◘32◘ Çocuk

4.9K 256 105
                                    

Uzun uzun açıklama yapmayacağım. Sadece gelen bir kaç yorum ve mesaj haddini çok aşan şekildeydi. Bana hakaret ve küfür içerikli mesaj ve yorum yazmanız sizi haklı çıkarmaz, aksine alçaltır.

Keyifli okumalar.

Kapıyı sert bir şekilde açtıktan sonra elimi bırakıp yeri dövercesine adımlarla odanın ortasına doğru ilerledi. Ben de Cerberus da içeri girdikten sonra kapıyı kapattım ve Hades'in sinirli hareketlerini izlemeye başladım.

"Yüce ve büyük, sadık evlilik tanrısı Hymen'in aydınlattığı meşale altında nasıl evlenmeyiz anlamıyorum." Üstünü çıkarırken kurduğu bu cümle karşısında gülümsedim. İçindeki yeleği çıkarmak istediğinde ama bağlarından dolayı çıkaramadığında ona doğru yaklaşıp kolunun altındaki bağları çözmeye başladım. Sinirlendiğini zaten biliyordum ama ara sıra verdiği derin nefeslerin sesleri bana öfkeden ziyade bunaldığı için böyle olduğunu gösteriyordu. Ellerim düğümleri çözerken çıplak tenine değiyordu ama bunu çok fark etmiyor gibiydi.

Uzun bir gün olmuştu. Gerçekten çok uzun bir gün olmuştu ve şu anda tek isteğim Hades'in göğsünde uyuyup dinlenmekti. Bu yüzden işi fazla uzatmadan, tenlerin çarpışmasını önleyerek düğümleri çözdüm.

"Aptallarla uğraşıyorum."

"Her toplantıdan önce kendi aranızda çözüm buluyor musunuz?" diye bir yandan bağları çözerken fısıldadığımda bana döndüğünü fark etmiştim ama ben işime devam ederek ona bakmayı erteledim.

Cevap yerine derin bir nefes sesi bana geldiğinde önüne döndüğünü fark etmiştim.

"Her yemeğin amacını kendi aranızda belirliyorsunuz, toplantılarda konuşulan konuların sonuçlarını belirliyorsunuz, alınacak kararları belirliyorsunuz..." Tek kolunun altı bittiğinde kafamı kaldırarak baygın bakışlarla ona baktım ve dönmesini bekledim. Gözlerini bana dikerek ağır ağır döndü ve yine bana bakmaya başladı.

"İpleri elden bırakmıyorsunuz ayrı, ayrıca toplantıda umursamaz davranışlar sergileyerek güç gösterisi yapıyorsunuz."

"Bunu duyurmaman için ne yapmamı istiyorsun?" Yarı tehditkar yarı şakacı sesine bakarak kaşlarını çattım ve gözlerimi kıstım.

"Kelleni." diye sessice fısıldadığımda son bağı da çözdüm ve arkamı ona dönerek arkamdaki ipleri çözmesini bekledim. Ellerini sırtımda hissettiğinde ürpersem de o da hızlı hareketlerle bağcıkları çözdü ama gitmeme izin vermeden dudaklarını esneme bastırdı ve çenesini omzuma dayayıp ellerini kollarıma koydu.

"Neden bu kadar sinirlendin?"

"Çünkü aptal yerine koyuyorsunuz. Aptal yerine koyduğunuz kişiler aptalca hareketler yaptığında kızıyorsunuz."

Neden bahsettiğimi anladığını biliyordum. Bu yüzden kollarının arasından çıkarken beni tutmak adına herhangi bir eylemde bulunmadı. İki adım sonra elbiseyi omuzlarımdan düşürdüm ve ayaklarımın altına düşen elbisenin üzerine basarak dolaba ilerleyip kendime bir kombinezon çıkardım. Hades'in gözlerinin üstümde olduğunu tahmin edebiliyordum, ya da bilmiyordum.

Hades çıplaklığa önem verecek birisi gibi durmuyordu. Yarı çıplak gezerken herhangi bir sakıncası olmadığından bunu tahmin edebiliyordum.

Kombinezonumu giydikten sonra Hades'e döndüm ve yanından geçerken gözlerinin ta içine gömüldüm. Aslında amacım o olmasa da şu anda ruhum sanki bakışlarıyla demlenmişti. Sanki yıllardır hazır olmayı bekliyormuş da o an hazır olmuş gibi bir histi, insanda sevgiden intihar isteği uyandıran bir his.

Yasak Meyve: Nar.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin