INTERN

9: There's Always Me

Louis öğle yemeği vaktini çok fazla seviyordu. Bunun iki sebebi vardı; hastanenin yemekleri mükemmeldi ve Liam ile sadece yemekte görüşebiliyorlardı. Evdeyken sürekli mesajlaşıyorlardı zaten ama yüz yüze görüşmek gibi olmuyordu işte. Bu yüzden elinde yemek tepsisiyle arkadaşının olduğu masaya giderken çok heyecanlıydı. Onunla konuşmayı dört gözle bekliyordu.

Tepsiyi masaya koyup Liam'ın karşısındaki sandalyeyi çekerken "Dün ne oldu tahmin bile edemezsin." dedi ve oturdu. "Sırf yüz yüze anlatayım diye mesajda söylemedim sana."

"Ne oldu, dedikodu mu var?" diye sordu Liam heyecanla. Ama Louis başını iki yana salladı. "Benimle ilgili."

"Anlatsana, çatlatacak mısın meraktan?"

"Dün mesai bitiminde Doktor Styles beni müzik dinlerken gördü."

"Azar yedin?"

"Hayır, hayır. Müzikten biraz konu açıldı, en sevdiği şarkıcıyı sordum ve kimin adını söyledi bil."

"Lana Del Rey, değil mi? Adamın ağır depresif olduğunu biliyordum!"

Louis gülerek başını iki yana salladı. "Elvis Presley."

"Elvis mi?"

"Evet."

"Hani ellili yılların efsanesi, Rock'n Roll kralı olan... Elvis the Pelvis?"

"Ta kendisi."

"Hadi oradan! Ruh eşin Doktor Styles mı?" Liam onun uzun zamandır arkadaşıydı ve elbette arkadaşının ruh eşi hakkındaki tek rüyasını biliyordu.

"Bağırmasana! Sanırım o, bilmiyorum."

"Dostum bu..." Liam duraksadı, nefesini vuhu diyerek dışa verdi. "Sürekli ona çekildiğini hissediyordum. Hatta ondan bahsederken kokun değişiyor gibiydi ama tam algılayamıyordum. Meğer gerçekten ruh eşinmiş!"

"Kokum mu değişiyordu?"

"Evet. Betaların da burnu var, feromon kokunuzu biz de alıyoruz."

"Ya!" diye sızlandı Louis elleriyle yüzünü kapatırken. "O zaman Doktor Styles çoktan anladı! Tüm gün onun ruh eşim olup olmadığını anlamaya çalıştım ama o benden kaçıyor gibiydi. Demek ki kokumdan anladı ondan hoşlandığımı!"

"Hoşlanıyor musun?"

"Ben değil, omega yanım hoşlanıyor."

"İkiniz ayrı bireyler değilsiniz Louis. Omega Louis ondan hoşlanıyorsa, otomatik olarak sen de ondan hoşlanıyorsun."

Louis ona çok karmaşık bir bakış attı, ki Liam bu ifadenin sıçıyorum galiba bakışı olduğunu biliyordu. İç çekti, arkasına yaslandı. "Doktor Styles'ın anladığından emin misin?"

"Emin değilim. Sadece benden kaçıyor gibi hissettim. Konuşacak ortam yaratmaya çalıştım ama o sürekli ya iş yaptı ya da beni işe yolladı."

"Ne yapmayı düşünüyorsun peki?"

"Öncelikle, ne kadar kaçarsa kaçsın bu konuşma yapılacak." dedi Louis. "Ruh eşimin o olup olmadığını öğreneceğim. Bir şekilde onu yalnız yakalayacağım, gerekirse ikimizi odaya kilitlerim. Yaparım bunu."

"Yaparsın ama yapma. Hayatında bir kez olsun sakin davran Louis." Liam'a göre Louis çok tez canlıydı, olaylar hemen olsun bitsin istediği için de aceleyle yanlış kararlar veriyordu.

"Anneme Alfa Aaron'ı istemediğimi söyledim."

"Vay canına, sen cidden Doktor Styles'ın ruh eşin olduğuna inanıyorsun!"