Uçuk

8K 579 176
                                    

Hikayeme ilham olan canım ablam kitaptakiben doğum günün kutlu olsun. iyi ki doğdun.. iyi ki varsın.. Bu bölüm senin için gelsin..

 "İyi geceler komisercim."

"Vay, komiserden komisercime terfi edildik. İyi geceler o zaman Haticecim." Diye gülerek karşılık verince ne yapacağımı şaşırdım. İkimiz de kapılarımızın önünde dikiliyorduk. Hissettiklerinin karşılıklı olduğuna ikna ettiğimden beri sırıtıyordu tek kelime etmeden. Anın tadını çıkarmak bu olsa gerekti. Adımın sonuna eklenen cim ekiyle anahtarı tutan elim havada kaldı.

"Ben rütbelerini hepten sökmeden içeri girmelisin." Dedim şirince tebessüm ederek. Sonrasında kapıya dönerek anahtarı kilide sokup çevirdim. Onda hala bir hareket olmadığını fark edince başımı arkaya çevirip ne yaptığına baktım. "Niye bekliyorsun? Girsene eve." Dedim. Oralı olmadı.

"Sen girdikten sonra ben de girerim." Deyince kahkaha attım. Ay sanki bir semt ötede oturuyordum da, eve bırakıp içeri girmemi bekliyordu. Karşı komşuyduk ayol.

"Tipik Türk erkeği hareketi. İlla eve girmem gerek, değil mi eve girmen için?"

Sırıtarak kafasını evet anlamında salladı. Saçma da olsa tavrı hoşuma gitmişti ama yine sabır çekmeden duramadım.

"ya sabır!" kapıyı açıp içeri girdim. Oğuz'a dönüp elimle kapıyı işaret ettim. El sallayarak kapıyı yüzüne kapadım. Sırtımı kapıya yaslayıp sanki tüm akşamdan beri nefesimi tutuyormuşum gibi sesli bir şekilde dışarı verdim.

Evin içine doğru baktığımda kimseyi göremedim. Kızlar geldiğimi fark etmemişlerdi. Neredeydi bunlar? Hayır, ses falan da yoktu. Çıt çıkmıyordu. Elim hemen telefona gitti. Nerede olduklarını öğrenmek için arayacaktım ki bir sürü cevapsız aramanın ve mesajın olduğunu gördüm. Kontrol etmeyi sonraya bırakarak favorilerden dişi kartalıma tıkladım.

Çalıyordu. Zil sesi uzaktan ama evin içinden geliyordu. Koridorda ilerledim. Telefon sesinin tarihçinin odasından geldiğini duyunca aramayı sonlandırdım. Odaya girdiğimde kimse yoktu.

Balkon ışığının açık olduğunu görünce oraya yöneldim. Bir çıktım dışarı, kızlar önlerinde sandıklar boya yapıyorlardı.

"Kolay gelsin canım hatunlarım. Ne yapıyorsunuz öyle akşam akşam?" beni görünce ikisi de istemsiz zıpladı. Sonra yüzlerinde güller açtı.

"Ay Hatcikim gelmiş. Kız ölüyoruz meraktan. Ne oldu, anlat." Dedi tarihçim.

" Mesajlara da cevap vermedin. Bir saflık yapmamışsındır, umarım." Diyerek sırıttı dişi kartalım.

" Ya ondan önce siz ne yaptığınızı söyleyin. Ben uzun uzun anlatacağım nasıl olsa." Deyip yerdeki mindere iki Kübra'nın arasına oturdum.

"Bu küçük sandıkları rengârenk boyuyoruz. Kübra malzemelerini bunlara koyacak sonra. Bak bu mor olan da benim." Tarihçimin işaret ettiği yere baktım. Çok tatlı gözüküyordu.

" Bayıldım. Bende istiyorum. Benimki siyah beyaz olsun." Ellerimi hevesle çırpınca dişi kartalım arkasındaki sandığı açığa çıkardı.

"Ya aşkımsın sen." Çığırarak üstüne atladım. "Nasıl da tanıyorlar beni."

"Ciğerini biliyoruz kızım senin. Şimdi otur yerine de anlatmaya başla."

Mindere geri oturunca kızlar ellerindeki boyaya batmış eldivenleri çıkarıp bana döndüler. Boğazımı temizleyerek anlatmaya başladım.

Can Apartmanı Sakinleri (Tamamlandı)Where stories live. Discover now