altmış beş

11.2K 735 703
                                    

*
pazartesi
15.38
selim
ali

öğlen, uyku arasında lavabo için uyandığında kilitlediği kapının zorlanmasıyla uyandı selim.

uykuyla uyanıklık arası bir ifadeyle başını hafifçe kaldırıp kapıya baktı. kolu aşağı doğru inip hızla geri yukarı çıkıyordu. yerine geri yatıp birkaç saniye kendi kendine homurdandığında yanında, sol kolunun üzerinde uyuyan ali rahatsızca kıpırdandı ve selim'e sardığı kolunu sıkılaştırdı.

onun saf ifadesine bakan selim, kapının öbür tarafında babasının "selim!" diyen sesini duyduğunda dirseğinin üzerinde doğruldu. iri gözlerle kapıya bakarken sabahın köründe onun kapısının neden bu kadar zorlandığını anlamadı -saatin üç olduğunu anlaması biraz vaktini alacaktı-.

aynı sesi bir kez daha duydu. "neden kilitliyor bu çocuk bu kapıyı?" diye kendi kendine sordu babası. selim içinden acaba neden diye geçirip gözlerini devirdi.

üzerindeki kolu zorlukla çekip yatakta doğruldu. "bekle." diye seslendi sessizce babasına fakat babası duymadı.

en sonunda zaten kapıyı açacaktı, zataen babası ali'nin burada olduğunu biliyordu çünkü bilmese bu kadar sinirli çalmazdı kapıyı. o yüzden cesaret ve gerginlik arası bir ifadeyle yataktan kalktı ve çıplak ayaklarıyla kapıya gitti.

kilidi çevirip beyaz kapıyı yavaşça araladığında kapının karşısında iri gözlerle ona bakan babasını gördü. "niye açmıyorsun kapıyı sen?" diye çatık kaşlarla ona baktı.

"açtım işte." dedi uyuşuk bir ifadeyle başını kapıya yaslarken. yeni uyanmış, daha aklı yerine oturmamış bir kafayla babasıyla tartışmak istemiyordu. "ne oldu?"

babası birkaç saniye ona baktığında bakışları yumuşadı ve gözlerini başka yere çevirdi. "annen merak etmiş seni dünden beri görmeyince. sabah da kapını çaldık çaldık bir türlü açmadın. sen duymuyor musun bizi hiç?"

"açtım işte şimdi." dedi şaşkınlığını gizleyerek. "niye merak ettiniz ki?"

"annen etmiş, ben etmedim." dedi son bir senedir ona karşı yüzünden atmadığı her zamanki sinirli tavrıyla.

selim, babasının ali'nin burada olduğunu bilmemesiyle derin bir nefes verdi. babasının ona söylediği sözün kabalığını bile umursamadı o rahatlıkla. "anladım." dedi sakince sadece.

"şu üstünü başını da düzelt." dedi onun dağınık saçlarına bakarken. "ayrıca, şu odanın perdesini biraz aç-" diyerek odaya aniden girdiğinde selim, onu durduramadı. babası, yatağın üzerinde karşılaştığı manzarayla kaşlarını çattı. gözleri selim'le yataktaki çocuğun arasında gidip geldi bir süre.

selim, sıkıntıyla başını arkasındaki pervaza dayayıp gözlerini kapattı ve babasının tepkisini bekledi.

babası ise önce odadan çıktı, sonra kapıyı kapattı. selim, babasının hiçbir şey demeden ayrılıp gitmesine şaşırmışken babası onun beklediğini yapmayıp orada durdu. "kahvaltı yaptınız mı?"

gözlerini irileştirip babasına baktı. yutkunarak başını yavaşça iki yana salladığında babası ona sinirle baktı. "böyle mi ağırlıyorsun sen arkadaşlarını? mutfağa çağır, annen dolma hazırlamış, dolma yiyin."

aynı şaşkınlıkla başını yukarı aşağı salladı selim. babası, bir süre daha çatık kaşlarıyla ona baktıktan sonra salonun kapısına doğru yöneldi. iri mavi gözleriyle babasının gidişini izledikten sonra babası salona girip arkasından kapıyı kapattı. selim ise varla yok arasında babasının "çaydan selim'le arkadaşına da koy." demesini duydu. onu asıl şaşırtan ise salondan, çay koymak için çıkan kişinin abisi olmasıydı.

fatale Where stories live. Discover now