3.1

2.5K 191 30
                                    

çok bölüm kalmasa bile bu kitap için hevesimi kaybettim nedense, son bölümler nammin açısından epey hareketli olacak. umarım yorumlarınız hevesimi yerine getirir💖
     " Günaydın." demişti Hoseok, Taehyung'un yanına otururken. Elini Taehyung'un karışan saçlarını eliyle biraz daha dağıttıktan sonra küçük bir öpücük kondurmuştu saçlarına. " Günaydın." diye mırıldanmıştı Taehyung, yeni kalktığı için daha kalın çıkan sesiyle. Sırt üstü dönüp gerinirken esnemiş ve bir yandan da ayağa kalkmaya çalışmıştı. " Saat kaç? Daha galaya hazırlanmamız gerekiyor."

     " Daha erken. Kahvaltı hazırladım. Beraber kahvaltı yapalım diye." Taehyung birkaç saniye ona bakıp mimiksizce baksa da daha sonra kafa sallayıp tuvalete girmişti. Hoseok gülümseyip salona geri geçmiş ve hevesle hazırladığı masaya bakmıştı. Birkaç saniye sonra Taehyung'da içeri girmiş ve Hoseok'un epey emek verdiği masayı incelemişti. " Harika görünüyor her şey hyung. Teşekkür ederim."

      Başka bir şey söylemeden sessizce kahvaltı yaparken Hoseok dudaklarını açıp kapatıyor, bir şeyler söylemek istiyor fakat çekiniyordu. " Ne yapmak istediğine karar ve- "

    Hoseok konuşmak için cesaretini toplamayı başardığı an kapının çalmasıyla Taehyung dudaklarını bastırıp özür dilercesine baktıktan sonra koridora çıkmış ve çalan kapıya bakmıştı. Hoseok derin bir nefes alıp saçlarını çekiştirmiş ve mutsuzca kahvesini yudumlamıştı.

      Gelen kişi Jungkook'tu, dün gece onlar gittikten sonra çalışmaya devam etmişti. Taehyung'u yalnız yakalayabilmek içinse sabahın köründe kalkıp gelmişti. Aşırı yorgun görünse de mutluydu. Sırıtıp duruyordu ve hyunguna özleminden yerinde duramıyordu. Elinde onun için özel olarak getirttiği - almak için servetler ödemişti- eski model bir kamera vardı. Bunu uzun süre önce, onun doğum günü için almıştı fakat onlar Taehyung'un doğum gününde de kavga edince vermeyi istememişti Jungkook. Şimdi tam sırası gibi gelmişti. " Günaydın hyung!"

      Uzanıp ona sıkıca sarıldığında Taehyung gülümsemiş ve kollarını onun bedenine sarmıştı. Normalde ailesinden daha yakındı onunla ama son altı aydır yaptıkları tek şey birbirlerine bağırıp çağırmaktı, birbirlerini kırmaktan başka yaptıkları bir şey yoktu. " Günaydın Jungkook."

      " Sana birkaç tatlı şey aldım, ben şu an diyetteyim ama sen ye. Tadları çok güzel. Bu da sana hediyem. Sonra açarsın olur mu?" Taehyung ne olduğunu merak etse bile kafasını sallayıp hediye kutusunu girişe bırakmıştı. " Bugün için izin aldım. Akşama kadar seninle yalnız kalırız diye düşündüm. Olur mu?"

     Bu sırada salona girmişlerdi, oturup Taehyung'u bekleyen Hoseok ayaklanmış ve iç geçirmişti.                " Bugünlük Taehyung senin olabilir, ikiniz uzun zamandır görüşmüyordunuz zaten."

     " Nereye gidiyorsun?" demişti Taehyung biraz mahcup olarak. Hoseok'la zaman geçirmeyi her şeyden çok isterdi ama Jungkook'u deli gibi özlemişti. " Bilmem, Jimin'e uğrarım. Birkaç şey alıyorum dolabından." Taehyung kafasını sallayıp onun merdivenlerden çıkmasını izlemişti.

     " Umarım bölmemişimdir?" Taehyung kafasını olumsuzca salladıktan sonra ona dolu masayı göstermişti. " Kahve ister misin? Hoseok hyung bir şeyler hazırlamış."

     Jungkook kafasını sallayıp sandalyeye oturduğunda kendini biraz da olsa gergin hissediyordu. Hiçbir şeyi açıklığa kavuşturmadan birden Taehyung'un ona sıcak davranacağını tahmin edememişti.

      " Nasıl gidiyor? Yoğun olmalısın." Jungkook kafasını salladıktan sonra masadaki kreplerden birini ağzına atmıştı. " Evet yoğun ama böyle olmayı seviyorum. Her şey istediğim gibi ilerliyor. Sen ne yaptın? Asıl anlatması gereken sensin."

kiss me | nammin ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin