2: Gitmemi istemiyorsan gitmem.

27.7K 2.7K 5.5K
                                    

"Taehyung!"

Mutfaktan ona seslenirken Minjaenin evde olmayışının verdiği rahatlıkla ses tonumu biraz daha yükseltmiş ve çığlık atarcasına tekrar ona seslenmiştim.

"Bir dakika içinde burada olmazsan seni mutfağa almam-"

"Kimi kimin mutfağına almıyorsun ses tellerini sevdiğim?"

Boğuk mırıltısıyla birlikte bakışlarımı ona çevirdiğimde elimdeki bıçağı bırakarak ona dönmüştüm.

"Seni, şu an benim içinde olduğum ve masada benim yaptığım yemekler duran mutfağa almıyorum. Bir problem mi vardı?"

Yarı açık olan gözlerini ovuşturarak içeri girmiş ve önümde durup kıstığı gözleriyle yüzümü incelemişti.

"Anlıyorum" demişti sessiz bir şekilde. "Tamam, dediğin gibi olsun. Alma beni. Masaj istemiyorsan bu benim sorunum değil sonuçta-"

"Taehyung! Ben öyle bir şey söylemedim!"

Mızmızlanarak ofladığımda bu ani çıkışım onun hoşuna gitmiş olacaktı ki keyifle dudaklarını kıvırmış, bir elini birden belime atarak beni kendisine çekmişti. Ben heyecanlanarak elimi çıplak göğsüne yerleştirdiğim sırada dudaklarını kulağımın biraz üzerindeki saçlara bastırdığında gözlerimin büyümesine engel olmak için cidden çabalamıştım. Taehyung beni fazla öpmez veya pek sarılmazdı. Ve sarılıp öptüğünde de ona aşırı tepki vermemden hoşlanmazdı. O yüzden kekendimiontrol altına almış ve hafifçe gülümseyerek yüzüne bakmıştım.

"Günaydın" demişti ben demeden önce. Bu, dudaklarımın daha da gerilmesine neden olmuştu. "Ve kahvaltı için de teşekkür ederim, beni de uyandırabilirdin. Birlikte hazırlardık" dediğinde omuz silkmekle yetinmiştim. Sonrasında benden ayrılıp sandalyeye yerleştiğinde dilimlediğim meyveleri tabaklara yerleştirerek masaya yerleştirmiştim. Taehyung sabahları pankek ve meyve yemeye bayılırdı.

"Sen bir tanesin" diye mırıldanarak bir pankek aldığında gülümsemiş ve sessizce mırıldanmıştım.

"Afiyet olsun"

Taehyung bana güzel sözler söylerken etrafta kimsenin olmadığına emin oluyordu. Yani mesela odada onunla baş başa olsam bile evde Minjae olduğu için güzel bir kelime söylerken sesini kısıyordu. Başta bu beni üzse de artık alışmıştım ve bunun tek nedeninin saklamaya çalıştığı utangaçlığı olduğunu biliyordum.

"Bugün derse gelecek misin?"

Ağzındakileri bitirdikten sonra bana soru yönelttiğinde yemeği tamamen bitmeden konuşmuş olması aklında daha farklı sorular olduğu düşüncesini uyandırmıştı bende.

"Geleceğim. Neden ki?"

"Sadece sordum" diyerek bakışlarını kaçırdığında istemsizce kaşlarımı çatmıştım. Bir şey mi gizlemeye çalışıyordu? Ya da bir şey sormaya falan mı çekinmişti?

"Sadece öylesine sormadığına eminim, beni mi kandırmaya çalışıyorsun?"

Normal bir düzlükteki sesimle ona sorduğumda bakışları tekrar beni bulmuştu. Dudaklarını yalayarak arkasına yaslandığında devam etmesini söylercesine kaşlarımı kaldırıp indirmiştim.

"Ellie mesaj atmış" demişti boğazını temizledikten sonra. Kaşlarım anında havalanırken daha dikkatli izlemeye başlamıştım onu. Bir kolunu beline sarıp diğerinin dirseğini de karnına yaslamış, avcuyla boynunu tutmuştu. Yani net bir şekilde bir şeyi söylemekten çekiniyordu.

"Taksit taksit mi konuşacaksın?"

"Bugün derse gitmeyip bir şeyler yapalım mı demiş"

"Kabul etmedin değil mi?" Demiştim şüpheyle gözlerimi kısarak. Ellie tam bir şeytandı. Birkaç kez bizi birbirimize düşürmeye çalışmış, bazen de başarılı olmuştu. Bu yüzden ondan nefret ediyordum. Ama o Taehyungun dibinden ayrılmıyor, sürekli okulda da peşimizde dolanıyordu. Taehyunga yanık olduğu belliydi ama bizim salak oğlan bunu kabul etmiyor, dibinde dolaşmasına izin veriyordu.

Friends; taekookUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum