bölüm 18: geçmiş.

2.6K 199 351
                                    

İki Yıl Önce,
Çağan Efe Ak's Pov;

"Ee, sen oynamayacak mısın?" Dedi Tuana, basketbol topunu elinde sallarken. "Yok, sen takıl. Yağız çağırdı beni." Dedim gülümseyerek. Dün Ülkü ile tartışmıştık, Tuana, Yağız, Deniz ve Mert ufak bir anlaşmazlık sansa da öyle değildi. Sanırım Yağız da durumu öğrenmişti. Beni bu yüzden çağırıyordu. Kuzenini koruyacak aklınca.

Geçen hafta Ülkü ve Yağız'a açmıştım kendimi. Tuana'nın beni öptüğü günün, ertesi günü. O zaman hiçbir şey olmamıştı. Ama iki gün önce, Ülkü'nün beni sevdiğini öğrenmem ile aramızda bir tartışma geçmişti. Tuana'nın beni sadece arkadaş olarak gördüğünü, onun sevgiye dair hiçbir şey bilmediği ve beni asla sevmeyeceğini söylemişti, bir kriz anında. O anki sinirle yapmamam gereken şeyler yapmış, üzerine fazla gitmiştim. Dün özür dilesem de, kabul etmemişti.

Kötü şeyler olacakmış gibi hissediyordum.

"İyi, işiniz bitince birlikte gelin o zaman. Oynarız." Tuana gülümsediğinde gülümsemiştim. Gülüşü de çok güzeldi, her şeyi gibi.

Onu onayladıktan sonra okula girmiş ve alt kata inmiştim. Kulüp odasına girdiğimde, sinirden kıpkırmızı olmuş Yağız'ı, ağlamaktan kıpkırmızı olmuş Ülkü'yü gördüm. Ben odaya girer girmez, Yağız yakama yapışmıştı. "Seni var ya, öldürürüm." Sertçe onu iki elim ile omuzlarından ittim.

"Ne yapıyorsun, Yağız?!" Diye bağırdım. "Her şeyi mahvedeceksiniz!" Diye bağırdı, Ülkü ve bana. "Biri Tuana'yı seviyor, biri Çağan'ı seviyor! Herkes birbirine aşık, maşallah!"

"Benim Tuana'ya olan hislerim, sizi ilgilendirmez. Geçen gün mutlu olduğum için gelip anlatmıştım ama pişman ettiniz." Dedim sinirle. "Ben onu seviyorum. Ne dersen de Yağız, bunu değiştiremezsin. Seni, bizim aramızda olanlar ilgilendirmez."

"O seni sevmiyor ama. Hiçbir zamanda sevmeyecek, sen onun hep en iyi arkadaşı olacaksın. Aynı yerdeyiz, Çağan. Ama sen bana hiç acımıyorsun." Dedi Ülkü, sertçe burnunu çektikten sonra araya girip. "Bana bu kadar kızacağın ne yaptım ben sana? Sadece seni sevdiğimi söylemek istedim." Diye devam etti.

"Ben sana, beni sevdiğin için kızmadım, Ülkü. Tuana'nın duygusuz olduğunu söylediğin için bağırdım, kızdım. Tuana duygusuz biri değil, tamam mı? Beni sevip sevmemesi de önemli değil. Sevsin isterdim, bunu çok isterdim. Ama bunun için onu zorlayamam, değil mi?" Ülkü gözlerini kapatıp geriye yaslandığında, bende tekrar Yağız'a döndüm.

"Ülkü senden hoşlanıyor, sen Tuana'dan. Grup içinde aşk üçgeni oluşturmuşsunuz, resmen." Dedi Yağız, söylediklerimi asla umursamıyordu, kendi kendine konuşuyor gibi bir hali vardı. "Amacınız ne sizin, bu kadar güçlü bir grubu dağıtmak mı?" Hah, işte bu.

İstemsizce gülmüştüm. "Senin, karın ağrın belli oldu." Dedim. "Tuana'yı seviyor olmam, Ülkü'nün beni seviyor olması... Sonunda üçümüzden biri üzülecek, kavga çıkacak. Ucu, dönüp dolaşıp Tuana'nın gruba olan bağına dokunacak. Tuana'nın zekasını kaybetmek istemiyorsun ne de olsa grubun beyni. Herkes onun sayesinde, Kasırga'ya saygı duyuyor. Onu gerçekten önemsemiyorsun bile. Tam anlamıyla kullanıyorsun. Ülkü'den de vazgeçemezsin çünkü kuzenin. Beni gruptan çıkmaya zorlayacaksınız, beni kaybetmen senin için bir kayıp olmayacak. Böylece beşli olarak devam edebileceksiniz." Dedim.

"Ama bir şeyi unutuyorsun, Tuana ben yokken burada olmaz. Beni seviyor olması önemli değil, onun en yakın arkadaşı benim sonuçta." Dedim Ülkü'ye ima yaparak.

Lise Günlükleri ft. Tozkoparan İskender.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin