10.Bölüm.

7.1K 242 4
                                    

Nereye gittiğimi, neden gittiğimi bilmiyordum. Öylece yürüyordum sadece. Kendimce en sevdiğim şeyi yapıyordum. Kulaklıklarımı takmış kendimi klipteki şarkıcı gibi hissediyordum.

Buraya geldiğimden beri mutsuzdum. Ailem benimle ilgilenmiyordu. Eskisi gibi ailecek vakit geçirmiyorduk. Annem bir cafe de işe girmişti. Yemek bile yapmıyordu artık. Ya dışarıdan söylüyorduk ya da dışarıda yiyorduk. Zor gelmeye başlamıştı bu yaşantı bana. Vücudum kaldırmıyordu. Bedenim seksen yılı devirmişçesine yorgundu. Ve tabii ki ruhumda. Bedenim kadar ruhum da yorgundu. Hatta daha fazla yorgun.

Rüzgarın sesi kulaklıklarımı delip geçiyordu ve kulağıma ulaşıyordu. Hava çok soğuktu ve ben hiç aldırmadan yürüyordum. Ve birden ne kadar yalnız olduğumu hissettim. Türkiye'de arkadaşlarım vardı elbette ama burada kimsem yoktu. Daniel vardı ama onunla okul dışında görüşmüyorduk. Yalnızdım, dertleleşecek kimsem yoktu. Tabii ki de sadece dertleşmek için kullanmıyordum insanları. Sevinçlerimi, üzüntülerimi beraber yaşayacağım bir kaç kişi istiyordum sadece.

Tam şarkıya kendimi vermişken telefonumun titremesiyle şarkı kesildi. Ekranda bilmediğim bir numara vardı. İlk başta açmak için tereddüt ettim fakat önemli birşeydir diyerek telefonu açtım. Arayanın sesini duyduğumda şaşkınlığım hadsafaya ulaştı.

"Uzaylı, hemen yanıma gelmelisin. Bir kaza geçirdim. Çok zor durumdayım. Çarpan araba kaçtı buralarda kimse yok lütfen yardım et bana." Arayacak başka kimsesi yok muydu bu çocuğun?

Panik olmuştum böyle şeylerde ne yapılacağını hiç bilmiyordum.

"Jay neredesin? Hemen yanına geliyorum. Sakin ol dayan hemen geliyorum" Jay bana nerede olduğunu anlattıktan sonra hemen taksiye binip şöföre tarif ettiği yere gitmesini söyledim. Hiçbir yeri bilmiyordum. Taksici umarım beni dolandırmazdı. Hemen tekrar Jay'i aradım. "Geliyorum, kendini nasıl hissediyorsun? Ambulans çağırdın mı?" Gerçekten korkuyordum. Tamam Jay'i sevmiyordum ama ona birşey olmasını da istemiyordum.

Taksici geldiğimizi söylediğinde hemen aşağıya indim ve yerde yatan Jay'i gördüm. Bacağı kan içindeydi ve acı çektiği yüzünden çok belli oluyordu. Dehşete kapıldım hemen yanına eğildim ve kulağına fısıldadım "Bak, korkma tamam mı? Bana bak yüzüme bak lütfen Jay dayan"

Jay gözlerini kapatmıştı ve her tarafı terle kaplıydı. Korkuyordu hem de çok korkuyordu. Ve kenarda tekerleği yamulmuş bisikletini gördüm. "Jay hadi aç gözünü lütfen." Hemen ambulansı çağırdım. Ambulans gelene kadar onunla konuşup dikkatini bana toplamaya çalıştım. Bu haliyle bile  çok yakışıklıydı.

"Korkma hiçbirşeyim yok sadece çok kan kaybettim ve yenik düştüm. Ölmüyorum Uzaylı" kan kaybetmişti.  Kan kaybından ölebilirdi.

Ambulans nihayet gelmişti. Olay yerinden hastaneye gidene kadar Jay elimi bırakmamıştı.

Doktorlar Jay'i ilk müdahale odasına almışlardı. Üzerimdeki kıyafetlerim hep kan olmuştu. Nedendir bilmem ama Jay ölürse veya ona bir şey olursa çok kötü olacağımı düşündüm. Henüz yeni tanıdığım biriydi fakat ona birşey olsun istemiyordum.

Daniel'ı aradım. Olanı biteni anlattım ve hemen yanıma geldi.

Üç saatin sonunda, hastane koltuklarında oturmuş hala bir haber bekliyorduk. Jay hala çıkmamıştı. Korkuyordum bacağına ne olmuştu acaba?

Müdahale odasından bir hemşirenin hızlı hızlı koştuğunu gördüm. Hemen yanına gittim "Durumu Nasıl?  Neyi var?" diye telaşlı bir şekilde sordum. 

"Henüz bilgi veremiyoruz efendim" Nasıl olur ya?

Kesin bir şey olmuştu. Ortam birden hareketlendi ve ağlamaya başladım. Ne olursa olsun o'nu görmeliydim. Jay'i görmek istiyordum. Yerlerde tepiniyordum, bana yine de bilgi vermiyorlardı.

Daha fazla dayanamadım ve odaya daldım. Jay baygındı. İçerideki doktorlar aniden odaya dalan kıza yani bana baktılar. Ve hemen dışarıya attılar. Mecburen beklemek zorunda kaldım.  Dışarıya çıktığımda Daniel ve Mrs.Staff birşeyler konuşuyorlardı. Mrs.Staff beni görünce yanıma koştu neler olduğunu anlatmamı istedi. Olayın en ince ayrıntısına kadar anlattım.

Beş saat olmuştu hala bilgi vermiyorlardı. Bu süre içinde Jay'in okuldan arkadaşları gelmişti. Ve tabii Gabriel'de oradaydı.  Beni görür görmez üzerime atlamıştı. "Git burdan aptal Uzaylı herşey senin yüzünden oldu sen geldin kötü şeyler olmaya başladı. Git ve birdaha bizim etrafımızda bulunma!"

Ben uğursuz muydum? Gerçekten öyle miydi? Hayır Jay'den haber almadan hiçbir yere gidemezdim. Gitmemeliydim. Jay beni yanında istiyordu. Öyle olmasa ilk beni aramazdı. Jay'i görmek istiyordum. Yanında olup ona sarılmak istiyordum.

O'na aşık mı oluyordum? Benim tipim olmayı başarmış mıydı?  Ah. Hayır sadece onun için üzülüyordum. Aşık falan değildim.

Şu an buradaki herkes benden rahatsızdı. Huzursuzdu. Gitmeli miydim? Hayır gitmeyecektim. Bir doktor hızlı hızlı Mrs.Staff'ın yanına geldi. A rh - kan'a ihtiyaç olduğunu söyledi. Benim kanım a rh - 'ti. Hemen doktora bunu belirttim. Beni bir hemşire ile kan alma odasına götürdü. İki torba kan aldılar ve çok yorgun düşmüştüm. Ama Jay için beş torba'da olsa verirdim. Jay ölmemeliydi. Ölmesin diye çok dua ettim.

Jay'i ameliyata almışlardı. İki saatir ameliyattaydı. Babam beni aramış gelip beni almak istediğini söylemişti ama ben itiraz edip telefonu kapatmıştım. Jay uyanana kadar burada kalacaktım.

Mrs.Staff sadece Gabriel ile muhattap oluyordu ve sanki kaza'nın suçlusu benmişim gibi davranıyorlardı. Ya da Jay ilk beni aradığı için bunu kaldıramıyorlardı.

Jay ameliyattan nihayet çıkmıştı fakat yoğun bakımdaydı. Uyanana kadar yoğun bakımın önünde bekledim. Doktorlar Jay'in uyandığını söylediğinde hemen içeri adımımı atacaktım ki Mrs.Staff ve Gabriel beni içeriye almadılar.

Çaresizce ağlayarak evime gittim. Jay'i arıyordum fakat telefonu kapalıydı. En son mesaj atmak istedim ama ya Gabriel okursa diye vazgeçtim. Beni resmen odaya sokmamışlardı. Jay'i özlediğimi fark ettim. Jay'in yanında olmak ona sarılmak elini tutmak istiyordum. Ama Gabriel ve kaynansı beni odaya sokmuyorlardı. Ben onun yanında olmuştum o ana kadar. Ama şimdi Jay onu bırakıp gittiğimi düşünecekti. Jay benden hoşlanıyordu. Ben de onu özlediğimi hissetmiştim ama hoşlanmıyordum.

Saat sabahın beşi  olmuştu ve uyumamıştım. Belki telefon gelir ve cevaplayamam diye gözümü kırpmamıştım.

Jay'i önemsiyordum. Kendime gelmek için duşa girdim iki saat sonra servis gelecekti. Okula gitmek istemiyordum ama okulu ekip Jay'in yanına gidecektim.

Mrs.Staff okulda olmak zorundaydı. Gabriel'de okulda olmalıydı çünkü o Lakros takımınım amigo kaptanıydı. Ve bu gün maç vardı. Yani Jay yalnız olacaktı ve bende onu görmeye gidecektim. Duşun ardından üzerimi giydim, çantamı hazırladım ve servisi beklemeye koyuldum.

Kahvaltı etmiyorduk artık. Annem çok erken gidiyordu işe. Babam ise iş yerinde yiyordu. Miraç kendi kafasına göre birşeyler yiyordu ben de okula gidince ediyordum kahvaltımı.

Tam tahmin ettiğim gibi Gabriel ve Mrs.Staff okuldaydı. Hemen bir taksi çevirip hastaneye gittim. Jay'in yanına girdiğimde uyuyordu. Uyurken erkek melek gibi görünüyordu. Uyandırmak istemedim ve tam geri dönecekken telefonuma mesaj geldi. Jay uyanmıştı ve beni görmüştü. Hazır uyanmışken konuşmak istedim fakat onu bırakıp gittiğimi düşündüğü için benimle konuşmak istemedi. Çok kırıldığını, benim onun yanında olmamı istediğini ama benim onu bırakıp gittiğimi söyledi. Ben olanları anlatacakken hemşire içeri girdi ve Jay'in serumunu tazeledi ve dinlenmesi gerektiğini söyleyerek beni odadan çıkardı. Öylece okula geri döndüm. Ve bir şey farketmiştim.

Jay benimle konuşmak istemediğini söylediğinde canım acımıştı.

ZORAKİ (Tamamlandı)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora