25.BÖLÜM•SİYAH DUMAN

7.7K 704 528
                                    

  
    Melody gözlerine gelen güneşle uyandığında rahatsızca kıpırdanarak homurdandı. Elini yana attığında hissettiği boşlukla başını yan tarafa çevirdi. Aiden gitmişti. Üzüntüyle yataktan doğruldu. Melody tam olarak iyileşeli ve Stern sarayından ayrılıp akademiye dönmelerinin üzerinden 2 hafta geçmişti.

  Melody, son olanları hatırlamak istemiyor, tüyleri diken oluyordu. Theo'nun gücünün etkisi geçmişti ancak Melody, Theo'nun beklediği tepkiyi vermemişti. Ağlamamış, bağırmamıştı. Hissettiği tek duygu vardı.

Öfke.

İliklerine kadar öfke ve nefretle dolmuştu. Aiden'ın o krallığı yok etmesi bile içini soğutmamıştı. Dirilsinler, tekrar ölsünler ardından dirilip tekrar ölsünler istiyordu. Melody bu kötü düşünceleri yüzünden kendinden utanıyor ancak engel de olamıyordu.

Ama Melody için en güzel şey babasını görmek olmuştu. Babası, onun isteği üzerine bir gün daha Stern sarayında kalmış ve baba kız vakit geçirmişlerdi. Melody babasını ne kadar özlediğini o gün farketmişti. Şuan bile onu görmek istiyordu. Sıkıntıyla nefesini verip yataktan kalktı. İlk derse yetişmeliydi.

Melody, Aiden'ın odasından çıkıp kapıyı arkasından kapatırken koridorda ona dönen bakışlardan kaçınmaya çalışarak hızlı adımlarla Kylie ile kaldığı odaya ilerledi. Kylie çoktan kahvaltısını etmiş, dersliğine geçmiş olmalıydı.

Melody odaya girdi ve hızlıca banyoya girdi. İşlerini hallettikten sonra bir hışımla dolabın kapaklarını açtı. İçinde gereksiz bir negatif enerji vardı. Agresif ve huysuz hissediyordu. Siyah, askılı kısa bir tulumu üstüne geçirdi. Saçlarına hiç dokunmazken, bu umrunda bile değildi. Kısa sürede hızlıca hazırlandıktan sonra odadan çıktı ve dövüş salonuna ilerledi.

"Melody, beni bekle!" Bağırarak ona yetişen Mario'ya şaşkınca baktı Melody.

"Günaydın."dedi Mario gülümseyerek. Melody, hiç canı istememesine rağmen, onu kırmamak adına gülümsedi. Bugün neden böyleydi, hiç bir fikri yoktu.

"Günaydın." Mario, kolunu onun omzuna attığında Melody sesini çıkarmadı. Başka bir zaman olsa seve seve o da ona sarılır, eşlik ederdi ama bugün her şey sinirini bozuyordu.

"Daha iyisin değil mi?"dedi Mario inci gibi dişlerini ona gösterirken. İki haftadır her gün aynı şeyi soruyor ve Melody de aynı cevabı veriyordu.

"İyiyim."

"Birazdan, dövüş derslerinde Charlotte'nin canına okuyacağım."dedi Mario coşkuyla. Küçük çocuklar gibi neşeli, duygularını zirvede yaşayan biriydi. Melody'nin o an ona karşı tavrı yumuşarken konuştu.

"Kıza nazik ol seni sersem." Mario, hızla kafasını iki yana salladı.

"Olmaz Mel, o kız geçen gün büyüsüyle saçlarımı pembe yaptı."dedi Mario çocuksu bir kinle.

Melody hafifçe gülümsemişti. Bir kaç gün önce Charlotte ile kavga etmişler, Charlotte ise Mario'nun saçlarını pembeye dönüştürmüştü. Mario sinirden kafayı yemiş, onu yıldırımlar boğacağını söyleyip tüm akademi de kızı kovalamıştı. Melody'nin o gün gülmekten karnı ağrımıştı. Tabi onlarla birlikte tüm akademi de.

Dövüş salonuna geldiklerinde ileride Kylie, Theo, Noyan, Cara ve Charlotte duruyordu.

"Iy, gelmiş pis cadı."Mario yüzünü buruşturarak konuşurken onu duyan Charlotte sinirle ona dil çıkardı.

"İmparator Felix ve İmparatoriçe Lilith bugün buraya geliyor." Kylie, hızla konuya giriş yaptığında Melody kaşlarını kaldırarak tepki versede aslında...umrunda değildi.

MÜZİĞE BULANMIŞ BEDENLER (BİTTİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin