Yeliz önüne uzatılan belgeyi hemen imzaladı. Sude önündeki belgeyi alıp karşısında bekleyen Güvenlik amirine verdi. Herkes odadan çıktıktan sonra makam koltuğunun önünde yer alan deri koltuğa oturdu.

" Biraz daha iyi misiniz Bakanım. "

" İyiyim Sude. İlaç etkisini göstermeye başladı. Çok işimiz var mı? Bir an önce İstanbul'a dönüp torunumu sevmek istiyorum."

Genç sekreter, karşısındaki kadının torunundan bahsederken ki yüz ifadesine baktı. Kendisine bir abla şefkatiyle yaklaşan kadının kızına kavuşmasını daha dün gibi hatırlıyordu. Yıllarca öldü zannettiği kızını bir anda karşısında gören kadının çaresizliğini, mutluluğunu, kızını yeniden kazanmak için çırpınışlarını en yakınında olduğu için üçüncü bir göz olarak yakından deneyimlemişti.

"Beliz Ece çok tatlı bakanım. Ben bile tekrar görmek için sabırsızlanıyorum. Kızınızla aranızı düzelmesine çok mutluyum. Sonunda kader sizin de yüzünüze güldü. İzel hanım size çok benziyor. En az annesi kadar güçlü ve başarılı bir kadın."

Karşısındaki kızın gözlerindeki samimiyeti görüyordu. Yıllarca ona yalakalık yapmak, üzerinden prim yapmaya çalışan insanlarla o kadar çok karşılaşmıştı ki, çevresinde samimiyetine inandığı insanları görmek mutlu ediyordu onu...

" O benden çok daha iyi yerlere gelecek eminim. Büyümesi sırasında yanında olamadım. Kendi başına çok büyük işler başardı benim meleğim. Yanında olsam da, ancak bu kadar güzel bir gelecek hayal edebilirdim onun için. Zeki, akıllı... Baksana Harvard üniversitesinden kısa sürede mezun oldu. Yaşadıklarını düşününce boğazım düğümleniyor. Yengesini bulup aynılarını ona yaşatmak istiyorum. Ama bu kötü anılardan sıyrılıp, yaşadığı deneyimleri kendine tecrübe edinip güçlü bir kadın haline geldi. Gurur duyuyorum kızımla... Umarım Deniz'im de onun gibi güçlü bir kadın olur ilerde. Ablasının yolundan gitmesini çok isterim. "

Sude, gözleri dolarak ona içini döken kadına bakıyordu. Bir anne olarak yaşadıklarını tahmin dahi edemezdi.

" Deniz'in de ablası gibi asker olmasını ister misiniz gerçekten? "

Genç sekreter bunun cevabını gerçekten merak etmişti. Gözleri bulutlanan Yeliz hanım, başını kaldırarak gözlerini duvara çevirdi.

"Çok isterim Sude. Ben eşimi şehit verdim bu vatana. Nasıl canım yandı sana kelimelerle ifade etmem imkansız. Ama vatan sevgisi bana, kardeşime küçüklüğümüzden bu yana ilmek ilmek işlenen bir duygu oldu. Kocamın acısı her zaman taze kalacak. Hiçbir zaman içimde dolduramayacağım bir boşluk olarak kalacak. Ama bir yandan da onunla gurur duyuyorum. Tek keşkem beni yanlış anlaşılmalarla terk edip, gerçekleri duyamadan bu hayattan ayrılmış olması. Şimdi soruna gelecek olursam, evlat acısı yaşayan bir anne olarak sana şunu söyleyebilirim. Eğer vatanım içinse bir değil bin evladım feda olsun bu vatana. Acımdan ölsem de, vatanım için şehit olan yavrularımın arkasından da aynı Fuat gibi gurur duyarım ancak.... "

Sude bu koca yürekli kadına her geçen gün hayran oluyordu. Kadının söyledikleriyle gözlerinden akan yaşları engelleyememişti. Kendisini biraz toparladıktan sonra önündeki ajandasına çevirdi bakışlarını... Yeliz hanım eliyle hadi dercesine işaret ettiğinde derin bir nefes alarak iş konuşmaya başladılar.

"Bakanım, dış işleri bakanlığını temsilen Türkiye iş adamları derneğinde yapacağınız konuşmanın üzerinden geçmemiz gerekiyor. Yarın öğlen Hilton otelinde toplantımız var."

Yeliz hanım, başıyla onaylayarak sekreterinin uzattığı evrakları alarak incelemeye başladı.

" Dış işleri bakanlığının son stratejileriyle ilgili olarak da bir şeyler ekleyelim Sude. "

DÖNÜŞÜM (KİTAP OLUYOR) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin