21: Fever

6.4K 553 2.8K
                                    

Neredeyse yeri bile titreten müzik eşiğinde ve ortamı bir karartıp bir aydınlatan rengarenk ışıkların arasında, alfasına sarılmış dans ederken çok mutluydu Louis. Kalabalık tarafından bir sağa bir sola ittirilip durmayı bile sorun etmiyordu. Kendini tamamen ritme kaptırmıştı, alfasının bedenine çarpa çarpa dans ediyordu. 

"İspanyolca şarkıları severim," dedi Harry yüksek sesle. Gece kulübünü ele geçirmiş olan müzik sesini bastırmaya çalışıyordu.

"Ben de! Keşke ne dediklerini de anlasam."

"İspanyolca öğrenmeyi ister miydin?"

Louis "Hem de nasıl..." diye karşılık verdi. Alfanın ellerini tutup havaya kaldırdı ve onun daha canlı bir şekilde dans etmesini sağladı. "Yoruldun mu alfa? Tempon düştü."

"Hayır ama bir gece kulübüne gitmeyeli uzun zaman olmuştu."

"Sıkıldıysan çıkabiliriz."

"Müzik midemde çalıyor resmen, buna rağmen eğleniyorum. Minik bir tavşanla dans ediyorum."

Louis kahkaha attı, "Sensin tavşan!" deyip ellerini onunkilerden ayırdı ve kollarını boynuna sardı. Harry buna karşılık olarak ellerini omeganın beline yerleştirdi, onu kendine bir adım daha yaklaştırarak müziğe ayak uydurmaya devam etti.

Başta gece kulübü konusunda pek istekli değildi çünkü daha önce ne kadar gittiyse her seferinde can sıkıntısından patlamıştı. Ama bu sefer içeriye adım attığı andan beri omegası onu hiç yalnız bırakmamıştı, neredeyse bir saattir dans ediyorlardı ve tahmin bile edemediği kadar eğleniyordu. 

Louis parmak uçlarında yükselip alfasının kulağına doğru "Sen yorulmadın ama ben yoruldum." dedi. Kolları ve bacakları ağrımaya başlamıştı.

Harry tek koluyla onun beline sarılırken diğer eliyle onun alnına düşen saçlarını geriye ittirdi, alnını öptü. "Oturalım mı? Beraber bir şeyler içelim."

"Olur, sonra da karavana döneriz."

"Sen boş bir loca bulabilirsen otur, ben içecekleri alıp geleyim. Alkolsüz, değil mi?"

"Kesinlikle." dedi Louis onun yanağına bir öpücük bırakırken. Alfa buna karşın gülümseyerek barmenin olduğu tarafa ilerledi. Giderken birkaç kez arkasına bakmış, omegasının etrafta oturacak yer aradığını görmüştü.

Louis hayatının en mükemmel tatilini geçirmenin etkisiyle sürekli sırıtıyordu. Girişe yakın bir yere yerleşti, arkasına yaslandı. Bu kalabalıkta alfanın kendisini nasıl bulacağını pek bilmiyordu, onun arama ihtimalini düşünüp telefonunu çıkarmak istedi ama sonra telefonlarını yanlarına almadıklarını hatırladı. Yarım saat kadar önce annesiyle babasına uyuyacağım iyi geceler diye mesaj atmıştı. Arayacak kimse olmadığı için ve çalınma riskine karşın telefonlarını karavanda bırakmışlardı.

Sessizce oturup dans edenleri izleyerek alfanın geri dönmesini bekledi. Bir çift dans pistinin tam ortasına geçmiş etraftakilere şov yaparken Louis gülümsedi, böyle uyumlu çiftleri tatlı buluyordu. Keyifli bir şekilde, oturduğu yerden omuzlarını ve başını sallayarak müziğe eşlik ediyordu ki, tanımadığı bir adamın karşısına oturmasıyla doğruldu. "Pardon?"

"N'aber?" 

Sarhoş olduğu belli olan genç bir adam gülerek masaya yaslandığında Louis tedirgin bir şekilde geriye doğru çekildi. "Birini bekliyorum, o koltuk boş değil. Kalkar mısınız lütfen?"

"Tamam o da yanımıza otursun. Uzay hepimize yeter."

"Bence gitmelisin. Bak, erkek arkadaşım çok kıskançtır-"

INTERNDär berättelser lever. Upptäck nu