Final - Kısım 1-

5.1K 333 25
                                    

Merhaba Canlarım!! Uzun bir ara oldu farkındayım.. Final bölümünün ilk kısmıyla karşınızdayım. ikinci kısımda gecikmeden gelecek.. Uzatmaya niyetim yok arayı.. Umarım beğenirsiniz.. Seviliyorsunuz.. :)

"Kızım ayarladım dedim ya! Sinirlendirme beni! Bak vazgeçerim vermekten!" Babamın çıkışmasıyla yerimde pusup kalmıştım. Normalde çoktan söylenmeye başlamıştım da.. Ufaktan tırsmıyor değildim. Arnavut inadı tutar sonra beni vermez falan. Hiç o toplara girmeye gerek yoktu. Akşama isteme vardı malum.

"Ben son bir üzerinden geçeyim istedim. Polis evinde sıkıntı çıkmasın babiş. O iş sende." dedim otuz iki diş sırıtarak.

"Tamam Hatçe tamam. Şimdi kaybol. İşin yok mu senin?" diyerek eliyle kovalayan babamdan kaçtım. Bugün onun için yeterince zordu. Biliyordum. Adamın tek kızı, ilk göz ağrısını isteyeceklerdi. Kolay mıydı?

Bir de o kadar hazırlık yapmıştık ki mecbur verecekti. İki gün önceden ben, Ayşenur, Senanur, Kübralar, Derya Ablam, Filiz Ablam, Teyzemler ordu gibi Ordu'ya gelmiştik. Allahtan ev kocamandı da sıkıntı olmamıştı. Babamla Furkan'ı benim odada yatırmıştık. Çünkü evdeki en küçük oda benimdi. Malum burada yaşamıyordum, atmışlardı beni küçük odaya. Neyse. Diğer odalara bir şekilde sığmıştık. Ama akşama kız istemede kocalar da dahil olacağından polis evinden yer ayarlanması gerekmişti. Ki büyük ihtimalle , hatta bırak ihtimali kesinkes Oğuz da polis evini ayarlamıştı. Erkek tarafı desen onlar da kalabalıktı. Dayımlar, kuzenler, enişteler, ablamların eşleri, çocuklar herkes bugünden geliyorlardı. Polis evi bugün bize çalışıyordu maşallah.

Akşamki curcunayı hep beraber görecektik. Hoş siz görün kaydedin. Bana sonra anlatırsınız. Çünkü ben heyecandan tüm algılarımı kapatmış olurum muhtemelen. Bu arada bu karmaşaya sebep olan arkadaş neredeydi acaba? Ben şunu bir arasam iyi olurdu.

Telefonu elime alıp rahatça konuşabileceğim bir köşe aradım ama bulamadım. Salonda annem Derya ablam ve Ayşenur söz-nişan masasıyla ilgilenirken Tarihçi ve Senanur kış bahçesini süslemek ve ışıklandırmakla meşguldüler. Teyzemlerle Filiz ablam mutfaktaydılar. Furkan bir posta hava alanına gitti. Gelenler vardı. Avukatçım yatak odasında elbisemi ütülüyordu. Sanırım diğer herkes de ütüleri ona kitledi. Çünkü sabahtan beri bir elbise ütüsü bitmedi. 

Benim ne yaptığımı soracak olursanız deli dana gibi oradan oraya gidip herkese salça oluyordum. Sabahın kör vakti kalkıp salondaki yeni silinmiş camları bir posta daha silmiştim. Hatta yavru kartal fırsatı kaçırmamış bu nasıl gelin diyerek sonradan ifşalamak üzere fotoğrafımı çekmişti.

Ben de hayatın bana verdiği toz bezini mendil yapıp halay çekmeye başlamıştım en sonunda. Bu bahaneyle -o kadar ses yaptığım halde bir türlü uyanmak istemeyen- salonda uyuyan herkesi de uyandırmıştım. Neyse.

Baktım olacak gibi değil. Ayağıma terlikleri geçirdiğim gibi bahçeye indim. Site içindeki banklardan birine çöktüm. Tam Oğuz'u aramak üzere telefona dokunuyordum ki telefon çalmaya başladı. Ben tepkisel olarak telefonu yere fırlattım. Neden diye sormayın. İnanın bilmiyorum. Bugün ben, ben değilim. Açlık gibi, evet. Bağdaştırabilirsiniz. Açken de ben, ben değilim.

Yere uzanıp kimin aradığına baktığımda yarım metre açılan ağzımı zor toplayıp telefona cevap verdim.

"Ya sen benden çok yaşayacaksın var ya! Ama sakın ben öldükten sonra başka kızlarla görüşme! Hayalet olur geri dönerim. Hayatı sana zindan ederim. Duydun mu beni?" diye bağırdım telefona.

"Hayatım, öncelikle neden bahsettiğini anlayamadım ve de neden bağırdığını? Ben de seni çok özledim güzelim. Eğer hırçınlığının sebebi buysa. Bu kadar gergin olmana gerek yok hem. Bu akşam eriyoruz muradımıza."

Can Apartmanı Sakinleri (Tamamlandı)Όπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα