Reading

You'll Also Like

111K 4.6K 35
KLASİK BİR GERÇEK AİLE/ABİ KİTABI (Küfür yok) Berbat bir hayat yaşayan İlgi başka bir kızla karıştığını öğrenirse ve tek kız olursa ne olur?
2.6M 255K 53
☆YAKINDA KALDIRILACAK☆ Bir yıldız kaydığında hep tek dilek dilerdim... 'Uzaylı istilası istiyorum.' Ve bir uzaylı gelip tüm kalbimi istila etti. O bi...
22.8K 2.6K 30
"Benimle dans etmeye kalkma Jeon, seni yürümeye hasret bırakırım emin ol." İnstagramdan tanıştığı çocukla flörtleşip ondan sıkılınca ghostlayan Jungk...
4.3M 259K 83
Her şey; aslında bütün aile fertlerinin yapmak isteyip de yapamadığı, ailenin küçük oğlu Murat ve eşi Nalan'ın isyanıyla aile apartmanını terkedip, o...