"Biz karanlığın değiliz."

24 2 0
                                    

Kafamı ellerimin arasına almış zihnimdeki yankı yapan sesi susturmaya çalışıyordum. Aldığım saçma mesajlar, öğrendiğim kötü şeyler zihnimde bir kargaşa yaratmıştı. Ve geçen defa olduğu gibi zihnimde bir yankı sürüyordu birkaç dakikadır. Acıyla kaşlarımı çattığımda gözlerim dolmuştu. Zihnimin içindeki bu yankı başımı kötü bir şekilde ağırtıyordu. Gözlerim kararıyordu yavaşça. Sonra birden geçiyordu. Ayağa kalktım ellerimi kulaklarıma götürürken. Duyduğum şey çınlamadan ibaretti. Güçlü bir çınlama, zihnimdeki beni öldürecek kadar. Acıyla çığlık attığımda masanın üstündeki cam vazoya elimi geçirdim ne yaptığımın farkında olmadan. Elime saplanan camı görünce gözlerimden yaşlar süzüldü. Kulağımdaki çınlama devam ediyordu, elimden akan kanlar yere damlıyordu ve ben öylece bakıyordum. Kolumdan tutan Deniz'i gördü gözlerim. Belki de kendini bana duyurmak için bağırıyordu ama duymuyordum onu. Elime saplanan cam yerine zihnimdeki bu çınlama beni daha çok korkutuyordu. Gözlerimin kapandığını, Deniz'in kucağına yığıldığımı hatırlıyorum. Belki de sonra durmuştur zihnimdeki bu gürültü. Ben yok olursam çözülür müydü her şey? Susar mıydı zihnim? Tek sorun belki de bendim. Gürültünün sebebi, tüm bu yaşananların. Belki kendimi yok edersem susardı zihnim, o zaman rahatlardım işte.

>>>>>>>>>>>>>>>>>

Gözlerimi yavaş yavaş açarken şiddetli bir şekilde parlayan beyaz ışığı görünce kaşlarım çatıldı. Zihnim susmuştu. Yok olmuştum belki de, ondan bu kadar rahattım. Kafamı çevirdiğimde başımda duran Deniz'i gördüm.

"Büşra, iyi misin?" diye sordu telaşla. Gözümü ondan ayırıp etrafa baktığımda hastanedeydim. Uzanmıştım, elim sargıda, koluma ise serum takılıydı.

"İyisin değil mi? Canın yanmıyor?" canım yanıyor, hem de çok.

"Bu ne için?" diye sordum başımla serumu gösterip.

"Sakinleştirici verdiler." dedi isteksiz bir şekilde. Göz ucuyla sargıdaki elime baktım.

"Büyük bir şey değilmiş." dedi elimi ima ederek.

"Ben gitmek istiyorum."

"Gidemeyiz şimdi."

"Deniz lütfen..." diye yalvardığımda derin bir nefes aldı. Gerçekten kötü dırumda olduğumu anlayıp hafifçe başını salladı ve odadan çıktı. Yavaş yavaş yok olmam mı beni mutlu edecekti? Kendimi yaraladım diye susan zihnim, ben yok olduğumda sonsuza dek susacaktı. Zihnimdekiler benim katilim olmadan, ben onların katili olacaktım.

>>>>>>>>>>>>>>>>

Birkaç saat içinde eve gelmiştik, her an yeniden bir şey yaparım diye yanımdan ayrılmayan Deniz'in ne kadar korktuğunu görebiliyordum. Gitmemden mi korkuyordu, ben bile korkmazken? Yoksa en sonunda yine üzüleceğimi düşündüğünden mi korkuyordu? Biliyor muydu ki aklımdan geçenleri? Ne kadar huzursuz olduğumu, benden saklananları? Sahi, o da benden bir şeyler saklıyor muydu?

"Yeter Deniz." dediğimde başını kaldırıp bana baktı.

"Ben iyiyim, elim umrumda bile değil. Beni bu kadar önemseme." diye ekledim.

"İyi olman için her şeyi yapabileceğimi biliyorsun değil mi?"

"Biliyorum." dedikten sonra telefonuma mesaj geldi. Telefonu elime alıp gelen mesaja baktığımda bilmediğim bir numaradandı.

"Attığım konuma gel Büşra, bitirmemiz gereken şeyler var."

Kafamı kaldırdığımda mesajı kimin yolladığını anlamıştım bile. Emre'ydi ve belki de haklıydı. Bazı şeyleri bitirmemiz gerekiyordu.

CAMBAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin