Ruhum Senindir

Beginne am Anfang
                                    

Merdivenleri inerken Baekhyun, "Bekarlığa veda partisi yapmalıydık." diye hayıflandı. "Dün gece 'Sarang'ın ağzına sıçalım' baskınından sonra bizimkiler toplanıp içmişler."

"Jongin depresyondaydı süslü boğam, bekarlığa veda etmek aklına bile gelmemiştir. Zaten siz dünden razısınız, benimse durumlar malum. Neyi kutlayacaktık?"

"Zırlama, abimi sana vermem."

"Zorla aldığımın farkındasındır umarım."

Atışmaları bir süre daha devam edince sinirlerimi bozmalarını engelleyerek basamakları birer ikişer atlayıp mutfağa koşturdum. Babam sabahtan beri bitiremediği telefon görüşmelerine devam ediyordu, orduyu da güvenlik önlemleri adı altında harekete geçirmişti. "Tamam." dedi telefondaki adama hitaben. "Era şehrinin tüm girişleri kapatılsın, dışarıdan bir müdahele istemiyorum. Bay Kim'in..." Jongdae'nin babasından bahsediyordu. "Şehir sınırları dışında olduğunu duydum, başımıza bela olmaması lazım. Öncelik baş alfa ve eşi. Evet, evet. Oh Sehun ve Kim Jongin. Hedef gösterileceklerinden eminim. Tamam."diye mırıldandı alnını ovalayarak. "Ev güvenli, yanıma sağ salim gelmelerini sağlamalısınız. Teşekkürler, kendine iyi bak."

Telefonu masaya bırakıp şakaklarını ovalamaya başlaması üzerine bir bardak suyu önüne ittim. "Endişelisin. Sence..."

"Sorun yok tatlım." dedi sorumu tahmin ederek. "Her duruma hazırlıklıyız." Suyunu içtikten sonra ayaklandı ve dudaklarını yanağımda dinlendirdi. "Gecikmeyin. Annen ve ben, sizi bekliyor olacağız. Unutma, seni çok seviyorum."

"Bütün çiçeklerin benim."

"Evet." dedi gülümseyerek. "Bütün çiçeklerim senin ve onlar da Sehun'a emanet."

Bahçeyi terk ederken yağmur iyice hızlanmıştı, eş seçim ritüelinin nisan ayının, bol yağmur alacak gününe denk getirilmesinin sebebi; tüm elementlerin bir arada bulunması esasına dayanıyordu ve bu gün, her şehre özel olarak, şamanlar tarafından seçiliyordu. Meydan kalabalıktı, hafif rüzgar ortaya konumlandırılmış kuyuya benzer bir açıklığın içinde yanan ateşi harlarken alfalar - en önde ateş grubu vardı- halkalar halinde yerlerini almışlardı ve hemen arkalarında betalar bulunuyordu. Omegalar, hava- ateş- su- toprak grubu sıralaması ile büyük halkayı tamamlar nitelikteydi. Şu zamana dek toprak grubu omegalar yalnızca element bütünlüğünü sağlamak amacı güdülerek ritüele katılsalar da bizler kuralları yıkacaktık. Baekhyun bileğimi yakalayıp beni en dış halkaya katıncaya kadar gözlerim Sehun'u aradı, feromonlarını hissetsem dahi varlığına ulaşamamıştım fakat alacakaranlık çöküp şamanlar ritüeli başlattığından bu durumla ilgilenemedim, sadece kabusun getirdiği bir ulaşma güdüsü göğüs kafesimi tırmalıyordu. Ayin misali bir mırıldanma östaki borumu titretirken göz kapaklarım kendiliğinden ağırlaşmış ve zihnim neredeyse kapalı bir konuma geçmişti, kurt benliğimin yavaşça vücudumdan ayrılışı dehşeti anımsatıyordu; sanki ölüme bağlanan bir halatı çıplak ayaklarımla geçmeye zorlanıyordum fakat altım uçurumdu. Düşme korkusu uzuvlarımı uyuştururken kurt benliğim görüşünü kazandı, tanımadığım yüzlerce 'benlik' etrafta koşuştursa dahi toprak grubu omegalar köşelerine çekilmeyi uygun gördü çünkü seçilmeyecekleri hakikati doğduklarından itibaren ruhlarına işlenmişti. Ben ise yerimden kıpırdayamıyordum, Sehun'a attığım mesaj "Beni bul. " ibarelerini içerdiği için alfamın mavilerini aramaya yeltenmedim ki geçtiğimiz bu farklı boyut bile Sehun'un ölü okyanuslarının damarlarıma akıttığı çürük duyguları tanımamı zorlaştırmadı; sevgilimin katlettiği ömrü, kiraz suyuna yatırdığım ömrüme dökülerek çoktan yaşanır kıldığımız bağı düğümledi ve aldığım nefes ciğerlerimi patlatacak sandım. "Oh Jongin." Eşim zihnini bana sunmaktan çekinmiyordu. "Ruhun benimdir."

Capricorn-Sekai [Omegaverse] Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt