0.5

112 14 101
                                    

Ağa ben günü güne ve uzun yazamıyormuşum bu kitaba uygun değil galiba

ÖZÜM'DEN

Eve gelmiştik, her ne kadar Ece'nin başı çatlasa da benimle konuşacak kadar iyiydi.

"Özüm, her şeyi anlatacağım."

Onun konuşması için izin verirken o ise boğazını temizledi ve gözlerini kaçırıp etrafına baktı.

Bir bokluklar dönüyordu.

"Kanka, hani sen Ela ve Yeliz'le buluşmak için kafeye gittin ya, bende sıkıldığım icin Hasipoğulları'na gittim." dediğinde sözünü kestim.

"Rıfkı iyi mi götünü hâlâ koruyor mu ya da hâlâ yamuk mu?" diye sorduğumda Ece şaşkınlıkla bana bakıyordu.

Yersiz bir sorum yüzünden bütün ciddi ortamı bozmuştu.

"Ay kanka boş ver. Anlat sen." dediğimde Ece anlatmaya devam etti.

"Sametlerin çıktığını gördüm. Mesaisi mi ne bitmiş işte, beni görünce yanıma geldi seni sordu ilk başta söylemek istemedim valla bak, beni en zayıf noktamtan ve karşı koyamadığım şey ile kandırdılar." dediğinde kaşlarımı çattım.

Umarım aklımdaki şeyle kandırılmamıştır. O kadar basit değildir şeyle olamaz ya.

"Ne ile kandırdı seni kanka?" diye sordum. Kendimi tutamayarak sorduğum sorunun cevabını almaktan korkuyordum.

"Jelibon."

Biliyordum işte, insan jelibon için arkadaşının yerini söyler mi? Bari Big King falan ister. O kadar mı ucuz bir şekilde satıldım? ಥ_ಥ

"O kadar ucuz değil kanka. 37484849 tane jelibon ve internetin parasını kakaladım. Keşke Netflix'i de aradan çıkarsaydım, kanka sen bir daha benden ayrıl bende tekrardan oraya gideyim. Samet'e Netflix paramı ödeteyim." dediğinde Ece kafamı duvara nasıl vuracağımı düşünüyordum.

Vurursam beyin kanamasından ölür müydüm?

Beyin hücrelerim ölmüşlerdi ve Ece'nin sarhoş olup sayılma evresini çekmek beni zor geliyordu. Benden bir tane daha vardı ve çekemiyordum.

"Sen Netflix'i falan boş ver aşkım, anlat sen."

"Aradan bir saat falan geçti, parti varmış gittim Sametlerin eviymiş. Sarhoş oldum." dediğinde bir şey diyemedim ilk başta.

"Sarpla birbirlerimize numaralarımızı verdik."

Ayağa kalkıp Ece'nin kolunu tuttum. "İşte kankam benim." diyip sevinirken Ece'nin güldüğünü duydum.

*****
Hasipoğullarına girmiştim ve uzun uzun Rıfkı'ya bakıyordum.

"Rıfkı ya senin bu çakma Johnny Depp ve Brat Bit karışımı yahuşuklu nerede, onu gördün mü? Asla onun için buraya gelmedim, valla bak." Diyip Rıfkı'ya yaklaştım.

"Tamam onun için geldim ama konumuz bu değil."

Etrafımdaki insanlar bana acayip acayip şekilde bakarken tekrardan Rıfkı'ya baktım.

Neden öyle bakıyordular ki? Sanki anormal bir şey yapıyordum. Alt tarafı Rıfkı ile konuşuyordum sanki hiç yapmadığım bir şeydi!

Doruk'u görünce şirin şirin onun yanına gittim fakat bana bakıp kaçıyordu.

"Lan nereye gidiyor?"

"Kesin Samet'i soracaksın biliyorum ama söylemeyeceğim. Yeminliyim."

Kuşku ile ona bakarken ne diyeceğimi bilemedim. "Eğer söylemezsen Rıfkı'nın kolunu koparırım." dediğimde Doruk'un bana yaklaştığını gördüm.

Piç gibi gülümserken o da piç gülümsemeye çalıştı. Yüzü şekilden şekile girerken piç gülsememeye karar verdim.

Bu manzaradan sonra bütün hevesim kaçmıştı.

"Abi yapma, olmuyor işte."

Doruk'un moodu düşerken yanaklarını sıktım. "Söyle abim nerede bu Yahuşuklu Johnny Depp?" diye sordum.

"Gerçek Coooniii Dip'i bilemem ama Çakması bodrum katta. Benden bildiğini söyleme." dediğinde 'tm, ok, no problem' bakışı attıktan sonra Doruk'un dediğini yere doğru yürümeye başladım.

*****

"Sarı civciv bana kahvemi getir."

Cihan'ın seslenmesiyle Sarp kahveyi alıp Cihan'a verdi. "Abi çok kahve içmiyor musun?" diye sordu.

"Çok soru soruyorsun. Bugün neler oldu anlat bakalım, Samet kızın peşinde değil mi?" Diye sordu Cihan.

"Peşinde abi, kardeşimin mutlu bir yuvası olacak." dedi Sarp.

Bir yandan üzülüyordu, evin kirasını birlikte veriyordu ve Samet giderse ev kendisine kalacaktı.

Yemek çok güzel yaptığı için Samet giderse aç kalır ve ölüyüp giderdi.

Sarp'ın gözleri doldu birden Cihan'ın ayaklarına kapanıp abartılı bir şekilde ağlamaya başladı. "Abi Samet giderse ben yaşıyamam. Çocuklar aç, hepsinin de götü boklu evin içine sıçıyorlar. Geçenlerde ocağın üstüne çıkıp işemiş. Dul kalacağım!"

"Sakin ol Sarp. Sakin ol ben senin yanındayım Cihan Abin yanında, koskoca adamsın ağlama böyle beni de ağlayacaksın. Hü hü hü."

Deri koltuğunda oturan Cihan'ın bacaklarına yapışmış ağlarken Cihan'ın tek düşündüğü ise takım elbisenin sümük değip değmemesiydi.

"Yavrum bana bak. Çocuklar nasıl?"

"Abi çok kötüler mama alacak paramız yok. Bi' ikramiye ya da avans falan versen mi?" diye sordu Sarp.

Cihan birden ayağa kalktı ve Sarp'ı da kaldırıldı. "Bak Saro'cım şöyle yapalım, ben şimdi bugün mangal yapcam. Kemikleri atmam sana veririm, nasıl fikir?" diye sordu Cihan ve hızlıca bodrum katından ayrıldı.

"N'apayım kemiği aq, götüme mi sokayım? Bana kemiğin üstündekiler lazım. Allah'ın pintisi." dedi Sarp kendi kendine ve cebinden telefonu çıkardı Samet'e direk sesli mesaj attı.

"Kanka plan olmadı sıra sen de. Her şey Arnott için, Eva için, Molly için, Lars için aklıma gelmeyen bütün hayvanlarımız için. Bu arada eve gelirken iki ekmek al."

Bizim Hikayemiz ŞER//SOKOWhere stories live. Discover now