29: Etrafı kirletmemeliyiz, dikkatli olalım.

20.6K 1.8K 1.4K
                                    

Küçük yaramaz bir uyarı bırakıyorum ve kaçıyorum bummm
(っ˘з(˘⌣˘ ) (。•̀ᴗ-)✧

__

"Sakin ol Jungkook, babanı tanıyorsun. Sana kızmayacağına eminim"

"Kızmayacağını biliyorum ama üzülecek. Ona söylemedim. Üstelik çok yeni falan da değil ilişkimiz."

Derin bir nefes vererek gözlerimi ovuşturduğum sırada Taehyung omzuma yaslamıştı yanağını. Sessiz kalarak belime sarıldığında iyice kamburlaştırmıştım sırtımı.

"Babanla konuşurken yanında durmamı istiyor musun?" Dediğinde başımı iki yana sallamıştım.

"Yalnız konuşmam daha iyi olur" diye mırıldandığımda onaylayan mırıltılar çıkartarak bir elini saçlarıma daldırıp oynamaya başlamıştı. Aynı zamanda yanağıma bir öpücük verip saçlarımdaki eli sayesinde başımı ona doğru çevirmemi sağlayarak dudaklarıma da minik öpücükler bırakmaya başladığında onu reddetmemiştim. O beni art arda öperken  oturuş şeklimi değiştirmiş, ona doğru dönüp ellerimi yanaklarına yerleştirmiştim. Beni kendisine doğru çektiği sırada dudaklarımızı tamamen birleştirdiğinde gözlerim anında kapanmıştı.

Yumuşacık dudakları alt dudağımı esir alarak emmeye başladığında düşünmeyi reddederek kendimi öpücüğe odaklamaya çalışmıştım. Çünkü düşündükçe kendimi kötü hissediyor, Taehyunga yaklaştığımda garip hissediyordum. Bu yüzden aklımı dağıtmak istemiştim ve burnumdan derin bir nefes alarak dudaklarına daha fazla sarılıp dilimi de işin içine kattığım sırada dizlerimin üzerinde yükselip onun kucağına oturmuş, bacaklarımı iki yana atmıştım. Tek koluyla belimi sarıp saç tutamlarımı sıkıştırdığında başımı hafifçe yana eğerek dilimi diline sürtmüş, dilini yakalayarak onu emmeye başlamıştım.

Taehyungun boğazından birkaç mırıltı yükseldiğinde dilini bırakarak tekrar dudaklarına yönelmiş, alt dudağını ısırıp çekiştirerek ondan ayrılmıştım. Soluklarımız birbirine karıştığı sırada alnımı alnına yaslayıp gözlerimi kapattığımda saçlarımdaki eli sırtımdan kayarak belimle buluşmuştu. Beni daha da yakınına çektiği sırada kollarımı boynuna dolayarak başımı da yan bir şekilde kollarıma yasladığımda sırtımı okşamaya başlamıştı.

"Kötü şeyler düşünme" demişti sessizce. "Eminim ki konuştuğunuzda seni anlayacak. Ona bugün konuştuklarımızdan da bahset. Komşunuz karışmaması gereken bir şeye karışmasaydı bu gece konuşacaktın zaten babanla."

"Evet. Söyleyeceğim" diye mırıldandığımda bir elini bacağıma indirerek orayı okşamaya başlamıştı.

"Hala neden gidip seni babana şikayet ettiğini anlamıyorum. O kim ki? Ne hakla hayatına karışabiliyor?"

"Bilmiyorum kim olduğunu. Muhtemelen babamın arkadaşıydı işte."

Kısık çıkan sesimin ardından derin bir nefes alıp vermekle yetindiğinde gözlerimi kapatarak yorgun ve gergin bedenimi serbest bırakmaya çalışmıştım.

"Babanın gelmesine daha çok var. Geceye kadar bu şekilde oturup üzülecek misin?" Dediğinde alt dudağımı sarkıtarak geri çekilmiş ve yüz yüze gelmemizi sağlamıştım. Bu bir çeşit evet demekti.

"Jungkook, saçmalama. Yanlış bir şey yapmadın. Babana zaten açıklayacağını da söylemiştin. Şimdi kendini üzmenin hiçbir anlamı yok. Biraz rahatla. Her şeyi bu kadar kafana takmandan gerçekten hoşlanmıyorum. Kendini yormaktan başka bir işe yaramıyor çünkü"

"Elimde değil ki" demiştim omuz silkerek. "Annemle olan ilişkimi biliyorsun. Annemden sonra bir de babamla aramızın açılmasından korkuyorum."

Friends; taekookWhere stories live. Discover now