"Deniz kızı mı? Cambaz mı?"

28 3 0
                                    

Yüzümdeki sıcaklığın verdiği acı tüm vücuduma yayılıyordu. Yanıyor muydum? Arınıyor muydum her şeyden? Yüzümdeki acıdan çok içimde bi yerde bir şeyler kopmuştu ve bu canımı daha çok acıtıyordu. Acım fiziksel miydi, bilmem ama sanki ruhumu aleve vermiş gibiydim.

Cambazlardan biri kendini ipten bıraktı, alevlerin içine. Belki de usta bir cambaz değildim... Belki de hiçbir zaman cambaz olamadım.

Kulağımdaki uğultuyla beraber gözlerim aralandığında ciğerlerim dumanla kaplıydı sanki. Zar zor gözlerimi açtığımda Emre'yi gördüm, kucağındaydım. Tam göremememin yanında Emre'nin koşması her şeyi bulanıklaştırıyordu. Rüzgar sıcak suratıma çarparken nefes almakta zorlanıyordum. O sırada, kulübeden gelmiş olacak ki, patlama sesi ilişti kulaklarıma.

Birden durdu, kalbim canımı acıtacak kadar hızlı atarken. Kucağındayken ben, yere çöktü ve bana baktı.

"Büşra." dediğinde yüzümün önüne gelen saçlarımı çekti, nefes nefeseydi. Ben ise ciğerlerime kaçan dumanlar yüzünden nefes almakta zorlanıyordum.

"İyisin..."dedi derin bir nefes verirken.

"Beni almadan nereye gittiğini sanıyorsun sen?" diye sordu elini yanağıma koyarken. Canım acımaya devam ediyordu. Yüzümün alev alev yandığını hissediyordum.

"Beni öylece bırakıp çekip gidemezsin." dedi başımı göğsüne yaslayıp bana sıkıca sarılırken.

"Gidemezsin." dedi ben öksürürken.

"Sen gitmiştin ama." dedim kesik kesik. Bir şey demeden bana sarılmaya devam ettiğinde gözlerim kapandı.

Cambazlardan biri kendini aleve atarken diğeri onun elinden tutmuştu. Çünkü biri yoksa diğerinin yaşamasının anlamı yoktu.

>>>>>>>>>>>>>>>>>

Gözlerimi açmaya çalışırken üstümde bir ağırlık vardı. Üstümdeki ağırlık gözlerimi açmamı zorlaştırıyordu sanki ya da ben gözlerimi açamayacak kadar güçsüz kalmıştım. Gözlerimi açarken yüzüme vuran ışık yüzünden tekrar gözlerimi kapattım. Nefes almaya çalıştım korkuyla.

"Büşra."

Sesi duymuştum ama telaşlanıp hızlı hızlı nefes almaya çalışıyordum. Göğüs kafesimdeki ağırlık yüzünden zar zor nefes alıyordum.

"Sakin ol, burdayım."

Elini bir yavaşça kavradığında güvendeymişim gibi hissetmiştim. Yavaşça gözlerimi açtığımda başımda duran Emre'yi ve Deniz'in gördüm. Elimi Emre'nin tuttuğunu görünce elini yavaşça çektim elinden.

"Çok korkuttun beni." dedi Deniz.

Uzandığım koltukta hafifçe doğrulup kendimi düzelttim. Bunun için özür dileyemezdim, bunu yapamazdım.

"Sen," dedim Emre'ye dönüp.

"orda olduğumu nasıl bildin?" diye sordum yutkunup.

"Ben haber verdim." diye araya Deniz.

"Senin mutfakta yaptığın şeyi gördükten sonra..." dedi kahvesine uyku ilacı atmamdan bahsederek.

"Bir şey olduğunu anlayıp Emre'ye haber verdim." diye ekledi. Suçluluk duygusu muydu bu his bilmem ama Deniz'in gözlerine bakamıyordum.

"Yetişemeyeceğim sandım bir an." dedi Emre.

"Yetişmesen de olurdu aslında." dedim hemen ardından.

Hiçbir şey demeden bana baktıklarında Deniz ayağa kalkıp yanımızdan ayrıldı. Sanki yanımızda durmak istemiyor gibiydi.

"Şimdi bana söz ver, bir daha kendine zarar vermeye çalışmayacaksın." dedi.

CAMBAZWhere stories live. Discover now