33.Bölüm.

3.5K 136 12
                                    

Multimedia'da Sîva var.

Muzip bir kız olduğumu hemen hemen herkes söylerdi. Bu muzipliğin tehlikeli, aynı zamanda da saçma boyutları da olabiliyordu. Jay'den istediğim şey, tehlike ağırlıklı mı yoksa saçmalık mı bilemiyordum ama istediğim şeyi kesinlikle yapacaktım. Bu konuda kararlıydım ve kararlı olduğumda beni hiçbir şey engelleyemezdi her ne olursa olsun.

Türklerde bir gelenek vardı. Bu geleneği bizim yaşımızda yapmalarını saçma bulsam da sırf eğlenmek için bunu yapacaktım. Türkiye'de ki arkadaşlarım -Ece hariç- bu yaptığımı bilseler beni arkadaşlıktan silerlerdi.

Bunları düşünürken bir yandan da okulun uzun koridorunda yürüyordum. Kendi dolabımın önüne geldiğimde elimi yağmurluğumun cebine atıp dolabımın anahtarını çıkardım. Kimya dersi için gerekli olan kitaplarımı alıp dolabı tekrar kilitledim. Bütün bunları yaparken birden geleceğim hakkında hiç bir plan yapmadığım aklıma geldi. Benim bir yaşantım vardı ve bu yaşantı, yabancı diziler ve kitaplardan ibaret olmamalıydı. Ha, bir de Jay vardı tabii ki. Sahi, Jay geleceği için bir plan yapmış mıydı?  Hoş onun bir planı olmasa dahi yapacağı iş hazırdı. Uyuşturucu ticareti gayet de para getiren bir işti. Bir baba, oğluna bu kötülüğü neden yapardı ki? Hayatını neden karartırdı?

Geleceğim hakkında plan yapmaya çalışırken çoktan kimya sınıfının önüne gelmiş olduğumu fark ettim. Sınıfta herkes kendi alemindeydi. Boş bir yer bulup kitaplarımı masaya koydum. Saate baktım. Dersin başlamasına on dakika vardı. Hazır telefonu çıkarmışken rehberde Jay'in adını aramaya başladım. Bir iki çalıştan sonra telefon açıldı.

"Affedildim mi güzelim?" dedi çapkın bir ses ile. 

"Sahiden mi?" dedim. "Bu kadar kolay olacağını mı düşünüyorsun?"

"Aklından neler geçtiğini bilmiyorum ama ne olursa olsun kendimi sana affettireceğim." dedi şefkat bekleyen küçük çocuklar gibi.

Bütün bu olanları Ece ile günlerce konuşmuştuk. Jay'den isteyeceğim bedel ise Ece ile ikimizin fikriydi zaten. Böylesine komik bir fikir ikimizden çıkabilirdi. Ece'yi gerçekten çok özlüyordum. Keşke yanımda olsaydı. O üzülmesin diye uyuşturucu bağımlısı olduğumu söylememiştim. Hayır, bana atacağı fırça ile alakası yoktu tabii ki.

"Bu gün öğle arasında annenin odasının önünde ol. Sana bir şey vereceğim." dedim. Cevap vermesine fırsat bırakmadan telefonu kapattım. Sinirli ve şaşkın olan suratı gözümün önünde canlanmıştı. Biz Türk kızları böyleydik işte. Benden daha vahim durumda olan kızlar da ardı. O kızların "Hadi benim için öl." demeleri bile an meselesiydi. Neyse ki ben o kadar abartılı triplerde değildim. Tek amacım Jay, annesine karşı gelebilecek miydi? Daha doğrusu benim için karşı gelebilecek miydi bunu öğrenmekti.

Öğle arasına kadar, Jay ile yapacağım konuşmanın provasını yapıp durdum. Hayalimde tasarladığım konuşma gayet keyifli sürüyordu ama Reachal Staff'tan sonrasına hayal gücüm yetmiyordu. Bu gün, komedisi yüksek bir gün olacaktı.

Öğle arası için zil çaldığında direk müdüremizin odasına doğru yol aldım. Odasından çıkmadan onu yakalamam gerekiyordu. Planımın başlıca amacı sevgili müdüremizin tepkisiydi zaten. Kapının önüne vardığımda Jay beni bekliyordu. Onu görünce bir an duraksayıp yüzümdeki muzip gülümsemeyi silmeye çalıştım ama pek başarılı olduğumu söyleyemezdim. Jay merakına yenik düşüp telaşlı ve aceleci bir şekilde konuşmaya başladı.

"Kızım sen neyin peşindesin?" dedi. Ben, gülmemek için kendimi zor tutarken o daha çok sinirleniyordu. Ciddi olmaya çalışarak, cebimden  standartlara göre büyük olan, kırmızı kadife bir yüzük kutusu çıkardım.

"Bu nedir?" diye sordu meraklı gözleri kutuyu incelerken. Onun sabırsızlığı bana büyük zevk verse de daha çok sinirlendirmek istemiyordum. "Sîva, senin derdin beni delirtmek mi?" diye bağırdığında daha fazla uzatmadan elimdeki yüzük kutusunu açtım ve yaramazlık yapıp af dileyen çocuk bakışını sergiledim. Jay, anlam veremeyen gözlerle, bir yüzüğe bir de  bana bakıyordu. Bu yaptığım saçmalığı anlamaması çok normaldi.  Bu, Türklere özgü bir hareketti ve bizim yaşımızdayken sadece ergen liseli çiftler yüzük takardı. Bu işin asıl eğlencesi Mrs.Staff'ın önünde Jay'in bu yüzüğü bana takmasıydı. Bende böyle saçma hareketleri tasvip etmeyen biriydim elbette ki ama Jay'i test etmek için böyle bir şey yapmaya ihtiyacım vardı. Ona tekrar güvenmek istiyordum.

"Neyse, seni fazla meraklandırmadan anlatayım. Türkiye'de erkekler, sevdiği kızlara annesinin huzurunda yüzük takarlar. Tabii her önüne gelen kıza değil elbette. Yüzük takma meselesi öyle basit gibi dursa da değil. Yüzük takmak evliliğe adım atmaktır." Böyle bir şey yaptığıma cidden inanamıyordum. Asıl bombayı ise finale bırakıyordum.

"Evlilik nereden çıktı lan?" dedi dalga geçer gibi.

"Tabi daha çok küçüğüz hatta çocuğuz. Zaten bu mesele sadece bir oyun. Annene de söyleyeceğiz ama benim için böyle bir şeyi göze alıp alamayacağını görmem gerekiyor." dedim. Gayet sakin konuşmuştum.

"Annem beni öldürür." dedi hala şaşkınlığını koruyan sesiyle.

"Ben onu bunu bilmem. Kabul mü?" dedim muzipliğimi takınarak.

Derin bir iç geçirerek "kabul" dedi. Gözlerine bakıp gülümsedim. Yüzük kutusunu ona verip boşta kalan elini tuttum. Tam içeriye girmek üzereydik ki ikinci darbeyi indirdim "Ha, bir de müslüman olacaksın." Bunu duyması ile aniden durdu.

"Müslüman mı?" dedi hayretle. Tek kaşımı havaya kaldırdım ve "Evet, müslüman." dedim kararlı bir ses tonu ile.

"Kızım, ben ne anlarım müslümanlıktan." dedi. " Neler yapılması gerektiğini bile bilmiyorum."

"Sen evet de, ne yapılması gerektiğini ben sana öğretirim." dedim ve ekledim. " Müslüman olmazsan affetmem."

"Kabul hadi ona da kabul." dedi bıkkınlıkla. Jay'in bu yaştan sonra sünnet olacağını düşündükçe gülme isteğim artıyordu. Şimdilik bu sünnet işini söylemeye gerek yoktu bence.

"Ama şimdi yüzükleri takarken müslüman olmak istediğini söyleyeceksin annene." Kahrolsun gülmeden edemiyordum ve Jay gerçek anlam da sinirlenmişti. Onu affetmem için bunları yapması gerekiyordu. Bir an fazla mı şımardım acaba diye düşünmüştüm ama hemen geçmişti.

"Sen beni gerçekten öldürteceksin başımın belası." dedi ve ofladı. Kabul ettiğini belirtir bir sessizliğe büründü ardından.

Yavaşça kapıyı açıp kafasını içeriye doğru uzattı. Ardından bütün gövdesi içeriye girdi. Hemen peşinden bende girdim. Masasında bir şeylerle uğraşmayı bırakıp kafasını kaldıran Mrs.Staff,  gözlüğünü çıkarıp "hayırdır gençler" bakışı attı. Sert bakışlar, yerini meraklı bakışlara bırakınca Jay söze girdi.

"Anne, sana iki şey söylemem lazım." dedi. Mrs.Staff daha da meraklandığını belirten bir şekilde koltuğunda kıpırdadı ve ardından "söyle" dedi.

Jay, yüzükleri açık bir şekilde annesinin önüne koydu. Mrs.Staff yüzüklere baktıktan sonra kafasını kaldırıp ikimizi de süzdü. Olanlarla hiç alakam yokmuş gibi göründüğümün farkındaydım.

Jay tekrar söze girdi "Birincisi ben Sîva ile yüzük takacağım. Bu Türklerde evliliğe bir adımmış. İkinci olarak da" biraz durakladı "...ben müslüman olmaya karar verdim."

MERHABA CANLARIM. ŞAKA MAKA 33.BÖLÜME GELMİŞİM. BAYA HIZLI GELİŞTİ SANKİ. YADA BEN ÖYLE HİSSEDİYORUM :) JAY'İN SÜNNET OLACAĞI HAKKINDA NE DÜŞÜNÜYORSUNUZ? BU ARADA KİTABIMA OLAN İLGİ BİRAZ AZALDI SANKİ. BU ZAMANA KADAR 10 BİN OLUR DİYE DÜŞÜNÜYORDUM. VOTELERİNİZİ VE YORUMLARINIZI EKSİK ETMEYİN. SİZLERİ SEVİYORUUUUUUUUUMMMMMMM.

Son olarak arkadaşlar reklam falan diye düşünmeyin. Çok sevdiğim bir okurum kitap yazmaya başlamış kesinlikle öneririm. MYLİFE2103 - İKİ ŞEHRİN HİKAYESİ. mutlaka bakın ve desteklerinizi eksik etmeyin. Muckkk öpüldünüzzzzzz

ZORAKİ (Tamamlandı)Where stories live. Discover now