"Seni seviyorum kaç kurtul."

35 4 0
                                    

Bana yaklaştığını hatırlıyorum. Eğer sevgiyi ardında bırakmak istiyorsan ondan vazgeç, diye kulağıma fısıldayışını hatırlıyorum. Çaresizce gözlerine bakıyorum, istemiyorum onu bırakmayı. Hadi, diyor inatla. Veda et ona. Yutkunuyorum sonra. Eğer sevgiyi ardımda bıracaksam onu da ardımda bırakmam gerekiyor. Başımı sallıyorum istemeye istemeye. Son kez fısıldadığını hatırlıyorum Deniz'in.

"Ders 2: Kalbini kilitle."

Sonra ise evden çıkışım, tekrar bu uçuruma gelişim, gözyaşları içinde gökyüzüne bakışım sanki birkaç saniye içinde gelmişti. Evet. Şimdi yine burdayım, uçurumda. Ama bu defa ona veda etmek için. Elimi kalbime götürüyorum acı içinde. Gözyaşlarım hızla süzülüyordu yanaklarımdan. Yanaklarımdan düşen yaşların bazıları kalbimin üstündeki elime düşüyor. Veda et, diyordu. Kilitle kalbini, diyordu.

Nefret saracaktı tüm vücudumu, ruhumu. Zihnimi ele geçirecekti. Kalbim sadece kan pompalayacaktı. Çünkü nefretin girdiği bir vücutta ne kalp çalışırdı ne de beyin. Teslim edecektim kendimi bu duyguya. Nefret ruhumu mu yakacaktı yoksa beni güçlendirecek miydi?

Kalbimin üstüne koyduğum elimi havaya kaldırdım yavaşça. Gökyüzünde yeni yeni beliren yıldızları tutmak istercesine uzattım elimi. Yıldızlara bakarken yavaşça indirdim elimi. Titrek bir nefes aldım elimle ıslak yanaklarımı silerken. Alt dudağımı ısırdım.

Sarılmak istiyorum. Sadece bir kere, sarılmak istiyorum canımın içi. Hiçbir şey demeden, ağlaya ağlaya sarılmak istiyorum sana. Bu kadar. Sadece... Sarılıp kokunu çekmek istiyorum içime. Sana veda edemedim, sarılsam olur mu? Bu gece, rüyamda?

"Kahretsin..." dedim gözyaşlarımın arasından.

"Sana böyle veda edemem."

"Değişiyorum... Ve seni ardımda bırakıyorum." dedim dizlerimin üstüne çöktüm hıçkıra hıçkıra ağlarken.

"Veda etmeyi bilmem ki ben... Nasıl gidilir bilmem ben Emre. Affet... Lütfen."

O an boğuluyor gibiydim. Sanki görünmez bir çift el boğazımı sıkıyordu. Ya da ben kendi nefesimde boğuluyordum...

Veda bile edemedim sana. İzin vermedin buna. Ben de içimden veda ederim sana. Hoşçakal sevgilim, diyemedim sana. Ama şimdi söylersem duyar mısın beni?

Hoşçakal sevgilim...

Duydun mu beni? Sana veda edişimi duydun mu? Ben sana veda ettim. Duydun mu?

Titreyen elimi kalbimin üstüne koydum tekrar.

"Kalbimi kilitliyorum Emre, içinde sen varken." Burnumu çektim.

"Kalbimde kilitli kaldın..."

Sonra ses etmeden gittim. Veda etmeyi bilmem.

>>>>>>>>>>>>>>

"Veda ettin mi?" diye sorduğunda korkup irkildim. Başımı kaldırıp ona baktığımda kapıyı kapatıyordu.

"Ben veda etmeyi bilmem." diye mırıldandım burnumu çektikten sonra.

"Biliyorum... Yani gördüm." dedi ceketini çıkartıp çarprazımdaki koltuğa otururken. Kaşlarım çatık bir şekilde ona baktım.

"Oradaydım... Seni izledim."

Bir şey demeden başımı salladım.

"Ve özür dilerim. Sen buna zorladığım için..." derken sıkıntıyla derin bir nefes aldı.

"Özür dilemene gerek yok."

"Acı çektiğini gördüm. O an kendimden nefret ettim... Özür dilerim, düşüncesiz davrandım."

CAMBAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin