20: Son bir şey.

24.4K 2.2K 2.7K
                                    

Bir şeyler söylemek istemiştim ama susmak daha kolay gelmişti o an.

İçinde bulunduğum durum aslında çok farklı, demek istemiştim ona. Sen çok dengesizdin, benden hoşlandığını ve birden bana açılacağını nereden bilebilirdim, demek istemiştim. Asla öyle kötü bir amacım yoktu, sadece artık biraz iyi hissetmek, sevilebileceğimi ve karşılık alabileceğimi hatırlamak istedim demek istemiştim ama hiçbir düşüncemi dile getirmemiş, başımı sıraya yaslayıp kollarımla yüzümün etrafını sarmıştım ve bütün gün de kaldırmamıştım.

Gerçekten garip bir durumdu. Kimseye cevap verebilecek bir durumum yoktu çünkü herkes kendince haklıydı. Jaehyunun yerinde olsam ben de muhtemelen öyle hissederdim ve Taehyunga da kızamıyordum çünkü sevgilisi gözünün önünde eski flörtüyle konuşuyordu ve ortada romantik bir buluşma teklifi vardı. Aynı zamanda kendime de kızamıyordum çünkü yanlış bir şey yaptığımı düşünmüyordum. Evet, böyle bir sonuçla karşılaşacağımı asla tahmin etmemiştim çünkü dediğim gibi, Taehyung benim için tamamen imkansızdı ve ben de başka biriyle denemek istemiştim.

Başka birini sevmeyi denemek istemiştim.

Gecenin birinde beni birden öpüp sevgilim olmak isteyeceğini söylemesini çokça hayal etsem de benim için sadece hayaldi. Gerçek olacağı aklımın ucundan bile geçmemişti ve dolayısıyla birileriyle flört etmekten de çekinmemiştim. Sonuçta o nasıl kızlarla görüşebiliyorsa, ben de birileriyle görüşebilirdim.

Ama hayat yine bana bir şaka yapmış ve flörtümü sevgililiğe doğru ilerletmeyi düşünürken birden Taehyungu önüme koymuştu.

Taehyunga kendimi açıklarsam beni anlayacağını biliyordum ama Jaehyuna durumu nasıl açıklayacağım hakkında bir fikrim yoktu. Taehyungu severken seninle ilerletmeye çalıştım diyemezdim sonuçta. Bir yalan uydurmak zorundaydım ama inanacağından da emin değildim. Çünkü sağ olsun Taehyung çoğu şeyi ona belli etmişti zaten.

Kendi kendime düşünürken uyukladığım sırada sırtımda hissettiğim elle birlikte kapanan gözlerim aralanmıştı. İlk dersten beri bu şekilde duruyordum ve şu an günün son dersi işleniyordu, sırtım feci ağrımıştı.

"Biraz kaldır kafanı, sırtın ağrıyacak." Diye fısıldarken aynı zamanda elini hareket ettirip sırtımı okşamaya başlamıştı.

"Ders bitince kalkarım"

Kısık sesle mırıldandığımda Taehyung derin bir nefes vermiş ve sabah bana trip attığı için aramızda bıraktığı boşluğu kapatıp kolunu sırtıma sararak elini karnımda bekletmeye başlamıştı.

"Bu kadar üzülmeni gerektirecek bir durum yok Jungkook. Kendini kapatmana da gerek yok"

"Kendimi kapatmıyorum. Keyfim kaçtı sadece, ders dinlemek istemiyorum"

"Tamam, dinleme ama kafanı kaldır ve arkana yaslan. İstersen bana da yaslanabilirsin?"

Benimle anlaşmayı istercesine yumuşattığı ses tonu beni tam da tahmin ettiği gibi yumuşatmıştı ve birazda olayı daha fazla büyütüp ikimizin arasında saçma bir gerginlik yaratmamak adına yavaşça başımı kaldırmıştım. Bakışları yüzümde dolanırken parmak uçlarıyla yanağımda oluştuğunu hissedebildiğim izlerin üzerini okşamıştı.

"İz çıkmış"

Yanağımı okşamaya devam ederken mırıldandığında dudaklarımı hafifçe büzerek olduğum yerde ufak hareketlerle gerinmiş ve ardından başımı onun omzuna yaslayarak koluna sarılmıştım. Anında ellerimiz birleştiğinde bakışlarım istemsizce ellerimize kaymıştı ve ben bir an kendimi sorgulamıştım.

Friends; taekookWhere stories live. Discover now