bölüm 31: aldatma.

2.5K 198 332
                                    

Çağan'ın attığı mesajlardan sonra tüm mesaj kutuma defalarca bakmıştım. Okul sayfasına ne zaman sızdığı hakkında hiçbir fikrim yoktu. Yüzümü kapattığım ellerimi yüzümden çekerek derin bir nefes verdim. Yüzüm kıpkırmızı olmuştu. Salak Yağız yarım saattir mesajlarıma cevap vermiyordu. Mert, Deniz ve Ülkü'ye anlatamazdım çünkü Leya ve Yağız arasında olanları bilmiyorlardı.

Gözlerimi kapatıp açtım. Her şeyin bir rüya olmasını dilemiştim ama olmadı. Telefonum zil sesi kulaklarımı doldurdu. Çağan arıyordu. Boğazıma oturan yumrudan kurtulmak için yutkundum, ve telefonumu elime alıp açtım. Ben Tuananaz Tiryaki'yim, ne olursa olsun ona karşı çıkmalıyım.

"Evet?" Dedim sinirden ve utançtan kıpkırmızı olmuş, ne yapacağını bilemez hâlde koltukta oturan endişeli kız havasından çıkıp, hiçbir şey olmamış gibi özgüvenli bir ses takınıp. "Konuşmamız gerektiğini biliyorsun." Dedi, sert bir sesle. Onun sesinin sertliği beni geriyordu. "Pekâlâ, nerede konuşacağız?" Dedim titremekten son anda kurtardığım sesimle.

"Sahaya gel, on beş dakika içinde. Aldığınız her şeyi getir." Tamam dememe kalmadan kapattı telefonu. Gözlerimi devirerek Yağız'ı tekrar aradım. Yine açmadı. Odamda yayılarak oturduğum koltuktan kalkıp üzerimi değiştirdim ve evden çıktım.

Gerilmiştim ama belli etmemem gerekiyordu. Sahaya geldiğimde o daha gelmemişti, banklardan birine oturup ellerimi cebime sokarak beklemeye başladım. Hava soğuktu. "Ne yaptığını sanıyorsun, sen?" Diye sordu. Duyduğum sesle kafamı kaldırıp gelen Çağan'a baktım. Bir şey söylememe kalmadan elini bana uzattı ve tekrar konuştu.

"O günlüğü hemen bana veriyorsun," Dedi birkaç adım daha atıp bana yaklaşınca. "Günlük bende değil." Dedim omuz silkerek. "Bana yalan söyleme." Dedi çenesini sıkarak. "Günlüğü bana ver. Aldığınız her şeyi bana geri ver."

Kafamı iki yana salladım. "Tamam, biri yanımda ama günlük bende değil." Dedim ayağa kalkıp. Kaşlarını kaldırarak bana baktı, "Buna inanacak mıyım, sence?"

"Günlüğü alnıma yapıştırıp gezmemi mi bekliyorsun, bende değil diyorum."

"O zaman evine gidip alalım." Dedi ellerini cebine sokarken. "Günlük evde de değil." Dedim, "Ama sana Esat'ın bizi ifşa ettiği gizli telefonunu verebilirim." Bana olan sinirinden dolayı çatık duran kaşları daha da çatılmıştı, yüzündeki siniri yerini merak almıştı. "Ne?"

Çıkarken cebime koymuş olduğum telefonu çıkarıp ona uzattım. "Al bak. Her şey içinde. Eğer birini yargılayacaksan, önce kendi arkadaşlarından başla çünkü insanların özel alanını ilk işgal eden biz değiliz." Telefonu eline alıp fotoğraflara ve mesajlara bakarken dikkatle ona bakıyordum. Gördüğü şeylerin siniriyle derin nefes alıp verdi. Telefonu cebine koydu. "Esat'ın dolabından mı aldın bunu?"

"Evet." Dedim.

"Bu senin yapmış olduğun şeyin doğru olduğunu göstermiyor." Dedi. "Öyle bir şey iddia eden olmadı zaten."

"Hâlâ günlüğü vermeni bekliyorum." Dediğinde derin bir nefes verdim, "Günlük bende değil lafının neresini anlamıyorsun?" Dedim sinirle. "Günlüğü sen aldın, nereye sakladın, kime verdin ben bilmiyorum o yüzden. Kimde ya da nerede olduğunu söyle, alabileyim." Dedi.

"Yağız'da." Dedim ardından duraksadım. "A, o Mert'e vermişti, Mert de malum Deniz'le bir şeyini paylaşmasa olmuyor. E Ülkü dedikoducuların dedikoducusu onlar da ona vermiş de olabilir. Yani bilmiyorum. Öğrenince haber veririm," Diyerek gülümsedim ve kafamı salladım, normal bir şekilde yanımdan geçip gitmeyi hedeflemiştim ki, kolumdan bir anda yakalayıp beni çekti.

Lise Günlükleri ft. Tozkoparan İskender.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin