2.8

82 8 48
                                    

Bir günde iki bölüm mü?

ÖZÜM'DEN

"Ben seni seviyorum lan. Neden beni sevmedin?" diye bağırmamla birlikte Samet'in birden bana sarılması bir oldu.

"Dayanamıyorum Özüm, canım çok yanıyor. Sana yaklaştıkça daha da büyülemeye başlıyorum ama bunu yapmamam gerek. Senin benden uzaklaşman gerek, çok fazla yakınlaştık."

Gözlerimin dolduğunu hissettim fakat çok fazla önemsemedim.

Sarhoştum, yarın bunu düşünürdüm.

"Benden uzaklaşmanın sebebi ne Samet?"

Samet'in yüzündeki karamsar ifade söyleyeceği şeyin ne kadar kötü bir şey olacağının işaretiydi.

"Benim asla çocuğum olmayacak, testislerim de bir sorun olduğu için sperm üretemiyor bundan dolayı da hayatıma herhangi bir kız sokmuyorum. Hastalığım yüzünden doktoru oldum, hastalığımın çaresini bulabilmek için fakat maalesef bir çaresi yok. Eğer seninle sevgili olursam ve iş ciddileştiğinde sana söylersem beni terk edersin diye korktum, sonuçta benimle birlikte olduğun sürece çocuğun olmayacak."

Hastalığın doğruluk payı olup olmadığını bilmiyorum. Eğer böyle bir hastalık ve çözümü varsa sanki bir çözümü yokmuş gibi davranın çünkü burası Wattpad.

Bunu duymamla birlikte Ne yapacağımı bilemedim, Samet'in böyle bir hastalığı olduğunu asla düşünemezdim. Gözlerimden yaşlar akarken Samet'e sarıldım.

İkimizde ağlıyorduk, bir çocuk edasıyla başını göğsüme koydu. "Tıp çok gelişiyor, bunu sende biliyorsun. Elbet bir gün hastalığının çaresi bulunacak, senin benden uzaklaşmanın sebebini de anlıyorum ve hak veriyorum fakat doğurmakla anne olunmuyor. Aynı şekilde senin kanından olan biri olması zorunluluğu yok, yetimhanede bir sürü aile bekleyen çocuk var, evlat ediniriz." dediğimde hüngür hüngür ağladı.

Başını okşarken onu sakinleştirme gereği duymadım belki de en iyi tedavi, zamanında acı çekerek kötü günleri atlatmak.

"Korkularla sınar hayat beni
Ait olmadığım her yerdeyim
Vedalar, hatalar, bahaneler
Tanrım ner'deyim?

Korkularla sınar hayat beni
Ait olmadığım her yerdeyim
Vedalar, hatalar, bahaneler
Tanrım ner'deyim?"

Fısıtıyla söylediğim şarkı sözleri Samet'i mayışmasına sebep olmuştu.

Uyumuştu büyük ihtimalle, başından ufak bir öpücük kondurdum.

*****

ECE'DEN

"Hepinize benden çay!"

Doruk'un cümlesini duymamla kahkaha atmamı sebep olmuştu.

"Allah razı olsun Doruk, sen olmasaydın biz ne yapardık? İki yüz atmış lira senin yemek paranı ödedim. Bir zahmet çayı sen öde!"

Sarp'ın sinirden kızarmış yüzü, gözlerindeki sinir ve öfkeyle bütünleşmişti.

"Abi, valla acıkmıştım yoksa o kadar yemezdim."

Doruk ile Sarp'ın yemek tartışmaları hoşuma gidiyordu ve onları izlemek keyif vericiydi ama önemli birkaç husus vardı.

Bunlardan biri de Sokrat ile Şanışer'in akşam yemeğine gelmeyişiydi. O kadar hazırlık yapıp adamların bize haber vermeyişi canımı sıkıyordu.

Sarp her şeyi biliyordu belki de diğerleri de biliyordu, bilmiyorum.

"Şanışer ve Sokrat neden bu akşam yemeğe gelmedi?"

O mühim soruyu sorduğum için biraz tedirgin olmuştum sonuçta onlarında haberi olmayabilirdi.

"Şanışerle konuştum, Sametle Özüm'ün baş başa kalması gerektiğini ve daha sonra bu akşam için telafi edeceğimizi söyledim, o da anlayışla karşıladı."

Sarp'ın verdiği cevap ile biraz tuhaf oldum, her şey planlanmıştı.

*****

HİLAL'DEN

Abimden izin alıp Doruk ile birlikte masadan kalkacağımız sırada abimin sesini duymamla birlikte arkamı döndüm.

"Doruk, sana güvenmiyorum o yüzden de Hilal yavrum bir sorun olursa Doruk'u yalnız bırak, kaç git."

Doruk'un kitlediği iki yüz atmış liranın acısını çektiriyordu.

"Sağ ol ya Sarp. Valla alındım, gücendim."

Doruk, iki eliyle kalp yapıp abime gönderdi. Ne kadar da romantik bir andı 😍

Doruk'u alıp abimden uzaklaşmaya başladım, Doruk'u önceden de tanıyordum.

Rüveyda ile sahile giderken en sevdiğim parmağım olan orta parmağımı gösterdiğim çocuktu.

"Biraz anlatsana Doruk, o gün neden adımı sordun?" diye sordum.

Doruk'un derin bir nefes aldığını duydum, kesin bir bokluklar olacaktı ama hayırlısı.

"O yüzden yanıma bir teyze geldi bana 'bugün biri ile çarpışacaksın, adı Hilal fakat dikkat et yine de.' dedi daha sonra uzaklaştı. Adını öğrenince kadını bulmaya gittim fakat bulamadım, senin hakkında bilgi alacaktım." dediğinde kendimi tuhaf hissettim.

Aklıma onu ikinci karşılaşmam geldi (Özüm'ün gördüğü) evden çıkacağı sırada onu görmüştüm, onunla konuşmayı denedim fakat beni terslemişti ve büyük ihtimalle o an anlamıştı Sarp'ın kardeşi olduğumu.

Geri zekalı değilse o an anlamıştır...

"Sana çok gıcık kapmıştım."

Sesimdeki naiflik buram buram kokuyordu, alıyor musunuz kokuyu?

"Bende sana çok sinir olmuştum Hilal, sonuçta benim gibi yakışıklı biriyle çarpıştın."

Cidden mi adlı bakışımı atarken alttan alttan gülüyordu.

*****

Rüveyda'yı yazmaya üşendim. Can Sıkıntısında yazarım artık 🥰

Bizim Hikayemiz ŞER//SOKOWhere stories live. Discover now