bölüm 22: güven.

2.9K 198 209
                                    

Partinin İlk Saatleri,
Leya Kırşan's Pov;

"Tuana ile dans edeceğim!" Dedi Çağan bir kez daha heyecanla. Bunun üzerine gözlerimi devirmiştim, yine. Bana göre ceza, Çağan'a göre ödül olan bu parti dansını Sera Hoca söylediğinden beri Çağan'ın ağzından aynı cümleler çıkıyordu. "Tuana ile dans edeceğim!"

"Biliyorum Çağan, Sera Hoca bile bize bunu bir kere söyledi." Dedim, Çağan beni umursamadı heyecanla Esat'a döndü, aynı şeyleri ona söylemeye devam etti. O da kızacaktı, çünkü Esat da Ülkü ile dans edecekti. Bu da onun için bir cezaydı, Çağan'ın aksine. Esat onun nispet yaptığını düşünüyordu. Öyle de oldu, Esat'ın siniri, Çağan'ın heyecanını bastırdı.

"Ya bi' sus be. Sen konuştukça Ülkü ile dans edeceğim geliyor aklıma!" Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırmış, masanın üzerindeki suyu almıştım. Çağan, Esat'ın omzunu sıvazlamıştı. Defne girdi araya. "Bence en kötü durumda olan kişi benim! Deniz ile dans edeceğim, o çocuk çok konuşuyor."

"Ülkü de çok konuşuyor, özellikle sevmediği insanlara karşı... Kafamın etini yiyecek."

"Bence, en kötü durumdaki kişi benim." Diyerek araya girdim, hepsinin gözü beni bulmuş ve yüzlerini buruşturmuşlardı. "Doğru." Dedi Esat. "Ama Ülkü de çok gıcık." Defne de hemen araya girdi, "Deniz çok boşboğaz." Onlara gülüp, gözlerimi kapıya doğru çevirdim.

Gözlerimin kapıyı bulması ile bir deja vu yaşadığımın farkına varmıştım. Yağız, ceketini dikkatlice düzeltmiş, kıvırcık saçlarından ellerini geçirmişti. Yavaş yavaş yürürken, birkaç kişiye kafası ile selam vermiş sonrasında gözlerini benim gibi etrafta gezdirmeye başlamıştı, onunla göz göze gelme korkusu ile hemen önüme dönmüştüm.

"Ay, size merhaba demek istemiyorum ama, Sera Hoca buraya bakıyor." Diye bir fısıltı duymam ile irkildim. Ülkü'ydü, bu. "Merhaba canlarım!" Diye bağırdı aniden, Sera Hoca duysun diye. "Sana da merhaba, Ülkü." Dedi Defne suratsızca.

"İyi akşamlar, Leya." Omzuma değen bir el, kulağıma hoş gelen bir ses... Yağız Kılınç. Elini çekmesi için omzumu silkip geriye döndüm. Yağız yine bana gülümseyerek bakmış sonrasında, iki yanıma bakmıştı. Bir yanım Esat, bir yanım Çağan'dı. Şükür, yan yana oturmayacaktık.

"Esat, sen oradan kalk, Yağız sende Esat'ın yerine geç." Sera Hoca'nın selam bile vermeden, yanımıza gelip oldukça soğuk ve sert bir sesle konuşması, açıkçası beni üzmüştü. Beni bir diğer üzen şey ise, yanıma Yağız'ın oturacak olduğunu öğrenmemdi. "Hay hay, güzel hocam. Siz isterseniz de biz yapmaz mıyız?" Yağız cümlesini kurduktan sonra, Esat'ın zor bela kalktığı yere oturmuştu.

"Çağan, sen bir sandalye geri kay, oraya Tuana oturacak. Defne sen şuraya..." Sera Hoca konuşurken ben Çağan'a bakıyordum. Çünkü bakacak başka yerim yoktu, Yağız'a bakamazdım.

"Benimle muhattap olmamaya mı çalışacaksın, tüm gece boyunca?" Diye sordu, Yağız. Asla dönüp bakmıyordum. "Her zaman, ilk tercihim bu olacak, o yüzden lütfen sus." Dedim. "Ben, o dansta senin gönlünü alırım."

"Senin benden alabileceğin tek şey; Cenaze masraflarının sebebi olmam olabilir, Yağız."

Aradan uzun zaman geçmiş, herkes yerine oturmuştu. Yağız, sürekli benimle konuşmaya çalışsa da, ben her zaman, yapmam gerekeni yaparak mesafemi korumuştum. Tuana ödül alırken bile, benimle konuşmaya çalışmıştı, arkadaşına destek çıkacağına. Bir şeyler döndüğü belliydi, Yağız da bunu belli etmek için elinden geleni yapıyordu. Çünkü Yağız, bilmenizi istemediği şey için şüpheye dahi düşürmeyecek kadar dikkatliydi.

Lise Günlükleri ft. Tozkoparan İskender.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin