FİNAL

3.9K 315 200
                                    

Selam Umbrella ve güzel okuyucuları. Öncelikle hepinizden tek ricam, eğer şu 38 bölümde size bir şeyler katabildiysem kitabı kütüphanenizden çıkarmamanız ve veda bölümünü okumanız çünkü bu kitap bende çok değerli bir yere sahip ve sadece finali okuyup, hislerimi okumadan geçmenizi gerçekten hiç istemiyorum. 

Sorularınız varsa onları buraya alıyım, veda bölümünde cevaplarım teker teker.

İyi okumalar güzellerim 

...

Jennie

Kucağında uzanmış, dikkatimi dağıtan ama olmazsa paramparça olacağım kokusunu derince içime çektim.

Onun yanındayken kitap okumayı, bir şeyle uğraşmayı bırakmıştım. Sadece onu ve güzel yüzünü izliyor, yanımda olduğu her saniye için varlığına bile emin olmadığım tanrıya dua ediyordum. 

Dudakları yukarı her kıvrıldığında dünyanın en güzel hazinesine sahipmiş gibi hissediyordum ve ilk tanıştığımız günlerin aksine, her zaman bana gülümsüyordu. 

Boynuna sokulmuş çizim yaparkenki konfor alanını mahvediyor olsam da kokusunu alabilmek için çektiğim her derin nefeste bana baktı ve gülümsedi. 

"Yorgun musun?"

Olumsuz anlamda başımı salladım. Yorgun değildim fakat beni uzaktan gören birinin yorgun sanması normaldi. O her zerresiyle beni o kadar mayıştırıyordu ki üzerime bir ağırlık çöküyordu. Veya sadece ona sarılma isteğiyle yanıp tutuşuyordum. 

Sorun, sarıldığımda veya onu hissettiğimde bu isteklerin hiç birinin yok olmayışıydı. 

"Yorgun değilim, hatta seni bir yere götürmek istiyorum."

Ona kıyasla küçük olan parmaklarımla kemikli parmaklarını sardım ve sıkışmamıza rağmen her zaman en rahat ettiğimiz yer olan çift kişilik koltukta doğruldum. 

Kaşları çatılmıştı. "Saat geç olmadı mı?"

İşten erken çıkmıştık ve ben tembellik yaparken o beni izleyip çalışmıştı. William bunu pek de sorun etmiyordu. Bana "Lalisa'nın seni izlerken yaptığı her şey şaheser Sevgili Meds." dedikten sonra Lalisa da sürekli gittiğimiz için özür dilemeyi bırakmıştı. 

Doğruldum ve elini sıkıca tutup uzattığı ayaklarının üstünden atlayarak kanepeden inerken yanıtladım. "Normalde de geç saatte çıkıyoruz."

Benimle birlikte ayağa kalktı ve itiraz etmeden, sadece uyararak konuştu. "Yağmur yağıyor."

Sadece mırıldanarak onayladım. "Hmhm..."

...

Üstümüze palto giymekle ve bir şemsiye almakla yetinip evden çıktığımızda, usul usul yağan yağmur ve doğmak üzere olan güneş yüzünden gökyüzünün güzel rengi bizi karşılamıştı. 

Yüksek ihtimal biz gidip gelene kadar hızlanıcak, yavaşlayacak, duracak ve tekrar başlayacaktı bu yüzden dikkatimi yağmurdan ayırdım. 

Hayatımda olmak isteyeceğim tek şehir ve bu rüya gibi olan sokakta ilerlerken, sadece elini tuttum ve yağan yağmura rağmen şemsiyesinin altında durmayıp, onunla sohbet etmeye odaklandım. 

Endişeli ses tonu buna izin vermiyordu. "Jennie, lütfen şemsiyenin altına gel güzelim hasta olacaksın."

Kıkırdadım. "Lalisa... yaz yağmuru kimseyi öldürmez."

Doğruydu. Yaprak kımıldamıyordu ve kış rüzgarının soğukluğunun aksine nemli bir rüzgar hissediliyordu. Her ne kadar bazı gecelerin fırtına soğuğu taşıdığını bilsem de aldırış etmedim.  

umbrella || jenlisaWhere stories live. Discover now