11.Bölüm.

6.2K 242 12
                                    

Jay geçen bir haftanın ardından nihayet taburcu oluyordu. Sevinçten evde komik danslarımı aynama sergiliyordum. Jay her ne kadar telefonlarımı açmasa da mesajlarıma cevap vermese de o'nu okulda sıkıştırıp gönlünü alacaktım ama taburcu olur olmaz okula gelmezdi eminim. Bende evine giderdim. Tabii Mrs.Staff ın okulda olduğuna emin olmam gerekiyordu.

Bu sabah Miraç'la konuşup şu oyunu bitirmek için ikna edecektim. Okulda onun ablası olduğumu bilsinler istiyordum.

Bunun için hemen duşa girdim ve sonrasında hazırlandım. Miraç ile konuşmak için onun odasına doğru yöneldim. Kapısını iki kere tıklattım cevap gelmedi tekrar tıklattım yine cevap gelmeyince uyanmamış olduğunu düşünerek kendi odama geçtim. Bu gün erken uyanmıştım. Servisin gelmesine bir saat vardı. Aşağı inip kahvaltı hazırladım. On beş dakika sonra sofra çok güzel bir hale gelmişti. Babamı uyandırdıktan sonra Miraç'ın odasına tekrar yöneldim. Tüm uğraşlarıma rağmen kapıyı yine açmadı.

Bizim evde bir kural vardı kimsenin odasına onaylamadığı sürece giremezdik. Bence gayet de güzel bir kuraldı işime gelmiyor değil.

Babamın yanına gidip Miraç'ı uyandırmasını rica ettim. Babam Miraç'ın odasından çıkarken bende kapısında bekliyordum.

"Kızım, kardeşin kendini iyi hissetmediğini okula gitmek istemediğini söyledi" dedi babam. "Baba kahvaltı etsin bari" dediğimde kaşlarını şaşkınca kaldırdı ve "Sen kahvaltı mı hazırladın?" diye sordu.

Kahvaltı sofrasını gördüğünde sevindiği belliydi. Hemen onun sevdiği gibi demli bir çay koydum. Keyifle çayını yudumlarken bende Miraç için kahvaltı hazırlıyordum. Kardeşim için hazırladığım yatak tepsisini yukarı çıkardım. Kapısını tıklattığımda yorgun bir ses "gir" dedi. İçeriye girdim ve tepsiyi bacaklarının üzerine koydum. Gerçekten kötü görünüyordu. Burnu kıpkırmızı olmuş, gözleri bayık bayık bakıyordu. O na hazırladığım kahvaltı için şaşırmıştı. Böyle şeylere alışkın değildi. O'na ilgi gösterdiğim zamanlarda bir şey isteyeceğimi sanıyordu fakat şimdi hastaydı ve annem yoktu. Babam ise işe gidecekti. Miraç iştahının olmadığını söylese de zorla birkaç lokma birşeyler yedirdim.

Servis on beş dakika sonra gelecekti. Babamın işe gitmemesi için onunla konuşma yaptım fakat toplantısının olduğunu gitmesinin gerektiğini söyledi. Miraç ne yapacaktı peki hastaydı. Ben ise Jay'in evine gidecektim. Jay kardeşimden daha önemli değildi. Babama okula gitmeyip Miraç'la ilgilenmek istediğimi söyledim. Babam mecburen kabul etti. Ben mutfağı toparlarken servisin geldiğini duydum ve gidip şöföre okula gelmeyeceğimizi söyledim. Bu sırada babam kapıda belirdi. Arabasına atlayıp bana el salladıktan sonra hızla gözden kayboldu. Tekrar eve girip evde telefonumu aramaya koyuldum. On dakikanın ardından telefonumu odamda, yatağımın altında bulmuştum.

Kime:Jay
Jay, hastaneden çıktın mı? Aslında bu gün yanına gelecektim fakat evde kalmam gerekti.

Cevap gelmeyeceğini biliyordum ama yine de kendimi ifade etmek için bu mesajı yollamak zorundaymışım gibi hissettim. Kardeşim hala odasından çıkmamıştı. Tüm gün evde ne yapacaktım tek başıma.

Bahçeye çıktım ve oturduğumuz civarı biraz dolaşmaya karar verdim. Saat daha erken olduğundan spora çıkmış bir sürü insan vardı ve o an anladım ki koşu yapmak için çok uygun bir yerde oturuyorduk.

Bir banka oturdum ve telefonuma baktım. Ne bir mesaj ne de bir arama vardı. İçimi bir burukluk kapladı. Birden hızlı hızlı nefes alıp veren bir ses duydum. Kafamı yanımda oturan kıza çevirdiğimde onunda bana gülümseyerek baktığını gördüm.

"Merhaba ben Lizzie" dediğinde ne kadar güzel bir kız olduğunu fark ettim. Bende gülümseyerek "Merhaba, ben de Sîva" dedim. Şaşkınca bakıp "Türk müsün?" diye sordu.

"Evet, 5 ay önce buraya taşınmak zorunda kaldık. İş nedeniyle" dedim.

Çok canayakın bir kıza benziyordu. Daha sonra öğrendim ki aynı okuldaymışız fakat o iki aydır okula gelmiyormuş. Ameliyat olmuş ve yeni yeni kendini toparlıyormuş. Her gün koşuya çıkıyormuş. Bu hafta başında okula yeniden başlayacakmış. Bir şey daha öğrenmiştim. Bizim evimizden iki ev ötede oturuyorlamış.  Kendime bir arkadaş bulduğum için çok mutlu olmuştum.

Eve beraber dönmüştük onu içeriye davet etmiştim fakat ilaç saati geldiğini söylemişti. Eve adımımı atar atmaz telefonumun titrediğini hissettim. Heyecanla telefona baktığımda annemin aradığını gördüm; "Kızım, kardeşin nasıl?" Bilmiyordum ki ah Miraç için okula gitmemiştim ama son iki saattir onu kontrol etmemiştim.

Anneme iki üç yalan sallayıp telefonu kapattım. Hemen yukarıya Miraç'ın yanına gittim. Odasına girdiğimde uyuyordu. Çok fazla ateşi vardı ve ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Kafasına ıslak bir bez koyarken ne kadar kötü bir abla olduğum için kendime küfürler yağdırıyordum.

Miraç inliyordu. Hemen onu uyandırıp soğuk bir duşa soktum zorla. Çok titriyordu. Elim ayağıma karışmıştı. Tekrar annemi aradım ama işten çıkamayacağını söyledi.

Annem son zamanlarda hep böyleydi. Daha doğrusu işe girdiğinden beri.

Miraç yıkandıktan sonra canı sıkılmasın diye oturma odasına onun için yatak yaptım. Güzelce yatırdıktan sonra kumandayı ona verdim. Normalde kumandayı ona hiç vermezdim. Şaşkınlıkla "Ölüyor muyum? Neden bu kadar iyisin. Midemi bulandırıyorsun." dedi. Miraç'ın bu cümlesi kahkalara boğulmama sebep oldu.

Mutfağa gidip Annemin Türkiye'den getirmiş olduğu kuru naneleri güzelce kaynattım ve iki parça da limon attım. Miraç sıcak nane limonu içtikten sonra daha iyi görünüyordu. Çok geçmeden uykuya daldı. O uyuduktan sonra ben de tv izlemeye başlamıştım. Tam diziye dalmışken gelen mesajın sesi ile irkildim. Mesajı yollayan kişiyi gördüğümde kalbimin pır pır attığını hissettim.

Kimden:Jay
Seni özledim.

SİZCE SÎVA VE JAY ARASINDA NELER OLACAK?

YORUMLARINIZI BEKLİYORUM. OKUDUĞUNUZ İÇİN ÇOK ÇOK ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM. VOTE VEREN VE YORUM YAPAN ELLERİNİZ DERT GÖRMESİN. :)

ZORAKİ (Tamamlandı)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora