kırk üç

12.8K 990 451
                                    

*
pazar
12.46
selim
ali

inanç, adanılmış değerler, dünya, aile, baskı, hayat, dayatmalar, kaçmalar ve saklanmalar. insan, kendinden kaçtığı gün büyüyor. olgunlaşmak ise, saklandığın deliğe bağlı. ali, nerede olduğunu bilmiyordu. yalnızca kafasındaki kırmızı noktaları bir kenara süpürmüştü, aksi takdirde yaşamak çok zordu.

işte bu yüzden selim, telefonundaki şarkıyı değiştirirken bir anda kendini temizlik odasında buldu. "ananı sikeyim." diyerek kapıdan içeri sokulduğunda dudaklarının üzerinde sıcak bir baskı hissetti.

ufak, kare pencereden içeri giren ışıkla aydınlanan odada ali'nin yüzünü tanıdı. ilk birkaç saniye yaşadığı şokla beraber iri gözleriyle öylece durdu. ali, onun karşılık vermeyişinin üzerine geri çekilecekken selim gözlerini kapattı ve başını yavaşça öne iterek ona karşılık verdi. ali, alt dudağında o hafif baskıyı hissedince nabzının üç hane ile ifade edebilmenin ne denli zor olduğunu düşündü. titreyen elleri selim'in ensesine uzanıp saçlarının arasına karıştı. içmemişti, kanındaki alkol her zamankinden daha azdı fakat içinde en ufak bir pişmanlık duymuyordu.

selim, o anlık dalgınlıkla ali'yi hafifçe ileriye ittirdiği için ali, arkasındaki masaya çarpmak zorunda kaldı. bir an ayrılan dudaklarıyla ali, gözlerini araladı ve bir eliyle refleks olarak arkasındaki masaya tutundu. iki saniyeyi geçmeyen bir nefes molasıyla tekrar selim'e uzandığında sabaha kadar burada bunu devam ettirebileceğini düşündü.

yanlış değildi ve öylesine doğruydu ki her saniyesini ayrı ayrı hatırlamak istiyordu.

birkaç saniye sonra aniden dudaklarını selim'den ayırıp çattığı kaşlarıyla ona baktı. selim, çoktan kızarmış dudaklarıyla başını hafifçe geri çektiğinde göz göze gelmişlerdi. hiç düşünmeden kısık sesiyle "karşında kim olsa karşılık verir miydin?" diye sordu. fısıltı gibi çıkan sesinde öfkeden ziyade kırgınlık vardı.

selim, sessizce yutkundu. hafifçe aralanmış gözleriyle doğrudan ali'nin dudaklarına bakıyordu. başını yavaşça iki yana salladığında ensesindeki el boynuna doğru düşmüştü. ali, bu görüntüyü aklından silmek istemiyordu, bu görüntüden pişman olmak istemiyordu, eve gittiğinde bunun ağırlığını taşımak istemiyordu. tüm bunları kenara atıp bir kez daha selim'in dudaklarına uzandığında az öncekinden çok daha az yumuşaktı.

birkaç saniye geçmeden arkasındaki masa gürültüyle geriye gidip masanın üzerindekiler yere düşünce ali irkilerek arkasına baktı. bir anda o anki duygusallığına yenik düşüp seslice kıkırdadı. kulağının arkasında selim'in gülüşünü duyduğunda önüne geri döndü ve boşta olan elini de selim'in ensesine koyup onu bir kez daha öptü. bir saat daha burada kalacak olsalardı onu bir saat daha öperdi.

ıslak dudaklarıyla geri çekildiğinde "derse girmek istemiyorum." dedi.

selim, onun saçlarına bakıp alnına düşen bir-iki tutamı geriye atarken hâlâ aralık olan dudaklarıyla "girmeyelim o zaman." diye fısıldadı.

"ama girmeliyiz." selim'in saçları öylece elinde kıvrılırken zihnindeki düşünceler o kadar da korkunç gelmiyordu ona.

"girelim o zaman." dedi gözlerini onun gözlerine çevirmeden hemen önce.

ali, konuyu değiştirerek "bir daha o çocuğun evine gitme." dedi. geri çekilirken hâlâ titreyen ince eli bir adım gerisindeki masaya yaslanmıştı.

"onun evi değildi ki." dedi tek omzunu silkerken. "gürkan'ın evindeydik."

kaşlarını çatarak "ama onun evi demiştin." dedi ali.

"ama değildi." dedi gülerek. ali, selim'in ne dediğini anladığında onu tekrar öpmemek için kendini tuttu.

kapı kilidinin sesini duyduğunda selim'i ittirdi ve aralanan kapıya baktı. selim, kapının arkasında baskı oluşturduğu için olduğundan daha yavaş açılan kapıdan içeriye girdi başörtülü bir kadın. içeriye girdiğinde ali'yi raflardan birine uzanırken gördü. "çocuklar," dedi ege ağzıyla "...ne işiniz var burada?"

"ma-" ali, dudağını yalayarak sesini düzeltti. "makas arıyorduk."

"kuzum makas ne arasın burada?" dedi aynı ağızla. paspası içeriye sokup "çıkın bakayım buradan." diye söylendi. "bu kapı neden kilitli değil hem? gidin, öğretmenler odasında arayın makasınızı."

"teşekkür ederiz ablam." dedi ali, selim'in arkasından dışarı çıktığında. duvara yaslanan selim'in gözleri kadından ali'ye dönerken ali'nin de ona baktığını gördü. gülmemek için birbirine bastırdığı dudaklarıyla akıl almaz derecede tatlı gözüküyordu.

*

fatale Where stories live. Discover now