23: Dinner

5.4K 584 3.1K
                                    

Saatler tam sekizi gösterdiğinde, Harry Louis'nin evinin önündeydi. Aileyle tanışma yemeğine bir dakika bile gecikmemişti. Zili çaldı, ellerini arkada birleştirerek bekledi. Çiçek almamış, hediye getirmemişti çünkü bunların gerekli olup olmadığını tam olarak bilmiyordu. İlk kez birinin ailesiyle tanışacaktı.

Kapıyı ona Louis açtı. Birkaç adım arkasında duran annesini de babasını da umursamadan alfanın boynuna sarıldı. Onun gergin olduğunu biliyordu, bu yüzden eve adım atar atmaz onu rahatlatmak istemişti.

Harry onun sarılışına karşılık verirken güldü, boynuna küçücük bir öpücük bırakarak geri çekildi. Ardından da Louis'nin annesine elini uzattı. "Merhaba."

"Merhaba, hoş geldin. Ben Johannah."

"Ben de Harry."

İkisi tokalaştıktan sonra Harry Mark'ın elini sıktı. "Merhaba."

"Hoş geldin, ben de Mark."

"Evet, memnun oldum."

Louis "Gelsene." dedi ve alfanın elini tutarak onu eve aldı. Ardından da kapıyı kapattı. Bu sırada Johannah eliyle salona giden yolu işaret etmiş, "İçeri geçin lütfen." demişti.

Louis'nin küçük kardeşleri Doris ve Ernest de salonda bekliyorlardı. Birbirlerininkiyle aynı renkte tişört ve bahçıvan tulumları giyiyorlardı, Johannah onları tamamen aynı giydirmeyi çok severdi.

"Kardeşlerimle tanış," dedi Louis Harry'ye, koltukta oturup bacaklarını sallamakta olan iki çocuğu göstererek. "Doris ve Ernest. Sana anlatmıştım. Çocuklar, Harry'ye merhaba demek ister misiniz?"

"Merhaba!" Doris koltuktan aşağıya atladı, babasından öğrendiği şekilde elini uzatıp Harry ile tokalaştı. Bunun üzerine Harry gülümsedi, diğer eliyle onun başını okşadı. "Merhaba."

Ernest Harry'yi çatık kaşlarla süzdü, "Ben daha yakışıklıyım." dedi kollarını göğsünün altında birleştirerek. Harry bunu da gülerek karşıladı çünkü Louis ona Ernest'in biraz asabi bir çocuk olduğunu söylemişti önceden.

Mark oğlunu "Ernest, misafirle düzgün konuş." diye uyarınca küçük çocuk gönülsüzce "Hoş geldiniz." dedi.

"Yemek masasına geçelim, buyurun."

"Johannah, belki misafirimiz önce biraz dinlenmek ister?"

Harry "Sorun değil," diyerek Louis'ye döndü. "Ama önce ellerimi yıkamak isterim, banyo ne tarafta?"

"Göstereyim, gel."

Omega alfasıyla birlikte uzaklaştığı anda Mark eşine doğru bir adım attı. "Buz gibi adammış."

"Oğlum adamın gözünün içine bakıyor gülümsesin diye," dedi Johannah iç çekerek. "Neyse dur, önyargıyla yaklaşmayalım. O da gergindir şimdi."

"Öyledir."

Louis yeniden salona geldiğinde neşeli bir şekilde gülümsüyordu, iki saniyede alfasından öpücüğünü de almıştı keyfi yerindeydi. "Harry şimdi gelir, hadi biz oturalım."

"Ernest, Doris gelin bakalım."

Mark çocuklarını masadaki sandalyelerine oturturken Johannah birer birer tabaklara servis yapmaya başladı. Bu sırada Louis de sürahiyi eline alıp su bardaklarını doldurdu. Heyecandan elleri titriyordu. Ailesinin Harry'yi sevmemesinden mi daha çok korkuyordu yoksa Harry'nin onun ailesini sevmemesinden mi, bilmiyordu.

Kısa süre içinde herkes masanın etrafındaki yerini aldı ve Harry de banyodan çıkıp onlara katıldı. Dikdörtgen masanın iki kısa kenarında çocuklar oturuyordu. Uzun kenarlardan birinde Mark ve Johannah vardı, onların karşısı ise Louis ve Harry için ayrılmıştı. Tam bir sorgu ortamıydı aslında, her şey Mark'ın planına göre düzenlenmişti ama Johannah hariç kimse bunun farkında değildi.

INTERNWhere stories live. Discover now