Namjoon hafifçe kafasını sallarken dirseklerinin üzerinde hafifçe doğrulmuş ve gözlerini aralamaya çalışarak tekrar kırpmıştı. " Uyanacağına eminim." diye mırıldanmıştı Jimin şortu iç çamaşırıyla birlikte hafifçe aşağıya çekiştirirken. Namjoon kalçasını hafifçe kaldırarak ona yardımcı olmuştu. Jimin hafifçe yüzüne doğru eğilip ıslatıp durduğu dudaklarını onun sıcak dudaklarına bastırmış, dilini ağzının içine göndermiş ve onu sıcak ve tutkulu bir öpüşmenin tam ortasına sürüklemiş, ardından bir o kadar büyük bir tutkuyla ayrılmıştı ondan. Sesler odanın içinde yankılanıyor gibi hissederken Jimin biraz daha geriye çekilip kafasını eğmiş, parmağını hafifçe onun kasıklarına sürttükten sonra onu avucunun içine almıştı. Namjoon hafifçe irkilerek onu izlemeye devam etmişti.

Jimin gözlerini onun gözlerine kilitledikten sonra onu tamamen ağzının içine almıştı, bunu ilk defa yapıyordu. Kesinlikle bunu beklemeyen Namjoon oldukça yüksek bir inlemeyle birlikte avucunun altında duran çarşafı sıkmış, kafasını geriye atmıştı. Jimin keyifle penisinin başını dudaklarının arasına alıp hafifçe yalarken yanan alt bedeninin onun bacaklarına sürtüyordu, Namjoon uyandığını hissediyordu. Hiç böyle uyanık hissettiği olmamıştı hatta. Elini saçlarından geçirip hafifçe çekiştirdikten sonra tekrar onu görebilmek adına kafasını öne doğru eğmişti.

Aldığı zevkle göz bebekleri yerinde durmazken Jimin'in işini oldukça büyük bir istek ve tutkuyla yapıyor olduğunu görmek onu biraz daha delirtmişti. Ucunu ağzına alıp hafifçe ıslatıyor, dilini etrafında gezdirdikten sonra biraz daha alıyor ve boğazına değene dek bırakmıyordu. Oldukça yavaş bir ritimde hareket ederken Namjoon buna katlanamıyordu. " Jimin." Hırıltı sesiyle inlediğinde Jimin yandığını, içinde büyümekte olan bir yangını hissetti. Her hücresinde hissetti.

Dayanamayıp elini uzatmış, Jimin'in saçlarını sertçe çekiştirerek kafasını kendine doğru ittirmişti. Bir an kendini kaybedip bunu yapması Jimin'in beklemediği bir hareketti fakat oda öylesine şehvet kokuyordu ki onu anlayabiliyordu Jimin. Bu hareket onu rahatsız etmedi fakat Namjoon bir an çok sert davrandığını düşünerek ateşe dokunur gibi elini çekmişti fakat Jimin bu sertliği çok sevmiş olmalıydı. Uzanıp elini kavramış, saçlarına bastırmıştı tekrar. Bu sırada gözlerini tekrar onun gözlerine çıkartmış, dilini dışarıya çıkartarak hafifçe yalamıştı onu. Yavaş davranmaya devam ederse çıldıracağını biliyordu. Yavaşlığından ödün vermedi, istediğini aldı. Namjoon kafasına biraz daha bastırıp resmen onun kıpkırmızı olmasını izlemişti, kalçasını hafifçe kaldırıp gel git yaparken delirdiğini hissetti.

Jimin dayanabileceği son saniyeleri yaşarken elini çekerek baskıyı kaldırmış ve Jimin'in hızlıca kafasını kaldırarak derin bir nefes alma çabasına girişini izlemişti. Ağzından akan salyalar, dolu gözleri ve ağlak bakışları onu çileden çıkmaya biraz daha ittiğinde hızlıca yatakta oturmuş, onu tuttuğu gibi altına almış ve ağırlığını üzerine vermişti. " Seni böylesine uyaran nedir?"

" Sensin." diye fısıldamıştı Jimin bedenini kaldırıp ona sürterken. " Sikeyim hyung. Rüyamda beni öyle bir beceriyordun ki adımı unutuyordum. Adımı unuttur bana." Namjoon duyduğu cümlelerle bir an için bocalasa da kafayı yemiş gibi hissediyordu. Sertçe onu kendine doğru çekip şortunu bacaklarından sıyırdığında Jimin ona yardımcı olmuştu, beyaz teni gözlerinin önündeydi şimdi. " Çok güzelsin."

Jimin onun kolundan tutup kendine doğru çekmişti. " Hazırlamanı istemiyorum. Bir an önce içimde hissetmek istiyorum seni." Namjoon kuruyan dudaklarını aralayıp şaşkınca yüzüne baktıktan sonra - ki bu çok sürmedi- bacaklarını kendine çekerek aralamasını sağladı, çok geçmeden içine girdi.

kiss me | nammin ✔️Όπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα