Lise Günlükleri ft. Tozkopara...

By amyctly

131K 7.7K 11.2K

Takvimler 1 Eylül'ü gösteriyordu. Temrenli Koleji'nin ilk günüydü. Yeni bir sene, iki düşman takım içinde çok... More

Lise Günlükleri - Tanıtım.
bölüm 1: yeni yıl.
bölüm 2: parti.
bölüm 3: kaos planları.
bölüm 4: kıskançlık.
bölüm 5: ceza.
bölüm 6: havuz.
bölüm 7: geçmişin izleri.
bölüm 8: instagram.
bölüm 9: korkak.
bölüm 10: doğum günü.
bölüm 11: kasırga.
bölüm 12: boş okul.
bölüm 13: boş okul pt.2
bölüm 14: yeni çift. (!)
bölüm 15: eski sevgili.
bölüm 16: fotoğraf.
bölüm 17: değer.
bölüm 18: geçmiş.
bölüm 19: saha.
bölüm 20: maç.
bölüm 21: bambaşka.
bölüm 22: güven.
bölüm 23: tanıdığın insanlar.
bölüm 24: yara.
bölüm 25: hırka.
bölüm 26: gizli görev.
bölüm 28: yalan.
bölüm 29: dedikodu.
bölüm 30: aşk üçgeni.
bölüm 31: aldatma.
bölüm 32: özür.
bölüm 33: motor.
bölüm 34: taraf.
bölüm 35: burcu.
bölüm 36; kırık sessizlik.

bölüm 27: günlükteki gerçekler.

2.8K 205 235
By amyctly

Günlüğü okumaya gücüm yetmediğinden, fotoğrafların yarattığı şok etkisiyle uyuya kalmıştım. Okul için hazırlanıp hiçbir şey yemeden evden çıktım. Yağız'a hesap sormam gereken konular vardı. Bisikletimi kaptığım gibi hızlı hızlı okula sürdüm. Ardından okul bahçesine girer girmez bisikleti bir kenara rastgele bağlayıp, olabildiğince hızlı şekilde okula girdim.

Biriyle çarpışmam ile sendelemiştim, hızlı yürüdüğüm için dengemi kaybetmem normaldi. "Yavaş." Dedi. Sesi anında tanımam ile gözlerimi devirdim. Kafamı kaldırıp numaradan bir gülümseme ile Çağan'a baktım. "Sana yavaş asıl. Çekil önümden." Ona omuz atıp gidecektim ki, kolumdan tutup çekti.

"Bu acelen neyin nesi, bilmiyorum. Ama konuşmamız gerekiyor. O yüzden, işini ertelesen iyi olur." Kaşlarımı çatıp güldüm. "Senin için işimden mi vazgeçeceğim, dalga geçiyorsun, değil mi?" Az önce kolumu çekmiş olduğum hâlde, tekrardan tutup bir sınıfın kapısını açtı. İçeri girer girmez kapıyı kitledi. "Amacın ne senin?" Diye sordum bıkkın bir ifadeyle.

"Dün, kulüp odamıza giren sizdiniz, değil mi?" Bir sıranın üzerine oturup ona baktım. "Aynen, canım ya. İşim gücüm yok, senin kulüp odana gireceğim." Diyerek gözlerimi devirdim. "Ne söyleyeceksen, iki saniye içinde başla yoksa çığlık atarım. Ya da şu camlardan birine sıra fırlatırım, camdan atlarım. Yaparım bak." Elini kaldırıp, 'sakin ol', dercesine aşağı yukarı salladı. "Leya'nın günlüğü, sende mi?"

Bilinmesinden korkuyorlardı. Bu kadar belli etmesi de, ironikti. "Ne günlüğü ya?" Diyerek oturduğum sıradan ayaklanıp kapıya ilerlemiştim ki, önüme geçti. "Tuana, ben ciddiyim. Günlük sende mi?"

