◘13◘ Part 2 ◘ Kraliçe Olmak İçin Doğan

7.8K 409 16
                                    

Selam. Hayırlı bayramlar!

Biliyorum bir haftaya gelir dediğim bölüm iki hafta sonra geldi ama yazdığınız 3000 kelimelik bölüm çakışma nedeniyle silinirse sizde aynı şeyi yapardınız -düzeltiyorum- aynı şeyi yapmak zorunda kalırdınız.

Az daha sinir krizi bile geçirebilirdim ki neyse ki sadece yastık ısırmayla yırttım.

Sonuç olarak ikinci partta da durumu toparlayamamış bir şekilde karşınızdayım.

Bir beğenseniz bir yorum yapsanız tadından yenmez!

Bir de nedendir bilmem bu bölümü yazarken içimden acaba çarpılır mıyım diye çok geçirdim dsdasdasdasd Ve bazı yerlerde Allah'ım, Tanrım gibi kelimeler kullanmadığım için çok eksiklendim, ne yazacağımı bilemedim.

Video konusunda gelmeyen ilginize teşekkürler.

Uff. Çok ciddi oldu bu konuşma. Yorumlarınızı beklerun. Medya çiftimiz :D

-Lütfen 3. part son olsun diyerek yalvaran yazarınız.-

Afrodit Hades'in kocaman yatağını inceledikten sonra hayretle bana döndü. "Demek burası yatak odanız." dediğinde ses tonunda ki edepsizlik ve ahlaksızlık gelip bana değdi. Annemin kötü bakışlarına aldırmadan kurduğu bu cümle Afrdoit'in hiç değişmediğini gösteriyordu.

"Afrodit." diyerek onu uyardığımda omuz silkerek odayı incelemeye devam etti. Tipik Afrodit'ti işte; Sıcakkanlı, edepsiz, güzel ve umursamaz. Afrodit Hades'in çalışma masasına doğru ilerlerken annem bana dönerek ellerimi tuttu. Bu davranışıyla birlikte bakışlarımı Afrodit'ten alarak anneme döndüm. Annem tam konuşacakken Afrodit Hephaistos mührü taşıyan vazolardan birine çarpınca konuşmaya başlaması bölündü.

"Sevgili kocam Hades'e de mi vazo yapmış?" diye alayla sorduğunda Afrodit'in diğer yüzüyle karşılaştım. Kocasını sevmeyen yüzü. Bir an aklıma o düşünce doldu: Acaba Hades ile de yatmış mıydı? Şaşırmazdım doğrusu. Vazoları arkasında bırakarak tekrar Hades'in masasına yaklaştı ve masayı kurcalamaya başladı. Neyse ki Hades -benim resmim dahil olmak üzere- tüm kağıtları oradan almıştı.

Annem bu sefer ellerimi sıkıca kendine doğru çekerek Afrodit'i izleyen bakışlarımın onunla buluşmasını sağladı. Yeşil gözlerinde ki memnuniyetsizlik dünyayı saracak türdendi.

"Merak etme, Kore." dediğinde bir an buz kestim. Kore. Belki anneme beni mahçup hissettirirdi ama Hades'in bana taktığı ismi daha çok seviyordum. "Asklepios seni buradan çıkarmak için bir şeyler yapmaya başladı bile ve hiçbir şey yemediğin için de sıkıntı çıkmayacak."

Kaşlarımı çatarak anneme baktım. Hiçbir şey yenediğimden kesinlikle emin değildim. İştahsızlığımın farkındaydım ama hiçbir şey yemediğinden emin değildim. Annem kafasını eğerek gözlerimi inceledi şüpheyle.

"Çok zayıflamışsın Kore." dedi şüpheyle. "Hiç bir şey yemedin değil mi?" Gözlerimi annemin gözlerinden çekerek düşünmeye başladım. Çok bir şey yediğim yoktu aslında. Peynir yemiş ve nektar içmiştim. Sanırım sadece buydu. Anneme sadece peynir yediğimi söyleyecektim ki aklıma ilk gün yediğim bir kaç nar tanesi düşerek aklımı kana buladı. Korkum benden büyük olduğunda nefes almak için dudaklarımı araladım.

"Yemekle ne alakası var anne?" diye sorduğumda annem kaşlarını hayretle çattı.

"Bilmiyor musun?" dediğinde bu sefer ben kaşlarımı çattım.

"Neyi bilmiyor muyum?"

Annem şaşkınlıkla bana bakmaya başladı. Bakışlarından okunan hayret karşısında beynim bana çok önemli bir detayı unuttuğumun sinyalini veriyordu. "Sana küçükken Hades ile ilgili hikayeler anlatırdım Kore." dedi. "Bunlardan bir tanesinde yer altında bir şey yiyen birinin tekrar yeryüzüne çıkamayacağıydı."

Yasak Meyve: Nar.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin