❤You are in Love❤

760 24 4
                                    

Marco'yu sağlık ekipleri sedyeyle sahadan dışarıya çıkardılar. Maç bittikten sonra Marco'nun kaldırıldığı hastaneye gittik. Doktorun birazdan çıkacağını söylediler.

''Off ya kötü bişey olduysa.''dedim endişeli bi şekilde. Özge bana garip bir bakış attı. Bende mesajı aldım ve doktor gelene kadar tek kelime etmedim. ''İşte doktor geliyor.''dedi Robin. Hemen koşarak doktorun yanına gittik.

Doktor birşeyler anlattı anlamadığım için sadece bizimkilerin yüz ifadesine bakmakla yetindim sanırım birşeyler olmuştu. Doktor gittikten sonra Marcel'e ''Neler oluyor.''dedim. ''Sanırım ayak bileğini kırmış. 1 ay sahalardan uzak kalacakmış.''dedi.

''Lanet olsun. Tanrı aşkına neden sadece Reus sakatlanıyo ki. Bu sene sakatlanmadan kendini adam akıllı gösteremedi.''dedi Robin sinirli bir şekilde. Anlattıklarına bakılırsa sarı kafa sürekli sakatlanıyor. ''Ee onu görebilir miyiz peki.''dedi Özge. Ohh benim diyemediklerimi Özge söylediği için ona minnettarım.

''Görebiliriz. Hadi yanına gidelim.''dedi Marcel ve hepimiz Marcel'i takip ettik. Reus'un bulunduğu odaya girdiğimizde beklenilenin dışında bir yüz ifadesi vardı. Halinden gayet memnundu.

''Her maç bizi korkutmak zorunda mısın lan.''dedi Robin güler bir yüzle. Küçük atışmalarından sonra Marco harika gözleriyle bana baktı.

''Ben medyaya haber vereyim. Kapıda bir sürü kameraman var. Hadi yine iyisini sevenin var Woody.''dedi Marcel ve aşağı inip hastanenin önünde bekleyen kameramanlara gerekli cevabı verecekti.

''Hadi Özge gel içecek birşeyler alalim.''dedi Robin. Özge'de onaylarcasına bi bakış attı. Robin ve Özge hastanenin kafeteryasına indiler. Mmm sanırım sarı kafa ve ben bşbaşa kaldık.

''Bak senin yüzünden ne hale düştüm.'dedi gülerek. ''Hey ben naptım. Neden her konuda beni suçlamaktan zevk alıyosun sarı kafa.''diyerek yanıt verdim.

''Tanrı aşkına sana kendimi ispat etmek için gol atmak istedim ve şu an hastane odalarındayım.''dedi. ''Hatırlarsan sadece bir gol atman yeterliydi bana kendini ispat etmen için.''diyerek göz kırptım.

''Ben bir tane golle yetinmiyorum bayan inatçı.''diyip benim göz kırpmama karşılık o da bana göz kırptı. Sinir şey işte nolacak, işi gücü beni deli etmek.

''Bir tane golle yetinmiyosan çek o zaman cezanı.''dedim. ''Aslında biliyor musun bu sakatlıklara alıştım. Yani her maçta sakatlanıyorum. Ayağımda artık yer edindi.''dedi ve nedense bu sözüne güldüm o da bana baktı ve güldü.

''Hadi hadi herkesi kandırabilirsin ama beni asla bay sarı kafa. Sakatlanma ayağıyla tatil yapıyosun demi.''dedim ve gülümsedim. ''Hay aksi demek anladın. Ama aramızda kalsın Jurgen Kloop bunu duyarsa beni kulüpten atar.''dedi ve kahkaha atmaya başladık.

''Birilerinin keyfi yerinde.''dedi Marcel . ''Aslında değil. Ne zaman çıkacam bu hastaneden?''dedi Marco. ''Merak etme alçın biraz tutsun gidebilirmişiz.''dedi. Oh hiç değilse hastanede kalmayacaktı. Hey bi dakka ama neden ben bunu sorun ediyorum ki...

''Özge ve Robin nerde.''diye sordu Marcel. Tam o sırada da Robin ve Özge ellerinde kahveyle geldiler. Marcel'in Özge'ye olan bakışı sanırım hafızamdam uzun bir süre silinmeyecek :)

Gecenin ilerleyen saatlerinde herkes evlerinde dağılmıştı. Gerçekten bende yorgundum. Yatağımda oturmuş wattpad'den kitap okuyordum ;) O sırada telefonuma mesaj geldi.

''Mmm sence de artık Almanca öğrenme vaktin gelmedi mi :)"diye bir mesaj ama bu kimdi ki.. Numarayı tanımıyordum. Çok geçmeden aynı numaradan bir mesaj daha geldi. ''Sarı kafa :D''

Hahahah anlamalıydım. Mesaj bana laf sokuyordu. Bunu da yapacak tek kişi tabiki de sarı kafaydı. Sanırım numaramı Marcel'den veya Robin'den almıştı.

''Doğru aslında haklısın, sana Almanca laf sokmak daha keyifli gözüküyor.''diyerek cevap yolladım.''Laf sokacagın kişiden Almanca öğrenmek ister misin ;)"diye bi mesaj yollamıştı. Cevap vermeme gerek kalmadan beni aramıştı.

''Eee cevabın ne :) ''dedi. ''Tamam neden olmasın.''dedim. ''O zaman anlaştık. Yarın sana evinin adresini veririm, gelirsin ve Almanca çalışırız.'dedi. Bende kabul ettiğimi söyledim. ''Auf Wiedersehen(Hoşçakal)''diyip telefonu kapattı ne saçmalıyor bu çocuk.

...

Sabah olunca hazırlandım. Telefonuma adresi mesaj atmıştı. Özge'ye haber verdikten sonra arabama bindim. Navigasyona yeri tarif ettikten 20dk sonra sarı kafanın evinin önune gelmiştim.

Gerçekten evi muhteşemdi. Bizim sarı kafanın zevki de mi varmış diye sordum kendime. Daha fazla saçmalamadan evinin önüne geldim ve zile bastım. Kapıyı kıyafetlerinden de belli eden hizmetçi açtı.

İçeri girdiğimde Marco bana ''Wilkommen(Hoşgeldin)"dedi. ''Ne saçmalıyorsun sarı kafa.''dedim gülümseyerek. ''Bi yerden başlamak lazım hoşgeldin dedim.''dedi gülümseyerek.

''İyi madem bende türkçe olarak hoşbulduk diyim.''dedim. Sanırım keyifli bir gün beni bekliyordu :)

Siz okudukça benim de yazasım geliyor arkadaşlar. Emeğimin karşılığını verdiğiniz için teşekkür ederim :) Okuduğunuz için teşekkürler. Sizi seviyorum.

NOTHİNG LİKE USحيث تعيش القصص. اكتشف الآن