27: Zaman her şeyin ilacıdır.

21K 1.8K 1K
                                    

Ortamda garip bir hava vardı.

Hoseok hyung dakikalarca hiçbir şey söylemeden orada oturmuş, sonrasında onu benim ısrarlarım üzerine zorlukla eve sokmuştuk. Asla tek kelime etmiyor sadece kızarık gözleriyle ruhsuz bir şekilde ileriye bakıyor, saçlarını karıştırıp duruyordu. Bir sorun olduğu belliydi. Büyük bir sorun olduğu belliydi, anlatmak istediği de belliydi fakat tek kelime etmiyordu.

Derin bir nefes vererek bakışlarımı ayakta dikilip kollarını birbirine bağlamış bir şekilde bize bakan sevgilime çevirdiğimde onun da bir şey anlamadığını görünce omuzlarımı düşürerek bedenimi Hoseok hyunga çevirmiştim.

"Hyung.." Sessizce mırıldandığımda az önceki deneyişimde olduğu gibi hiçbir tepki vermemişti. "Hyung bu şekilde oturarak ve konuşmayarak hiçbir sorunu çözemeyiz" demiştim yine aynı sessizlikte. O sırada Taehyungun hareketlendiğini fark edip ona dönmüştüm. Birkaç adım atarak Hoseok hyungun hemen önünde durduğunda onun omuzlarına yerleşmiş olan ellerimi çekmemi sağlamıştı ve hemen sonrasında Hoseok hyungun kendi saçlarını çekiştirip durmak için kullandığı ellerini de saçlarından ayırmış, sıkıca tutmuştu.

"Hadi" demişti oldukça normal bir ses tonuyla. "Hosoek, bu şekilde hiçbir yere varamayız. Bana yardımcı ol ve ayağa kalk" dedikten sonra tuttuğu ellerini çekerek geriye doğru yürüdüğünde Hoseok hyung beni de Minjaeyi de şaşırtarak ayağa kalkmıştı. Taehyung ise hiçbir şaşırma belirtisi göstermeden onu kendisine çekerek bir kolunu onun omzuna sarıp kolunu tutmuştu. Birlikte yürümeye başladıklarında ben de ayağa kalkmıştım. Peşlerinden sessizce gittiğimde Taehyung onu banyoya sokmuştu. Titreyen ellerini lavaboya yaslamasını sağlamış ve onun yüzünü yıkayıp boynunu ve saç diplerini de ıslatmıştı. Ben sessizce onları izlemekle yetindiğim sırada Taehyung yine Hoseok hyungu kavramış ve banyodan çıkartıp odasına götürmüştü. Yatağına yatırdıktan sonra üzerine bir örtü örtmüştü.

"Şimdi uyu, sabah konuşuruz"

Mırıldandıktan sonra masa lambasını açmış, ışıkları kapatarak benimle birlikte odadan çıkmıştı.

"Belli ki bir şey olmuş ve şu anda konuşmak istemiyor. Biraz da şokta gibiydi." Demişti bir kolunu belime sardığı sırada. Hemen ardından dudaklarını dudaklarıma bastırmış ve güzel bir öpücük aldıktan sonra geri çekilerek ikimizi de salona yönlendirmişti.

"Ne oldu ki acaba?" Demiştim sessizce. "Fazla etkilenmiş gibiydi. Onu yalnız bırakmamız doğru mu?"

"Kendisine zarar verecek hali yok Jungkook, uyumasa bile biraz yalnız kalıp kendisine gelmeli. Bu şekilde ona yardımcı olamayız"

Salona girip koltuğa doğru ilerlediğimiz sırada konuştuğunda Minjaenin de merakla bize baktığını görmüştüm.

"O kim? Nesi var?"

"Benim sevdiğim bir hyungum. Nesi var bilmiyoruz, biraz dinlenmesi için odaya götürdük" dediğimde dudaklarını büzerek başını sallamış ve ayaklanmıştı.

"Bu gece burada mı yatacaksınız?"

"Büyük ihtimalle" diye cevapladığında ben de başımı sallamıştım.

"Tamam. Ben gidiyorum odama. Bir sorun olursa bana da haber verin" dediğinde onaylayan mırıltılar çıkartmıştım. Taehyung kendisini koltuğa bıraktığında ellerimi tutarak beni de kendisine çektiğinde itiraz etmeden kucağına oturmuştum. Ellerim hemen yanaklarına tırmanırken o da belimi kavramıştı sıkıca.

"Ne olmuş olabilir ki?" Demiştim sessizce. Üzgündüm. Hoseok hyungu gerçekten seviyordum ve onu böyle görmek canımı sıkmıştı.

"Bilmiyorum Jungkook ama bir de sen üzgün üzgün dolaşma ortalıkta. Şu anda sadece normal davranmalıyız. Ne fazla üstüne düşmeliyiz ne de umursamazlık yapmalıyız. Sadece normal olalım ve bize anlatmak istediği zamana kadar bekleyelim tamam mı?"

Friends; taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin