7. Bölüm

3.4K 327 66
                                    

𖦞

– Küçük Çaplı Ziyaret –



Jungkook elinin altındaki kediye engel olmaya çalışıyordu. Staj için geldiği kliniğe getirmişlerdi onu. Bir fareyi yakalamaya çalışırken kafasını yoldaki ızgaralara sıkıştırmış, başını çekmeye çalışırken de kulağının altını çizdirerek yara olmasına sebep olmuştu.

Şimdi ise, boğazına önlem amaçlı takmaya çalıştığı plastik işini zorlaştırıyordu. Derin bir nefes aldı ve elinin altındaki kediyi okşayarak iki ucunu da birleştirdi şeffaf plastiğin. Başında bekleyen doktor ise gülümseyerek aldı kediyi elinden.

Jungkook, yorgun bir şekilde önündeki masaya yaslanırken doktorun kediyi getiren kişilerle konuştuğunu görebiliyordu. Her şeyi ben halledeyim, sen de üzerine kon, diye geçirdi içinden. Bedenini doğrultarak elini önlüğünün cebine attı.

Jimin ile uyudukları günün üzerinden dört gün geçmişti. O sabahki görüntüyü unutamıyordu Jungkook. Koluna sarılmış, küçük olan bedenini daha da toparlayarak yanında uyuyan güzel omega...

Başını hızla yana salladı. Düşündüğü şeyler oldukça mantıksızdı, ki sıcacık olan bedeni ise başlı başına bir yanlıştı zaten. Önlüğünün cebindeki telefonu aldı eline. Hoseok'dan bir arama ve ortak gruplarında birkaç mesaj vardı. Saati kontrol etti. Akşam üzeri beşe yaklaşıyordu.

Elindeki telefonu arka cebine attıktan sonra önlüğünü çıkarttı. Az önceki veteriner muayene odasına girip gülümsedi genç olana.

"Çıkabilirsin Jungkook, çok bir işimiz kalmadı zaten. Ayrıca bugün güzel iş çıkardın, böyle devam et tamam mı?" Kadın elini yumruk yaparak havaya kaldırdı ve gülümsedi.

Sabah erken saatlerde kliniğe gelen bir kuşun ameliyatına girmişlerdi beraber. Ki kuş ameliyatları en zor olanlardı...

"Elbette noona. Haftaya görüşürüz." Kendini dolabına giderken gülümsemiş ve içinden ceketini aldıktan sonra söylemişti. Kadın gülümsedi ve el salladı küçük olana.

Jungkook yüzündeki gülümseyle dışarı çıktı. İçindeki his hemen eve gitmesini söylerken aklı Hoseok'u arayıp ne olduğunu sormasını söylüyordu. Aklına uyarak telefonu aldı eline.

Telefon kısa bir süre çaldıktan sonra neşeli ses doldurdu kulaklarını. "Jungkook nerdesin sen?!" Gülümseyerek söylediğinde Jungkook'da gülümsedi refleks olarak.

"Klinikteydim bir şey mi oldu? Neden bu kadar mutlusun?" Arabasına doğru yürürken cebindeki anahtarını kontrol etti. Arkadan Seokjin'in de sesini duyabiliyordu.

"Bir şey olmadı ama senin bu kardeşin var ya–" Kıkırtısı ve Seokjin'in kahkahası da duyuldu arkadan. Jungkook olduğu yerde durdu aniden. Kardeşi? Jimin oluyordu? Ne alakası vardı şimdi onunla?

"Kardeşim? Jimin?" Kaşları çatılırken yavaşça adımladı birkaç metre uzaklıktaki arabasına. Hoseok'un kıkırtısı ve onaylanan mırıltıları doldurdu kulağını yeniden.

"Hmm, aşırı komik. Çabuk sen de gel. Hem biliyor musun çok güzel portakallı cheescake yapmış. Seokjin üçüncü dilimi gömmek üzere."

Duyduklarıyla içinde filizlenen garip hisse engel olamadı. Bu da neydi şimdi? Derin bir nefes aldı ve sadece onaylayarak kapattı telefonu. Telefonu cebine atarken çenesini sıktı istemeyerek. Adımları sert bir şekilde yeri bulurken arabanın kapısını açtı ve aynı hışımla içeri attı kendini. Sesli bir şekilde az önce aldığı nefesi geri verirken çalıştırdı arabayı. Bir an önce eve gitmek istiyordu.

beautiful mess | jikookWhere stories live. Discover now