Yasak Meyve: Nar.

By emineyyx

320K 16K 2K

O bana yasaktı, ama ben ona değildim. O beni kaybetmeyi göze alamazdı ama ben alırdım. Ben karanlıktan korkar... More

Yasak Meyve: Nar.
◘1◘ Yemek
◘2◘ Kaçacak Yer
◘3◘ Persephone
◘4◘ Şiir Yazan?
◘5◘ Yeraltı Dili
◘6◘ Dayanamayacağım şey
◘7◘ Anne?
◘8◘ Gerçek Aşk
◘9◘ Mektup
◘10◘ Kahkaha
◘11◘ Gerçekler
◘12◘ Sarhoş
◘13◘ Part 1 ◘ Yeraltı Yemeği
◘13◘ Part 2 ◘ Kraliçe Olmak İçin Doğan
◘13◘ Part 3 ◘ Gözlerde Gizlenen
◘14◘ Yanmaya Razı Gül
◘15◘ Aşık
◘16◘ Kılıç Talimi
◘17◘ Veda
◘18◘ Özlem
◘19◘ Kırgınlık
◘20◘ Antreman
◘21◘ Acı
◘22◘ Sıradanlık
◘23◘ Saklı Yer
◘24◘ Zor Sorular
◘25◘ Canı Parçalara Ayırmak
◘26◘ Ölümün Nefesi Çiçek Kokan Gelini
◘27◘ Aciz Kelimeler
◘28◘ Ateş
◘29◘ Kötü His
◘30◘ Theseus
◘31◘ Toplantı
◘32◘ Çocuk
◘33◘ Davet, Hançer ve Karanfil
◘34◘ Öncelik
◘35◘ Mücadele
◘36◘ Özür
Hadi biraz tartışalım
◘37◘ Sorulara Beklenmedik Cevaplar
Dönüş

Gelecek Bölümlerden Alıntı

6.9K 281 4
By emineyyx

Bu bölümü neden yazdım bilmiyorum bile. Sadece yatağa yattığımda bir anda aklıma böyle bir sahne düştü ve bende yazmak istedim. Diğer bölümden alıntı değil. Gelecek bölümlerden alıntı.

İyi okumalar.

Vote ve yorumlarınızı eksik etmeyin.

Saçlarımda bulunan tokayı büyük bir sinir çerçevesinde çözdükten sonra sinirle masaya doğru fırlatmamla saçım omuzlarıma doğu döküldü. Gözlerimle masayı taradıktan sonra tarağı bularak elimle kavradım. Sinir tüm hücrelerimde dolaşırken ona eşlik eden nefret, üzüntü, keybetme duygusu elimi ayağıma dolaştırıyordu. Elim titriyor, gözlerim yanarak ağlayacağını belli ediyordu ama ben bu değildim. Ben Hades'in bana yeraltına indiğimden beri bölük bölük döndüştürdüğü bir kişiliktim. Hades'in bana olmayı öğrettiği kişilik; güçlü, her şeye ağlamayan bir kişilikti. Persephone'du.

Ağlamak ise Persephone'ye göre değil; eski, güçsüz, zayıf derinlerimde gömülü olan Kore'ye göreydi. Hades'ten ve yaptığı şeyden dolayı nefret ediyor olabilirdim ama bana öğrettiği şeyin önemini bildiğimden elim kolum bağlı bekliyordum. Tarak saçlarımda gezinirken sanki her saç telime dokunduğunda benden biraz dağa sabır ve dayanma gücü alıp gidiyordu. Daha fazla dayanamayarak sinirle tarağı aynaya doğru fırlattım.

Bir kaç parça ayna masaya doğru düşürken aklıma dolan parçalanma anlarıyla dişlerimi sıkrak eş zamanlı olarak ellerimden tekini belime diğerini ise alnıma koyduktan sonra ovaladım. Sözümü Cerberus'a geçiremediğim, Hades'i ikna edemediğim için kendimden ölesiyle nefret ettim.

Ama daha çok Hades'ten.

Gözlerimi ıslak olmamasına rağmen yine de sildim ve başımı lüks ve gösterişli tavana dikip sabır ve dayanma gücü dilendim. Kırık ayna parçalarına bir kez olsun bakmadan saçlarımı bir kaç saniyelğine ensemden uzaklaştırarak havalandırdım. Bunalmaya başlamıştım ve böyle giderse ne yapacağını bilememekten ölüp gideceketim.

Sakin olmam ve hamlemi zamanı geldiğinde yapmalıydım fakat hamlemin ne olduğunu bile bilmeyince bu o kadar da kolay olmuyordu. Kulaklarımda çınlayan çığlıkları geçiştirmeye çalışarak ofladım. Doğru düzgün düşünemiyordum ve elimi sıkacak kadar dahi gücüm yoktu.

Birini daha kaybetmenin beni nasıl yaraladığını görmeden sevdiğim insanları elimden parça parça alıyordu. Beni tanıdığını düşünen birisinden beklenmeyecek bir şekilde inanılmaz bencildi. Aptal bir güç uğruna çevresinde ki insanları kendinden uzaklaştırıyordu. Bu sonunda onu savunmasız ve yapayalnız bırakacaktı ama bu onun şu anda umurunda olan bir şey değildi. Yıllar sonra anlayacaktı ama bu, hiç bir işe yaramamakla beraber onu daha fazla yakacaktı.

Kaybettikten sonra gelen pişmanlık ne onun için ne de bir başkası için bir anlam ifade etmeyecekti. Çünkü artık geri dönüşü yoktu.

Elimi alnıma koyarak gözlerimi kapattım. Rahatlamaya ihtiyacım vardı. Tüm kötü düşüncelerden sıyrılmam ve kendimi güçlü göstermem gerekiyordu. Ama öyle bir şeydi ki sevdiğim insanları kaybetmek, nefessiz kalmış gibi, beni öldüren, ama bir diğer değer verdiğim insan işin içinde olunca beni çıkmazda bırakan. Derin bir nefesi daha alarak dudaklarımı yuvarladım. Hades birazdan gelirdi ve ben onun gözü önünde üzerimi değiştiremezdim.

Kıyafetlerimin olduğu rafa doğru ilerlerken neden bu kadar çok aynanın odayı süslediği kafamı bulandırıyodu. Kırmızı elbisemin omzunu kavradıktan sonra vücudumdan kaydırarak kendimi kötü düşüncelerden itmek istediğimde diğer omzumda ki elbiseyi de düşürdüm. Belimde takılı kalan elbiseyi elimle çekiştirirken bir anda kapının açılma sesi duyuldu. Bir an ne yapmam gerektiği konusunda ikileme düşerken kapının kapanma sesi geldi. Ve sadece bir kaç saniye sonra da aynada Hades'i görüyordum.

Ve o an beynimle gurur duydum. Aklıma hiç olmadık intikam planları dolarken bıyık altından güldüm. Masum görüntüme aldanmamanız gerekirdi. Bu, bu şekilde devam edemezdi hem. Hades beni ezik görmeye devam ettikçe sözümü kimseye geçiremezdim.

İlk olarak dudaklarımı ısırarak kendimi buna hazır olduğum konusunda ikna ettim. Elbiseyi üzerimden daha yavaş bir hareketle indirmeye başladıktan sonra belimden aşağı doğru iterek elbisenin bacaklarından tamamen ayrılmasını sağladım. Ve artık iç çamaşırlarımla birlikte Hades'in gözleri önündeydim.

Cesaret, yüklü miktarda cesaret isteyen planım umarım elimde patlamazdı. Çünkü eğer elimde patlarsa Hades'in eline benimle dalga geçmesi için büyük bir koz düşerdi ve benim hakkımda kötü düşünebilirdi.

Hades aynadan beni izlerken onu görmezden gelmeye çalışıyordum. Bir an bile durmaksızın beni izlerken belimde ki elbiseyi de düşürdüm. Onu tahrik ettiğimi biliyordum. Ve onu tahrik ederken yüzünü çok merak ettiğimin tuhaf ve ironik bir şekilde merak ettiğimi de biliyordum. Fakat bende bunu yapacak ne cesaret vardı, ne de edepsizlik. Ki onun güzel yüzünün ve keskin bakışlarının radarına yakalanırsam planım suya düşerdi.

Aksi taktirde keskin ve arzu dolu bakışları beni yerden yere vurarak etkisiz hale getiriyordu. Onunla baş etmek için güçlü durmam gerekiyordu ve ben şu anda güçsüzdüm. Geceliğimi alarak üzerime geçirdikten sonra -ki bu sırada bir kez bile Hades'e bakmamıştım- arkamı döndüm. Ağzı aralanmış ve kaşları her zamnki gibi çatılı olan Hades bakışlarıyla beni sorguluyordu da.

Onu görmezden gelerek sinirimi belli ettim ve aynanın karşısında bulunan ve bana yattığım yerden bile Hades'i izleyebilme fırsatı veren yatağa ilerledim. Kan kırmızısı yorganın altına girdikten sonra Hades'e arkamı döndüm. Dudaklarımı ısırma isteğimi Hades beni ayndan doğru izlediği için bastırarak kaşlarımı çatmakla yetindim. Bir kaç dakika boyunca hareketsiz bekledikten sonra hareket edince ona döndüm. Yeleğini çıkarmaya başlarken aynadan bakışlarını bir an bile alamayarak benimle göz temasını kesmiyordu. Bunu bilerek yaptığını biliyordum. Ona aptal bir bakire olarak karşı çıkamayacağımı düşünüyordu. Onu umursamamak istesemde derinlerimi bilen birisi olduğundan elim kolum bağlıydı.

Hades üzerinde ki yeleği çıkardıktan sonra yavaş hareketlerle kenara doğru fırlattı. Yeleğin kenara atılmış haline baktım. Buruşmuş bir şekilde bana göz kırpıyordu. Tekrar Hades'e döndüm. Üzerinde ki her fazladan parçayı yavaş bir şekilde çıkardıktan sonra kenara doğru fırlatıyordu ve bunu, bana nispet yaparcasına yavaşça ve tahrik edici bir şekilde yapıyordu. Yaptığı her harekete karşılık beynim planımın ne kadar aptalca olduğunu bana gösteriyordu. Ona karşı koymam elbette imkansızdı.

Yine de kendimden ödün vermeden derin bir nefes alarak önüme döndüm. Yutkunmak istemesem de Hades hafife alınmayacak kadar güzel bir manzaraydı.

Ama ben bunu yapardım.

Yapmak zorundaydım.

Yapacaktım!

Hades aynı yavaş hareketlerle üzerini çıkardıktan sonra hafif ve gıcık bir gülümseme eşliğinde kollarını ensesinde birleştirerek gerindi. Bunu sonucunda oluşan karın kaslarının belirmesi olayı beni alıp yerden yere vurmuştu. Ben galiba bunu yapamayacaktım.

Harika bir şekilde yaratılmışken ne yapmamı bekliyordu ki? Ona karşı inanılmaz derece de savunmasız, güçsüz ve aptaldım. Ve tecrübesiz.

Yine de planımı bozduğuma dair hiç bir tepki göstermeden sadece korkaklara layık bir şekilde gözlerimi kaçırdım. Bir kaç saniye sonra Hades'in sıcacık bedeni aramızda olan kısa mesafeye aldırmadan bana ulaşıyordu. Yatakta dönerek yatmaya başladığında ne tarafa döndüğüne dair elimde ne bir kanıt vardı ne de bir bakış ama bana döndüğüne dair ve sırtımı izlediğime dair içimde anlamlandıramadığım bir his vardı.

Derin bir nefes aldığımda Hades yatakta tekrar hareketlenerek beklemediğim tek anda beni kolları arasına aldı. Bu yapamayacağıma kanaat getirdiğim planımda yoktu. O yüzden kendime nefes alarak biraz cesaret bahşetmeye çalıştım ve kolları arasında hareketlenerek onu başımdan savmaya çalıştım. Bunun üzerine kulağıma doğru eğilerek nefesini yine çok hafif bir gülme eşliğinde bıraktı.

"Hala kaçmaya çalışıyorsun." dedikten sonra açtığım azıcık mesafeyi kapattı. Mesafeyi omuzlarımı kaldırıp indirdikten sonra tekrar açmaya çalıştım.

"Kaçmaya falan çalışmıyorum." dedim ve kolları arasında yine hareketlenerek ondan kurtulmaya çalıştım. "Seninle hiç bir zaman uyumak istemedim. Nefes alışların bile ben anlamadan beynime işliyor. Tehdit edildiğim gerçeğini yutuyorum."

Tekrar hareketlendikten sonra kollarında kaçmaya çalışmamla beni sıcacık göğsüne tekrar sertçe yapıştırdı. Eli karnımın üzerinden beni sarmıştı ve gitmeme izin vermiyordu.

"Alışacaksın." diye mırıldandıktan sonra enseme beni benden alan, masum ama aynı zamanda tehditkar bir öpücük bıraktı. Kabul ediyorum bununla kendimden geçmiştim. "Yoksa canının yanacağını biliyorsun."

"İstemiyorum." dedim bahsettiği şeyi anlayarak. Her zaman bu kadar kaba olmasa olmuyordu zaten. Mutlaka bir yerden kendini ortaya atarak övmeliydi ki bunu yaparken de birilerini ezmeliydi. Aynı zamanda birilerini ezerek kendini her şeyi yapan birisi olarak göstermek de hobisiydi. Ondan nefret etmek için sanırım bir milyona yakın sebebim vardı. Hades yanağıma yanağını sürttürkten sonra bir öpücük daha kondurdu. Yanağımı öpmeleri bana dudağımdan öpmesinden daha fazla mutluluk veriyor, değerli olduğumu hissettiriyordu. Ama bu öpücüğün bu anlama gelmediğini şu an belimde gezinen ellerinden anlıyordum. İşin kötüsü kendimi kaybedeceğimden korkuyordum.

Bir anda beni altına aldığında ağzımdan çığlığa benzer bir ses çıktı. Ağzım aralanmış acizliğini gözler önüne sererken bakışlarım sert ve aralanan ağzımın acizliğini örter biçimdeydi. Hades'in bakışları bile beni yoldan çıkarmak içindi sanki. Kahverengi, sıcacık, tatlı ama aynı zamanda sert bakışları güzel gözlerinden geçip bana ulaşıyordu.

"İstemiyorum." diye tekrar mırıldandıktan sonra yüzümü çevirdim. Bu sefer cehenneme değil de gökyüzüne açılan pencere bana göz kırparken çenemde hissettiğin ufak baskı ile tekrar Hades'e dönmek zorunda kalmıştım. Üzerime ağırlığının hepsini vermese de tüm vücüdunu hissediyordum. Yine ona bakmama kararı alarak bakışlarımı kaçırdığımda derin bir nefes vermesiyle yüzüme sıcak nefesi çarparak ona geri gitti. Bir kaç saniye sonrada tek elini saçlarımı oynamak için kullanmaya başladı.

"Gerçek şu ki," diye mırıldandığında ona bakmaya başladım. Yüzü en fazla bir santimlik uzağımda iken ona karşı sert olmak zordu ki Hades beni zora sokmaktan çekinmediği için aramızda ki mesafeyi kapatarak benim ona yaptığımı o da bana yapıyordu. Nefeslerim derinleşmiş ve hızlanmış hareketlerini bekliyordu. Bakışları göğsüme kaydığında daha fazla heyecanlandım. Göğsüm inip kalkarken Hades tek elini de geceliğimin açık göğüs kısmına koydu. Ne yapacağını sabırsızlıkla beklerken eli bir kaç saniye göğsümde asılı kaldıktan sonra aşağıya doğru yavaşça bir iz çizmeye başladı. Ben daha ne kadar heyecanlanabilirim sorusunu kendime sorarken eğilip göğsüme bir öpücük bırakmasıyla nefesim kesildi.

Titrek ama sesli bir nefes aldığımda Hades bir anda durarak yüzünü tam yüzümün hizasına getirdi. Aralıklı dudakları ıslaktı. "Gerçek şu ki seni istediğim zaman zaten alırım." diye mırıldandı dudaklarıma yaklaşarak. Bu beni gerçek dünyaya taşırken alırım sözcüğü resmen öldürmüştü. Beni böyle mi görüyordu? Alacağı bir malı gibi? Bu sefer içimde büyüyen daha büyük bir intikam planıyla sarsıldım.

Onu geriye doğru iterken "Umurumda bile değil." diye fısıldadım ve bu sefer onun sırtı yatağa değdiğinde saçlarımı tek tarafına toplayarak kasıklarının biraz önüne oturdum. Hareketlerim onu şaşırtsa da bozuntuya vermeden ellerini belime getirdi. Eğilip çıplak ve kaslı göğsüne bir öpücük kondurdum. Benim gibi herhangi aptalca bir tepki vermemesi beni sinirlendirse de devam ettim ve bir öpücük daha kondurdum. Elleri belimi daha sıkı kavradıktan sonra ben yukarıya doğru çıktıkça o da benimle birlikte yukarı çıkıyor, geceliğimin eteklerini sıyırıyordu. Ben daha çenesine gelmeden bir anda hareketlenerek geceliğimi başımdan çıkardı.

Aramıza giren saniyelik ayrılıktan sonra çok geçmeden tekrar onu öpmeye devam ettim. Elleri bu sefer yarı çıplak bedenimi sararken çenesine bir öpücük kondurdum ve sakallarına ellerimi yaslayarak onu tekrar geriye doğru ittim. İlk defa dediklerimi hiç sorgulamadan gerçekleştiriyordu. Çenesine bir kaç öpücük daha bıraktıktan sonra tam dudaklarının hizasında durdum. Ne öptüm ne de başka bir şey. Sadece durdum ve nefesimi aralık olan ve beni bekleyen dudaklarından içeriye doğru akıttım. Sonra eğilerek dudaklarına dudaklarımı sürttüm. Ne yaptığımı anlamaya çalışırken kendini beni öpmek için önemli itti ama hemen geri çekildim ve gözlerini izlerken dudaklarına doğru fısıldadım.

"İstemiyorum dedim." dedikten sonra onu geriye doğru ittim ve yatağımızda ki eski yerimi alarak bu sıcakta yorganın içine girdim. Keyifle olduğum yerde dururken Hades'in tarafından sesin gelmemesi planımın başarılı olduğunu gösteriyordu. Dudaklarımı ısırdıktan sonra keyif gülümsememi durdurmaya çalıştım ama olmuyordu. Hades'i mağlup etmiştim. Tabi bu sırada kendimi de mağlup ettiğimi sıcacık bedeninden ayrıldığımda üşümemle anlamıştım.

Olsun.

Hades'i yenmiştim ve intikamımı almıştım.

Continue Reading

You'll Also Like

23.6M 1.4M 78
Doğum gününden sonra, kardeşiyle eğlenmek için konsere giden bir genç kız... Fırtına yüzünden iptal olan konserden eve dönmeye çalışırken, kendini bi...
244K 4.3K 30
Kocam ve arkadaşımın inlemeleri koridorda yankılandı.Bir an kalbim duracak gibi oldu. Gabriel, "Bir saniye bekle burada," dedi ve odamın kapısını açt...
100K 7.4K 61
Karanlık sokakların birinde, kenar köşede kalmış bir dövmeci, yıllardır saklanan bir sırrı korumaya çalışıyordu. Burası normal bir dövmeci gibi görün...
68.6K 5K 35
Altı elementin bulunduğu bir okul. Bu okula her şeyden habersiz, bir gece yarısı zorla kaçırılıp getirilen bir baş rol. Annesiyle aynı gece kaçırılıp...