32: Competitive

3.6K 367 645
                                    

Bebek haberinin gelişi hem Louis hem de Harry için gerçekten çok aniydi. İsteksiz değillerdi, sadece biraz hazırlıksızlardı ama nasılsa yaklaşık sekiz ayları vardı. Yani öyle tahmin ediyorlardı, bebeklerin tam olarak ne kadarlık olduğunu anlamak için muayeneyi beklemek zorundaydılar.

Louis haberi anında Liam'a verdi -Liam telefonda sevinçten çığlıklar atmıştı-, Harry ise arkadaşı Darwin ile konuştu. Mark ve Johannah'ya yüz yüze söylemek istiyorlardı, bunun için Liam'a ağzını kapalı tutma sözü bile verdirtmişlerdi.

Bebeklerinin olacağını öğrenince hemen toparlanıp Londra'ya dönmediler elbette, biraz daha balayının tadını çıkardılar ama sonunda tatili planladıklarından daha kısa kesmek zorunda kaldılar. Louis'nin ailesine sürpriz yapmak için kimseye haber vermeden bir sabah aniden yola çıktılar.

Londra'ya varmalarına epey az kalmışken Louis ön tarafta, Harry'nin yanındaki yolcu koltuğunda oturmuş telefonuna bakıyordu. İnternetteki beşik fotoğraflarını incelerken "Bir tane bebek odası yapacağız, değil mi?" diye sordu. "Misafir odasının yerine yani."

"Evet, şimdilik öyle olsun. Çocuklar biraz büyüyene kadar aynı odada kalabilirler bence. Sonra, kendileri de istediği zaman mecburen odalarını ayırırız. Çalışma odasından vazgeçmek istemiyorum, belki oda ekletiriz eve."

"İkiz olacağını bilseydik evi daha çok odalı yaptırırdık."

"En azından ev yaptırdık, öyle düşün. Haberi aldıktan sonra karar verip inşaya başlasak doğuma zor yetişirdi. Şimdi en azından hamilelik boyunca kendi evimizde olacağız."

"Doğru... Arabam da var, hehe."

Harry gülüp "Evet." diyerek onu onayladı. "Muayeneye ne zaman gidelim?"

"Bilmiyorum. Biraz zaman geçsin diyorum ben, gider gitmez cinsiyetlerini de öğrenebilmek istiyorum."

"Nasıl istersen. Şimdi nasılsın, miden bulanıyor mu?"

Louis başını iki yana salladı. O tarz belirtiler yoktu. Sadece sürekli uykusu geliyordu o kadar. "İyi hissediyorum. Ulaşmamıza ne kadar kaldı?"

"Şehir merkezine girmek üzereyiz. Tahminimce yarım saate evde oluruz."

"Akşam yemeğine yetişmişizdir o zaman. Babam daha yemeği yapıyordur. Ernest ve Doris muhtemelen oyun oynuyor- bekle! Aman tanrım! Ya çocuklarımız onlara benzerse?"

"Benzesin..." dedi Harry omuz silkerek. "İkisi de çok şeker."

"Üff, hayır, tip olarak değil. Huy olarak. Onlar o kadar rekabetçi ki! İnsanı çıldırtıyorlar."

En basit şeyde bile kavga ediyorlardı. Ben daha iyi resim çizerim, çizgi filmi ben daha çok seviyorum, annem en çok beni seviyor, babam en çok benimle oynuyor... Yaşadıkları her şey onlar için bir yarıştı ve maalesef kazananı da yoktu. Bu yüzden daima kavga çıkıyordu.

"Onlar sadece çocuk, olur böyle şeyler."

"Hayır, anlamıyorsun. Ya birbirinden nefret eden çocuklarımız olursa? Ya bizden nefret ederlerse? Ya onları mutlu edemezsek, onlara bakamazsak, hastalanmalarına sebep olursak! Yanlış beslenmelerine sebep olabiliriz, onları iyi birer insan olarak yetiştiremeyebiliriz... Ya saldırgan olurlarsa?"

Harry bir an neye uğradığını şaşırdı. Louis karşısındaki boşluğa öylece bakıp olası felaketleri sıralarken neredeyse bilinçsiz görünüyordu; bir nevi transa girmiş gibiydi. Durumun ciddi olduğunu gören Harry hemen karavanı yolun kenarına çekti, arkadaki sürücüleri uyarmak için dörtlüleri yaktı ve ardından eşine döndü. "Louis, bana bak."

INTERNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin