Dark Paradise

662 21 0
                                    

''Emin ol yarın bu kadar mutlu olmayacaksın Merve.''demişti. İyi de neden. Bi sorun yoktu ki. Bunu neye dayanarak söylemişti..

''Bilmediğim birşeyler mi var Özge?"diye sordum. ''Neden Marco'nun arabasıyla geliyorsun ki. Yarın bütün medyanın baş sayfasında olacaksın. Yeni bir aşk mı başlıyor diye. Marco'da bu haberleri okuyunca yine gelip sana bağıracak, seninle kavga edecek.''dedi.

Aslında bir yandan haklı kameramanların bizi nasıl çektiğini ben biliyorum. ''Gerizekalı değil ya bunların hepsini düşünmeliydi.''dedim ve konuyu kapattım. Konuşmamış bittikten sonra etrafı incelemeye başladım. Gerçekten güzel, ihtişamlı bir yerdi.

Marconun etrafını bir sürü kız sarmıştı, Robin desen kendini müziğe ve ortama bırakmıştı. Biz de öyle bize ayrılan masada takılıyoduk. Marco ara sıra bizim masaya bakıyordu. Bazen de kızlarla gülüp bana bakıyordu. Derdi ne tabi bende anlamıyorum.

Robin ve Marcel kahkahalar eşliğinde yanımıza geldi. ''Eee eğleniyo musunuz kızlar.''dedi Marcel. ''Yaa ne demezsin harika bi ortam birbirine veren verene.''dedi Özge. ''Efendim anlamadım.''diyerek karşılık verdi Marcel. ''Iııı şey dedi yani çok güzel bir yer demek istedi, demi Özge.''diyerek sinirli bi bakış attım anlamış olmalı ki ''Yaa aynen öyle dedim.''demek zorunda kaldı.

Ardından Marco elinde koca bi içki bardağıyla yanımıza geldi. ''Pek eğlenmiyosunuz sanırım.''dedi. Tabi bunu dalga geçerek söyledi. Bende ona bi karşılık olarak ''Müzik güzel olursa neden eğlenmeyelim.''dedim ve Robin Dj'e güzel bi müzik önerisinde bulundu. Herkes müzikle coşuyordu.

Tabii bende. Yanıma bi kaç erkek gelmişti, birlikte dans ediyorduk, tabi arada kahkahalarımız da bize eşlik ediyordu. Marco köşede oturmuş sadece sinirli sinirli beni izliyordu. Sanırım yeni hobilerimden biri de bu sarı kafayı sinir etmek.

Gözlerim Özge'yi ararken Marcel ve ikisinin güzel bir konuşma geçirdiğini gördüm. Gayet güzel anlaşıyorlardı. Nerden mi biliyorum? Nasıl eğlendiklerini görmüyor musunuz. Sanırım tek eğlenmeyen isim Marco'ydu. Bi köşede oturmuş sadece içki içiyordu.

Sonunda gece bitmişti. Mekandan herkes kendine eş bulup ayrılmıştı. Çalışanlar ve bizim dışımızda kimse kalmamıştı.''Herşey çok güzeldi, çok eğlendik herşey için saolun Marcel.''dedim. Mekandan ayrılacaktık ki ''Yarın maçım var, siz de gelsenize.''dedi Marco. Vay be bayağı ilerleme var bu sarı kafada baksanıza daha düne kadar yüzümü görmeye tahammülü olmayan adam beni daha doğrusu bizi yarın ki maçına davet ediyor.

''Mmm aslında iyi fikir. Seni o yeşil sahalarda görmek isterim.''dedim ve Özge'de onay verince teklifini kabul etmiş oldum.''Emin ol yarın bi gol karşılığında sana kendimi gösterecem.''diyip göz kırptı. Salak şey.

Eve geldiğimizde saat 3.30'du. Bi kaç saatlik uykudan sonra uyanmak zorunda kalmıştım. Malum sarı kafanın ah pardon Borussia Dortmund'un maçı vardı. Özgeyle biraz evde vakit geçirdikten sonra hazırlanmaya başladım. Forma yerine sarı düz bir t-shirt siyah deri ceket ve siyah dar paça pantolon giymiştim. Sarı siyah renklerinde supra da giydikten sonra hazırdım. Saçlarımı düzleştirerek at kuyruğu yaptım, siyah göz makyajıyla da kombinimi tamamladım.

Marcel ve Robin gelmişti arabalara binip Signal İduna Park'a gelmiştik. Maçın başlamasına az bir zaman kalmıştı. Marcel bize bi kıyak yaparak soyunma odasına getirmişti. Oradaki futbolcularla tanışma fırsatı bulmuştum. Dün geceden dolayı sanırım hepsi beni tanıyordu.

''Bugünkü golüm sana gelsin bayan inatçı.''dedi bana Marco. ''Golün bana gelsin de inatçı demeni anlamadım bay sarı kafa.''diyerek karşılık verdim. ''Sarı kafa ne ya.''

''E sarı değil misin.''dedim. ''E sende inatçı değil misin.''diyip güldü cevap vermedim.

Sonunda yerlerimizi almıştık ve maç başlamıştı. Sarı kafa bu işi iyi biliyor gerçekten bu konuda inkar etme hakkım yok. BVB gerçekten iyi oynuyordu. Sonunda Hummels'ın asistiyle Aubameyang gol atmıştı. Taraftarlar harikaydı. Süper bi görüntü vardı stadta.

Maçın ilk yarısı Aubameyang'ın golüyle 1-0'dı. İkinci yarının 81.dakikasında Marco'nun harika şutuyla 2-0 olmuştu. Gerçekten harika bir goldü. Taraftarlar Reus'u alkışlıyorlardı. Marcel ve Robin de sevinmişti. Marco tabiki golü attıktan sonra bana bakmıştı.

İkinci pozisyonu da yakalmıştı. Harika bi şekilde gole doğru yaklaşıyordu Marco. Ama ama o da ne!! ''Marco!"diye bağırarak ayağa kalktı Marcel. İnanmıyorum herkes Reus'un başında toplanmıştı. Acı içinde kıvranıyordu sanırım bacağını kırmıştı. Nedenini bilmiyorum ama yüreğim acımıştı orada dondum kaldım sadece Reus'un acı içinde kıvranışını izliyordum. Allah'ım nolur bişey olmasın.

Okuduğunuz için teşekkür ederim :)

NOTHİNG LİKE USWhere stories live. Discover now