"Ben de ciddiyim. Kimsenin günlüğü bende değil. Kimsenin kulüp odasına da girmedim. Tamam mı?" Dedim sinirle. Az önceki sakinliğimden eser kalmamıştı. "Sevgili Leya'cığına gidip," Dedim derin bir nefes alıp. "Günlüğünün ben de olmadığını söyleyebilirsin." Omuzlarından sertçe ittirip kapıya yöneldim. Yeniden önüme geçti. "Bak, bana kızgınsın ve hâlâ hiçbir şey yapmadın. O yüzden, dün odaya girenin sen olduğuna eminim. Böyle boş kalmazsın."

"Yapmadığı nereden biliyorsun?" Diye sordum. "Odaya girdin." Kafamı iki yana salladım. "Hayır, girmedim." Kaşlarını kaldırıp güldü. "O zaman n'aptın?" İki elimi koluna koydum. "Sen küçük aklını bunlara yorma, git Leya ile oyun falan oyna. Yakında anlarsın, ne olduğunu." Elleriyle, ellerimi tuttuğunda geri çekmek için hızlı bir hareket yaptım ama anında kendine çekti. "Sana inanmıyorum. Ama yine de, inanmış gibi yapacağım."

"Ben de sana inanmıyorum." Dedim. "İnanmış gibi de yapmayacağım." Bu kez onu cidden sertçe ittirdim. Kilidi çevirip çıktım. Kendi kulüp odamıza gitmek için alt kata indim.

Yağız, sanki geleceğimden haberdarmış gibi kapıyı açtığında, kızgın bakışlarım anlık olarak şaşkınlığa dönmüştü. "Tuana." Dedi gülümseye çalışarak. "Okumadım." Dedim, içeri girerken. "Okuyamadım çünkü! Neden biliyor musun, öyle fotoğraflar gördüm ki, elim deftere bir kez daha gitmedi." Kapıyı arkamdan kapatır kapatmaz, Yağız'a dönmüştüm.

Cebimden çıkardığım fotoğrafları gösterdim. "Leya senin kız arkadaşın mı, Yağız?" Yağız derin bir nefes alıp, sandalyeyi çekip otururken dikkatle ona bakıyordum. "Dı. Kız arkadaşımdı. Liseye geçtiğimiz yaz." Bir şey demeden devam etmesini bekledim ama asla devam etmedi. "Neden bitti, peki? Ve Çağan biliyorken, benim nasıl oluyor da haberim olmuyor?!" Yağız konuşmadıkça daha da sinirleniyordum.

Elimi masaya vurdum. "Yağız bana cevap ver!" Diye bağırdım en sonunda. Hiçbir şey söylemiyordu hâlâ. "Sana bir şans verdim." Dedim dikleşerek. "Onu mahvettin. Her şeyi anlatsaydın, çok daha güzel şeyler olabilirdi. Şimdi aranızda geçenleri o sikik günlükten öğrenip, her şeyi okul sayfası adminine atacağım. Yapmam gerekeni yapacağım. Çağan da senin kadar korkuyordu, güzel olacak bence. Ne dersin?" Kafasını iki yana sallayarak ayağa kalktı.

"Sakın." Dedi. "Sakın, Tuana. Babam beni öldürür." Bana doğru yürürken istifimi hiç bozmadan gülümsedim. "Benimki de dün yakalansaydım beni öldürürdü. En azından elim boş kalmayacak, aldığım aksiyona değmeli." Fotoğrafları yerden alıp kulüp odasından çıkarken, Yağız seslendi. "Arkadaşız sanıyordum." Arkamı dönüp ona baktım. "Ben de öyle. Ama şunu fark ettim ki, kendi işi için beni düşünmeyen birini, ben neden düşüneyim?"

"Tuana." Dedi. "Yapma."

"Madem Leya eski sevgilin. O zaman onunla yeniden çıkmayı sağla. Yoksa sana yemin ederim, her şeyi yayarım. Mavi Ay'ı bitirme planıma azıcık bile yaklaşamadın ve her geçen gün, Çağan beni delirtiriyor. Bir haftan var, Yağız. Ya düzelt ya rezil ol." Dedim. "Bu seni de etkiler. Kasırga'dan birinin rezil olması, tüm takımı etkiler." Dedi dikleşerek.

"Hiç sanmıyorum. Ben üstesinden her şekilde gelirim. Zaten takım sırlar üzerinde ayakta duruyor. Birinin açığa çıkması sadece sır sahibini bozar." Dedim. Son kez yüzüne baktım ve kapıyı çekip çıktım. Derin bir nefes verdim.

Telefonumu çıkarıp, ders programına baktım. Bedendi. Soyunma odasına gidip üzerimi değişirdim. Çantamı düzeltirken içeri Ülkü'nün girmesiyle ona baktım. "Yağız bahsetti, şu Esat'ın telefonunu ne yaptınız?" Diye sordu. "Unuttum ben onu Yağız'a sormayı. Dersten sonra bakarız." Odadan çıkıp spor salonuna girdim.

Spor salonundaki, tribün kısımlarına oturan Leya, Çağan ve Esat'ı görünce kendi kendime gülüp yerdeki basketbol topunu aldım. Onlar sanki orada yokmuş gibi davranacaktım. Topu, potaya doğru atacakken, Leya'nın sesini duydum. "Tuana." Dedi. Topu atıp onlara döndüm. "Dün odaya giren siz miydiniz?" Fazlasıyla endişeli ve üzgün gözüküyordu.

Elimle Çağan'ı gösterdim. "Çağan'a da dedim, biz hiçbir yere girmedik." Ellerini uzun saçlarına götürüp, perçemlerini kulağının arkasına attı.

"Peki. Umarım doğrudur." Çağan, eliyle Leya'nın sırtını sıvazlarken bana doğru gelen topu elime aldım. Bunu karşımdaki duvara sertçe atsam, oraya çarpıp, onlara doğru gidebilirdi. Ve benim suçum olmazdı. Potaya atacakmış gibi topu kaldırıp duvara fırlattım, tam tahmin ettiğim gibi, oradan sekip, onların oturduğu yere gitti. Tam Leya ve Çağan'ın ortasından geçmiş olması, tahmin ettiğimin fazlasıydı ama iyi olmuştu. İkisi birbirinden uzaklaştırlar toptan kaçmak için.

Numara yaparak elimle ağzımı kapattım, toptan kaçmak için hepsi geriye çekilmiş, tüm teması bozmuştum. "Bilerek yapmadım, cidden." Dedim, şaşkınlığımı koruyarak. Normalde bilerek yaptığımı saklamazdım, ama bu kez bilmeseler de olurdu. Çağan, eliyle bir hareket yaptı, 'önemli değil' anlamında, ardından aldığı topu bana fırlattı. Yakaladığım gibi arkamı dönüp gözlerimi devirdim ve topu potaya attım.

"Her yerde seni arıyordum," Mert'in telaşla içeri girmesiyle bakışlarım ona döndü. "Dersimiz bedenken, nerede olmamı bekliyordun acaba?" Kolumdan tutup beni kenara çekti. "Şu dün bulduğumuz telefonun içinden," Diye fısıladadı. "Sizin Çağan ile öpüşürken ki fotoğrafınız çıktı. Esat, rakuna göndermiş." Gözlerim şaşkınlıkla açılırken anlık olarak o üçlüye baktım. Çağan ile göz göze geldiğimiz an gözünü kaçırdı.

Onun dışında hiçbiri bize bakmıyordu, Esat'a baktım. "Yeni hedefimiz onu izlemek olsun." Diye fısıldadım. Kafasını salladı.

Tüm öğrenciler içeriye doluştuktan sonra, Mavi Ay'ın yeni hocası Gökhan Hoca'yla da tanışmıştık. "Bir duyuru yapmam gerekiyor, çocuklar." Dedi Cihangir Hoca. "Okullar arası olacak turnuvaya, gidecek takımı seçmek için üç turnuva düzenlenecek önümüzdeki hafta. Gökhan Hoca'nız Mavi Ay ile, ben Kasırga ile ilgileneceğim. Kazanan takım il dışına çıkarak okullar arası turnuvaya gitme hakkını kazanacak."

O an bizim takım ile aramızda bir bakışma geçmişti. Hepsinin bize ve kendine güvenen tavrı, yüz ifadeleri ile gülümsememi büyütmüştüm.

Bu ders serbesttik. Mükemmel. Herkes bir şeyler ile ilgilenirken, bir değişiklik yaparak bu kez basketbol oynamadım. Spor salonundan çıkıp, kulüp odasına gittim. Dolabıma kilitlediğim defteri çıkardım. Bir yere geçip oturdum ve okumaya başladım.

yağız ile anı defteri yazıyordu, ilk sayfasında.

Defterin çoğunluğu fotoğraflardan oluşuyordu, hatta neredeyse hepsi. Sayfaları sinirle çevirmeye devam ederken, yazı görmem ile durdum. İçerisinde Çağan'ın adı da geçiyordu.

uzun zamandır buraya fotoğraf yapıştıramıyordum. çünkü artık benimle görülmek istemediği için fotoğraf bile çekmiyorduk. sanırım mavi ay'a katılmam, ve okula burslu olarak başlamam hoşuna gitmedi. arkadaşları ile tanıştıracağına söz vermişti, yazdan beri tek çağan ile tanıştım, o da tesadüf olmuştu. ben onu herkese anlatırken, o benden kimseye bahsetmemişti.

bugün, onu parka çağırıp amacını sormak istedim. ve her şey bitti.

"artık seni sevmiyorum," "bana rakip olamazsın." "seninle daha fazla birlikte olamam." "zamanını boşa harcarım..."

beni o parkta bırakıp gitti. ben kalkamadım. ardından çağan'ı gördüm. yanıma oturur oturmaz anladı, neler döndüğünü. o da, gruptan atılmıştı. artık bir kasırga üyesi değildi. sanırım yağız onu tehdit etmiş, ne olduğunu pek anlamadım ama tuana ile ilgiliydi. her neyse.

ona bize katılmasını gerektiğini söyledim. hem sayı olarak eşitlenirdik, hem onun gibi bir sporcu iyi olurdu. ayrıca, bir arkadaşa ihtiyacım vardı.

yağız'ı şimdiden özledim ve kendimden nefret ediyorum.

&

kurguyu çalan arkadaş, mesajlarıma yanıt vermeden kurguyu kaldırmış. hepiniz duyuru, yorum, çalan arkadaşın panosuna yazılan mesajlar olsun çok yardımcı oldunuz, sizin sayenizde oldu. teşekkür ederim, iyi ki varsınız. <3

Continue Reading

You'll Also Like

789K 64.8K 13
arkadaşlarıyla birlikte orduya katılan jungkook, ilk görüşte etkilendiği komutan kim taehyung'a cinsel içerikli mesajlar atmaya başlar. taekook, tex...
71.8K 9K 12
Yaşadığı mahallenin gözde omegası balet Taehyung, orada göreve yeni başlayan yüzbaşı alfa Jungkook'la ruh eşi çıkar.
127K 8.1K 32
'Bilinmeyen numara. Diyorum ki, o güzel kalçalarını biraz daha camının önünde sallaya sallaya odada tur atarsan boxer denen bir şey kalmaz üstünde. ...
betty By ︎ ︎

Fanfiction

2.4M 211K 33
Ama New York'a geldiğimden beri bir kokusu var. for vanilla baby