Olur, Başka?

6K 458 93
                                    

Hayırlı Bayramlar Can Apartmanı Sakinleri :) Size şeker niyetine bölüm getirdim.. Kısa belki biraz ama olsun.. Keyifle okuyasınız inşaAllah :) 🍬🍭🍫


Gerçekten de boğazda öğle kahvaltısı yapmak gibisi yoktu. Boğazda kahvaltı dediysem de lüks mekânlarda yapılan kahvaltılardan bahsetmiyordum.

Boğazın kenarında tekneyi durdurmuş kahvaltımızı gerçek manada boğazda yapmıştık. Öğle sıcağı bastırana kadar boğazda tekne ile gezinmiştik. Kahvaltı sonrası erkekler kendi aralarında dümen başında sohbete dalmışken biz kızlarda kendi kendimize eğlenmiştik. Tabi bu sırada bir sürü fotoğraf ve Kübra'nın bloğu için birkaç tane video çekmiştik. Ne kadar eğlendiğimizi kayıt altına almıştık almasına ama gün bitmeden de bir şey paylaşmayacaktık. Esas amacımızı; anın tadını en iyi şekilde çıkarmak olarak daha bir hafta öncesinden kararlaştırmıştık.

Yönümüzü boğaz sularından adalar tarafına çevirdiğimizde mide bulantımın başlaması üzerine herkesi dışarıda bırakıp içeri geçtim. Bir şeylerin ters gittiğini anlayan Oğuz peşim sıra yanıma geldi.

"İyi misin? Rengin atmış." Diye sordu endişeli bir şekilde. O sırada midemin şaha kalkmasıyla oturduğum yerde hemen yatış moduna girip ağzımı da gözlerimi de sımsıkı kapadım.

Yanıma çöküp "Hayatım ne oldu? Miden mi bulanıyor?" diye sorunca da kafamı evet anlamında sallamakla yetindim. Saçlarıma şefkatli bir dokunuş bırakıp hemen geleceğini söyleyerek yanımdan ayrıldı.

Çok geçmeden geri geldi. Şişe kapağı açtığını duyduğum sesle anlamıştım. Gözlerimi aralayıp ne yaptığına baktım. Tepsideki limonu tuzu ve sodayı görünce benim için Churchill hazırladığını anladım. Bardağı kendi elleriyle tutup içirmeye çalıştığında dirseğimin üzerinde doğruldum. İki dikişte bitirdiğimde gerisin geri kafamı koymama izin vermedi. Bardağı tepsiye bırakıp başımı koyacağım yere oturup başımı kucağına koydu.

Oğuz saç örgümü omzumdan aşağı sarkıtıp başımı okşarken, bir müddet midemin yatışmasını bekledim. Ardında yüzümü ona doğru çevirip haftalardır beynimi kemiren soruyu sordum.

"Ne zaman anladın?"

İlk başta ne sorduğumu anlamak istercesine gözlerini kıstı. Göz göze bir, iki dakika geçirdikten sonra gülümsedi.

"Sana buraya geldikten sonraki hayatımı anlatmak istiyorum." Diyerek anlatmaya başladı. Ben de gözümü kırpmadan onu dinlemeye...

"Tayinimin buraya çıkmasına en çok annem sevindi sanırım. Teyzem anneme üst katındaki kiracısının sözleşmesinin bittiğini ve yenilemeyeceğini söylediğinde iki kız kardeş aralarında anlaşmışlar zaten. Sizin karşı daireyi benim için ayarlamışlar. Benim bu konuda pek söz hakkım yoktu. Hem böylece annem istediği zaman teyzem aracılığı ile beni kontrol edebilecek, karnımın doyduğundan emin olabilecekti. İyi de oldu aslında. Çok da iyi oldu. Annemin kontrol manyaklığı bu konuda işime geldi ne yalan söyleyeyim."

Elini yanağıma yaslayıp kocaman bir gülücük bahşetti bana. Ben gülüşüne hayran hayran bakarken devam etti.

"Ben İstanbul'daki işlerimi halletmek için biraz erkenden geldim. Hem eşyalarım daha gelmemişti hem de kiracı evden daha çıkmamıştı. O yüzden polis evinde kaldım bir süre. Teyzemde kalmak istemedim. Çünkü orada kaldığım müddetçe bana evlenmem konusunda baskı yapacağını adım gibi biliyordum. Daha ben gelmeden hatta tayin meselesi bile kesinleşmeden başlamıştı beni arayıp hayırlı bir kısmet bulduğunu söylemeye. Buna katlanamazdım. Şimdi keşke gelseydim diyorum ya neyse." Deyip bana muzipçe göz kırptı.

Can Apartmanı Sakinleri (Tamamlandı)Where stories live. Discover now