bölüm 10: doğum günü.

3.1K 217 435
                                    

Üzerimdeki elbiseyi son kez düzelterek aynaya baktığımda derin bir nefes verdim. Şifonyerin üzerindeki kolye dikkatimi çekmişti. Giydiğim mavi, belime tam oturan desenli mini elbise ile uyardı, aslında. Damla şekli açık maviydi. Elbisenin boyun kısmı açıktı, kolye taksam çok daha güzel duracak şekildeydi...

Gözlerim ondan hemen sonra saate kaydı, tam yediydi. Ve doğum günü saat yedi de başlayacaktı. Geç kalmış sayılırdım. Şifonyerin üzerindeki kolyeyi aldım ve hemen taktım. Saçlarımı geriye iterek, yatağın üzerine bıraktığım kot ceketimi giydim.

En fazla on, on beş dakikaya orada olurdum. Evden çıktığımda evde kimse yoktu, yani eve geldiklerinde beni odamda sanarlardı, aramazlardı. Bu iyiydi çünkü babam asla Çağan'ı sevmemişti ya da başka bir arkadaşımı. Ama görüşmemem için uğraşmazdı da, anca kızar, söver ve sonra unuturdu.

Görüş alanıma, dış boyası açık tonlar ile yapılmış, küçük ön bahçeleri oldukça düzenli, her yeri çiçek dolu bahçeli iki katlı minimal bir ev girdiğinde gülümsedim. Benim evim olmadığı halde benim evim gibi hissettiren tek yerdi.

Beyaz kapılarına vurmadan önce aklıma geldi. Yaşadığımız yer küçük bir kasabaydı, buraya geldiğim bir kişinin kulağına bile gitse okul sayfasında paylaşmak zorunda kalacaktım. Bunu kabul ederken nasıl düşünememiştim.

Bir şey uydurur gelemediğimi söylerdim, buradan gitmeliydim. Aslında ben buraya hiç gelmemeliydim. Arkamı dönüp tam gideceğim sırada açılan kapı yüzünden durdum. "Tuana?" Dedi bir kadın sesi. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes verdim. "Burcu Teyze." Dedim önüme dönerken. Kollarını kocaman açıp bana sarıldı.

"Hoşgeldin, bizde seni bekliyorduk."

Yapma ya.

İçeri girip ceketimi askılığa astım. Kalbim çok hızlı atmaya başlamıştı, ev hala aynıydı. Hala, kapıdan girince olan uzun holde holde birçok fotoğraf asılıydı. İçinde benimde olduğum fotoğraflar.

Tam askılığın yanındaki fotoğrafta, ortaokul mezuniyet partisine gitmeden önce Burcu Teyze'nin çektiği fotoğraf asılıydı. Çağan bir kolunu belime sarmıştı, tam kapıdan çıkmadan önce çekmişti, annesi fotoğrafı. Çok dikkat çekmeden göz ucuyla baktım fotoğrafa.

Burcu Teyze benim arkamdan gelen misafirler ile ilgilenirken bende holde hala fotoğraflara göz gezdire gezdire yürüyordum.

"Gelmişsin."

Merdivenlerden gelen sese karşı döndüm. Çağan'ın yara bere içindeki yüzü, üzerine büyük ihtimalle onun için annesinin seçtiği kıyafetler ile -çünkü o asla gömlek giymez.- merdivenlerden bana bakıyordu. "Burcu Teyze için geldim." Dedim. "Sonuçta burası benim evim, ve sen benim evime geldin." dedi o da.

"Bak giderim." Diyerek kapıya gösterdiğimde, kalan iki tane basamaktan atladı ve güldü. "Tamam, bir şey demedim." Gözlerinin boynuma kaydığını hissettiğimde rahatsızdım. Kolyeyi takmamalıydım. "Kolyen güzelmiş, kim aldıysa, zevkli biriymiş. Sana da çok değer verdiğine eminim." Dedi gamzesini çıkara çıkara gülümserken. Elim refleks olarak kolyeye giderken kolye ile oynamaya başladım. "Evet, eskiden verirdi."

Çağan konuşmak için ağzını açarken sağ taraftan gelen bir flaş patlaması ve fotoğraf sesi ile sağa döndük. Burcu Teyze elindeki fotoğraf makinası ile ikimizi çekmişti. "Anne, ne yapıyorsun ya, ver şunu." Burcu Teyze, ona fotoğraf makinesi almak için elini uzatan Çağan'ın eline vurdu. "Anneye ya denmez, geç bakayım Tuana'nın yanına," dedi ve etrafına baktı. "Ah Harun gel, Tuana ve Çağan ile fotoğrafımı çek."

Lise Günlükleri ft. Tozkoparan İskender.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin