Günüm Aydı

501 59 125
                                    

Tütsülerden çıkan duman; içime çöreklenmiş sıkıntıyı yansıtırcasına sabaha değin hayallerimi oynattığım beyaz tavana doğru yol alırken, Sehun'un ölü okyanusları hâlâ ayın çekiminden kurtulup susuz bıraktığı topraklara özgürlük bahşetmemişti. Yalın ayak dolandığım zemin bataklık hissiyatı verirken derimi yoklayan etlerinden sıyrılmış kemik parçaları, seslerini kaybetmiş deniz kızlarının pervasız çığlıklarından birer parçaydı ve tuzdan yoksunluklarına, duyumsadığım çürük kokunun eşliğinde üzülüyordum. Oysa çoktan varlıklarını unutturmuşlardı, sevgilimin mavilerinin 'ölü' sıfatıyla nitelenmesini sağlamalarının dışında herhangi bir işleve sahip değillerdi fakat peşlerine düştükleri prens tarafından reddedilmişliklerinin acısı kemiklerine öyle işlenmişti ki o çürük kokuyu almamak imkansızdı, baş alfa uyanmadığı müddetçe yüksek çığlıklar işitecek, olmayan kokularla sarmalanacak ve günün sonunda bataklığa gömülecektim kalbimde taşıdığım aşkla beraber. Tek tesellim Min Hayul'un gerçekleştirdiği ritüel sonrası Sehun'un maruz kaldığı büyülerin etkilerinin giderek azalacağına inanması ve geldiğinden beri bana, sabrını sınamama rağmen, usanmaksızın açıklama yapmaktan gocunmamasıydı. Hatta belli bir trans halinde yürüteceği ritüelin aşamalarının üzerinden neredeyse beş kez geçmiştik, içime sinmeyecek müdaheleleri eşimden uzak tutma hususunda kararlıydım; geceyarısı yeniden uğrayan doktorun yardımıyla serum ve sonda çıkarıp takmayı da öğrenmiş, Sehun ile sadece ben ilgilenir olmuştum. Böylelikle Park çiftinden uzaklaşmak için de bahane yaratıyordum, yarım bıraktığımız tartışmayı tamamlayacak gücü toplamak zordu. "Omega." Min Hayul tütsü ve mumları yakmayı bitirip Sehun'un başının altındaki yastığı çekerek vücudunun tamamen düz durmasını sağladı. Aslında doğanın kudretine teslim olmayı, ateşin iyileştiriciliğinden faydalanmayı istese de baş alfayı ev sınırlarının dışına çıkarmasına müsade etmemiştik. Çünkü yaşadığının öğrenilmesi şu şartlar altında ön göremediğimiz sorunları beraberinde getirebilir, baş alfanın uyanması adına harcadığımız çabayı sekteye uğratabilirdi. Pencereleri aralayarak orman havasıyla aramızdaki engelleri kaldırmışken, fitillerini tutuşturduğumuz mumlar ile ateşten şifa dileniyorduk. "Baş alfamızın kurdu, sizin kurdunuzla iletişim halinde ve bu durum onu bağlandığı bedenden uzaklaştıracaktır. İzniniz olursa odada yalnız kalayım." Heybesinden birkaç bitki çıkarıp avucunda ufaladı, bakır kaseye serpiştirdi ve mumun alevine tuttuğu değişik bir alfabeyle bezeli kağıdı bitkilerin arasında küle döndürdü, mırıldandığı şiirsel cümlelerin tınısı yükselmeden başımı hızla sallayıp odadan ayrıldığım gibi kapıyı örtmüştüm. Nereye gideceğimi bilmediğim dakikalar boyunca, inandığım yahut inanmadığım üstün varlıkları dualarıma ortak edişim Chanyeol'un adımı seslenmesiyle dudaklarımın kıpırtısında kayboldu, irkildim. "Biraz konuşabilir miyiz?" Mor göz altlarına tezat beyaz teni uykusuz kaldığının göstergesiydi, Sehun'un göğsüne uzanmış halde sevdiğimin kalp atışlarını özümseyerek, avuçladığım kanlı organın eşime ait olmadığını kendime hatırlattığım gece boyunca Chanyeol'un sık sık bizi kontrole geldiğinin farkındaydım, en son güneş doğmadan hemen önce serumu kontrol etmiş ve evi esir alan adımları kesintiye uğramıştı, ben ise yorgunluğuma yenilip uyumuştum. "Konuşmayalım." diye fısıldadım, Min Hayul'un kulak kesildiğim melodik ilahisi duvarlarda yankılanıyordu ve kurduğum cümleyi yutmuştu, ağırlaşan tütsü kokuları feromonlarımızı bastırıyordu. "Lütfen." dedi Chanyeol. Sarındığı krem rengi hırkanın ceplerine soktuğu ellerinden biri ileri uzanarak yavaşça bileğime dolanırken irislerini esir almış bitkin parıltının ardında bir çocuk diz çökmüş, yalvarıyordu. Ben bu bakışa vakıftım; ilk kar tanesi yere düşmeden evvel de gözlerini irileştirmiş, soluklarının çiğ misali kirpiklerime tutunmasına izin vermişti masumiyet çizgisinden ayrılmadan ve kirpiklerimin ziftiyle kirlenmiş damlalar yanaklarımı ıslatmıştı. "Tamam, konuşalım." Kabullenişim Yeol'un ısrarcı tarafını tanıyor oluşumdan ötürüydü, dudakları dudaklarımın üzerine kapanırken de bir çocuğun cesaretine rastlamıştım ateş grubuna mensup alfanın aurasında; kaçtığım müddetçe kovalayacak ve yanlış anlaşılmışlığını düzeltmeye çalışacaktı her şeyi ölçüp tartarak yargılarımı oluşturduğumu bilmesine rağmen, öylece karşıma dizilmiş gerçekleri elimin tersiyle kenara itecek mantıksızlığımı çoktan yenmiştim yaşadıklarım sayesinde ve sorgulamaktan kaçınan benliğim büyük kütleleri zerrelerine ayırmayı, gizliliğe kafa tutmayı öğreniyordu. Soru sormaya alışmıştım, cevaplar ürkütmüyordu kimsesizliğimi; bu yüzden Chanyeol'un peşine takılıp değişik tonlarda döşenmiş yatak odalarına girmekten çekinmedim. Baekhyun'un dekorasyon tarzı benimkine zıt parçaları kapsıyordu; beyaz gömme dolabı tamamlayan beyaz yatak başlığı, gül kurusu peluş bir halı ile hareketlendirilmişti ve bordo perdeler, bordo yatak örtüsüne uydurulmuştu. Komodinler ahşaptı, makyaj masası gün ışığından yararlanmak için pencereye yakın duvara konumlandırılmış ve çeşit çeşit parfümler boy sırasına göre dizilmişti aynanın önüne. Fotoğraflarının yer aldığı işlemeli çerçeveler aksesuar mayetinde kullanılmıştı, çoğunda Baekhyun eşinin kucağındayken birkaçında ben ve Kyungsoo da göze çarpıyordu, içimizdeki belirsizliklere karşın hepimiz gülümsüyorduk. "Sizi önemsiyor." Baekhyun'un omzuma yattığı, Kyungsoo'nun dizime uzandığı kareyi işaret etti. Çoğu kez zorla birbirimizden ayrılır ve evlerimize dağılırdık, dip dibe büyümüşlüğümüz bağlarımızı kuvvetlendiriyordu. "Baekhyun'u benden daha iyi tanıyorsun Jongin. Kelimelerini beyin süzgecinden geçirmez, düşüncelerini aktarmaya odaklanırken muhatabının duyguları önemini yitirir onun nezlinde, kırıcı davranır ve sakinleşene dek sebep olduğu harabenin farkına varmaz. Gönlünü alacaktır. " Eşinin onaylamadığı davranışlarına kendince bir kılıf uydurması tepkisizliğimi bozmadı. "Jisung'a ulaşamadım, aramalarıma ve mesajlarıma geri dönmüyor." Maruz kalarak edindiğim bilgileri benimle paylaşma çabalarını umursamayarak başka bir konu açışım Chanyeol'un iç geçirmesiyle sonuçlandı, Baekhyun hakkında konuşmaktansa evden ayrılamayışımın nedenini ona iletmek aramıza girmemesi gerektiğini hatırlaması adına seçtiğim bir yoldu ve üstelerse tavrım sertleşecekti. "Burada dilediğin kadar kalabilirsin omega." Konu tekrar eşinin hırçınlığına evrilmeden, "Babamı aradım." diyebildim. "Doğum yaklaştıkça annemin sancılarının arttığından bahsetti, bir ara Sehun'u görmeye geleceklermiş. Oğlunu ve damadını da dert etmelerini istemediğimden buradan ayrılmayı düşündüğüm hakkında konuşmadım, doğacak yavruları yeterince meşgul ediyor hayatlarını. Ardından Donghyun'u yokladım, yarın eşini sahil kenarına götürecekmiş biliyor musun? Birbirlerine alışma çabalarına giriştiler, üçüncü bir kişi olarak yaşantılarına dahil olamam. " Güz mevsimine geçişimizin nişanesi yağmur damlaları cama vurmaya başladığı an hıçkırıklarım boğazımdan yukarı tırmanmış ve omuzlarım sarsılmıştı. Gökyüzüne eşlik ederek saygımı sunmak mıydı gayem, yoksa bulutlara mı özeniyordu şekilsiz çaresizliğim? "Sığınamadım kimseye; abisiz, arkadaşsız, babasız, annesiz kaldım. Yalnızlığım, güçsüzlüğüm Sehun'la alakalı. Sırtlanır götürürdüm sevgilimi fakat bebeğim küçücük, ona nasıl yük bindiririm? Sehun abim, arkadaşım, babam, annemdi. Sehun ikimizi de kolayca taşırdı Chanyeol. Siz yapamadınız. Gerçi hak veriyorum size de; benliğimi Sehun'a bıraktım, hareketlerimi, zihnimi o yönetiyordu. Eşimin yanında zeki, özgür ve anlayışlıydım. Şimdi katlanılmaz bir ucubeyim, başa döndüm. Beni vasıfsız kılan toprak grubuna mensup oluşum değilmiş. Hamileyim, feromon yayıyorum ama arınamadım lanetlerimden. Hani değiştirmiştim kaderi, anahtarıydım kilit altında kalmış mutlulukların? Ayın kana bulandığı gece arafın kapıları aralanmadı mı, niye araftan kurtulamıyorum?"

Capricorn-Sekai [Omegaverse] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin