"Sıkı giyin, üşütürsün."

191 14 7
                                    

                      *************

Asıl bu kitabım sana...

                      ************

Sana ve beni sensiz bırakan bana...

        
                      ************

 
                         S'onsuz

                      *************

  
  Kapatın ışıkları, intikam vakti...

                      *************

Zihnimdeki karanlıkta intikam vakti. Ve siz, zihnimdeki karanlıkta kaybolmayı seçtiniz... Hazır olun, karanlığa sinenler ortaya çıkmaya başlıyor.

                     *************

Kitabın sonu, 6 yaşındaki kız çocuğundan size hediye...

                     **************

Acı... Her şey bununla başladı. Ya da sevgi. Veya nefret. Her şeyin katili olan duygular. Çocukken acıyı hissettim ben, tam kalbimde. Daha 6 yaşındayken acıyı öğrendim. Sevgiyle geldim bu dünyaya, herkes gibi. Ama ben yanlış bir sevgiyle geldim. Yanlış insanların birbirlerini sevmesiyle... Bana sevgiyi kalbimde ve ruhumda yaşatacak bir adam girdi hayatıma. Yanlışlıkla karşılaştığımızı sandığım adamla bir oyun sayesinde buluşmuşuz. Bu oyun... Bana sevgiyi verdi. Ama sevgiyi nasıl verdiyse öyle aldı, birdenbire ve sessizce. Sevgi gidince nefret geldi yerine. Sevginin yerini nefretle doldurmaya çalıştım. Nefretle sevgiyi bir tuttum. Ama atladığım şey, bir tanesi diğerinden daha ağır basıyordu.

Ama bu hangisiydi? Sevgi mi, nefret mi?

Kalbimdeki büyük boşluğu hangisi doldurabilir ki?

Gri duvara diktiğim gözlerimi ağır ağır kırpıyordum. Derin bir nefes aldım. Kurumuş boğazım canımı yakıyordu. Ve canımın yanması hoşuma gidiyordu. O gittikten sonra kendime zarar vermeyi sevmeye başlamıştım. Kendime zarar verdikçe ölüme yani ona yaklaşıyordum. Ve bu her şeyden daha güzeldi. Sertçe yutkundum yataktan kalkarken. Çıplak ayaklarım yerle temas ettiğinde ürperdim. Bu acımasız soğuk canımı yakmıştı. Ayaklarımı yere sürüye sürüye odadan çıkıp merdivenleri inmeye başladım. Yaklaşık yarım saat boyunca çalan kapıya doğru gittim ağır bir şekilde. Elimi kapı koluna koyup kapıyı açtım.

"Çok şükür." dedi içeriye hızlıca girerken.

"Soğuktan ölecektim kızım, niye bekletiyorsun beni?" diye söylendi, ben kapıyı kapatırken. Gözlerimi devirip peşinden gittim.

"Hem, ne yapıyordun sen?" diye sordu şüpheci bir tavırla. Koltuğa oturup elindeki poşeti önümüzdeki geniş, ahşap sehpaya koydu.

"Merak etme, kendimi asmaya çalışmıyordum." dedim umursamaz bir şekilde.

"Hiç komik değil." dedi ciddi bir şekilde gözlerime bakarken. Yeşil gözlerine boş boş baktım bir süre.

"Şaka değildi." dedim düz bir ses tonuyla.

Derin bir nefes alıp poşetten çıkardığı simiti yemeye başladı.

"Halledebildin mi?" diye sorduğumda gözlerime baktı. Ağzındakini bitirince konuştu.

"Neyi?" diye sordu anlamayarak.

"Nasıl neyi?" dedim hafif sinirli çıkan bir ses tonuyla. Elindeki simiti poşete geri bıraktığında hatırlamışçasına ciddileşti.

CAMBAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin