Alfamın Kalbi

524 57 99
                                    

Piyano sesini duymayı bekliyordu kulaklarım; beni eşime, alfama kavuşturacak, ruhumu özgürlükle yoğuracak o ezgilerin yokluğuna sürükleniyordum usul usul. Belki de ilk kez bu patika yalnızlığıma eşlik ediyordu. Botlarımın ezdiği kar tabakası yerini çöl tadında kuru topraklara bırakmıştı, öylece ayağıma geçirdiğim terliklerim haziran ayının kavurucu sıcaklığını engellemiyor ve tabanlarım sızlıyordu. Baekhyun'u geride bırakmıştım, Sehun'un varlığını sonsuzluğun sonuna iliklemiştim fakat hiçbir değişiklik karşılaştığım manzarayı değiştirmiyordu: Patikanın ucunda kül rengi ev önüme serildi ve yeniden umutsuzluk kelimesinin beynime çakılmasını engelleyemedim, buraya ilk geldiğim vakit yaşadığım şokun daha şiddetlisi vücudumu titretti, nefesimin boğazıma dizilişi ciğerlerimi acıttı. Çünkü öngörülerimin doğruluğundan emindim artık; Sehun'un düşüncelerine ket vuramadığı geceleri elinde sigarası, kapının önündeki basamaklara oturup gökyüzünü izleyişine sokulduğum sıcaklığın kaybolması dolayısıyla uyandığım geceler eşlik etmiştim, keyiflendiği günler bahçenin sağ tarafına dikilmiş görkemli ağacın gövdesine yaslanıp beyaz şarabını tüketmesinin ardından dudaklarıma bıraktığı aromalı öpücüklere aşinaydım, penceresine sabitlediği lacivert perdelerin yerini kırık beyaz tüller almıştı ve her sabah aralanıyor, gün ışığını içeri kabul ediyordu. Baekhyun, "Bu evde insan uyusa uyanmamayı düşler." demişti. Oysa biz uykuyu sevmiş, uyanmaya tutku beslemiştik gördüğümüz ilk yüzün birbirimizinki olacağını bildiğimizden. Biz bu evde aşkı, aşık olmayı öğrenmiş ve hepsinden öte aşkı yaşamıştık. Şimdi, 13 gündür, yaz esintisinin gıcırdattığı bahçe kapısı açılmıyordu, salıncağımın kurulduğu ağaç dibine şişe şişe beyaz şarap dökülmüş gibi kurumuştu, boyamaya yeltendiğimiz çitler çürük kısımlara ev sahipliği yapıyordu. Gözüm kenara istiflediğimiz boya kutularına ve fırçalara takıldı; Sehun bir akşam boya malzemeleriyle çıkagelmiş, çitleri yenileyeceğini söylemişti ama gününün çoğunu kurtları bir araya toplamak için harcaması, akşam eve geldiği zamanlar kollarımın arasından çıkmaya gönüllü olmayışı çitleri boyama işini sürekli ertelemesini sağlamışken çitlerimiz ömür boyu çürük tahtalara, yıpranmış yüzeye mahkum bırakılmıştı. "Sehun öldü." diye fısıldadı kuytuma saklamayı beceremediğim acımasız tarafım. "Eşini kaybettin, kendiyle beraber sekiz yaşından beri avuçlarına sinmiş mürekkep kokunu bile götürdü. Cümlelerini tutuşturmadın mı mührün kabuk bağladığında, geride kalan küllere parmak uçlarını sürtmedin mi geçmişin izlerini silmeyi umarak? Yaptın, sevgilinin yasını önce onun gelişinin habercisi olan defterine tutturdun, buraya ise piyanosuna ağıt yaktırmaya gelmedin mi? Korkak! " Bacaklarımın feri çekilmeden evvel bedenimi bahçeye atabilmiş ve salıncağın kalın halatlarını kavramıştım."Korkaksın." Konuşanın kurdum olduğunun farkına vardığım an titremelerim arttı, arkamı dönüp salıncağa çöktüm aniden, dal ağırlığımla sallanmıştı. "Bırak acımızı çekelim, yüzleş artık alfanın gidişiyle. Sen hariç herkes, her şey siyaha büründü. Ezberlediğin cümleler suçsuz, kayıp ezgiler masum... Jongin, dayanamayız."

"Dayanamıyorum." Ağzımı açsam irin kusacağıma dair edindiğim inançtan ötürü günlerdir dudaklarıma vurduğum kilidin kırılırken çıkardığı çatırdıyı hıçkırığım karşıladı. "Acıyor. Sehun sensizlik çok acıtıyor. Kapıyı çalacağım açmayacaksın, salıncaktan yuvarlanacağım pata küte, dizlerime üflemeyeceksin. Sehun, babamın kurduğu salıncaktan düşüşüm ruhumu yaraladı, senin kurduğun salıncaktan düşersem ölürüm. Lütfen düşmeme izin verme. Eğer korkmuş ve evimizde saklanıyorsan... " Bir an durdum ve "Elma!" diye bağırdım. "Elma Sehun, çıkmalısın. Oyun bitti sevgilim, sen kazandın. Ben seni sobelemeye kıyamam ki..." Umutsuzlukla eşleştirdiğim evin kapısına umutla baktım, beklediğim hareketlilik gözüme çarpmadı. Tüller bile kımıldamıyordu, sanki burada kimse yaşamamıştı. Oysa gerekli herkesi sorgulayıp Sehun'un şehir merkezine çağırılmadığını öğrendiğimiz vakit Chanyeol evimizden başlayarak tüm kasabayı taramıştı, yetinmeyip şehir merkezini baştan aşağı dolaşmış ve diğer kurtlara haber salmıştı lakin ben Sehun'u bıraktığım yerde düşlemekten ötesine gidememiştim, sevgilimin evimizde sigarasını tüttürmediğine, beyaz gömleğinin kollarını sıvayarak çay demlemediğine inanırsam delirirdim.

Capricorn-Sekai [Omegaverse] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin