0.1

6K 476 69
                                    


      Maskesini suratından çıkartıp çenesinin altına sıkıştırmış, arabasının kapısını açıp içeri girmiş ve öylece bakınmıştı etrafa. Biraz önce Taehyung'a veda etmişti. Saat sekize geliyordu ve ne yapacağına dair hiçbir fikri yoktu. Nereye gidecekti şimdi? Yurda geri döndükten sonra iki günü vardı. İki gün sonra yurt boşaltılacaktı ve nereye gideceğini bilmiyordu.

 
    Ömrünün sonuna kadar ona yetecek parası vardı Park Jimin'in. Evleri, arabaları, bir insanın sahip olabileceği ne varsa hepsi vardı onda. Genç ve sağlıklıydı da. Hiçbir şey yapmadan, ülke ülke gezerek gününü gün ederek yaşayabilirdi. Fakat bunu istediğinden emin değildi. Eksik hissediyordu. Kalbinde ve hayatında altı kişilik büyük bir boşluk vardı. Ev sessizdi, araba sessizdi, gündüzler sessizdi.
" Aish." Arabasını çalıştırıp kemerini takarken kendi kendine homurdanmış, kafasındaki karışıklığı uzun bir süre çözemeyeceğini fark edip havaalanın otoparkından ayrılmıştı.

      Kim Namjoon dolapta bulduğu hazır noodle'ı yapıp odasına geri çıkarken, dış kapının açılma sesiyle   olduğu yerde durmuş ve kimin geldiğini görmek için olduğu yere oturmuştu. Park Jimin üzerindeki ceketi girişe asmış ve saçlarını karıştırarak ayağıyla kapıyı ittirmişti. " Hoşgeldin." Kafasını kaldırıp merdivenlerde oturan Namjoon'u görünce gülümsemişti. " Selam hyung."

     " Taehyung'un uçağı kalktı mı?" Kafasını sallayarak onu onaylamış ve bir an duraksamıştı. " Hyung biraz konuşsak olur mu? Kafam çok karışık ve konuşabileceğim başka kimse yok." Namjoon gülümsemişti. Ellerini kaldırarak etrafı işaret etmişti. " Koskocaman evde sadece ikimiz kaldık. Konuşabileceğimiz gerçek anlamda kimse kalmadı."

 
     " Teras'a geçelim mi?" Namjoon elindeki kaseyi almış ve ayağa kalkmıştı. Jimin'i takip ederek mutfağa doğru onu izlemişti. Jimin dolaptan soğuk bir içecek alıp terasa geçmişti.  Karşılıklı uçtaki uzun masaya oturduklarında, ikisi de gergince birbirlerine bakıyorlardı. " Bir planın vardır diye düşündüm."

    " Bunu sana düşündüren ne?" Namjoon kıkırdayarak sormuştu bunu. Jimin'in gergin olduğunu hissedebiliyordu. " Akıllı bir insansın, bir plan yapmışsındır herhalde?"

    " Hayır." dedi Namjoon kafasını olumsuzca sallayarak. " Hiçbir planım yok. Bir kere de böyle yapmaya karar verdim."

    "Hayatım boyunca sürekli bir plana uydum, sürekli yapacak başka bir şeyim vardı. Şimdi sadece akışa uyacağım. Bugün eşyalarımı toparlar,  bir yere giderim."

    Jimin sessiz kalıp içeceğini içmeye devam ederken Namjoon onun bu konuşmadan çok da tatmin olmadığını fark etmişti. " Baksana Jimin." Yerinde dikleşmiş ve tamamen doğal hareket etmişti.  " Sen de benimle gelsene?"

     Duraksamış, boş boş Namjoon'un suratına bakmıştı. Birkaç saniye sonra kafasını olumsuzca iki yana sallamıştı. " Sanmıyorum hyung, sana yük olmak istemiyordum. Hem sen yalnızlığı ve sessizliği seviyorsun."

    " Hadi ama." Namjoon omuz silkmişti. " Beraber güzel vakit geçirebiliriz değil mi? Birkaç liste oluşturur, yapmadığımız şeyleri yaparız. Sadece benim istediklerimi de değil korktuğun buysa."

    " Hiçbir şeyden korktuğum yok hyung. Sadece ne yapacağımı bilmiyorum ve dokuz yıl sonra da seni sık boğaz etmek istemiyorum." Namjoon ayağa kalkmış, biten kaseyi almıştı. " O zaman birkaç saate hazırlan, akşam ki uçağa yetişebiliriz."

   Jimin ağzı açık bir şekilde kaybolan Namjoon'un ardından bakarken ne yaptığını zerre bilmiyordu. Fakat belirsizlik ve yalnızlıktan iyiydi. O yüzden kalkıp koşar adımlarla odasına çıkmıştı.


  

  

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
kiss me | nammin ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin