Seni Seviyorum

1.1K 113 92
                                    

Kirpiklerine bıraktığım her dokunuş sonrası Sehun'un göz kapakları aşağı inip - prense kavuşmak uğruna su yüzüne çıkan deniz kızlarının gecenin çökmesiyle beraber güneşin hiç doğmayacağına ve prenslerinin karanlığa gömüldüğüne inanarak sevdiğine yol göstermesi adına kuyruklarını kaplayan pulları etrafa saçtıkları ve güzelliklerini kaybetmeye dayanamadıklarından ötürü canlarına kıydıklarına dair dinlediğim, masaldan ziyade efsaneye yakın anlatının gerçekliğini kanıtlarcasına parıldayan- okyanuslarını benden esirgediği için mızırdanmam üzerine baş alfa bileğime parmaklarını dolamış ve tam nabzımın attığı noktaya dudaklarını bastırmıştı. Avucuma dayadığı burnu mürekkep kokum ile nefeslendiğinin bir kanıtı olarak kırıştığı süre içerisinde zihnim çoktan, insanların puslu bakışlarına rastladığım gün dillendirilmekten çekinmeye başladığım ancak unutmaktan korkarak saman kağıtlarına ince ince işlediğim, Sehun'un ölü okyanuslarına yayılmış pulların ışıltısı vurdukça yerlerini belli eden, dudağının neminde çürümesini istemediğim duygularımı destelemiş, hasır ip yardımıyla tutturmuş ve ipin kenarına kırmızı karanfil iliştirmişti; bu karanfil rengini Sehun'un, parmaklarında yer edinmiş, kan sızdıran yaralarından alıyorken karanfil kuruduğu vakit yapraklarını demleyecek, ruhumu gömdüğüm toprağa dökecektim çünkü kaybolmayan tek hücrem sadece alfamın beni çağırmak için akıttığı kanıyla ehlileşir, yeniden dirilmeyi beklerdi. Şimdi hırçındım, ölümü doğduğu an tanımış olmama rağmen soramadıklarım ilk defa boğazıma bir yumru misali yerleşerek soluğumu sekteye uğratıyordu. Bakışlarımı Sehun'un bileğime sardığı parmaklarından çekemezken yuva bellediğim kucaktaki konforumu artırarak biraz daha yayılmış ve başımı alfamın geniş omzuna düşürmüştüm. Aralanan dudaklarımdan bir, "Özür dilerim." ifadesi çıktığı vakit Sehun okyanuslarının dökülmesine izin vermediğim çehreme bakmaya yeltendi fakat alnımı boynuna doğru sürükleyerek bu hamlesini geçersiz kıldım. Bileğimi tutuşundan kurtardığım sırada huysuzlanmıştı, parmaklarımızı birbirine geçirene dek kıpırdanmalarını sürdürse de esmer tenim ellerinin beyazlığı ile kaynaştığı an homurdanışları birbirimizi hissedeşimizin mahmurluğuna tutularak şarap dolu bir kadehin sessizliğine bürünmüştü. Yeniden, "Özür dilerim." deyip yanağımı çıplak tenine sürttüm, derisinin pütürlü dokusu içimi gıdıklasa da memnuniyetle bezeli tebessüm iznimi almaksızın dudaklarıma konmuştu. Tırnaklarım usul usul çaresizliğinin nişanesi yaraları yokladı, görmemeye ant içtiğim gerçeklikler tenime nüfuz ediyorken, "Piyano çaldın ama gelmedim." diye mırıldanabilmiş, bacağımızdan ağrı ilerleyerek boğazımıza değin ulaşmış sarmaşığın zehirli kısmına dilimi uzatmıştım. Gırtlağımdaki yakıcı tat mide asidime karışmadan evvel Sehun, "Geldin." dedi. Son heceye bindirdiği vurgu mutfaktan geçişi sağlanan kış bahçesinin etrafını çevrelemiş camlara çarpıp yankılandı ve belimdeki parmakları kucağına kurulmuşluğumu hatırlatırcasına, sıklaştı. "Jongin, sen benim her notamdasın. Bana gelmemen mümkün mü? Sadece bana gelmeni geciktirmek için çaldığım parçaları yarıda kestim, işe yaradı."

Yaşlar gözlerimin önüne set kurdu, "Belki de hiç gelmememi diledin." diye fısıldadım. Sehun'un lekelediği bölgeden ruhuma birkaç kanca geçirilmiş, benliğim gökyüzüne çekiliyordu. Bulutların görüş açıma girmesine ramak kala alfam çenemi kavrayarak başımı omzundan hızla ayırdı ve yılın belli günleri dalgaları ile kıyıları döven, oluşturduğu falezlere intiharın imarelerini bırakan ölü okyanusları kirpiklerinden aşağı dökülüp mürekkebimi bulaştırdığım yanaklarını temizledi. "Ne saçmalıyorsun?" Göz altlarına birikmiş tuz, konuştuğu vakit dudaklarına serpilirken sesimi onun yüksek tuttuğu tınısına uydurarak, "Sarang'ı seviyorsun, gelmemi neden isteyesin?" diye diklenişim alnındaki çizgiyi ortaya çıkarmıştı. "Seviyorum." der demez kucağından kalkmaya yeltenmiştim ki cam kesiklerinin kol gezdiği tabanlarımın sızısı hızımı kestiği için Sehun vücudumu bacaklarının arasına sıkıştırabilmişti. "Bırak!" Ben tepindikçe tutuşunun ölçüsünü artırıyordu. "Sehun, bırak!"

Capricorn-Sekai [Omegaverse] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin