10.BÖLÜM• ÖPÜCÜK

9.1K 878 278
                                    


  Önünde durduğum kapıyı çalabilir miydim? Bilmiyorum. Bir insanın kapısı bile nasıl ürkütücü olabilir anlamıyordum.

Kylie'nin uyumasını bekledikten sonra sessiz adımlarla odadan çıkmıştım. O savaş konuşmasından sonra asla uyuyamamıştım. Bende bir şeyler yapmalıydım. Çareyi de Aiden'ın yanına gelmekte bulmuştum. Elim tam kapıya vuracaktım ki sonra hemen geri çektim. Ya uyuyorsa ve uyandırdığım için kafamı uçurursa? Ellerim kafama gitti. Canım kafam.

Öff ama birinden yardım almaya ihtiyacım vardı. Buradaki eğitmenler bunu ne kadar sağlar şüpheliydim. Elim tekrardan kapıya gittiğinde çalacaktım. Bu sefer emindim. Kapıya vurmaya çalıştım ama elim gitmiyordu.

"Vursana kapıya. Pis el. Sende Mimi gibi dinlemiyorsun beni."dedim sinirle fısıldarken.

Karanlıkta , imparatorun oğlunun kapısında gecenin bir vakti dikiliyor, kapıyı çalamadığı için elimi azarlıyordum. Evet , ben bir ruh hastasıydım.

Önümde ki kapı hızla açıldığında irkilmiştim. Aiden üstsüz bir şekilde kapıya yaslanmış bana bakıyordu.

"Daha ne kadar orada dikilmeyi planlıyordun?" Alaylı sesi kulaklarımı doldurduğunda utanarak mırıldandım.

"Hepsi elimin suçu. Vur diyorum vurm-," Aiden bu deli ne diyor gibisinden bana bakmış sonra lafımı kesmişti.

"Ne saçmalıyorsun yine Melody?"
Ondan nasıl yardım isteyecektim ki acaba ne desem? Kıvrandığımı görmüş olacak ki geri çekilmiş, içeri geçmem için yol vermişti.

"İçeri geç, burada konuşmayalım." Ufak adımlarla içeri geçtiğimde bu odanın yanında bizimkinin anca ahır olduğunu anlamıştım. İmparatorun oğlu olunca böyle oluyor demek ki.

Beni oturmam için koltuklara yönlendirdiğinde karanlıktan dolayı önümü çok görememiş bir kaç kez düşme tehlikesi yaşamıştım. Aiden elini şıklattığında odada ki bir kaç mum yandığında onun yüzünü daha net görebiliyordum. Gözlerinin altı morarmıştı. Bu savaş olayları yüzünden uyuyamamış olmalıydı. Koltuğa oturduğumda onunda oturmasını bekliyordum ama o zebellah gibi tepemde dikilmiş, kollarını birbirine bağlamış konuşmamı bekliyordu.

"Konuşsana."dediğinde hafifçe öksürdüm.

"Sen ayakta mı duracaksın?"dediğimde aldığım cevap düz bir "Evet."olmuştu.

"Ama neden oturmuyorsun?"

"Sanane?"

"Lütfen otur. " Bu şekilde asla rahat rahat konuşamazdım. Ne kadar da kabaydı.

"Neden, benimle bir işin mi var koltukta?" Yaramaz bir gülüşle söylediği cümle kızarmama sebep olurken sinirle ayağa kalktım. Aynı onun gibi kollarımı göğsümde birleştirdim.

"O zaman bende oturmuyorum."dedim inatla.

Omuz silkti."Tamam."

O kadar umursamaz, o kadar gıcık, o kadar sinir bozucu ki...

Neyse. Artık konuya gelmem gerekiyordu. Özellikle Kylie yokluğumu farketmeden.

"Ben senden bir konuda yardım istemeye geldim."dediğimde beni oldukça utandıran, rahatsız eden bir konuydu bu.

"Gecenin bu saatinde odama gelerek mi?"

İmaları artık can sıkıcı bir hâl almaya başlamıştı. Sabırla, karşımdakinin kim olduğunu unutmadan konuşuyordum.

"Evet çünkü kimsenin bilmesini istemiyorum."dediğim de küçümseyici bir şekilde devam etmişti.

"Odama geldiğini mi?" Sinir kat sayım artarken buna daha fazla tahammül edemeyecektim.

MÜZİĞE BULANMIŞ BEDENLER (BİTTİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin