EVİM

By kafayiyedimben

728K 36.8K 5.1K

Ne abi mi? Ben yasak bir aşkın meyvesiydim. Ya da kaldırılmış bir kadının son umudu. Annem, güzel annem. Bab... More

Tanıtım
Karakterler
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
#sevgieylemgerektirir
15
16
17
18
19
20
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
37-part 2
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
06.02.2023 (4.17)

21

13.8K 863 137
By kafayiyedimben

Okuldan içeri girerken telaşım yüzünden bir kaç kez düşme tehlikesi geçirmiştim. Kevser öğretmen telefonu yüzüme kapatınca ne yapacağımı şaşırmıştım. Evde hazırlanana kadar başıma gelmeyen kalmamıştı. Ayakkabımı giyerken işaret parmağımı da kaybetmiştim. Hala ağrıyordu zavallım. Şansıma evde kimse de yoktu. Nuray teyze not bırakıp çıkmıştı evden.

'Mira tatlım akşam uyuduğun için seni uyandırmadım. Hem ortalık biraz durulsun istedim. Merak etme herkes işe gitti. İkizler ve Çınar da okulda. Mutfak masasında kahvaltı hazırladım lütfen ye. Aç kalmanı istemiyorum. Benim acil çıkmam gerekti. Üç dört saate gelirim. Öptüm canım. YEMEK YEMEYİ UNUTMA NURAY TEYZEN.'

Notta aynen bunlar yazıyordu. Yok yok anladım ben. Benim şansımın babaannesi kaşar.

Dünkü ağlama krizimden sonra sabaha kadar uyumuştum. Hala kafam ağrıyordu. Ne yapacağımı bilmiyordum. Arslan abi ve Boran abinin dedikleri kafamın içinden çıkmıyordu. İstenmediğim bir evde duracak kadar gurursuz değildim. Ayağım da iyileşmişti. Yani sayılırdı. En kısa süre de iş bulmam gerekiyordu.

''Hala!''

Belinay'ın sesini duymamla bacağıma sarılan bir çift kolu hissetmem aynı anda olmuştu.

''Belinay iyi misiniz? Dolunay nerde?''

''Müdürün odasında. Kavga etti. Çok korktum hala.''

Gözleri dolan Belinay'ı hızla kendime çektim. Minik kollarını sıkıca boynuma sarmıştı. Hala demeleri garip geliyordu.

''Sakin ol bir tanem. Hadi beni Dolunay'ın yanına götür.''

Müdürün kapısına gelince kapıyı tıklatıp içeri girdim. Belinay elimi sımsıkı tutmuş bırakmıyordu.

''Mira Hanım geldiğiniz için teşekkür ederim. Ben ikizlerin öğretmeni Kevser.''

Kevser Hanımın elini sıkıp koltukta oturan Dolunay'ın yanına gittim. Belinay Dolunay'a sarılırken ben de hasar tespit yapıyordum. Neyse ki görünürde bir yaraları yoktu.

Dolunay kardeşinden ayrılıp bana sarılınca kollarımı ona sardım. Odanın kapısı aniden açılınca oraya döndüm. Uzun boylu yapılı bir adam ve yanında zayıf bir kadın bize bakıyordu. Kevser hanım öne çıkıp adama elini uzattı.

''Hoş geldiniz Refik Bey. Ben Mehmet'in öğretmeni Kevser.''

Adam Kevser Hanımın eline bakıp yüzünü buruşturarak karşı koltukta oturan çocuğun yanına geçmişti.

''Neden çağırdınız bizi buraya öğretmen hanım.''

Kevser Hanım masanın diğer tarafında oturup sıkıntıyla bize baktı.

''Aslında sizi buraya çağırmayacaktım. Ama bu Dolunay ve Mehmet'in ilk kavgaları değil. Artık diğer öğrencilerim de rahatsız oluyor.''

''Bunun için mi çağırdın bizi öğretmen. Çocuk bunlar.''

''Bakın Refik bey özellikle sizi çağırdım buraya. Mehmet arkadaşlarına karşı çok saldırgan tavırlar sergiliyor. Dolunay ile bir çok kez kavga ettiler. Sözlü kavgaları artık şiddete dönüştü. Mehmet Dolunay'ın saçını kesmiş. Belinay müdahale etmek isteyince de onu ittirmiş. Belinay'ın kafası az kalsın masanın sivri yerine gelecekmiş. Mehmet'i çok kez ikaz ettim. Ama arkadaşlarına tavrı değişmedi. Başka bir sınıfa almamıza rağmen hala aynı tavırları sergiliyor. ''

''Ne var bunda öğretmen. Çocuk bu kavga da eder oyun da oynar.''

''Bakın deminden beri susayım susayım diyorum ama yeter. Belinay'ın kafası yarılabilirdi. Hatta daha kötüsü bile olabilirdi. Çocuk diye başkalarına durduk yere şiddet uygulayamaz.''

Tamam ben de küçükken yaramaz bir çocuktum. Ama hiç bir zaman sebepsiz yere başkalarına şiddet uygulamamıştım. Zaten kavga ettiğimiz çocuklarla bir saat sonra barışır tekrar oyun oynardık.

''Sen karışma çocuk. Demek ki hakketmiş. Benim oğlum yaptıysa bir bildiği vardır.''

''Ne demek oğlum yaptıysa bir bildiği vardır. Bu nasıl zihniyet. Hayır efendim kimse benim yeğenlerime durduk yere bulaşamaz.''

''Sana karışma dedim kadın. Bu sus otur oturduğun yerde.''

Ne diyor lan bu lavuk!

Sinirle ayağa kalktım.

''Susmuyorum. Sizin çocuğunuz benim yeğenlerime zarar vermiş. Sizin kirli zihniyetiniz bunu anlamıyor olabilir ama bu şiddet. İster küçük olsun ister büyük.''

''Bana bak kadın. Sana sus dedim elimden bir kaza çıkacak şimdi.''

''Hadi ya. Allah aşkına çıksın. Ne yapabilirsin sen bana düdük!''

Adam da sinirle ayağa kalkınca Kevser Hanım hızla aramıza girdi.

''Lütfen sakin olun. Refik Bey lütfen oturun söyleyeceklerim bitmedi daha. Mira Hanım lütfen siz de sakin olun.''

Sinirle karşımdaki adama bakarken yerime oturdum.

''Refik bey dediğim gibi Mehmet'in yersiz bir öfkesi var. Bir pedagoga götürmenizi tavsiye ediyorum. Mira Hanım size gelince Dolunay ve Belinay'ın sınıflarını değiştireceğim. Ayrıca Dolunay çok fevri hareket ediyor. Nerde bir olay olsa orada Dolunay'ı görüyorum.''

''Ben oğlumu pedagoga medegoga götürmem.''

Kevser Hanıma cevap verecekken karşımdaki gıcık adam benden önce davranmıştı.

''Refik Bey Mehmet'in iyiliği için iyi bir pedagoga görünmesi lazım.''

''Hayır dedim. Benim oğlum ne yaptıysa haklıdır. Demek ki hakketmiş bu ikisi.''

''Lan hıyar! Ne demek hakketmiş.''

Sinirlenmiştim ve ağzımdan çıkanları ben bile duymuyordum artık.

''Kızım sen karışma bu işe. Kadınların bileceği iş değil bu. Beyini çağır o konuşsun.''

Kadının dedikleri ile dondum kaldım. Bu nasıl bir zihniyetti. Bir kadının böyle düşünmesi çok iğrenç bir şeydi.

''Bak hanımteyze benden büyüksünüz diye bir şey demiyorum ama sinir etmen LAN BENİ!''

Sonlara doğru bağırmam ile adam olmayan gerizakalı ayağa kalkmıştı.

''SEN KİME BAĞIRIYORSUN LAN!''

Üstüme doğru yürürken ikizleri arkama çekip başımı dikleştirdim. 

''Sana bağırıyorum. ''

''Bana bak elimden bir kaza çıkacak şimdi.''

Alayla güldüm. Kollarımı gösümde birleştirip bir adım ileri attım.

''Hadi ya. Erkeksen yap.''

Meydan okuyan bakışlarımla adama bakarken  iyice kızarmıştı.

''Seni var ya...''

Havaya kaldırdığı eline fırsat vermeden erkekliğine son gücümle tepme attım. Adam bir anda neye uğradığını şaşırmıştı. O inleyerek orasını tutarken ayağına tekme geçirip ileri ittim. Yere düşerken belini ortadaki sehpaya çarpmıştı. Oh canıma deysin.

''Hele yarağıma bak bana tokat atacakmış. Ben askerlik yapsam komando olarak yapardım. Senin gibi ite pabuç mu bırakacaktım.''

Kevser Hanım yanıma gelirken odaya güvenlikler girmişti bile. Onları yaka paça dışarı çıkarmışlardı.

''Mira Hanım iyi misiniz? Gerçekten özür dilerim. ''

''Sizin bir suçunuz olduğunu sanmıyorum.''

''Yine de benim de suçum var. Böyle bir insanla sizi aynı yere çağırmamalıydım.''

Bir şey söylemeden kafamla onayladım. Kevser Hanımdan izin isteyip ikizlerle bahçeye çıktım. Bahçedeki çardaklardan birine oturup kızları iki yanıma oturttum.

''Hala süperdin.''

Dolunay'ın kahkaha atarak söyledikleri ile ben de güldüm.

Onlara değil ama o çocuğa acımıştım. Böyle bir ailenin elinde büyüyen çocuk ileri de başkasının karısına kızına da bakardı, tecavüzde ederdi hatta öldürürdü bile. Erkek her şeyi yapar, erkek ne yapsa yeridir düşüncesinden bir türlü kurtulamamıştık. İşte böyle anne babalar yüzünden pırlanta gibi çocuklar birer çöpe dönüşüyordu.

''Hala''

Dolunay'ın sesi ile kendime geldim. Şu hala meselesini çözmem gerekiyordu.

''Siz bana neden hala diyorsunuz?''

Dolunay dünyanın en saçma sorusunu sormuşum gibi bana bakıp göz devirdi.

''Babamızın kız kardeşi bizim halamız oluyor.''

Gülerek Dolunay'ı gıdıklamaya başladım.

''Çok bilmişe bak sen. Ben bilmiyordum zaten.''

''Hala dur ya.''

Dolunay kahkaha atarken ellerimi uzaklaştırmaya çalışıyordu. Gıdıklamaya son verip ikisine de sımsıkı sarıldım. Bu iki afacanı çok seviyordum.

"Siz Arslan abiden duydunuz ama o nereden öğrendi acaba."

Nasıl öğrenmişti acaba. Çok merak ediyorum. Acaba sorsam mı? He Mira sor da seni çatıdan aşağı atsın. Köprüden de sallandırabilir. O değilde üç haftadır İstanbul'dayım denizi bırak köprü bile görmedim.

'' Ben biliyorum. Dün annemle babam konuşurken duyduk.'' Dolunay'ın sesi ile kendime gelmiştim. Düşünmekten kafayı yiyeceğim sanırım.Belinay anında itiraz etti.

''Yalan söylüyor hala. Bizi komşuya götürdüler diye gece gizlice annemle babamın odasını dinledi. Beni de yanına çekti. Ben söyledim ayıp diye ama dinlemedim.''

''Ya Belinay! Hain misin? Kardeş dedik kalleş çıktın.''

Hayrete Dolunay'a baktım. Bu kız daha altı yaşındaydı. Bu lafları nerden biliyordu Allah aşkına.

''Dolunay sen nerden biliyorsun bu lafları.''

''Boran amcamla izlediğimiz filmlerden.'' Göğsünü kabartarak söyledikleri ile kahkaha attım.

''Neyse halacığım ben sorunu cevaplayayım. Dün babam hastaneye gidince bir hemşire demiş ki 'Hocam kardeşiniz iyi mi? Alçası yeni çıktı kontasyonu var.''

Dolunay'ın söyledikleri ile kahkaha attım. Alçası mı? Kontasyonu mu?

''Alçı ve kontrol olmasın o küçük hanım.''

''Ay hala anlamamışım orasını. Ben de diyorum ne garip kelime bunlar. Neyse babam bunu duyunca şaşırmış demiş ki 'Hangi kardeşim' kadın da demiş ki 'Mira Demirci' sonra babam bir yanlışlık oldu diye şu süslü kızların olduğu yere gitmiş. Danışma deniyordu galiba. Oraya bakınca senin olduğunu öğrenmiş sonra da direk eve gelmiş. Kardeşmişsiniz siz. Bu durumda sen bizim halamız oluyorsun.''

Dolunay'ın bir sesini inceltip bir kalınlaştırarak söylediklerine ne kadar gülmek istesem de Arslan abinin söyledikleri hala kulaklarımda çınlıyordu.

Ulan olanları Dolunay'dan öğreniyordum. Paslanmışım be.

''Anladım Dolunaycığım. Ben gidiyorum minik tırtıllarım. Biraz tatil yapayım di mi? Daha İstanbul'u gezeceğim. Uzun bir süre görüşemeyebiliriz.''

Anında itiraz etmişlerdi. Onları zar zor ikna edip sınıflarına göndermiştim. Taksi evin önünde durduğunda derin bir nefes aldım.

''Biraz bekler misiniz valizimi alıp geleceğim.''

Taksici beni kafasıyla onaylayınca eve ilerledim. Nuray teyzenin bana bıraktığı anahtarla kapıyı açtım. Hızlı adımlarla odama çıktım. Dün topladığım valizime bakıp derin bir nefes aldım. Odadan çıkacakken aklıma gelenle kalem ve kağıt aldım.

"Nuray teyze öncelikle teşekkür ederim. Bana çok iyi baktın. Ben artık gidiyorum. Bu evde kalamam. Dün olanlar o kadar ağrıma gitti ki. Neyse. Bu evde daha fazla kalamam. Bana çok iyi baktın. Kendi çocuklarından ayırmadın tekrardan teşekkür ederim. Buraya kadarmış. Kendine iyi bak. Bu çatlak kız biraz tatil yapacak :)"

Kağıdı yatağın üstüne koyup valizimi aldım. Filmlerde evi terk edenlere dönmüştüm. Lan niyese her filmde dolabın üstünde boş bir bavul oluyordu. Ben evde olsam gaza gelip evi de terk edemezdim. Yok valizleri bul da içindeki kışlıkları çıkar da. Ölme eşeğim ölme. Gerçi burda kolay olmuştu. Keşke şey yazsaydım. Siz bu mektubu okurken ben çok uzaklarda olacağım.

Nuray teyzeye yakalanmadan çıkmam gerekiyordu. Nuray teyzenin ne olursa olsun beni göndermeyeceğini biliyordum. Ben de daha fazla burada kalamazdım. Bir maceranın daha sonuna gelmiştik.

Valizimi zar zor merdivenden indirip - bir ara aşağı yuvarlamıştım- dışarı çıktım. Taksici valizimi bagaja koyarken abilerimle yaşadığım eve son kez baktım.

Düşünme Mira. Daha bulman gereken bir iş var.

***********************

Miraaaa açaydım kollarımı getme diyeydim... Djhfjfjfnd

Aha gitti kız mutlu misinez?

Dolunay'ım olmasa hiç bir şey öğrenmeyeceğiz be. Aşkım benim. Senin gibi bir kankam olsa sırtım yere gelmez xjxxndbdj

Bilin bakalım kim yazdığı karaktere ana avrat sövdü. Ben tabiki dhdbfb

Refik malı? Vallahi ben yazarken sinir krizi geçirdim. Mira'm ellerine sağlık kuzum benim.

O zaman klasik sorulara geçelim.

Bölüm nasıldı?

Dolunay?

Belinay?

Mira?

Nuray teyzenin tepkisi ne olacak sizce?

Hayırlı işler bol kazançlar gençlik...

Continue Reading

You'll Also Like

567K 13.5K 14
24/03/2024 tarihinde düzenlenmiştir! "Dedim işte, sen babamızın yüzde 99,9 kızısın." Allah aşkına bu telefonda söylenir miydi? Tamam söyle diyen bend...
970K 100K 41
İngilizceden nefret eden Han Jisung ve onun ingilizce ögretmeni Lee Minho.
7.4M 434K 72
Terk edilmenin acısını yaşayan genç kızın başvurduğu garip yol kendine göstermelik bir sevgili bulup eski sevgilisini kıskandırmaktır. Bunun için oku...
199K 8.2K 53
@atesh.akinn hikayenize yanıt verdi. @atesh.akinn: Abi o hiç Antropoloji hocasını görmemiş ki, nereden bilsin? @_derin_cvkh: Psikoloji bölümünde okum...